Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1444 E. 2018/107 K. 26.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/1444 Esas
KARAR NO : 2018/107 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2016
NUMARASI : 2014/850 E., 2016/820 K.
KARAR TARİHİ : 26/01/2018
İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nden verilen 26/12/2016 tarihli kararına karşı davacı davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize intikal etmekle, incelendi.
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 06/02/2012 tarihli dava dilekçesinde müvekkili ile dava dışı …’un birlikte 2010 yılında …. Şirketini kurduklarını, kuruluştan önce şirkete davalı …’dan 160.000 Euro bedel ile … marka bir baskı makinesi satın aldıklarını, makinenin alımına ilişkin yazılı sözleşme yapılmadığını, davalının makine için müvekkiline fatura kesmediğini, müvekkilinin 40.000’er Euro’luk toplam 4 adet bonoyu teminat amaçlı olarak davalı …’a verdiğini, makine bedeli olarak muhtelif tarihlerde davalı …’ye nakit olarak 141.550 TL ödediklerini, ayrıca ….’ye toplam 12.803 TL’lik iş yapıldığını ve şirket borcundan mahsup edildiğini, böylece toplam ödemenin 154.353 TL olduğunu, mali sıkıntı nedeniyle dava konusu konusu makinenin, dava dışı …’un eşi ve …’a ait …Şirketine devredildiğini, davalılardan …’ın da makinenin faturasının … Şirketi’ne kestiğini, makinenin halen …. Şirketi tarafından kullanıldığını, teminat olarak verilen senetlerden ikisinin iade edildiğini ancak kalan ikisinin iade edilmediğini, 40.000’er Euro’luk iki senedin bedelsiz olduğunu, senette tanzim tarihi olmamasına rağmen davalıların tanzim tarihi attığı ve 30/06/2011 vadeli 40.000 Euro’luk iki senedin davalı … tarafından protesto edildikten sonra diğer davalı …’a verildiğini, bu davalının da senedi İstanbul … İcra Müdürlüğü’nde… Esas numaralı dosyasında takibe koyduğunu, 40.000 Euro’luk diğer senedin ise halen davalı …’de olduğunu, davalı …’nin makine bedelini hem müvekkilinden hem makineyi devralan … Şirketinden tahsil etmekte olduğunu, 30/12/2010 ve 30/06/2011 tarihli 40.000’er Euro’luk iki senedin bedelsiz olduğunu, takip konusu senette müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzası bulunan …’un adı ve imzası karalanarak senedin tahrif edildiğini, davalıları senette tahrifat yaparak makineyi birlikte aldıklarını, davalı …’nin şahsi defileri bertaraf etmek için de senedi diğer davalıya ciro ettiğini, senet ödeme gününden sonra ciro edildiği için, cironun yasal olarak temlik cirosu olduğunu, dolayısıyla şahsi defileri temlik alanı da bağlayacağını, davalılardan …’nin diğer davalı … hakkında icra takibi yapmamasının da danışıklı hareket ettiklerini gösterdiğini, iddia ile 40.000 Euro’luk iki senet nedeniyle ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü … sayılı dosya nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini, takibin tedbiren durdurulmasını, en az % 40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı asil … cevabında “davanın kötüniyetle açıldığını, davacı ve ortağı … ile …marka baskı makinasının satışı için 210.000 Euro + KDV bedellle anlaştıklarını, nitekim davacının …’a gönderdiği 30/05/2011 tarihli ihtarnamede de bedelin 210.000 Euro olduğunu ikrar ettiğini, vadeli satış yapıldığından 210.000 Euro + KDV üzerinden anlaştıklarını, anlaşmaya göre bedel ödendiğinde fatura kesileceğini 50.000 Euro peşin, kalan 160.000 Euro ise 4 eşit taksitte ödeneceğini, 30.000 Euro peşinatın banka havalesiyle, 20.000 Euro’nun ise elden kendilerine ödendiğini, hem bu ödemeler hem de davacı tarafa yaptırdığı işe mahsuben ödeme miktarının 155.000 TL’yi bulduğunu, faturasız satış nedeniyle kendisi de sıkıntıya girebileceğinden ve davacı taraf ekonomik sıkıntıya girdiğinden yeniden masaya oturduklarını ve ..’un eşinin ve bir 3.kişinin kurduğu..j adına devam edeceklerini söyleyerek, faturay… . Şirketi adına kesmesini istediklerini, ancak . .. Şirketine fatura keserse … şirketinden gönderilen paranın iadesi gerekeceğini, davacı ve ortağı …’un aralarında anlaştıklarını, resmi karşılığı olmayan parayı … şirketine iade etmesi halinde makineden doğan alacaktan yarı yarıya mesul olacaklarını beyan ettiklerini, böylece 80.000 Euro’luk 2 senedi …’un ….j üzerinden ödeyeceğini, diğer 80.000 Euro’luk iki senedi ise diğer davacı …’in ödeyeceğini, bunun üzerine davacıları