Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1446 E. 2019/100 K. 17.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1446 Esas
KARAR NO : 2019/100
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2016
NUMARASI : 2014/665 2016/906
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 17/01/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, 11/07/2010 günü meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, olayın dava dışı araç sürücüsü … arkadan çarpma kusurunu işlediğinden asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin ise araçta yolcu olarak bulunduğundan kusursuz olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi zararın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 27/11/2015 tarihli dilekçesiyle 174.000,00 TL alacağın temerrüt tarihinten itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili, Nevşehir Mahkemelerinin yetkili olduğunu, ayrıca müvekkilinin kusurlu olduğu belirtilen aracın trafik sigortacısı olup sigortalının kusuru ve maddi zararın ispat edildiği takdirde limit dahilinde sorumluluğunun olacağını, davadaki taleplerin teminat dışında olduğunu, zira ifade tutanaklarında da ifade edildiği üzere sigortalı aracın yıkama ve taimr iiçin dava dışı araç sürücüsüne bırakıldığı, kazanın da bu şahsın sevk ve idaresindeyken meydana geldiğini, davacının da araç içinde bulunduğu sırada yaralandığını, Karayolları Trafik Sigortası Genel Şartları A.3 maddesine göre zararın teminat dışı olduğunu, ceza dosyasının celbini talep ettiklerini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere, bilirkişi ve adli tıp raporlarına göre; davacının meydana gelen trafik kazası sonucunda %58.5 oranında malul kaldığı, zararının 325.624,63 TL olduğu, poliçe limitinin 175.000,00 TL olup sigortalı araç sürücüsü … asli kusurlu olması nedeniyle davalı … şirketinin poliçe limiti dahilinde 175.000,00 TL’den sorumlu olduğu, davalının temerrüdünün 25/07/2011 tarihinde gerçekleşdiği ve bu tutara yasal faiz uygulanması gerektiği gerekçeleriyle davanın kabulüne, 175.000,00 TL’nin 25/07/2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; mahkemenin yasal faiz uygulamasının doğru olmadığını, zira TTK’nun 19/2 maddesi uyarınca bir taraf için ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerin diğer taraf için de ticari sayılması gerektiğini, ayrıca ıslah dilekçesinde ticari faiz istediklerini bildirmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; … plakalı aracın 11/07/2010 tarihinde oto yıkamacıya bırakıldığını ve görevli kişinin idaresindeyken kaza yapmasıyla araçta bulunan davacının malul kaldığını, taleplerin teminat dışı olduğunu, zira ifade tutanaklarında da davacı yanın da açıkça ifade ettiği üçzere sigortalı aracın yıkama için dava dışı araç sürücüsüne bırakıldığını, kazanın da bu şahsın sevk ve idaresindeyken meydana geldiğini, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.3 maddesi h bendine göre motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyetlerde bulunan teşebbüslere gözetim, onarım, bakım , alım, satım, araçta değişiklik yapılması amacıyla ya da benzeri bir amaçla bırakılan aracın sebep olacağı zararlara ilişkin her türlü taleplerin teminat dışı olduğunu, itirazları üzerin emahkemece tekrar bilirkişi raporu alındığını, raporda aracın seyir halindeyken zararın meydana geldiği ifade edilerek müvekkilinin sorumlu olduğunun tespit edildiğini, söz konusu tespitin yetersiz olduğunu, zira trafik sigortasında zaten aracın seyir halinde olması gerektiğini, bu gerekçe ile taleplerin kabulünün son derece hatalı olduğunu, kararın gerekçesinde cevapların yazılıp irdelenmediğini, taleplerinin neden kabul edilmediğinin de açıklanmadığını, kararın hatalı olduğunu bildirmiştir. Nevşehir 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2011/178 Esas sayılı dosyası içerisinde alınan trafik bilirkişisi raporunda; …0 plakalı otomobil sürücüsü … arkadan çarpma ve KTK’nun 52/1/b bendindeki kuralı ihlal etmesi nedeniyle %100 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği görülmüştür. Adli Tıp Kurulunca düzenlenen 24/12/2012 tarihli raporda ise; sanık sürücü … asli derecede ve tamamen kusurlu olduğu, diğer sürücüler … ve … olayın meydana gelmesinde kusurlarının bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Nevşehir 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2011/178 Esas 2013/326 