Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1203 E. 2018/2515 K. 23.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1203 Esas
KARAR NO : 2018/2515
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2016
NUMARASI : 2014/831 2016/643
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı lehine 17/09/2008 tarihinde 15 yıl 4 ay süreli bir intifa hakkı tesis ettiğini, ayrıca taraflar arasında 17/12/2008 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığını, ticari ilişkinin teminat olarak 3 adet toplam 1.430.000,00 TL bedelli teminat mektupları verildiğini, taraflar arasındaki tüm sözleşmelerin rekabet kurulu kararları doğrultusunda 17/09/2013 tarihinde sona erdiğini, davalının bu durumu kabul ettiğini ve görüşmelerin devamı sırasında bir ay süreli ek sözleşme akdedildiğini, ancak tarafların mutabık kalmaması üzerine, intifa hakkının tapudan terkin edildiğini ve müvekkilinin de bir başka dağıtım şirketiyle çalışmaya başladığını, ancak bu arada davalının teminat mektuplarını nakde çevirerek tahsil ettiğini, bu bedelin ödenmesi için çektikleri ihtarnameden sonuç alamadıklarını, ayrıca davalının protokol uyarınca müvekkiline 1.150.000,00 USD satış geliştirme pirimi ödenmesinin kararlaştırıldığını, davalının kısmen ödeme yaptığını, ancak müvekkiline ödenmesi gereken 350.000,00 USD karşılığı 625.540,00 TL’nin halen ödenmediğini belirterek nakde çevrilen teminat mektubu bedelleri 1.430.000,00 TL’nin nakde çevrildikleri tarihten itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan istirdadına ve satış teşvik pirimi bakiyesi 350.000,00 USD’nin TL karşılığı 625.540,00 TL’nin ödenmesi gereken 01/02/2010 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında 17/12/2008 tarihli bayilik sözleşymesi ve eki protokolün akdedildiğini, bayilik sözleşmesinin 5 yıl süreyle yürürlükte kalması ve davacının müvekkili ile akdettiği anlaşma, protokol ve taahhütlerini ihlal etmemesi şartlarıyla 800.000,00 USD ve KDV tutarında satış geliştirme destek piriminin davacıya ödendiğini, davacının protokol ve taahhütname gereğince alması gereken miktarda akaryakıt almayarak müvekkiline karşı edimlerini yerine getirmediğini, dolayısıyla protokol uyarınca 250.000,00 USD cezai şart ödemesi gerektiğini, davacının 22/10/2013 tarihli ihtarname ile bayilik sözleşmesini ve intifayı feshettiğini ve intifanın terkinini talep ettiğini, müvekkili tarafından ise keşide edilen 06/11/2013 tarihli ihtarname ile davacının süresinde lisansını alarak faaliyete başlamadığını ve taahhüt ettiği miktarda ürün satın almadığı ve süresinden önce sözleşmeyi sona erdirdiğini, bu nedenle sözleşmeleri ihlal ettiği gerekçesiyle müvekkilince protokolün haklı nedenle feshedilerek kar mahrumiyeti, cezai şart ve ödenen peşin satış teşvik pirimi ile işlememiş döneme ait intifa ivazı alacağının ödenmesinin istendiği, buna göre müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı vekili karşı davasında; müvekkilinin davacıdan 1.562.631,00 USD ve 274.721,52 TL alacağı bulunduğunu, davaya konu teminat mektuplarının bu alacaktan mahsup edilmek üzere nakde çevrildiğini, buna göre çevrilen mektup bedelleri toplamının 703.357,34 USD ‘ye tekabül ettiğini belirterek bakiye 859.273,66 USD ile 274.721,52 TL’nin davalıdan avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davalı – karşı davacının işlemeyen intifa süresi nedeniyle ve taleple bağlı kalınarak 274.721,52 TL KDV dahil alacağı bulunduğunu, davalının karşı davasında kar kaybı ve cezai şirta talep etmiş ise de, 5 yıllık sözleşme ve akabinde yapılan 1 aylık sözleşme sonrasında davalının tonaj taahhüdü ihlalini dile getirmediğini, ihtirazı kayıt ileri sürmediğini, ihtarnamenin ise 1 aylık sözleşmenin süresinin sonlanmasından sonraya ait olduğunu, bu nedenle karşı davadaki kar kaybı ve cezai şart taleplerinin yerinde olmadığı, davacının 5 yıllık sözleşme için ödenmesi gereken ancak ödenmeyen 350.000,00 USD karşılığı satış destek pirimi nedeniyle 594.790,00 TL talep etmekte haklı olduğu , davalının talep edebileceği intifa bedeli tutarının bu tutardan mahsup edildiğinde, davacı-karşı