Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1325 E. 2018/2460 K. 15.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1325 Esas
KARAR NO : 2018/2460 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: … 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/12/2016
NUMARASI : 2014/602 E., 2016/831 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 15/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDavacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/07/2011 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki motosiklet ile Sakarya ili istikametinden Kaynarca ilçesi istikametine seyir halinde iken plakası ve sürücü belirlenemeyen aracın tam ve asli kusurlu olarak müvekkilinin aracına çarptığını, meydana gelen kazada müvekkilinin yaralandığını ve sakat kaldığını, müvekkilinin maluliyet oranının tespit edilerek davalı sigorta şirketinin poliçesi kapsamında belirlenecek olan tutarın sakatlık ve ölüm teminatından, bakıcı giderine ilişkin zararın ise sağlık gideri ve tedavi teminatından tahsiline karar verilmesini, öncelikle 6100 sayılı yasa’nın 107 maddesine göre belirlenecek maddi tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000-TL’sinin davalı … hesabından temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte, yargılama gideri ve veekalet ücretiyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın iki yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığından reddine karar verilmesini, davacı adına dava öncesi vekil eden kuruma başvuruda bulunulduğunu, talebin reddedildiğini, talep edilen tazminatın nasıl hesaplandığının açıklanmasının gerektiğini, bakıcı giderinin talep edilemeyeceğini, vekil edenin kurumun sorumluluğu kusur oranı ile kaza tarihindeki teminat limiti ile sınırlı olduğunu, davacının da kazada asli ve/veya müterafik kusur oranının belirlenmesinin gerektiğini, davanın açılmasına sebep olmayan vekil eden kurumun temerrüdünün söz konusu olmadığını, dilekçede belirtilen faizin başlangıç tarihi ve faiz talebinin kabul edilemeyeceğini beyanla öncelikle zamanaşımı nedeniyle, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini savunmuştur.
Kocaeli Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen,13/09/2012 tarihli ,özürlü sağlık kurulu raporunda; davacının “sol scophoid psedudoartrozu” nedeniyle %7 oranında özürlü olduğu beyan edilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3 Adli Tıp İhtisas Kurulunun 28/09/2015 tarihli ve 16703 sayılı raporunda;
Davacının 19/04/2014 tarihinde yapılan muayenesinde, kurulun 09/01/2015 tarih 191 sayıl kararında, olay tarihli belgelerde naviküler kırığına ait bilgi bulunmadığı kişide tespit edilen naviküler kemik kırığı ve prodöatrozu komplikasyonun trafik kazası ile illiyetinin kurulamadığını, olay tarihli ve sonrasına ait tıbbi belgelerin ve grafilerin kurula gönderilmesinin istendiğini, sonuç olarak mevcut tıbbi belgelere göre; İbrahim oğlu …’in 24.7.2011 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri muvacehesinde Fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğundan sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresi (geçici işgöremezlik süresi) nin 24.07.2011 tarihinden itibaren 10(on)güne kadar uzayabileceği beyan edilmiştir.
İlk derece mahkemesince alınan 20/12/212 tarihli raporda; aksi sabit oluncaya kadar geçerli kaza tespit tutanağına göre davacının tam kusurlu olduğu, aksinin ispatlanamadığının beyan edildiği görülmüştür.
08/11/2012 tarihli aktüerya raporuna göre % 7 sürekli maluliyet esas alındığında davacının 15.996 TL sürekli maluliyet zararının bulunduğu beyan edilmiştir.
Dosya kapsamında ilk derece mahkemesi tarafından alınan 01/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda; 2 alternatifli olarak kusur durumunun değerlendirildiği, davacının kullandığı motorsikletin viraja hızlı girmesi nedeniyle kazanın meydana geldiğinin kabulü halinde davacının % 100 kusurlu olduğu, meçhul bir aracın motorsikletin ön tekerine çarpması ile kazanın meydana gelmesi halinde ise davacının kusursuz, meçhul araç sürücüsünün % 100 kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, 2.seçeneğin kabulü halinde davacının geçici iş göremezlik döneminde % 100 kazanç kaybı nedeniyle maddi zararının 329,51 TL, bakıcı gideri nedeniyle maddi zararının 279,00 TL olduğu, sürekli iş gücü kaybı nedeniyle maddi zararının bulunmadığı beyan edilmiştir.
İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/12/2016 tarihli 2014/602 esas 2016/831 karar sayılı kararıyla dosyada mübrez kaza tespit tutanağıyla davacıya % 100 kusur atfedildiği, tutanağın aksinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; Kocaeli Devlet Hastanesinden alınmış % 7 maluliyet oranını gösterir sağlık raporu bulunduğunu, Sakarya Yenikent Devlet Hastanesinde ve … Hastanesinde kazadan dolayı tedavi olduğunu, müvekkilinin aracına çarpan araç sürücüsünün kusurlu müvekkilinin kusursuz olduğunu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden kusura ilişkin rapor aldırılması gerekirken kusur nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, maluliyet yönünden de dosyanın Adli Tıp Kurumuna yeniden gönderilmesi gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava trafik kazası nedeniyle , sürekli işgöremezlik tazminatı ile tedavi giderlerinin tahsiline yöneliktir.
İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/12/2016 tarihli 2014/602 esas 2016/831 karar sayılı kararıyla dosyada mübrez kaza tespit tutanağıyla davacıya % 100 kusur atfedildiği, tutanağın aksinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin kusur raporunu kabul etmediklerini, Adli Tıp Kurumundan kusur raporu alınması gerektiğini beyanla istinaf talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan 24/07/2011 tarihli kaza tespit tutanağında; “Sürücü …’in idaresindeki … plakalı motosikleti ile Kaynarca yolunu takiben Adapazarı yönüne seyri sırasında Yenikent Hastanesi kavşağını geçtikten sonra sola viraja hızlı girmesi sonucu, istikametine göre yolun sol tarafına doğru yoldan çıkarak devrilmesi sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı kazanın meydana geldiği, kazanın oluşumunda …’in KTK 52/1 A maddesi kuralını ihlal ettiğini, asli kusurlu olduğunu,sürücünün kendisini kırmızı renkli bir aracın sıkıştırdığını beyan etmişsede bu iddiasını doğrulayacak herhangi bir bilgiye rastlanmadığnın ” beyan edildiği, davacının kendisini başka bir aracın sıkıştırdığını ve kazaya bu aracın kusurlu olarak sebep olduğunu ispatlayacak delil göstermediği , iddiasını ispatlayamadığı görülmüştür.
Davalı … hesabının sorumluluğunun , kazaya neden olan aracın kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğu, davacının kazanın çift taraflı kaza olduğunu ve kusurun karşı tarafta bulunduğunu ispatlayamadığı gözönüne alındığında, ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olduğu kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 15/11/2018