Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1380 E. 2018/2584 K. 03.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1380 Esas
KARAR NO : 2018/2584 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2016
NUMARASI : 2015/231 E., 2016/802 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/12/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı, dava dilekçesinde; adına İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından gönderilen icra emrindeki senetin tamamının haksız ve de mesnetsiz olarak icra takibine konulduğunu, söz konusu senet incelendiğinde senetteki imza, tarih, adres ve senetteki yazıların davalıya ait olduğunu, baskıyla attırılan imzanın kendisine ait olduğunu, 1.900 TL borcu olmasına rağmen kendisine 7.350 TL olarak senet imzalatıldığını, dava ve haklarının saklı tutularak yapılan takibin ve ödeme emrinin durdurulmasına, alacağın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı daha sonra vekil ile temsil ettirmiş; 06/10/2015 tarihli dilekçesinde anapara toplamı 4.350 TL olmasına rağmen tefecilik ve aşırı yararlanma neticesinde mvekkilinden fazla alınan 8.250 TL’nın 02/06/2015 ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini, icra dosyasına 10.000TL ödendiğinden bu miktarın %20’si oranında tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalının davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 27/07/2014 vade tarihli ve 7.350.00 TL bedelli bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus takip başlatıldığı, takibin kesinleşmesi üzerine borçlunun taşınır ve taşınmazlarına haciz işlemi uygulandığı, 01/06/2015 günü itibariyle dosya kapak hesabının 9.650.56 TL olduğu, borçlu tarafından dosyaya 02/03/2015 günü 2.422.00 TL, 02/03/2015 günü 48.00 TL, 31/03/2015 günü 2.469.96 TL, 29/04/2015 günü 2.469.96 TL ve 01/06/2015 günü 2.469.96 TL olmak üzere toplam 9.879.88 TL ödenerek dosyanın infaz edildiği görülmüştür.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/13183 sayılı soruşturma dosyasının incelenmesinde; Müşteki …, şüpheli …, suçun Hakaret, Mağdurun Bir SenediVermeye Mecbur Edilmesi Suretiyle Yağma, suç tarihinin 26/01/2015, şikayet tarihinin 27/01/2015 günü olduğu,04/03/2015 günlü karar ile delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/43165 sayılı soruşturma dosyasının incelenmesinde; Müşteki …, şüpheli …, suçun Tefecilik, suç tarihinin 2015, şikayet tarihinin 24/03/2015 günü olduğu, 15/02/2016 günlü karar ile delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
İstanbul Anadolu 15.İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/153 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde, Davacı … tarafından davalı … aleyhine İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı icra takibi nedeniyle borca itiraz davası açıldığı, davanın takip edilmemesi nedeniyle, 3 aylık süre içinde de yenilenmediğinden 30/09/2015 günü açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür.
İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2016 tarihli 2015/231 Esas- 2016/802 Karar sayılı kararı ile; ” somut uyuşmazlıkta, davacı borçlunun, senetteki imzasını kabul ile bu imzanın zorla attırıldığını, senette yazılı bedel kadar borcu bulunmadığını iddia ettiği, bu durumda ispat yükünün, senede karşı bedelsizlik iddiası ve zorla imza iddiasını ileri süren davacı borçluda olduğu,6100 sayılı HMK’nun ispat hususundaki hükümleri değerlendirildiğinde; senede karşı her türlü iddianın senetle yapılması gerektiği, oysa davacının iddialarını senede karşı senetle yasal delillerle ispat edemediği, davalının isticvabına karar verilmesini talep ettiği, isticvabın bir delil olmadığı, esasen zorla senet imzalatılma hususunun isticvaba da konu edilemeyeceği, davacının zorla imzalatma hususunda tanıklarının bulunmadığı, ispat yükümünü yerine getiremediği” gerekçesiyle davacı borçlunun menfi tespit davasının reddine karar vermiştir.
Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinin deliller kısmında “..vs.delil” yazdıklarını, yemin deliline dayandıklarını, mahkemenin bunu ihmal etmesi nedeniyle yemin delilini kullanamadıklarını, isticvaba ilişkin HMK 169/2 gereğince dosyaya ibraz ettikleri davalının kendi el yazısı ile yaptığı ve yazdığı aylık %7,5 faiz hesaplamasına ilişkin yazılı belgenin doğrudan dava ile ilgili olmasına rağmen gözardı edilerek ihmal edildiğini, davanın bir hukuk davası olup ceza davasının varlığı, yokluğu veya neticesine bağlı olmadığını, sundukları el yazılı belgenin yazılı delil olduğunu, yazılı belge varken tanık dinletilmesinin eksiklik olmadığını, belgenin kambiyo senedi ile bağlantılı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmelerin emredici hükümlere aykırı olamayacağını, yıllık yasal faiz %9 iken davalıların aylık %7,5, yılık %90 faiz işletmesinin ve bununla irtibatlı olarak yapılan ödemeleri yok sayıp davacıya kambiyo senedi düzenletmesinin yasalara aykırı olduğunu beyanla kararın bozularak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya istinaf dilekçesinin tebliğine rağmen cevap vermemiştir.
GEREKÇE:
Menfi tespit ve istirdat talepli davada; davacının İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı icra dosyası dayanağı, 27/07/2014 vade tarihli ve 7.350.00 TL bedelli bononun, borcun 1.900,00TL olmasına rağmen baskıyla imzalatıldığını iddia ettiği, davacı tarafından davalı aleyhine , İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/43165 sayılı soruşturma dosyasında “yağma” suçundan yapılan şikayetin , delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacı asilin katıldığı 20/12/2016 tarihli duruşmada ; “takibe konu senedin davalı tarafından şantaj ve tehdit ile tarafına zorla imzalattırıldığına dair tanığının bulunmadığını ancak sadece davalı ile aralarındaki hukuki ilişkiyi, alacak verecek ilişkisini bilen tanıklarının bulunduğunu” beyan ettiği, aynı duruşmada davacı vekilinden sorulduğunda; ” her ne kadar tanık dinletmek istemişlerse de bunun sadece yargılamayı uzatacağını ortada yazılı belge olduğunu, bunun dışında mahkemeden araştırılamasını istedikleri başka husus bulunmadığını, mahkemeden taleplerinin icraya konu senedin tefecilik ve ikrah yolu ile müvekkilimden alındığından bahisle davalıya borçlu olmadığının tespiti ve icra tehditi altında ödedikleri fazla bedelin istirdatına karar verilmesini talep ettiklerini” beyan ettiği görülmüştür.
Davaya konu 10/07/2014 tanzim , 27/04/2014 vade tarihli 7.350 TL bedelli bonoda davacının keşideci sıfatıyla imzasının bulunduğu , davalının lehtar olduğu, bono bedelinin nakden alındığına dair bedel kaydının bulunduğu, görülmüştür.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde dava dilekçesinin deliller bölümünde “vs deliller” denilerek yemin deliline dayandıklarını, yemin delilini kullanamadıklarını , dosyaya ibraz ettikleri davalının el yazılı belgelerin dikkate alınmadığını ileri sürdüğü anlaşılmıştır.
Davacının, yemin deliline açıkça dayanmadığı gibi, davaya ve takibe konu bononun baskıyla , tefecilik ve ikrah suretiyle alındığını iddia ettiği, 6100 Sayılı HMK 226/1-c bendi gereğince “Yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması yada kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar” hakkında yemin teklif edilemeyeceği düzenlenmekle, yemin delilini kullanamadıklarına yönelik itirazın yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafın delil olarak dayandığı ve davalının el yazısı ile yazıldığını beyan ettiği belgelerin, tarihsiz ve imzasız olduğu görülmüştür. HMK 202 maddesinde ” Delil başlangıcı; iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte söz konusu işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir” şeklinde, yazılı delil başlangıcının tarifinin yapıldığı, davacı tarafça sunulan belgelerin ise davalı tarafından verildiği veya gönderildiğinin anlaşılamadığı gibi, içerik olarak da davacı iddialarını ispata elverişli olmadığı, yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilemeyeceği kanaatiyle, ilk derece mahkemesinin davacının ispat yükünü yerine getiremediğinden davanın reddine ilişkin kararın yerinde olduğuna, davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların talepleri halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 03/12/2018