borçtan mahsuben yaptıkları iş bedelleri düşüldükten sonra bakiye kalan ve karşılığı bulunmayan 55.000 TL’yi 18/02/2011’de … hesabına iade ettiğini, …’a bazı malzemelerle birlikte 200.000 TL’lik fatura kestiğini, bu faturayı 80.000 Euro’luk kısmının makine borcundan, kalan kısmının ise faturada belirtilen diğer malzeme için olduğunu, yapılan anlaşma gereği senetlerden ikisini iade ettiğini ve …’in ödeyeceği senetlerdeki … kefilliğini üzerini çizerek iptal ettiğini, …’un … üzerinden borcunun çoğunun ödendiğini, fakat …’in uzun süre oyaladıktan sonra iflas ettiğini söyleyerek ödeme yapmadığını, davacı borcunu ödemediği için evine, işyerine haciz geldiğini, hastanelik olduğunu, yakınlarından borç alarak geçindiğini avukat tutacak maddi gücü kalmadığından ve borçlarına karşılık senetlerden birini yakını olan davalı …’a devrettiğini savunarak davanın reddini, davacıların kötüniyetli olduğundan tazminata mahkum edilmelerini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, “davacılardan … Şirketinin takipte ve senetlerde taraf olmaması nedeniyle husumet yokluğundan açtığı davanın reddi gerektiğini, 40.000 Euro’luk senedin, müvekkili tarafından temlik cirosu ile teslim alınarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe koyduklarını, müvekkilinin senet borçlusuna karşı lehdarın tüm haklarına sahip olduğunu, davacının cevap dilekçesinde …’a 160.000 Euro borçlu olduğunu ancak 154.353 TL ödeme yaptığını ikrar ettiğini, fakat borcun bakiyesini ödediğine dair bir belge sunamadığını, müvekkilinin 40.000 Euro’luk senedi davalı …’dan olan alacaklarına mahsuben aldığını, senette herhangi bir eksiklik bulunmadığını, … müvekkilinin akrabası olduğundan kendisini icraya vermediklerini, davacının icra takibine itiraz etmediğini, bu nedenle menfi tespit davasının da ispat yükünün yer değiştirdiğini, davacı taraf hukuki ilişkilerin varlığını kabul ettiğini, ancak ortadan kalktığını iddia ettiğini, bu nedenle de ispat yükünün davacıda olduğunu, İİK 72.madde gereğince icra takibinden sonra açılacak menfi tespit davalarında, takibin durdurulması konusunda tedbiren karar verilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Asli müdahale isteminde bulunan …vekili 14/01/2014 ve 09/02/2015 harç tarihli ve 14/01/2014 tarihli asli müdahale dilekçesinde müvekkilinin iki numaralı davacı şirketin bir numaralı davacı ile birlikte ortağı olduğunu, şirket adına bir numaralı davacı ile birlikte davalı …’la yaptıkları anlaşma ile dava konusu baskı makinesini satın aldıklarını ve 40.000 Euro tutarında dört adet senet verdiklerini, senetlerin tamamını da müvekkilinin kefil olarak imzaladığını, baskı makinesinin bedelinin …’a ödendiğini, baskı makinesini dava dışı …’a devri nedeniyle, kalan bedelin … tarafından ödenmesinin kararlaştırıldığını, makina bedelinin … tarafından ödenmesi ile de senedin bedelsiz kaldığını, buna rağmen senetlerden iki tanesinin iade edilmediğini, makinenin … Şirketine devri ile birlikte, şirketin ortağı müvekkilinin eşi olduğu için senetlerdeki kefillik bölümünün davalı tarafından iptal edildiğini, her iki senet üzerine de KEFİLLİK İPTAL yazıldığını, ancak 31.12.2010 vadeli ve 40.000 TL bedelli senetteki KEFİLLİK İPTAL yazısının daksil üzerine yazılı oluşu nedeniyle davalı tarafından daksil temizlenerek müvekkilinin borçlu hale getirildiğini ve müvekkilinin hakkında da İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, bu takibin iptali gerektiğini, kefilin sorumluluğun asile bağlı olduğunu, asıl borçlunun sorumlu tutulmadığı durumda kefilin de sorumlu olmadığını, kaldı ki senetlerin bedelsiz kaldığını, iddia ile asli müdahil olarak davaya kabulünü, 27.04.2010 tanzim tarihli, 31.12.2010 vadeli ve 40.000 Euro bedelli senet sebebiyle borçlu olmadığının tespitini, icra takibinin müvekkili hakkında da durdurulmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece 26.12.2016 tarihinde davacılardan …Şirketi hakkındaki davanın, husumet yönünden reddine, davacı …’in davasının ise reddine karar verilmiştir. …yönünden red gerekçesi bu şirketin davalılarla herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmaması, … yönünden red gerekçesi ise davacının, davalı …’ye olan borcunu tamamen ödememesi ve davalının halen davacıdan 54.500 TL asıl alacak, 2.591,51 TL faiz olmak üzere toplam 57.398,71 TL alacaklı olması biçimindedir.
