Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1416 E. 2018/2130 K. 12.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1416 Esas
KARAR NO : 2018/2130 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/12/2016
NUMARASI : 2015/466 E., 2016/909 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların murisi …’un müvekkili hakkında Gebze …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçtiğini ve takibin kesinleştiğini, takip dayanağı olarak da 05/07/2004 düzenleme tarihli, 01/05/2009 vadeli 500.000 YTL miktarlı bir adet senet gösterildiğini, söz konusu davalılara müvekilinin hiçbir borcunun bulunmadığını, davalı tarafın tamamen sahte bir senet ile müvekkili hakkında takip başlatmış olduğunu ve her nasılsa takibi kesinleştirerek müvekkile ait bir çok taşınmaza haciz koyduğunu, müvekkili hakkında yürütülen bu icra takibine karşı Gebze İcra mahkemesinin 2009/635 esas sayılı(bozulmakla 2012/786 Esas ) dosyası ile itiraz edildiğini, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin bozma kararı vermesi üzerine ve bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiğini,davanın esası ile ilgili müvekkilinin haklı bulunduğunu, ATK raporu ile icra takibine konu senedin sahte olduğu hususunun kanıtlandığını ancak müvekkilinin dava açarken dilekçesinde sadece imza itirazında bulunmuş olduğundan iddianın genişletilemeyeceği gerekçesi ile mahkemece davanın red edildiğini, icra mahkemesi dosyası incelendiğinde bu dosyaya sunulan ATK raporunda takibe konu senet üzerindeki pul (dolayısıyla imza ) başka bir yerden koparılarak senet üzerine yapıştırıldığı vade tarihinde tahrifat yapıldığını, ayrıca senet bedelinin “eski türk lirası” iken tahrifat yapılarak Y harfi eklenmek suretiyle “yeni türk lirasına” çevrildiğini, bu şekilde senet üzerinde tahrifat ve oynamaların birden fazla olduğunu, senedin tanzim tarihinin 05/07/2004 olduğu tarihinde vade tarihinin 01/05/2009 olarak yazılı olduğunu, tanzim tarihinde yeni türk lirasının bulunmadığını, 01/01/2005 tarihinde YTL ye geçildiğini, müvekkilinin kendi halinde bir insan olduğunu, hiç bir ticari faaliyetle uğraşmadığını, davalının o tarihte müvekkiline borcunun bulunmakta olduğunu, hatta müvekkilinin davalılardan alacaklı olduğunu, müvekkilinin Gebze …İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ve icra dosyasına konu 500.000,00 TL’ lik bono nedeniyle davalıya herhangi bir borcu olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli nedeniyle davalı hakkında %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilinin 24/07/2015 tarihli cevap dilekçesinde; müvekkillerinin murisi …’un vefat etmekle geriye davalıların mirasçı olarak kaldığını, müvekkilinin eşi murisin çocukları ile mirasçı olmakla, murise açılan davaya mirasçılar olarak devam edeceklerini, davacı …’nin …’un yeğeni olduğunu, murisin sağlığında …’un saflığından yararlanarak elinden bir senet alınıp icraya konularak, murisin halen oturmuş olduğu evin yanındaki bahçeli ve iki katlı evi icraen satarak, murisi ve çocuklarını zorla buradan tahliye ettiğini, dava konusu senetlerin her anlamda kanuna ve kambiyo senetleri şekil şartlarına uygun gerçeği yansıtan ve kıymetli evrak olduğunu, davacı ile dayısı arasındaki ilişki neticesinde davacının murise dava konusu kambiyo senedini verdiğini, kambiyo senetlerinde sebepte mücerret olup, ne için, nasıl verildiği itiraz konusu olmayacağı gibi iddia konusu da olmayacağını, davacının davasının haksız ve mesnetsiz olup, kötü niyetli açılan bir dava olduğunu, davacıların tüm iddialarının Gebze İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/635 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, dava konusu tüm iddialar hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı sabit olduğunu, olasılık ihtimaline göre kambiyo senedinin iptalinin mümkün olmadığını beyanla haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/12/2016 tarihli 2015/466 esas 2016/909 karar sayılı kararıyla “menfi tespit davasına konu Gebze 2. İcra Müdürlüğünün 2014/4984 esas sayılı icra dosyasına konu 05/07/2004 düzenleme tarihli, 01/05/2009 vadeli 500.000 YTL miktarlı senette, Adli Tıp Kurumundan alınan 14/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda ve 11/10/2016 tarihli ek raporda;
-takip konusu bonoda pul dışına atılı imzanın davacı borçlunun eli mahsulü olmadığı gibi pulların başka bir belgeden sökülerek senet üzerindeki mevcut konumuna yapıştırıldığının tespit edildiğinden, senet metni üzerinde davacı keşideciye ait imzanın varlığından söz edilemeyeceğini,
-senette davacı … adına pulların sol tarafında pul dışına atılı borçlu imzasının …’nin eli ürünü olmadığının tespit edildiği” gerekçesiyle davacının bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, İİK 72/5 maddesi gereğince % 20 oranında tazminatın davalılardan tahsiline karar verildiği görülmüştür.
