Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1466 E. 2019/147 K. 24.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1466 Esas
KARAR NO : 2019/147
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2016
NUMARASI : 2015/203 2016/1114
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/01/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu çekici ve römork tipi aracın davalı şirket tarafından kasko poliçesinin düzenlendiğini, 06/08/2014 tarihinde sürücü Kamil Karaovalı’nın idaresindeyken meydana gelen trafik kazası sonucu aracın ağır hasara uğradığını, kaza sonrası davalı şirkete müracaat ettiklerini, ancak davalının 26/09/2014 tarihli yazıyla kasko genel şartları A.5.10’da belirtilen zorunlu haller hariç olmak üzere 5.4 ve 5.5 nolu bentlerdeki ihlaller nedeniyle tazminat ödemeyeceğini bildirdiğini, sürücünün kazanın şoku ile bilinçsiz olarak kaza yerinden ayrıldığını belirterek 47.589,56 TL tazminat alacaklarının temerrüt tarihi olan 26/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacı tarafın çalışanı olan sürücünün olayın şoku ile olay yerinden bilinçsizce ayrıldığı, araçtaki bira şişelerinin sürücünün arkadaşına ait olduğunu ileri sürmüş ise de, olayda davalı şirket çalışına şoförün kazadan sonra olay yerinden ayrılması için haklı bir sebep mevcut olmadığı, sürücünün olay yerinden ayrılmasından dolayı alkol tespitinin fiilen imkansız hale geldiği, hatta sürücünün kimliğinin beilrlenmesinin de imkansız hale geldiği, olaydan sonra sürücünün ehliyetinin dosyaya ibraz edilmesinin esasa etkili bir ispat için yeterli olmadığı, somut olayda ispat külfetinin davacıda olduğu, davacının kendisinden beklenen önlemleri almadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak; hükme esas alınan raporda sürücünün olay yerinden ayrılmasının başlı başına teminat dışı hal olarak kabul edilmesinin doğru olmadığını, Yargıtay 17 HD’nin kararlarına göre kaza sonrası olay yerinin terk edilmesinin rizikonun teminat dışı kalması nedenlerinden olmadığını, sürücü belgesinin deliller arasında ibraz edilmiş olup Kasko Genel Şartları A.5.4 maddesi kapsamında bir ihlalin bulunmadığını, araçta bulunan alkol şişelerinin sürücünün arkadaşı …’e ait olduğunu, tanık olarak gösterdikleri bu şahsın yeminli ifadesiyle bu hususu doğruladığını, kaza sonrası sürücünün nasıl bir ruh hali yaşadığı ve niye olay yerinden ayrıldığını bilirkişinin dosya üzerinden tespit etmesinin mümkün olmadığını, raporda kaza tutanağındaki otomobil sürücüsü …’in beyanlarına atıf yapıldığını, bu beyanların soyut olup dayanağı olmadığından kabul edilmesinin mümkün olmadığını, alkol tespitini engellemek için olay yerini terkeden birşahsın alkol şişelerini de alması gerektiğini, olayın tamamen sürücünün bilinçsiz hareket etmesinden kaynaklandığını, dolayısıyla ispat külfetinin müvekkiline düşmeyeceğini, tanık beyanıyla müvekkilinin ispat külfetini yerine getirdiğini, somut olayda ispat külfetinin davalı sigorta şirketinde olduğunu ve sürücünün alkollü olduğunu ve kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiğini ve rizikonun teminat dışında kaldığının somut delillerle kanıtlanması gerektiğini, oysa davalının bu hususta somut bir delil sunmadığı gibi davaya cevap dahi vermediğini, nitekim bilirkişinin de sürücünün alkollü olduğu ve alkol tesiptine engel olmak amacıyla olay yerini terkettiği yönündeki kanaati ile çelişik olmasına rağmen sürücünün alkollü olduğu yolundaki teminat dışı halin varlığının dosya kapsamında ispat edilemediği sonucuna vardığını, kararın hakkaniyete aykırı olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Olayla ilgili düzenlenen 06/08/2014 tarihli kaza tutanağında; çekici ve dorsenin sürücüsünün tespit edilemediği, refij yön levhasına çarparak dorse kısmındaki boyaların ve mazot deposundaki mazotun tünel içinde sağ tarafa dökülerek sağ bariyere sağ teker yan kısımlarının sürtmesi ve 70 mt sonra sol orta refüjdeki bariyerlere aracın ön kısmı ile çarpması, elektrik direğini karşı yöne devirmesi, tekrar sağ şeride girerek aracın sağ dorse kısmını tünel üst bordur taşlarına çarpması ve 150 mt. sonra durması nedeniyle aynı istikamete seyreden sürücü …’in çekicinin sol yan kısma çarptığı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğinin belirtildiği görülmüştür.
Kasko poliçesinin davalı sigorta şirketi tarafından 01/03/2014 ve 01/03/2015 tarihleri için düzenlendiği, kaskolardan bir tanesinin çekici için, bir diğerinin ise römork için yapılmış olduğu görülmüştür.
