Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1298 E. 2019/54 K. 10.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1298 Esas
KARAR NO : 2019/54 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY(KAPATILAN) 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2016
NUMARASI : 2015/200 E., 2016/213 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/01/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin deri ve zührevi hastalıklar profosörü olup, dermetoloji alanında birçok dernekte görev almış Uluslararası ve Ulusal Kongre ve Sempozyumlarda başkanlık etmiş ayrıca 6 adet tıbbi kitabı yayınlandığını, halk tarafından kolsuz Agop ismiyle tanınmış doktor olduğunu, davalı şirketin müvekkilinin bu ününden yararlanmak amacıyla onun adını kullanarak hiç bir izin almaksızın kötü niyetli olarak 03, 05, 44.sınıflarda 2014/61682, 2014/63101, 2014/63171 tescil nolu markaları tescil ettirdiğini, müvekkilinin toplumdaki tanınmışlığından ve ününden yararlanmak amacıyla kötü niyetli tescil sebebiyle markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya karşı cevabında ; müvekkilinin şirketin davacının tam ad ve soyadını bilmeksizin bu markaları oluşturduğunu, davacının kimliğinden çok “Kolsuz Agop” olarak ünlenmiş olduğunu, müvekkilinin adına tescilli markaların ise ” Dr. ve Agop” kelimelerinin bulunduğunu, davacının ününden faydalanmak kastı bulunmadığını, “Agop” isminde doktorların bulunduğunu, kötü niyetli tescil olmadığını, bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
Hükümsüzlüğü istenen davalı tarafa ait 2014/64682 başvuru numaralı “Doctor Agop” ibareli markanın 03, 05 ve 44 sınıflarda 2014/63101 başvuru numaralı “By Agop” ibareli markanın 03, 05. 44.sınıflarda, 2014/63171 başvuru numaralı “Dr.Agop” ibareli markanın 03, 05, 44.sınıflarda tescilli olduğu, dava tarihi itibariyle davalının hak sahipliğinin devam ettiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesinin ,Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Doktor bilirkişinin dahil olduğu 3 kişilik bilirkişi heyetinden aldığı 30/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda; internet üzerinde araştırma yapıldığından arama motoruna “Dr. Agop” yazıldığında davacı asil hakkında basında çıkan haberler ve röportajlarla karşılaşıldığı, bilirkişi heyetinde bulunan dermatolog Dr. … tarafından Dr. Agop Kotoğyan’ın Türkiye’nin en tanınmış dermatologlarından olduğunu, kendisini yurt dışında ve tıp camiasında Türkiyeyi dermatoloji alanında temsil eden başlıca hekim olup efsanevi hoca olarak bilinen davacının akademik kimliğinin yanı sıra özellikle halk arasında “Kolsuz Agop” , “Doktor Agop”, ” Agop Hoca” olarak bilindiğini, “Agop” isminin gayrimüslim adı olduğundan dolayı çok nadir duyulan bir isim olup cildiye ile özdeşleştiğini, “Agop isminin bir cilt doktorunun adeta marka adı olduğunu, bu nedenle cildiye ile ilgili olabilecek tüm cilt, saç, tırnak bakım ürünlerinin üzerinde bulunabilecek “Agop” ismi halkın ve hekimlerin nezdinde sadece Dr Agop Kotağya’nı akla getirebileceğini, Agop Hoca’nın tüm Türkeyi “Agop Kotağyan” olarak değil sadece ismiyle yani “Agop” olarak tanındığını, Agop isminin ne şekilde olursa olsun cilt sağlığı hastalıkları veya bakımı ile ilgili herhangi bir üründe kullanıldığında direk olarak Dr. Agop Kotağyan ile bağdaştırılma ihtimali bulunduğunu beyan etmişlerdir.
Bakırköy 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 21/12/2016 tarihli 2015/200 Esas 2016/213 Karar sayılı kararıyla; “davalı adına tescilli markaların 03, 05 ve 44.sınıflarda tescilli olup, tescilli olduğu sınıflar bakımından davacının isminin tanınır olduğu hizmetlerle karşılaştırıldığında benzer oldukları, bu sınıflarda işaret olarak benzer markaların kullanılması durumunda davacı ile bağlantı kurulacak ve bu yolla haksız bir yararlanma söz konusu olabileceği, tescil engelinin mevcut olduğu, davacının dava konusu markaları tescil ettirmekle kötü niyetli olduğu iddia edildiği, davacının isminin kullanıldığı faaliyet alanları ile markaların tescil edildiği sınıflar benzer oldukları, davacı asilin yıllardır dermatoloji alanında bilinen bir doktor olduğu ve “Agop” ismi ile özdeşleştiği, marka başvuruları sırasında da davacının bilinirliğinin ortada olduğu göz önüne alındığında, bilinen bir doktorun isminin marka olarak alınması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan davalının kötü niyetli bulunduğu” gerekçesiyle davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; heyette dermatolog, tıp doktoru bulunmasına itiraz ettiklerini, itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişi Doktor …’ın raporda davacının Türkiyede sadece Agop ismi ile tanındığını, Agop isminin ne şekilde olursa olsun cilt sağlığı, hastalıkları ve bakımıyla ilgili herhangi bir üründe kullanıldığında direkt davacıyla bağdaştırılma ihtimalinin yüksek olduğunu beyan ettiğini, tümüyle hatalı bu görüşün doğru kabul edilse dahi, 3, 5 ve 44.sınıflarda yer alan ürünlerden örneğin bir deodorantı eczanede gören nihai tüketicinin aklına Doktor …’ın ürününün akla gelmeyeceğini, Agop isminin