Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1258 E. 2018/2664 K. 12.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1258 Esas
KARAR NO : 2018/2664
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2016
NUMARASI : 2014/284 2016/986
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/12/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı … Ltd. Şti arasında trafo tesisi işi için sözleşme imzalandığını, davalı şirket ile … Ltd. Şti’nin yetkililerinin ortak kişiler olduğunu, dava dışı şirketin yapmakla yükümlü olduğu işler için davalı şirketin 31/03/2014 tarihli 18.800,94 TL bedelli faturayı düzenleyerek müvekkiline gönderdiğini, müvekkili şirketin muhasebe bölümünde düzenleyen şirketin unvanı kontrol edilmeksizin faturanın kabulü yoluna gidildiğini, ancak faturanın sehven kaydedildiğinin anlaşılması üzerine müvekkilince 28/05/2014 tarihli iade faturasının düzenlendiğini, iade faturasının davalı çalışanlarınca imza edildiğini ve fatura aslının kargo ile davalıya gönderildiğini, buna rağmen davalının söz konusu faturaya dayalı olarak icra takibi başlattığını, takibin kesinleştiğini belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının sunduğu evraklarla … Ltd. Şti ile müvekkili şirket arasında bağlantılar bulunduğunu ortaya koyduğunu, her ne kadar sözleşmelerin …. şirketi ile yazılı olarak yapılmış ise de, bazı sarf malzemelerinin temininde müvekkili şirketten yararlanıldığını, müvekkilinin bir kısım malzemeleri … Elektrik Ltd. Şti’ne, …Elektrik Ltd. Şti’nin de davacıya aktardığını, bunun önüne geçmek için doğrudan müvekkilince davalıya fatura kesildiğini, bu aşamada tarfların iradelerinin bu yönde karşılıklı örtüştüğü için davacının bu faturaya itiraz etmeyerek kayıtlarına işlediğini, ancak davacının … şirketi ile arasında sorun çıkınca bu durumu husumet sebebi yaptığını, 6102 Sayılı TTK’nun 21.maddesi uyarınca; bir kişinin faturayı aldıktan itibaren 8 gün içinde itiraz etmemesi nedeniyle içeriğini kabul etmiş sayılacağını, davacının düzenlediği faturaya ihtarname ile itiraz ettiklerini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının basiretli bir tacir gibi davranıp kendisine gelen fatura ile ilgili varsa itirazını TTK’nun 21.maddesi uyarınca 8 gün içerisinde yapması gerektiği, ancak itiraz etmediği, buna göre faturayı kabul etmiş sayıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak; dava dilekçesindeki iddilarını tekrar etmiş, ayrıca davacı ile davalı arasında herhangi bir yazılı ya da şifahi sözleşme ilişkisi bulunmadığını, davalının fatura içeriğindeki sarf malzemesinin ki içeriğinin de belirsiz olun müvekkiline teslim etmediğini, davalının malzemenin hangi miktarda ve ne türde ne zaman, kime, ne şekilde teslim ettiğini ispatlaması gerektiğini, faturanın sevk irsaliyeli bir fatura olmadığını, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmuyor ise ya da sözleşme geçersiz ise düzenlenen belgenin fatura niteliğinde olmayacağı ve bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2’deki sonucun doğmasına yol açmayacağını, müvekkilinin basiretli tacir ilkesine davranmaya yönelik bir eyleminin olmadığını, iade faturasının yaklaşık 2 aylık bir zaman sonra tanziminin usule aykırılık teşkil edecek bir yönünün bulunmadığını, davalının alacaklı olmadığını bildiği halde iade faturasını tebellüğden özellikle imtina ettiğini, neticede müvekkilinin takibe konu miktar üzerinden davalıya borcu bulunmadığını bildirmiştir.
Davaya konu icra dosyasının incelenmesinde; davalının 17/06/2014 tarihinde davacı aleyhine 18.800,94 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 19.266,97 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, takibin dayanağının ise 31/03/2014 tarihli fatura olduğu görülmüştür.
Takip ve dava konusu faturanın 31/03/2014 tarihli olup davalı tarafından davacıya düzenlendiği, bedelinin 18.800,34 TL olduğu, fatura içeriğinin ise “016 sarf malzeme su şehri ve Gebze işleri için ” şeklinde olduğu görülmüştür.
Davacı tarafından düzenlenen iade faturasının 28/05/2014 tarihli ve aynı bedelli olup eksiksiz teslim alan kısmında …i ve … isim ve imzalarının bulunduğu görülmüştür.
Dosyaya giren SGK kayıtlarında …i ve …’ın davalı şirket sigortalısı olduğu anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında alınan 04/01/2016 tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalının düzenlediği satış faturasının her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının düzenlediği iade faturasının ise davalıda kayıtlı olmadığı, davacı şirket ile davalı arasında sözleşmesel ilişkinin varlığı konusunda bir karinenin var olduğunun bildirildiği görülmüştür.Bilirkişi raporunun 10.sayfasında davalının düzenlediği satış faturası ile davacının düzenlediği iadesi faturası tarihleri itibariyle … ve…i adlı kişilerin davacı ve davalı şirketlerin hiçbirinde SGK kayıtlarının bulunmadığı yolunda görüş bildirilmiştir.
Yargılama sırasında alınan ek bilirkişi raporunda; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu ve ticari ilişkinin satış sözleşmesine dayandığı ve 2014 yılında cari hesap şeklinde çalışıldığı, görüş ve kanaatlerinde hukuka aykırılığın olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
Davacı tarafından dosyaya sunulan 11/04/2014 tarihli, sözleşme başlıklı anlaşmanın davacı ile dava dışı … Ltd. Şti arasında düzenlendiği, konusunun ise Su Şehri Elektrik Nakil Hatları Deplase işini kapsadığı, yine aynı taraflar arasında düzenlenen 16/05/2014 günlü protokolün 11/04/2014 tarihli sözleşmeye istinaden düzenlendiği, buna göre … şirketinin her türlü borcunun Güldağ’a ait olduğu, hiçbir şekilde … veya ana yüklenici …. Yapı’dan istenemeyeceği yolunda hüküm bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf davalının takibine dayanak yaptığı faturanın muhasebe bölümünde çalışanlar tarafından düzenleyenin unvanı kontrol edilmeksizin kabul edildiğini ve deftere işlendiğini, ancak daha sonra bu yanlışlığın farkedilmesi üzerine iade faturası düzenlediklerini iddia etmiştir. Somut olayda davalı tarafından düzenlenen takibe dayanak yapılan 31/03/2014 tarihli 18.800,94 TL bedelli fatura davacı defterlerine kaydı yapılmış, daha sonra yasal süresi geçtikten sonra 28/05/2014 tarihli iade faturasının düzenlendiği, davacının düzenlediği bu iade faturasının ise davalı kayıtlarında yer almadığı görülmüştür. Öte yandan davacı taraf, iade faturasının davalı çalışanlarınca alındığını iddia etmiş ise de, faturanın teslimi, malın teslimi anlamına gelmez. Buna göre davacı iade faturası içeriğindeki malları davalıya teslim ettiğini yazılı ve usulüne uygun delillerle kanıtlayamamıştır. Zira faturanın alıcı defterlerinde kayıtlı olması fatura kapsamındaki malın teslim alındığı anlamına gelir ( Yargıtay 19.HD 2015/12329 E. 2016/6138 K). Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davanın reddine dair verilen karar isabetli olup davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.12/12/2018