Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1482 E. 2019/345 K. 19.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1482 Esas
KARAR NO: 2019/345
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/10/2016
NUMARASI : 2014/1415 2016/583
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/02/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen sözleşme ile …. marka ürünlerin satımı konusunda anlaşıldığını, taraflar arasındaki bu ilişki neticesinde müvekkilinin bakiye 7.352,40 TL alacağı oluştuğunu, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinde ödeme emrinin davalıya tebliği üzerine borçlunun kısmi itirazda bulunup icra dosyasına 3.104,40 TL ödeme yaptığını, borcun 4.428,00 TL’lik kısmına ve ferilerine itiraz ettiğini, davalının bu itirazının haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacıya 4.248,00 TL borcu bulunmadığını, davacının borca ilişkin faturalar sunmuş ise de, tek taraflı düzenlenen bu faturaları kabul etmediklerini, kalan borcun ödendiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının davalıdan gelen ürün faturaları kayıtlarını aldığını, karşılığında insert,ciro prim, katılım bedeli ve diğer faturalar ile birlikte yapılan ödemeler ile ilişkinin sürdürüldüğünü, davalının en son 25/02/2013 tarihinde satım faturası düzenlediği, davacının da ödeme ve iadeleri kayıtladığı, davacının en son 219,02 TL’lik iadesi neticesinde davalının 3.104,28 TL borcu kaldığı, taraf kayıtlarının belirtilen bu hususlarda farklılık arzetmediği, davacının 31/07/2013 tarihinde 4.247,59 TL’lik insert bedeli faturası düzenlediği, ancak bu faturanın davalıda kayıtlı olmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin 01/03/2012 tarihinde başlayıp sözleşmeye göre 12 aylık insert bedellerinin fatura edildiği, davacının düzenlediği son faturanın 1 yıllık sözleşme süresine ilişkin olmadığı, zaten Şubat 2013 ‘tden itibaren davalının davaıcıya bir satışının bulunmadığı, Şubat 2013 tarihinden itibaren davalı ürünlerine ilişkin insert çalışması yapıldığı hususunda dosyaya delil sunulmadığı, davacının davaya konu faturaya yönelik hizmet verdiğine ilişkin iddiasını kesin delillerle ispatlayamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; dosyaya ınsert çalışması konusunda delil sunduklarını ve dava konusu fatura içeriğindeki hizmetin verildiğinin kesin delille ıspatlandığını, rapora itiraz dilekçesi ekinde insert çalışması yapıldığı hususunda dosyaya delil sunduklarını, yine dilekçe ekinde bu çalışmanın 18-31 Temmuz 2013 tarihleri arasında geçerli olduğu ibaresinin eklendiğini, dolayısıyla gerekçenin doğru olmadığını, gerekçeli kararda sözleşme ilişkisinin sona erdiği belirtilmiş ise de, bu durumun sözleşmeye ve sektörün çalışma şekline aykırı olduğunu, zira sözleşmenin 13.maddesinde sözleşmenin 1 yıl süreli olup bitiminden bir ay önce noter vasıtasıyla fesih ihbarında bulunulmadığı takdirde sözleşmenin bir yıl daha uzayacağının satıcı tarafından kabul edileceğinin hükme bağlandığını, davalının bu şekilde bir fesih ihbarında bulunmadığını, bu yolda bir savunmasının da olmadığını, taraflar arasındaki alışveriş kesintiye uğrasa dahi satışa arzedilen ürünler için promosyon çalışması ve insert işleminin yapılmasının sözleşmenin doğası ve sektörün çalışma şekli gereği olduğunu, taraflar arasında insert uygulamasına dair ticari teamülün de bulunduğunu, davalının sözleşme gereğince kesilen tüm faturaları kayıt altına aldığını, davalının promosyon takvimindeki bütçelerin kullanılmayan kısmının yıl sonunda fatura olarak kesileceğini sözleşmenin cari hesap dönemi ermeden fesih halinde promosyon takviminde bulunan süreye veya ciroya bağlı alacaklarının fesih tarihine kadar oransal olarak hesaplanarak faturalandırılacağını, bu faturalara itirazın olmadığını kabul ettiğini, dolayısıyla dava konusu 4.248,00 TL ‘lik faturanın davalı defterine işlenmemesinin bir öneminin bulunmadığını, ayrıca davalının icra dosyasına kendi defterlerinde kayıtlı olan 3.104,69 TL’yi ödemiş, faiz , harç ve vekalet ücreti kalemlerini ödemediğini, davalının bu