Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1226 E. 2018/2598 K. 03.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1226 Esas
KARAR NO : 2018/2598
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2016
NUMARASI : 2016/156 2016/1032
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 03/12/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı tarafın ithalatçı sıfatıyla Erenköy Gümrük Müdürlüğü’nden 27/10/2015 tarihinde giriş işlemi yapılan eşyalarının 27/10/2015 tarihinden itibaren müvekkilinin antreposunda bulunduğunu, davalının hiçbir ödeme yapmadığını, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin sorumlu olmadığını, zira müvekkilinin yurtdışından getirdiği eşyaların Haydarpaşa Gümrüğünde 10 ton ağırlığında çıktığının beyan edildiğini, ancak daha sonra eşya ağırlığının 12 ton olduğunun anlaşıldığını, Erenköy Gümrüğü’nde yapılan tartımda ise eşyanın 20.890,00 kğ ağırlıkta çıktığını, bunun üzerine eksik bildirilen miktar yönünden kaçakçılık şüphesi nedeniyle soruşturma başlatıldığını, soruşturma sırasında sulh ceza hakimliği tarafından bahsi geçen eşya için el koyma kararı verildiğini, el koyma kararının süresiz olup eşyaların davacı antreposuna müvekkili tarafından bırakılmadığını, bu durumun dava dilekçesi ve gümrük beyanları içeriğinden anlaşıldığını, mahkemece el konulan eşyaların antrepodan alınmasının yasal olarak mümkün olmadığını, ayrıca davacının fahiş fiyat uyguladığını, soruşturma sırasında bu nedenle emtianın … Antreposuna gönderilmesi istenmiş ise de, bunu başaramadıklarını, ayrıca el koyma kararının bir an evvel kaldırılacağını düşündüklerinden, soruşturmanın beklenmesini talep ettiklerini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre; davalının yurtdışından ithal ettiği malları 27/10/2015 tarihinde Erenköy Gümrüğüne geldiği, davalının isteği üzerine malların davacı antreposuna teslim edildiği, Erenköy Gümrük Muhafaza memurları tarafından yapılan kontrolde bildirimden fazla mal geldiğinden bahisle kaçak işlemi uygulanarak soruşturma başlatıldığı, soruşturma sırasında sulh ceza hakimliğince 28/10/2015 tarihinde el koyma kararı verildiği ve infaz edildiği, malların davacının antreposunda iken satışa çıkarıldığı ve 26/05/2016 tarihinde dava dışı bir şahsa 18/07/2016 tarihinde satılarak teslim edildiği, malların davacı tarafından sadece bir gün için davacı deposunda kaldığı, el koyma kararı sonrasında sözleşme ilişkisinin varlığından söz edilemeyeceği, buna göre davacının sadece bir günlük ücret isteyebileceği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 347,00 TL’ye yönelik itirazın iptaline, takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının icra inkar tazminatının da reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak; 30/11/2016 tarihli dilekçelerinde de belirttikleri üzere davalı şirketin usulsüz ve yasaya aykırı işlemlerinden dolayı İstanbul Anadolu 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nde davalı şirket yetkilileri aleyhine kamu davası açıldığını, müvekkili şirketin deposuna indirilen eşyada idarenin ve müvekkilinin iradesinin bulunmadığını, müvekkili ile davalı arasında daha önce ticari ilişki bulunduğunu, her ne kadar soruşturma sonunda takipsizlik kararı verilmiş ise de, davalı şirket yetkilileri aleyhine aynı eşya hakkında açılan kamu davasının neticesinin beklenmesi gerektiği halde, beklenmemesinin doğru olmadığını, kamu davasının beklenmesi halinde davalı şirketin eşyasına el konulmasında kendi kusurlarının olup olmadığının anlaşılacağını, yine kararda ücretten idarenin sorumlu olduğunun da davalının kusuru olup olmadığına bağlı olduğunu bildirmiştir.
Davalı vekili istinaf sebebi olarak; davacının dosyaya sözleşme sunmadığını, herhangi bir şekilde rızai bir sözleşme bulunmadığını bildirmiştir.
Davaya konu Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının, davalı aleyhine 14/01/2016 tarihinde toplam 25.714,93 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, davalının süresinde yaptığı itiraz sonucu takibin durduğu görülmüştür.
Anadolu 3.Sulh Ceza Hakimliği’nin 2015/3452 D.İş sayılı kararıyla dava konusu 20.890 kğ porselen eşyaya el konulmasına karar verildiği görülmüştür.
Gümrük müdürlüğünden gelen yazı cevabında; dava konusu eşyanın dava dışı ….’a satışının yapıldığı, eşyaların 18/07/2016 tarihinde bu şahsa teslim edildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Anadolu C.Savcılığınca 14/03/2016 tarihinde davalı şirket yetkilileri … hakkında açılan, gümrük vergileri ödenmeksizin ülkeye eşya sokmak suçundan mükerrer soruşturma yapıldığından bahisle takipsizlik kararı verildiği, takipsizlik kararı içeriğinde şüpheliler … ve … hakkında İstanbul Anadolu 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açıldığının belirtildiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, antrepo bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalıya ait ithalat konusu emtianın 27/10/2015 tarihinde davacının antreposuna teslim edildiği, ancak 28/10/2015 tarihinde ise bu emtialarla ilgili olarak mahkemece el koyma kararı verildiği ve kararın infaz edildiği, daha sonra malların davacı antreposunda iken dava dışı üçüncü şahsa satılarak teslim edildiği görülmüştür. Uyuşmazlık davacının takip konusu miktar kadar antrepo bedeli talep edip edemeyeceği noktasındadır. Mahkemece karar yerinde isabetle de belirtildiği üzere antrepoya alınan emtiaya idare tarafından el konulduğu için davalı taraf bu bedelin sadece bir günlük tutarından sorumludur. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin uygulamaları da bu yöndedir. Bu itibarla ceza mahkemesi davasının sonucunun beklenmesi de gerekmez. Açıklanan bu yönler gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir.
Davalı vekilinin istinafı ise aleyhine hükmedilen 347,00 TL’ye yönelik olup söz konusu bu miktar karar tarihi olan 14/12/2016 tarihi gözetildiğinde kesinlik sınırı altında kaldığından, davalı vekilinin istinaf talebinin de bu yönden reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kesinlikten REDDİNE,
3-Davacıdan alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davalıdan alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı … davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.03/12/2018