Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1388 E. 2018/2578 K. 03.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1388 Esas
KARAR NO : 2018/2578 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2016
NUMARASI : 2014/843 E., 2016/804 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 03/12/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; davalı … şirketine sigortalanan araç sürücüsünün olay tarihinde müvekkilinin kullandığı araca arkadan çarpması sonucu meydana gelen yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasında müvekkili için kısmi ödeme yapıldığını, müvekkilinin vücudunun muhtelif yerlerinde kısmen kalıcı hasarlar meydana geldiğini, sağlık açısından eski halinde dönmesinin mümkün olamayacağını, bedensel ve psikolojik olarak ağır şekilde hareket ettiğini, kazadan önce fast food büfesinde aşçı yardımcısı olarak çalışarak hayatını idame ettirdiğini, elim olaydan dolayı çalışamadığını, çocuklarına dahil bakamadığını, hayatı boyunca da çalışamayacağını, kaza sebebi ile ekstra masraflarda bulunduğundan daimi sakatlık, sürekli işgörmezlik nedeni ile çalışma gücü ve kazanç kaybının tespiti ile tedavi giderleri ile iyileşme sürecinde yapılan masrafların tazmini ile davalı … şirketinin yetersiz ödemesine ilişkin ibranamesinin iptali ile şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00-TL tutarındaki cismani zararlara ilişkin maddi tazminat ile tedavi ve bakım giderlerinin kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrarlamıştır.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkili şirket tarafından uzman ve bağımsız aktüerden alınan rapor gereği davacı tarafın gerçek zararının poliçe teminatı kapsamında ödendiğini, davacının kesin maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden rapor alınarak tespitinin gerektiğini, tazminat hesabı yönünden uzman bir aktüerden rapor alınması gerektiğini, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, kaza tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini,son yasal düzenlemeler çerçevesinde, sağlık hizmeti bedellerinin SGK tarafından karşılanması gerektiğini, davacının müvekkili şirkete sigortalı araçta bulunmasının hatır taşımasına dayalı olup olmadığının araştırılması ve tazminat miktarının buna göre belirlenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumlu olmadığından haksız ve yersiz hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2016 tarihli 2014/843 Esas- 2016/804 Karar sayılı kararı ile: davalı … şirketine sigortalanan araç sürücüsünün olay tarihinde meydana gelen trafik kazasında kusurlu olarak davacıya çarparak kalıcı maluliyetine sebep olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 59.960,16-TL maddi tazminat ile 5.416,20-TL bakıcı giderlerinin 19/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görülmüştür.
Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme tarafından müterafık kusur değerlendirmesi yapılmadığını, Sigortalı araç sürücüsü …’in kaza anında 1.61 promil alkollü olduğunu, davacının sürücünün alkollü olduğunu bilerek arabada seyahat ettiğini, mahkemenin bu hususu incelemediğini, Mahkemenin hatır taşımasına ilişkin itirazları hususlarında inceleme yapmadığını, davaya konu taşımada davacı yönünden herhangi bir zorunluluk hali yada bedel karşılığı taşımanın sözkonusu olmadığını, davacının yararına taşıma yapıldığını, taşıyan ve taşınan arasında yakın akrabalık ilişkisinin de bulunmadığını beyanla usule aykırı kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf dilekçesine cevap veren davacı vekilinin dilekçesinde; Davalı vekilinin yerel mahkemede ileri sürmediği iddialarının dikkate alınamayacağını, davalı vekilinin cevap dilekçesinde,sürücü …’in alkollü olduğunun, müvekkili tarafından bilindiğini ileri sürmediği gibi sürücünün %100 kusurlu olduğunun beyan edildiği bilirkişi raporuna da davalı vekilinin itiraz etmediğini, istinaf başvurusunda da ileri süremeyeceğini, araç sürücüsünün alkollü olduğunun müvekkili tarafından bilindiği iddiasının tamamıyla soyut, hiçbir gerekçe ve delille desdeklenmediğini, hatır taşımasının da sözkonusu olmadığını, hatır taşımasından söz edebilmek için taşıyanın bu taşımadan ne maddi ne de manevi hiçbir yararının bulunmaması gerektiğini, ayrıca hatır taşımasının tespitinde hatır için taşınanın yakınlığı ile taşıma işinin kimin arzu ve talebiyle yapıldığının da önem arz ettiğini, taşıyan ile yolcu müvekkili arasında hatır taşımasının söz konusu olmadığını beyanla istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava kalıcı iş göremezlik tazminatı ile tedavi ve bakım giderlerinin tazmini talebiyle açılmıştır.İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2016 tarihli 2014/843 Esas- 2016/804 Karar sayılı kararı ile; davanın kabulüne, 59.960,16-TL maddi tazminat ile 5.416,20-TL bakıcı giderlerinin 19/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verdiği görülmüştür.
Davalı vekilinin davaya cevap dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde, davacının sigortalı araçta bulunmasının hatır taşıması olduğunu, tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır.
Dosya içerisinde bulunan ifade tutanaklarından; sürücü …’in ifadesinde “…ismini hatırlamadığı yeğeninin arkadaşını askere yolcu etmek için konvoy halinde Harem’e gittiklerini, o an için arabada tanıdıklarından …, … ve … ile, araba boş olduğu için bindiklerini tahmin ettiği isimlerini yeni öğrendiği … ve …’ün olduğunu…”söylediği, …’in ifadesinde “…akrabası olan …’in kullandığı … plakalı araçta asker uğurlamaya gittiklerini..” söylediği, davacının oğlu … .’ün ifadesinde “….uzaktan akrabaları olan …’in kullandığı … plaka sayılı aracına annesi …, akrabası …, arkadaşı …ve komşuları … ile birlikte bindiklerini…” söylediği görülmüştür.
İfade tutanaklarından, sürücü …’in davacının akrabası olduğu, olay günü arabada oğlu , kızkardeşi ve komşusu da olduğu halde, asker uğurlaması için Harem’e gittikleri, sürücünün akrabalık ilişkisi nedeniyle ahlaki bir görevin ifası kapsamında davacıyı aracı ile götürdüğü, taşımanın hatır taşıması olarak kabul edilemeyeceği ve tazminattan indirim yapılamayacağı kanatine varılmıştır.
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, sürücünün kaza sırasında alkollü olduğu ve davacının alkollü olduğunu bildiği sürücünün aracına binmesi nedeniyle müterafık kusurunun bulunduğu, tazminattan kusur indiriminin yapılması gerektiği ileri sürülmüşse de, davalı vekilinin bu savunmayı yargılama sırasında ileri sürmediği, davacı tarafa müterafık kusur iddiası hakkında beyan ve savunma hakkı tanınmadığı, istinaf aşamasında HMK 357/1 maddesi gereğince incelenemeyeceği, kaldı ki davacının sürücünün alkollü olduğunu bildiği ve buna rağmen araca bindiğine dair dosya kapsamında delil bulunmadığı, gözönüne alınarak, mahkeme kararının yerinde olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 4.465,85 TL harçtan peşin alınan 1.117,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.348,85 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/12/2018