Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1267 E. 2020/784 K. 01.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO 2017/1267 Esas
KARAR NO : 2020/784
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 09/11/2016
NUMARASI : 2014/1670 2016/779
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 01/04/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı bir şirket bünyesinde Kemer/Antalya karayolunun tünel inşaatında çalışmakta iken dava dışı….. LTD. ŞTİ adına kayıtla … tescil plakalı iş makinesinin kepçe kovasının içindeyken kepçenin devrilmesi sonucu yaralandığını, Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nce düzenlenen 04/09/2013 tarihli engelle raporunda; engel oranın %3 olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin kaza sonrası hayatını devam ettirmekte zorlandığını, psikolojisinin bozulduğunu belirterek şimdilik 3.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın yaralamalı iş kazasından kaynaklandığını, davacının iş makinasının adına tescilli olan … firmasının taşeronu ……LTD. ŞTİ çalışanı bulunduğunun belirtildiğini, müvekkilinin 4857 Sayılı Kanun kapsamında işveren sıfatı bulunmadığından davanın husumetten reddi gerektiğini, davanın, ….. LTD. ŞTİ. ile kepçe operatörü ile şantiye şefine ihbarı gerektiğini, müvekkilinin sorumlu olması için iş makinesinin tescil belgesinin bulunması gerektiğini, ayrıca olayın karayolunda meydana gelmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davalının kaza nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için kazanın karayolunda meydana gelmesi gerektiğini, 2918 Sayılı Kanunun 3.maddesinde; karayolunun trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar olarak tarifinin yapıldığı, kazanın ise dava dilekçesinde açıkça belirtildiği üzere Kemer/Antalya karayolunda tünel inşaatında çalışmakta olan kepçe kovasının devrilmesi sonucu meydana geldiği, yine hazırlık soruşturması kapsamında kazanın meydana geldiği yerin Kemer/Antalya tünel inşaat sahası olduğu ve bu yerin 2918 Sayılı Kanunun 3.maddesi kapsamında karayolu niteliğinde olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; Kazanın meydana geldiği yerin Antalya/Kemer karayolu üzerinde olup her ne kadar inşaat sahası olarak belirtilmiş ise de, netice itibariyle bu yerin karayolu üzerinde bulunduğunu ve kaza tarihi itibariyle kazaya sebebiyet veren aracın ZMMS poliçesinin de bulunmadığını, bundan dolayı Güvence Hesabının zarardan sorumlu olduğunu, Yargıtay 17.HD kararlarına göre kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de karayolu sayıldığını, buna göre KTK’nun uygulanması gerektiğini, kararın doğru olmadığını bildirmiştir. Olayla ilgili düzenlenen sağlık kurulu raporunda; kazanın meydana gelişiyle ilgili kısımda kazanın Beldibi T3 tüneli inşaatında Bulon enjeksiyonu yapmakta olan Loderin zeminin eğiminden kaynaklanan problemden dolayı Loderin sol tarafa yatmasıyla birlikte kazanın meydana geldiğinin belirtildiği görülmüştür. Görgü ve tespit tutanağı başlıklı belgede ise; sahanın … Mahallesi, Beldibi 1 Tünel çalışma sahasında meydana geldiği, yapılan incelemede açılacak tünel ağzı kısmının betonla kaplı olduğu, beton üzerinde aralıklarla çakılmış demir çivilerin olduğu, kepçenin sol tarafa doğru yatık olduğunun, arazinin yamaç ve meyilli olduğunun belirtildiği görülmüştür. Savcılık tarafından düzenlenen fezleke ve ek takipsizliklerde; olay yerinin Kemer/Antalya karayolu tünel inşaatı olduğunun belirtildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece yargılama sonunda dava konusu kazanın meydana geldiği yerin karayolu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık dava konusu kazanın meydana geldiği yerin karayolu olup olmadığına ilişkindir. Rizikonun teminat kapsamında olabilmesi için kazanın meydana geldi yerin 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca karayolu veya karayolu sayılan yerlerden olması gerekir. Dava konusu kazanın Kemer/Antalya tünel inşaat sahası olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafın bu yerin karayolu üzerinde bulunduğunu belirtmesi nedeniyle söz konusu yerin niteliğinin belirlenmesi amacıyla istinaf aşamasında Asliye ceza mahkemesinin yargılaması sırasında alınan rapor örneği dosyaya celbedilmiş, söz konusu rapordan, kaza mahallinin tünel inşaatı olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca bu yerin niteliğinin belirlenmesi açısından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Antalya Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak dava konusu kazayla ilgili olarak iş müfettişlerince düzenlenen evrak ve raporların gönderilmesi istenilmiş ise de, adı geçen kurum tarafından söz konusu kazayla ilgili olarak iş müfettişlerince düzenlenmiş rapor ve benzeri evrakın bulunmadığı yolunda cevap verildiği görülmüştür. Yine Kemer 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nin celbedilen 2013/28 Esas, 2014/297 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; kazanın tünel inşaatında meydana geldiği yolunda kararda gerekçeye yer verildiği görülmüştür. Dava dosyası içerisinde bulunan 27/08/2012 tarihli raporda; kazanın Beldibi T3 Tüneli inşaatında enjeksiyon işlemi sırasında meydana geldiğinin belirtildiği görülmüştür. Somut olay bakımından kazanın meydana geldiği yerin karayolu olmadığı aşikardır. Öte yandan davacı tarafça bu yerin karayolu üzerinde bulunduğu ve karayolu bağlantısı bulunması nedeniyle teminat kapsamında kaldığı ileri sürülmüş ve Yargıtay kararlarında da karayoluyla bağlantısı bulunan yerlerin karayolu sayılacağı şeklinde içtihatlar bulunmakta ise de, söz konusu yerin tünel inşaatı olduğu, bu tünel inşaatının karayolu üzerinde bulunduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı, kaldı ki dairemizce yapılan araştırmada da bu tünelin karayolu üzerinde bulunduğunun subuta ermediği, yine bir an için bu yerin karayolu üzerinde olduğu kabul edilse bile bu yere yapılan işin niteliği itibariyle sadece tünel inşaatında çalışan iş makinelerinin ve işçilerin girip çıkabileceği, bu durumun işin doğası gereği olduğu, dolayısıyla kaza mahallinin karayolu olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesince yapılan tespit ve değerlendirmenin yerinde olduğu kanaatine varıldığından, davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiştir. İstinaf aşamasında dairemizce araştırma yapıldığından HMK’nun 353/1-b-3 maddesi gereğince kararın kaldırılması gerekmiş ve kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf aşamasında dairemizce araştırma yapılmakla HMK’nun 353/1-b-3 maddesi uyarınca İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1670 Esas – 2016/779 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın REDDİNE, 4-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin yatırılan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 29,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 5-Davalı vekili lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-İstinaf aşaması yönünden alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 8-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 10-Gerek ilk derecede, gerekse istinaf aşamasında taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.01/04/2020