Ermeni isimleri arasında Ali, Ahmet, Mehmet gibi bir isimken her Agop isminin geçtiği yerde sayın davacının akla geldiğinin kabulünün zorlama olduğunu, by Agop markasının Agop tarafından anlamını taşıdığını, kötüniyetli tescil iddiasını hayretle karşıladığını, Agop isminin geçtiği yerde davacının akla geldiğinin kabulü gerekeceğini, böyle bir tekeli hukukun korumasının mümkün olmadığını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davacı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; davalı vekilinin yargılama sırasında oluşturulan bilirkişi heyetine itiraz etmediğini, istinaf aşamasında itiraz edilmesinin kötü niyetli olduğunu, heyette dermatolog bilirkişisinin bulunmasının doğru olduğunu beyanla istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Dosyanın istinaf aşamasındayken, davalı vekilinin dilekçesiyle davacının vefat ettiğini bildirdiğini, nüfus kaydından davacı …’ın 12/02/2018 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçıları eşi …, oğlu … ve kızı..n’in kaldığı, davacı vekilinin dairemizce muhtıra tebliğ üzerine mirasçıların vekaletnamelerini ibraz ettiği, davayı takip ettiğini bildirdiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde; müvekkilinin Türkiye ve Dünyada önde gelen dermatoloji uzmanı olduğunu, ancak davalı tarafın müvekkilinin ismini toplumdaki tanınmışlığından ve ününden yararlanmak için marka olarak tescil ettirildiğini beyanla, davalı adına 03/05/44.sınıflarda tescilli 2014/63101 başvuru numaralı By Agop markası, 2014/63171 başvuru numaralı Dr. Agop ve 2014/61682 başvuru numaralı DoctorAgop markalarının hükümsüzlüğünü talep ettiği, ilk derece mahkemesinin 21/12/2016 tarihli 2015/200 Esas 2016/213 Karar sayılı kararıyla; davacının isminin kullanıldığı faaliyet alanları ile markaların tescil edildiği sınıfların benzer olduğu ve davalının markalarının kötüniyetle tescil ettirildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, markaların hükümsüzlüğüne karar vermiştir.
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; mahkeme tarafından rapor alınan bilirkişi heyetinde dermatolog, tıp doktoru bulunmasına itiraz ettiklerini, ancak dikkate alınmadığını beyan ettiği görülmüşse de; davacının deri ve zührevi hastalıklar alanında tanınan bir doktor olduğunun ileri sürüldüğü, davacının bu alanda tanınıp tanınmadığının, isminin dermatoloji alanında marka haline gelip gelmediğinin ve davalı markalarının tescilli olduğu sınıflar ile davacının faaliyet gösterdiği dermatoloji alanın karşılaştırılmasının ancak dermatoloji alanında uzman bir tıp doktoru tarafından değerlendirilebileceği kanaatiyle bilirkişiye yönelik istinaf talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalı vekilinin 3-5ve 44.sınıflarda yer alan ürünlerden, örneğin bir deodorantın bir eczanede görülmesi halinde davacının isminin akla gelmeyeceğini, ismin sıradan bir isim olduğunu ve Agop ismi üzerinde tekel oluşturulması sonucu doğurduğunu iddia ettiği anlaşılmışsa da; dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK 8/5 maddesinde ve hüküm tarihinde yürürlükte olan 6769 sayılı SMK 6/6 maddesinde, tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini içermesi halinde başvurunun reddedileceğinin düzenlediği, başkasının isminin marka olarak tescil ettirilmesinin nispi red nedenlerinden olduğu, ancak başvuru aşamasında itiraz edilmeyerek tescil edilmiş olması halinde de hükümsüzlük sebebi olarak ileri sürülebileceği, dosya kapsamında alınan bilirkişi heyet raporu ile davacının Türkiye’nin en tanınmış dermatoloğu olduğunun ve yurt dışında da Türkiye’yi bu alanda temsil ettiğinin efsanevi hoca olarak bilindiğinin tespit edildiği, davalı markalarının tescil edildiği, 05 sınıf ve 44.sınıftaki mal ve hizmetler ile 03. Sınıfta tescil edilen “parfümeri, kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler, (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil)” sabunlar. Diş bakım ürünlerinin” davacının tanındığı dermatoloji ile yakından ilgili olduğu, Agop ibareli markaların bu sınıflar ve alt sınıflarda tescilinin,davacının isminden, tanınırlığı ve ticari itibarından faydalanmak amacıyla yapıldığı, tescilin kötü niyetli olduğu kanaatine varıldığı, 03.sınıfta tescil edilen “ağartma ve temizlik amaçlı maddeler, Aşındırıcı ürünler (zımpara bezleri. Zımpara kağıtları. Ponza taşları. Aşındırıcı pastalar dahil), parlatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal, ahşap için) ” emtia grubunda tescilin ise davacının tanınmışlığı dikkate alındığında, isim ve itibarını zedeleyici nitelikte bulunduğu göz önüne alınarak, mahkeme kararının gerekçesi dairemizce düzeltilerek, davacının isminin hiçbir haklı neden bulunmaksızın, kötü niyetle davacının tanındığı mal ve hizmet grubunda marka olarak tescil edildiği ve yine bir kısım mal ve hizmetler yönünden de davacının isim ve itibarını zedeleyici mahiyette olduğu gözönüne alınarak, mahkemenin hükümsüzlük kararı netice itibarıyla doğru olmakla davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davalı … Ltd. Şti’den alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/01/2019