davalının teminat mektubu nedeniyle 1.155.278,48 TL alacağı kaldığını, satış destek pirimi yönünden davalının temerrüde düşmediği gerekçeleriyle davacının teminat mektubu bedeli iadesi talebinin kısmen kabulü ile 1.155.278,48 TL teminat mektubu bedelinin 04/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlite davalı-karşı davacıdan tahsiline , fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının satış destek pirimi alacağının kısmen kabulü ile 594.790,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karşı davanın ise reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili istinaf sebebi olarak; kabul edilen alacaklarından mahsup edilen intifa bedeli ile ilgili olarak sebepsiz zenginleşme tarihinden öncesi için ödeme tarihiden itibaren faiz ya da uyarlamaya hükmedilemeyeceğini, bu konuda Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin kararları bulunduğunu, ticari defter kayıtlarına göre müvekkilinin 350.000,00 USD karşılğı 625.540,00 Tl alacağı tespit edildiği halde, sadece 594.790,00 TL’ye hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı – karşı davacının bu tutarı açıkça kabul ettiğini, yine bu alacağın protokole göre 2010 yılı Ocak ayı içerisinde ödenmesi gerekirken faiz isteminin talepleri doğrultusunda 01/02/2010 tarihi yerine dava tarihinden başlatılmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirmiştir.
Davalı- karşı davacı vekili istinaf sebebi olarak; protokole göre davacının en geç 01/02/2009 tarihine kadar akaryakıt satışı için alınması gereken zorunlu izin ve ruhsatları alması ve 15/04/2009 tarihine kadar istasyonu tamamlaması gerektiği halde lisansını 11/06/2009 tarihinde ve ilk ürünün 16/06/2009 tarihinde alarak protokolü ihlal ettiğini, yine bayilik sözleşmesinin 5 yıllık süreyle yürürlükte kalmasının şart koşulduğunu ve davacının protokol ve taahhütlerini ihlal etmemesi nedeniyle kendisine 800.000,00 + KDV satış geliştirme destek pirimi ödendiğini, bu ödemeyi davacının kabul ettiğini, yine davacının tonaj taahhüdünde bulunduğunu, ancak bu taahhüdüne uymadığını, protokolün özel şart bölümünde davacının protokol ve sözleşmeyi ihlal etmek suretiyel süresinden önce sona ermesine sebebiyet verirse davalının protokolü feshetme hakkına sahip olduğunu ve bu durumda peşin satış teşvik pirimlerinin herhangi bir ihtara gerek kalmaksıztın ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte BP’ye iade etmeyi ve yine özel şartlar bölümünde 250.000,00 USD cezai şart ödemeyi kabul ettiğini, davacının 22/10/2013 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi süresinden önce feshettiğini, buna göre sözleşmenin 5 yıl yürürlükte kaldığı gerekçesinin yerinde olmadığını, ayrıca taahhütlerine uymadığını, bu durumda aldığı satış destek pirimi ve protokoldeki 250.000,00 USD cezai şartı ödemekle yükümlü olduğunu, bu hükümlere dağmen mahkemenin bu şekilde karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay kararlarına göre de şartlı olarak alınan bedellerin iadesinin gerektiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesinin müvekkilinin sözleşme, protokol ve taahhütnameden doğan haklarından vazgeçme anlamına gelmeyeceğini, dolayısıyla eksik alıma dayalı taleplerin reddinin de doğru olmadığını, bu taleplerinden zımnen de olsa vazgeçmediklerini, davacının 350.000,00 USD tutarlı satış geliştirme teşvik pirimi talebinin kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının keşide ettiği ihtarnamede davaya konu edilen toplam 2.306.085,80 Tl bedelli faturadan bakiye 59.065,00 TL alacaklı olduğunu beyan ettiğini, buna rağmen mahkemenin bu fatura nedeniyle davacının 594.790,00 TL alacaklı olduğunu hüküm altına almasının doğru olmadığını, bahse konu fatura nedeniyle müvekkilince 2.549.100,80 TL ödeme yapıldığını, nitekim hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davacı – karşı davalının bu tutarı talep eodemeyeceği yönünde görüş bildirildiğini, ayrıca davacı – karşı davalının cari hesapta bu talebiyle ilgili alacaklı olmadığının tespit edildiğini, buna göre davacı-karşı davalının söz konusu talebinin reddinin gerektiğini bildirmiştir.