tutarın ferilerinden sorumlu olduğunu, bilirkişinin HMK 222 gereği davacı defterlerinin lehe delil vasfını haiz olduğunun tespit edildiğini bildirmiştir. Davaya temel alınan İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının davalı aleyhine 28/05/2014 tarihinde 7.352,40 TL alacağın tahsili için icra takibi başlattığı, bu alacağın asıl alacak olarak gösterilip %11.75 oranında ticari faiziyle ödenmesinin talep edildiği, dayanak olarak cari hesap ekstresinin gösterildiği, davalının ise süresinde verdiği itiraz dilekçesinde 3.104,00 TL kısmı dışında herhangi bir borçlarının bulunmadığını, bu kısmı kabul ettiklerini ve bu tutarın 06/06/2014 tarihinde icra dosyasına yatırıldığını, kalan 4.248,40 TL’ye faiz oranına, faize ve tüm ferilere itiraz ettiklerini bildirmiştir. İcra dosyasına davalı tarafından 09/06/2014 tarihinde 3.104,40 TL ödendiği görülmüştür. Taraflar arasında düzenlenen 01/03/2012 tarihli satım sözleşmesinin incelenmesinde; satıcının davalı, alıcının ise davacı olduğu, sözleşmenin 13.maddesinde 1 yıl süreli olduğu, bitimden bir ay önce tarafların noter vasıtasıyla fesih ihbarında bulunmadıkları takdirde anlaşma hükümlerinin promosyon takviminde bulunan bütçe ve hükümlerin %20 oranında arttırılarak bir yıl daha uzayacağının satıcı tarafından kabul edileceğinin düzenlendiği, sözleşmenin promosyon takvimi kısmında yer alan insert bedelinin 14.400,00 TL olduğu, bu tutarın 12×1200 TL olarak gösterildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; takip tarihi itibariyle davacının, davalıdan 7.352,28 TL alacaklı olduğu, davacının ise 3.104,69 TL borçlu gözüktüğü, taraflar arasındaki farklılığın 4.248,00 TL’lik faturadan kaynaklandığı, davalının 01/03/2012 tarihli 1 yıllık sözleşmenin uygulandığı 12 aylık dönemde davacı tarafından düzenlenen 12 adet insert bedeli faturasını ödediği, sözleşmenin bir yılın sonunda fiilen sona ermesinden sonra davacı tarafından 3 aylık insert bedeli olarak dava konusu faturanın düzenlendiği, bu talebin mahkemece haklı görülmesi halinde davalının itirazında haksız olacağı, aksi durumun değerlendirilmesi halinde itirazın iptaline konu edilebilecek bir alacak bulunmadığı yolunda görüş bildirilmiştir. Davacı vekilince rapora itiraz dilekçesi verildiği, söz konusu dilekçede sözleşmenin 13.maddesi hükmü uyarınca bir yıl daha uzadığı, davacıya insert hizmeti verdiklerini, davalının sadece 3.104,00 TL asıl alacak miktarını, faiz , harç ve vekalet ücreti kalemlerini ödemediğini belirtmiş, ayrıca dilekçesi ekinde reyon market 18-31 Temmuz 2013 tarihleri arasında geçerli insert belgesi sunduğu, söz konusu sayfada et, tavuk ve sucuk görselleri ile fiyatlarının bulunduğu, piliç ve etlerde herhangi bir marka ibaresi bulunmadığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Davacı taraf alacağın dayanağı olarak cari hesap alacağını göstermiştir. Davalı taraf ise müvekkilinin davacıya 4.248,00 TL borcu bulunmadığını, borçları olan 3.104,40 TL’yi icra dosyasına ödediklerini savunmuştur. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan alacağın davacının davalıdan insert bedeli adı altında alacağı olup olmadığına ilişkindir. Davacı taraf, taraflar arasındaki ticari ilişki sona erdikten sonraki döneme ilişkin olarak 31/07/2013 tarihinde 4.247,59 TL bedeli fatura düzenlemiş ise de, gerek ilişkinin sona ermesinden sonra bu faturanın düzenlenmesi, gerekse dosyaya sunulan belgede davalı markasını gösterir görsel bulunmadığı, bu itibarla davacının alacağını kanıtlayamadığı anlaşıldığından bu konuya ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan davacı vekili, davalının kabul edip ödediği kısımla ilgili olarak faiz, harç ve vekalet ücreti alacakları bulunduğunu, bu talebin kabul edilmediğini belirterek istinaf talebinde bulunmuş ise de, davacının dava dilekçesinde harca esas değer olarak 4.248,00 TL’yi gösterdiği, davalı tarafından kabul edilip ödenen kısımla ilgili faiz, harç ve vekalet ücreti kalemleri yönünden talepte bulunmadığı gözetildiğinde, bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.19/02/2019