Bu red kararına karşı davacılar vekili 21.02.2017 harç tarihli istinaf dilekçesinde, “davacılardan … Şirketinin adının davacı olarak karar başlığında gösterilmediğini, …’un asli müdahil olmasına rağmen onun da karar başlığında gösterilmediğini, … Şirketi hakkında dava açılmamış olmasına rağmen kararda davalı olarak gösterildiğini ve hüküm kısmında da bu şirket hakkında bir hüküm kurulmadığını, tarafların kimlik numaralarının kararda yazılmadığını, dosyada ikisi ek rapor toplam beş tane rapor olmasına rağmen diğer raporlar ve deliller tartışılmadan 10.04.2014 tarihli rapor esas alınarak karar verildiğini, son bilirkişi raporuna göre makine bedelinin 236.000 TL olduğunu, bu rakam dikkate alındığında, davalı …’ye 97.453 TL fazladan ödeme yapıldığını, mahkemenin hangi raporu esas aldığını dahi kararda belirtilmediğini, gerekçeden kapatılan 34. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/413 Esas sayılı dosyadaki 22.07.2013 tarihli raporun esas alındığının anlaşıldığını, mahkemenin neden bu rapora itibar ettiğinin belli olmadığını, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki olduğunu, hüküm fıkrasından hemen önceki paragrafta davacının 57.398,71 TL alacaklı olduğunun yazılı olmasına rağmen hüküm fıkrasında davanın reddine karar verildiğini, makinelerden dolayı alacaklı olduğunu, ispat külfetinin davalıda olduğunu ve davalının alacağını ispat edemediğini, davalının cevap dilekçesinde makine bedelinin 210.000 Euro + KDV olduğunu savunmasına rağmen, bilirkişi incelemelerinde makine bedelinin 236.000 TL olduğunun anlaşıldığını, davalının kestiği ve itiraz edilmeyen faturada da makine bedelinin 236.000 TL olarak yer aldığını, bu yazılı belgenin aksinin yazılı belge ile ispat edilebileceğini, makine bedelinin 236.000 TL olarak kabulü halinde davalı …’ye 97.453 TL fazla ödeme yapıldığını, % 40 tazminatın da yanlış olduğunu, İİL 72/4’maddesinde kötüniyet tazminatı diye bir tazminat bulunmadığını, ayrıca 02.07.2012 tarihli yasa değişikliği ile de oranın % 20’ye düşürüldüğünü” iddia ile tehir-i icra kararı verilerek ve duruşmalı inceleme yapılarak kararın kaldırılmasını, yeniden karara bağlanmak üzere dosyanın başka bir mahkemeye gönderilmesini ya da davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı …. vekili istinafa cevaben, “müvekkilinin alacaklarına mahsuben diğer davalı …’dan 40.000 Euro bedelli senet olduğunu, senet vadesinde ödenmeyince keşideci … hakkında icra takibi başlattığını, makinenin …’e . tarafından ve … Şirketinde kullanılmak üzere satın alındığını, o tarihte henüz … Şirketinin kurulmamış olduğunu, makinenin … Şirketine satıldığı ve kalan bedelin de … tarafından ödeneceği iddiasının doğru olmadığını, makine bedelinin 236.000 TL değil, 218.000 Euro olduğunu, bu hususun dosyadaki 03.10.2014 tarihli bilirkişi raporuyla da sabit bulunduğunu, ayrıca …- … arasında keşide edilen ihtarnamede de bedelin 200.000 Euro olduğunun kabul edildiğini, dava 2011’de açıldığı için % 40 tazminata hükmedilmesinin de doğru olduğunu” savunarak istinaf isteminin reddini istemiştir.
HMK 297.maddesi gereğince tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile kimlik numarası ve vekillerini de isimlerinin gösterilmesi gerekir. Kararda asli müdahale talebi kabul edildiği halde kararda yer verilmediği ve hakkında hüküm kurulmadığı anlaşıldığından HMK’nun belirtilen hükmüne göre karar oluşturulmak üzere kararın kaldırılmasına HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince geri çevrilmesine dair aşağıdaki kararın verilmesi gerekmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince yukarıda açıklanan gerekçe ile İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.12.2016 tarih ve 2014/850 Esas, 2016/820 Karar sayılı kararın kaldırılarak, belirtilen usuli eksiklik giderilerek yeniden bir karar verilmek üzere geri çevrilmesine,
İstinaf incelemesi yapılmadığından, HMK’nun 297.maddesine usulüne uygun olarak yazılacak karar, asli müdahil ve davanın tüm taraflara yeniden tebliğ edildikten sonra, gerekirse yeniden harç alınmak koşuluyla yatırılmış olan harcın bu aşamada yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi.