Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1479 E. 2018/168 K. 05.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/1479 Esas
KARAR NO : 2018/168 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/11/2016
NUMARASI : 2015/741 E., 2016/1002 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Mümessillik Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 05/02/2018
İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nden verilen 30/11/2016 tarihli kararına karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize intikal etmekle, incelendi.
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, “müvekkili ile davalı arasında 20.03.2010 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, ancak daha sonra sözleşmenin bitiş tarihini 18.09.2010 oalrak düzeltildiğini, bu süre bitiminde sözleşmenin sona erdiğini, davalıya hiçbir borçları bulunmadığı için 07.10.2010 tarihinde davalıya ihtarname göndererek, bayilik sözleşmesini teminen verilen çek ve teminat mektuplarının iadesini istediklerini, ancak davalının bunları iade etmediğini, bunun üzerine davalının İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/837 Esas 2012/19 Karar sayılı alacak davası açtığını, ancak bu davanın reddedildiğini, kararın Yargıtay’ca onandığı ve kesinleştiğini davalının hiçbir alacağı bulunmadığı halde 21.11.2011 tarihli iddianamede, haksız olarak paraya çevrilen 20.000 TL’lik teminat mektubu bedelinin iadesini istediklerini, ancak davalının sabit yatırım alacağı gerekçeli İstanbul 1. Ticaret Mahkemesi’ndeki davanın devam ettiği gerekçesiyle bedeli iade etmediğini, davalının açtığı davanın red ile sonuçlandığı ve bayilik sözleşmesi sona erdiği için 20.000 TL’lik teminat mektubu bedelinin iadesi için 09.04.2012’de davalıya noterden ihtarname gönderdiklerini, ancak davalının bedeli iade etmediğini, bunu üzerine davalı hakkında icra takibi başlattıklarını ancak davalının kötüniyetli olarak takibe itiraz ettiğini” iddia ile davalının İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyadaki itirazın iptalini, takibin devamını, en az % 20 tazminata hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, “müvekkilinin bayileri için yaptığı yatırımların, bayilik ilişkisinin süresi ile orantılı olduğunu, davacı ile ilk olarak Aksaray-…. köyündeki istasyon için 1994 yılında 27.02.2004 tarihine kadar geçerli bir sözleşme imzaladıklarını, sonrasında ise 10.05.2006 tarihli beş yıllık yeni bir istasyonlu bayilik sözleşmesi imzaladıklarını, baylik sözleşmesi ve ticari ilişkileri nedeniyle davacının başlangıçta 01.10.2008’e kadar geçerli olan, ancak sonra geçerlilik süresi üç kez uzatılan ve 01.10.2011 tarihine kadar geçerli olan 20.000 TL’lik banka teminat mektubu verdiğini, ticari ilişki sürerken ve ticari ilişki yatırımı, ariyet nedeniyle alacak bedeli henüz belirlenmemişken, defalarca uyarılmasına rağmen davacının bu teminat mektubunun süresini uzatmadığını, başka seçenekleri kalmadığında teminat mektubunu 30.09.2011’de paraya çevirdiklerini, icra takibinin ve davanın haksız olduğunu, davacının müvekkilinden bir alacağı bulunmadığını, alacağı olmadığını, takibin kötüniyetli olduğunu” savunarak davanın reddini, en az % 20 tazminata hükmolunmasını istemiştir.
10.08.2016 tarihli raporda “davacı defterlerine göre 30.09.2011 itibarıyla davacınn davalıya 179.392 TL borçlu olduğu, ancak davacı defterlerinin delil niteliği taşımadığı, davalı defterlerinin ise sözleşmenin 24.maddesine göre münhasır delil olduğu, davalı defterlerine göre 30.09.2011 itibarıyla davalınn davacıdan 22.125 TL alacaklı olduğu, davacının 20.000 TL’lik teminat mektubunu paraya çevirmesinden sonra halen 2.125 TL daha alacaklı olduğu, davacının alacak talebinin dayanaksız olduğu”ifade edilmiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporunu aynen hükme esas alarak ve raporu tekrar ederek sonuçta, “30.09.2011 tarihi itibarıyla davacının davalıya 22.125 TL borçlu olduğu, 01.10.2011 tarihine kadar geçerli 20.000 TL’lik teminat mektubunun 30.09.2011’de nakde çevrildiği, bu düşüldükten sonra da davalının davacıdan halen 2.125 TL daha alacaklı olduğu, davalının 20.000 TL ‘lik teminat mektubunu nakte çevirmekte haklı olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, bu red kararına karşı davacı vekili 10.02.2017 harç tarihli istinaf dilekçesi ile istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, önceki iddialarını tekrarla, “İstanbul 1. Ticaret Mahkemesi’nin kesinleşen ve kesin hüküm niteliği taşıyan 2010/837 Esas sayılı kararının, mahkemece dikkate alınmadığını, oysa bu kesin karar ile, taraflar arasında sona eren ticari ilişki nedeniyle davalının müvekkilinden bir alacağının bulunmadığının ortaya çıktığını, bu konudaki kesin hükme rağmen, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, oysa Yargıtay denetiminden geçip kesinleşen karara göre müvekkilinin davalıya bir borcu olmadığını, bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, 179.392 TL borç tespitine konu 320 numaralı hesabın davalı hesabı değil, tüm kurum ve kuruluşlarla olan hesabı olduğunu, 22.125 TL’lik 31.03.2011 tarihli faturaya süresinde itiraz edilerek noter aracılığıyla faturaların iade edildiğini, davalı tarafın iade edilen faturayı defterlerinde kaydetmesinin doğru olmadığını, defterlerin delil olabilmesi için, dayanakları olan belgelerin de uyumlu olması gerektiğini, rapora itirazlarının dikkate alınmadığı” iddia ile kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf dilekçesi davalı tarafa 23.02.2017’de tebliğ edilmesine rağmen davalı taraf 09.05.2017’de istinafa karşı beyanda bulunmuş ve bilirkişi raporuyla dosya kapsamına göre kararın hukuka ugun olduğunu savunmuş ve istinaf isteminin reddini istemiştir.
Davalının demirbaşlara ilişkin ihlal davası reddedilmiştir. Bunların dışında kalan mallarında 24.09.2010 ve 03.12.2010 tarihli tutanaklarla teslim edildiği ve başka borcun bulunmadığı savunulmuş olup davacı buna karşı bir itirazda bulunmamıştır. Sunduğu faturada sabit kıymet satışına ilişkin olup tek taraflı olarak düzenlenen faturanın davacıyı bağlayıcılığı bulunmadığından, davanın kabulü gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince istinaf konusu kararın kaldırılmasına ve alacağın likit ve belirlenebilir oluşu da dikkate alınarak icra mahkemesinin tazminatı talebinin de yerinde olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki kararın verilmesi gerekmiştir.
KARAR:
Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.11.2016 tarih ve 2015/741 Esas, 2016/1002 Karar sayılı istinaf konusu kararının, 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Davacının davasının KABULÜNE, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takip dosyasında davalı tarafça yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin devamına,
Takip konusu asıl alacağı takdiren % 20 hesabıyla 4.000 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesince ilk derece yargılaması için alınması gereken 273,24 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
İlk derece yargılaması sırasında davacı tarafından yatırılmış 29.20 TL harcın davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesince istinaf yargılaması için alınması gereken 273,24 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yatırılmış 31,40 TL harcın davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ilk derece yargılaması için alınması gereken 2.180 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Davacı tarafından yargılama sırasında yapılmış davanın kabul/red oranı üzerinden hesaplanan 95,86 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yargılama sırasında yapılmış 23,54 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 05/02/2018