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacının ve … katılan, … ise sanık olarak yargılamalarının yapıldığı, taksirle bir kişinin yaralanmasına sebep olma suçunun yargılaması sonunda; sanık … tam kusurlu olduğu, sanık … ise kusursuz olduğu kabul edilerek sanık … cezalandırılmasına ve hakkındaki cezanın ertelenmesine 28/03/2013 tarihinde karar verildiği, Yargıtay 12.Ceza Dairesi’nce 08/05/2014 tarihinde verilen kararla sanık … temyiz itirazlarının kısmen kabul edilerek sanık … de kusurlu olduğunun belirtildiği ve ayrıca kabule göre de TCK 22/3 maddesinin uygulanmaması, alt hadden uzaklaşarak ceza tayin edildiğinin gözetilmemesi ve katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yönlerinden kararın bozulduğu, bozma sonrası Nevşehir 3.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/539 Esas sayılı 16/10/2014 tarihinde direnme kararı verildiği, akıbetinin ne olduğu konusunda dosyaya yansıyan bir bilgi bulunmadığı görülmüştür.Olayla ilgili tutulan kaza tutanağında; sürücü …. sevk ve idaresindeki … plakalı hususi otomobil ile Şehitlik Kavşağı istikametinden Avanos kavşağı istikamatine seyri sırasında aynı yöne önünde seyreden … sev ve idaresindeki kamyonun sol arka kısmına kendi aracının sağ ön kısmı ile çarpıp sürükledikten sonra aracın takla atarak tali yola devrilmesi sonucu kazanın meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde … asli kusurlu olduğu, diğer araç sürücüsü … kazada kusurunun olmadığı yolunda tutanak düzenlendiği görülmüştür. … hazırlık ifadesinde; … plakalı otoda … olduğu halde kazanın meydana geldiğini, kazanın lastik patlaması nedeniyle oluştuğunu belirtmiştir. …’ün ayrıca poliste verdiği 24/01/2011 tarihli ifadesinde; annesine ait olan … plakalı … annesinin, dayısının oğlu … veridğini ve …. ile birlikte arabayı yıkatmak için sanayide bulunan … ait yıkamacıya gittiklerini, arabıyı yıkattıktan sonra teklemeye başladığını, …. arabayı deneyelim açılsın dedidiği, otoyu çalıştırdığını, kendisinin de … yanına oturduğunu, birlikte Şehitlik mevkiine vardıkalrını, oradan çevre yolundan Avanos istikamatine gittiklerini, … biraz hızlı olduğunu, daha sonra kamyona arkadan çarptıklarını söylemiştir. Yargılama sırasında alınan 29/07/2015 günlü raporda; davacının gerçek ve nihai maddi zararının 325.624,63 TL olduğu, davalı … şirketinin 22/02/2012 tarihli cevabi yazısıyla ödemeyi redettiği, dolayısıyla bu tarihin temerrüt tarihi sayılması gerektiği, poliçe limitinin 175.000,00 TL olması nedeniyle davalının sorumluluğunun bu miktar olduğu belirtilmiştir. Yargılama sırasında alınan ve 05/08/2016 tarihinde sunulan bilirkişi raporunda ise davacının %58.5 oranında malul kaldığı, davacının uğradığı zararın daha fazla olmakla birlikte poliçe limiti gözetildiğinde davalının 175.000,00 TL ile sorumlu olduğu, bu miktar bakımından davalının 25/07/2011 tarihide sorumlu olduğu, zararın teminat kapsamında kaldığı ve hükmolunacak tutara yasal faiz uygulanması gerektiği yolunda görüş bildirilmiştir. Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalınca düzenlenen 3 kişilik uzman tabib raporunda; davacının trafik kazası nedeniyle tüm vücut fonksiyon kaybı oranın %58.5 olduğunun bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir. Davacı tarafın talebi hükmedilen faizin türüne ilişkindir. Kazaya karışan araç hususi oto olup davacının da tacir sıfatı bulunmaması nedeniyle yazılı şekilde yasal faize hükmedilmesi doğrudur. Dolayısıyla davacı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. Davalı vekilinin istinafı ise meydana gelen zararın teminat kapsamında olmadığına ilişkindir. Söz konusu kaza, davacının hazırlık beyanında da belirtildiği üzere araç yıkamacıya götürülmüş, yıkama sonrası araçta tekleme meydana gelmesi üzerine aracın denenmesi amacıyla trafiğe çıkılmış ve trafikte seyir halindeyken meydana gelmiştir. Dolayısıyla somut olayda Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.3 maddesinin h bendinin uygulama yeri yoktur. Bu yönden davalı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen taraf vekillerinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2- Davacıdan alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalıdan alınması gereken 11.954,25 TL harçtan, peşin alınan 2.989,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.965,25 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,4-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/01/2019