…ı’nın 07/08/2014 tarihli polisteki ifadesinde; şoför olarak çalıştığını, olay günü davacı şirkete ait çekici ve dorseyi kullandığını, 05/08/2014 günü saat 22: 30 sıralarında yola çıktığını, 23:30’da Derince’de durduğunu, arkadaşı …. ile buluştuğunu, …’in çekicinin içinde getirdiği biraları içtiğini, kendisinin de çekiciden sigara almak için indiğini, daha sonra çekiciye geldiğinden ….e biraları atıp atmadığını sorduğunu, onun da attığını söylediğini, akabinde …in araçtan indiğini, kendisinin de yola devam ettiğini, Yeşilova’da bulunan evine giderek istirahat ettiğini, 06/08/2014 günü saat 04:30 sıralarında evinden çıktığını, Bursa iline seyir halindeyken Başiskele mevkiinde Seymen Battı Çıktı denilen yere girdiğini hatırladığını, daha sonrasını hatırlamadığını, gözünü açtığında çekicinin kaza yaptığını, plakasını bilmediği bir aracın çekiciye çarptığını, Dorsedeki boyaların yere döküldüğünü ,panikleyerek olay yerinden uzaklaştığını, çekicide kendisinden başka kimse olmadığını, çekicide bulunan bira şişelerinin kendisine ait olmadığını ,kendisinin alkol almadığını, uykulu olması nedeniyle kaza yaptığını bildirmiştir.
Yargılama sırasında alınan üç kişilik bilirkişi raporunda; davacı tarafın haklı gerekçe ile olay yerini terk ettiğini ispatlaması gerektiği, bu durumun ispatlanması şartıyla hasarın alkollü sürücünün sebep olduğu yolundaki iddiasını TTK 1409.maddesi uyarınca davalı sigorta şirketinin ispatlaması gerektiği, dosyadaki delillere göre sürücünün olay yerinden ayrılmasını haklı kılacak bir gerekçesinin bulunmadığı kanaatine varıldığı, mahkemenin sürücünün haklı gerekçe ile olay yerinden ayrılması kanaatine varması halinde davalı sigorta şirketinin sürücünün alkollü ya da ehliyetsiz olduğu yolundaki teminat dışı hallerin varlığının dosya kapsamında ispat edilemediğini, sürücü …’nın alkol raporunun bulunmadığı, alkollü olduğunun ispata muhtaç olduğu, kazanın meydana gelmesinde sürücünün tam ve %100 kusurlu olduğu, alkol raporu bulunmadığından kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin tıbben değerlendirilemediği, kaza sebebiyle meydana gelen zararın KDV dahil 47.589,56 TL olacağı, sigorta şirketinin temerrüt tarihinin 26/09/2014 olduğu yolunda görüş bildirilmiştir.
Duruşmada dinlenen tanık …; olay günü 4 adet bira aldığını, kendisinin 3 tanesini içtiğini, Kamil’in alkol ve madde almadığını, araçtaki şişelerin kendisine ait olduğunu beyan etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, sigortalı araçta meydana gelen zararın kasko sigortacısı olan davalıdan tazmini talebine ilişkindir. Olayla ilgili kaza tutanağından da anlaşılacağı üzere davacıya ait aracın yön levhasına çarptığı, daha sonra sağ bariyerlere aracın sağ teker yan kısımlarının sürttüğü ve 70 mt sonra sol orta refüjdeki bariyerlere aracın ön kısmı ile çarptığı, tekrar sağ şeride aracın girdiği ve sağ dorse kısmın tünelin üst bordür taşlarına çarpması ve 150 mt sonra durması şeklinde kazanın meydana geldiği anlaşılmıştır. Gerek kaza tespit tutanağı içeriğinden, gerekse oluşa ve dosya kapsamına uygun bulunan bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere kazanın meydana gelmesinde davacıya ait araç sürücüsü %100 oranında asli kusurludur. 6102 Sayılı TTK’nun 1409.maddesi uyarınca meydana gelen rizikonun sigortanın teminatı kapsamı dışında kaldığının ispat yükü sigortacıya aittir. Ancak aynı kanunun 1447.maddesi uyarınca da sigortalının, sigortacıdan bilgi saklamama, araştırma hakkını ihlal etmeme, kendisinden beklenen uygun tedbirleri alma yükümlülüğü vardır. Kaza tutanağından da anlaşılacağı üzere araç içerisinde fazla miktarda bira kokusu olduğu, iki adet açık bira şişesi bulunduğu ve araç sürücüsünün kazadan sonra olay yerinden ayrıldığı anlaşılmıştır. Araç sürücüsünün olay yerinden haklı bir sebeple ayrıldığına ilişkin bir veri davacı tarafça ortaya konulamamıştır. Dolayısıyla araç sürücüsünün kim olduğu ve alkollü olup olmadığının tespiti sigortacı tarafından imkansız hale gelmiştir. Dolayısıyla davalı sigorta şirketinin bu hususları gerekçe yaparak ödeme yapmamasında hukuka aykırı bir yön yoktur. Somut olayda açıklanan bu hususlar gözetildiğinde ispat külfeti artık davacı taraftadır. Davacı taraf sunduğu delillerle dosya kapsamı itibariyle davasını ispatlayamamıştır.
Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı tarafın istinaf talepleri yerinde değildir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.24/01/2019