Taraflar arasında 17/12/2008 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 12.maddesi uyarınca 5 yıl süreli olduğu, sözleşmenin 18.maddesinde bayinin bu anlaşmanın herhangi bir hükmünü kısmen veya tamamen ihlal ettiği takdirde BP’nin anlaşmayı feshetme hakkı bulunduğu ve 250.000,00 USD karşılığı TL’nin cezai şart olarak kararlaştırıldığı görülmüştür.
Taraflar arasında 17/09/2013 tarihinde 1 ay süreli bayilik sözleşmesinin imzalandığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki 17/12/2008 tarihli anlaşmanın eki olarak düzenlendiği belirtilen protokolün G Özel Şartlar bölümünde; bayinin faturayı ibraz etmesi şartıyla toplam 1.150.000,00 USD BP tarafından peşin satış teşvik pirimi ödeneceği, bayinin protokolün herhangi bir hükmünü kısmen veya tamamen ihlal ettiği veya sağlanan finansal desteği mutabık kalınan tarihte iade etmediği takdirde BP’nin protokolü feshederek teminatları paraya çevirme hakkı bulunduğu, yine bayinin bayilik lisansını temin etmediği ve/veya protokol ve bayilik sözleşmesinin herhangi bir hükmünü ihlal etmek suretiyle anlaşmaların 5 yıllık süreden önce sona ermesine sebebiyet verdiği takdirde BP’nin işbu sözleşmenin haklı nedenle feshetme hakkına haiz bulunduğu ve bu durumda BP tarafından ödenen peşin satış teşvik pirimlerinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte bayinin ödemeyi kabul ettiği, IV E maddesinde; bayinin protokol hükümlerini ihlali halinde 250.000 USD cezai şart ödemeyi kabul ettiği görülmüştür.
Davacı bayi tarafından tarihsiz verilen taahhütnamede bayinin 1.yıl için 1500 m³, ikinci yıl için 1750 m³, 3.yıl için 2000 m³, 4.yıl için 2250 m³ ve diğer yıllarda asgari 2500 m³ beyaz ürün almayı, eksik alımlarda m³ başına 80 USD kar mahrumiyeti ödemeyi kabul ettiği görülmüştür.
Taraflar arasında düzenlenen 3 Haziran 2009 tarihli, anlaşma başlıklı belgenin incelenmesinde; anlaşmanın süresinin imza tarihinden itibaren 5 yıl olduğu görülmüştür.
Davacı tarafından davalıya gönderilen 22 Ekim 2013 tarihli ihtarnamede; taraflar arasındaki dikey ilişkinin başlangıçtan itibaren 5 yıl sonunda sonlandırılması gerektiği, buna göre intifa hakkının 3 gün içinde terkininin istendiği, ayrıca bayilik sözleşmesinin 17/10/2013 tarihinde sona erdiği ve bir daha sözleşme imzalanmayacağının bildirildiği, söz konusu ihtarnamenin 22/12/2013 tarihinde davalıya tebliğ edildiği görülmüştür.
Davacı tarafından davalıya gönderilen 25/12/2013 tarihli ihtarname ile de, taraflar arasındaki dikey ilişkinin 17/09/2013 tarihinden sonra sona erdiği, taraflarca 1 ay süreli ek bir sözleşme daha akdedildiği, ancak tarafların mutabık kalamadıklarını, intifa hakkının rekabet kurumuna yapılan şikayet akabinde terkin edildiğini, ancak davalının toplamda 1.430.000,00 TL , üç adet teminat mektubunu haksız bir şekilde tahsil ettiğini belirterek 1.430.000,00 TL’nin en geç 3 gün içinde ödenmesinin istendiği görülmüştür.