Kararı davalılar vekilinin 17/01/2017 tarihli dilekçesi ile maktu harç yatırarak istinaf talep ettiği, davalılar yönünden adli müzaharet talebinde bulunulduğu, nisbi temyiz harcından muaf tutulmasının talep edildiği, dairemizin 12/10/2018 tarihli kararıyla davalıların dosyaya sunulan fakirlik belgeleri göz önüne alınarak istinaf harcından muaf tutulmalarına ilişkin adli müzaharet talebinin kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Davalılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; daha önce dosyaya sundukları beyanlarda da bildirdikleri üzere; dava konusu senet üzerinde iki adet pul ve imza bulunduğu, dava konusu senetteki pulların üzerindeki imzaların davacının eli mahsulü olduğunun kesinleştiği, davacının pul üzerindeki imzayı mahkemede inkar ettiği, yalan beyanda bulunduğu, ancak imzanın davacıya ait olduğunun bilirkişi raporuyla anlaşıldığı, icra hukuk mahkemesinin senet ile ilgili kesinleşen kararlarına mahkemenin uymakla zorunlu olduğunu, imzalı pulların davacının mülkiyetinde ve zilyetliğinde olduğunu, aksinin olağan dışı bir durum olduğunu, müvekkilinin davacının imzalı pulları elde etmesinin mümkün olmadığını, bu pulların senede yapıştırılması veya nakledilmesinin mümkün olmadığını, davanın menfi tespit davası ve tarafların dayı yeğen ilişkisi olduğu göz önüne alınarak tanık Ahmet Albayrak’ın dinlenmesini talep ettiklerini, tanığın icra hukuk mahkemesi kaleminde iken davacının senedi kabul ve ikrar ettiğini, tahrifat iddiasının gerçekleşmediğinin ispatlandığını, müvekkilleri aleyhinde % 20 icra inkar tazminatı verilmesinin de doğru olmadığını, müvekkilinin murislerinin ölmesi nedeniyle mağdur olduğunu, davacının 5.000.000 TL’lik taşınmazların sahibi olduğunu, bir kısmının da davalılar kandırılarak ellerinden alındığını beyanla yerel mahkeme kararının usulden ve esastan bozulmasını, davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Uyuşmazlığın, Gebze .. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu 05/07/2004 düzenleme tarihli 01/05/2009 vadeli 500.000 YTL bedelli bono nedeniyle davacının borçlu bulunmadığının tespitine ilişkin olduğu, mahkemenin İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan aldığı 14/03/2016 tarihli bilirkişi raporu ile ” bono üzerindeki 2 adet imzalı pulun başka bir belgeden sökülerek senet üzerindeki mevcut konumuna yapıştırıldığının tespit edildiği ” anlaşılmakla, istinaf talebinde bulunan davalılar vekilinin pullar üzerindeki imzanın davacı borçluya ait olduğu ve bu nedenle borçtan sorumlu olduğuna yönelik savunmasının kabul edilebilir olmadığı, Adli Tıp Kurumundan alınan 11/10/2016 tarihli ek raporda da “senette pulların sol tarafındaki pul dışına atılı imzanın davacı …’ye ait olmadığının tespit edildiği “göz önüne alınarak senet metni üzerinde davacı keşideciye ait bir imzanın varlığından söz edilemeyeceğinden ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
Gebze …İcra Müdürlüğünün… sayılı takibine konu olan 05/07/2004 tanzim tarihli,500.000,00 TL bedelli, 01/05/2009 ödeme tarihli, keşidecisi …, lehtarı … olan bono nedeni ile davacı borçlunun borçlu olmadığının tespitine karar verilmekle, takibe konu bonoda lehtarın davalıların murisi … olduğu, takibin muris tarafından başlatıldığı ölümü üzerine davalı mirasçıları tarafından yargılamaya devam edildiği, murisin senette lehdar olduğu ve imzanın davacıya ait olmadığını bilebilecek durumda olduğu göz önüne alınarak İİK. ‘nun 72/5 maddesi gereğince takip konusu alacağın %20 si oranında tazminatın davalı alacaklılardan tahsiline, davacıya ödenmesine ilişkin kararın da yerinde olduğu kanaatiyle, davalılar vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL eksik harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya içerisinde bulunan ve harcanmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talepleri halinde yatıranlara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/10/2018