Davalı tarafından davacıya çekilen 06/11/2013 günlü ihtarnamede; müvekkilinin bayilik sözleşmesinin 5 yıl süreyle yürürlükte kalması ve taahhüt ettiği miktarda ürün alması şartıyla 800.000,00 USD satış geliştirme teşvik pirimi ödediği, ancak muhatabın satış miktarlarının düşük kaldığını, yine lisansını ve ilk ürününü daha sonraki tarihlerde aldığını, bu nedenle müvekkilinin eksik ürün alımından dolayı 368.631,00 USD kar mahrumiyeti alacağı doğduğunu, protokolü haklı nedenle feshettiklerini belirterek 368.631,00 TL kar mahrumiyeti ile 800.000,00 USD + KDV tatarındaki peşin satış destek pirimi ve 250.000,00 TL cezai şart alacağı ile işlememiş intifa ivazı olarak 232.814,85 USD + KDV ‘nin 3 gün içerisinde ödenmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davacı tarafından davalı lehine 17/09/2008 tarihinde 15 yıl 4 ay süreli 256.000,00 TL bedel karşılığı intifa hakkı tesis edildiği görülmüştür.
Davalının KDV dahil toplam 302.080,00 TL intifa bedelini davacıya ödediği anlaşılmıştır.
İntifanın 12/11/2013 tarihinde terkin edildiği görülmüştür.
Davacı tarafından 27/10/2008 tarihinde davalıya 5 yıllık peşin satış teşvik pirimi konulu KDV dahil toplam 2.306.085,80 TL bedelli faturanın düzenlendiği görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 3 kişilik bilirkişi raporunda; davalı-karşı davacının 181.253,15 TL intifa bedeli alacağının bulunduğu, bu bedele karşı dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizinin işletilebileceği, davalı karşı davacının kar mahrumiyeti, cezi şart, peşin satış teşvik pirimi bedeli alacağından oluşan diğer taleplerinin yasal koşullarının mevcut olmadığı, davalı karşı davacının intifa bedeli alacağının nakde çevrilen teminat mektup bedelleri düşülmesi sonucu davacının 1.248.746,85 TL talep edebileceği, bu bedele dava tarihinden itibaren ticari faiz işletilebileceği, davacının 625.540,00 TL’lik alacak talebinin yasal koşullarının bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
Taraf vekillerinin itirazı üzerine aynı heyetten alınan 23/03/2016 tarihli ek raporda ise; kök raporda yaptıkları değerlendirme ve yorumlarda herhangi bir değişiklik söz konusu olmadığını, intifa bedelinin kullanılmayan süreye karşılık gelen kısmının KDV hariç 169.889,00 TL olarak hesaplandığı, bu tutarın denkleştirici adelet ilkesi gereği enflasyon, TÜFE ,altın , USD, EURO , memur maaş katsayısı ve faiz hesabı yapılarak parasal değerinin dava tarihi olan 03/02/2014 tarihinde 302.038,88 TL olarak hesaplandığı, davacının düzenlediği satış geliştirme destek bedeli faturasının davalı tarafından defterine işlendiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, bayilik sözleşmesi nedeniyle verilen daha sonra nakde çevrilen teminat mektup bedellerinin tahsili ile satış teşvik pirimi bakiyesi alacağın tahsili istemine ilişkindir. Karşı dava ise kar mahrumiyeti, cezai şart alacağı ve peşin satış teşvik pirimi iadesi ve işlememiş intifa bedelinin iadesine ilişkindir. Her ne kadar davalı-karşı davacı tarafından kar muhrumiyeti, cezai şart, intifa ivazı ve satış destek piriminden dolayı alacaklı oldukları ve bu nedenle teminat mektuplarının paraya çevrildiği iddia olunmuş ise de, öncelikle davalı-karşı davacının bu kalemler yönünden alacaklı olduğunu kanıtlaması gerekir. Davacı tarafça asgari alım taahhüdünde bulunulmuş ise de, söz konusu ilişki süresince davalının ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin davacıya mal vermeye devam ettiği, taraflar arasındaki 5 yıllık ilişkinin sona ermesinden sonra tarafların bir araya gelerek bir aylık bir sözleşme daha yaptıkları, yeni sözleşme sırasında da davalı tarafın asgari alım taahhüdünün ihlal edildiğini ileri sürmediği gibi, bundan dolayı da ihtirazi kayıt da koymadığı, buna göre davalı-karşı davacının kar mahrumiyeti ve cezai şart isteyemeyeceği anlaşılmıştır. Öte yandan davalı-karşı davacı satış teşvik piriminin iadesini ileri sürmüş ise de, söz konusu bu bedelin iadesine ilişkin olarak taraflar arasındaki anlaşmalarda bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalı-karşı davacının bu talebi de yerinde değildir. Taraflar arasındaki akdi ilişki intifa süresinin sona ermesinden önce sona erdiği için intifa bedelinden kullanılmayan kısma ilişkin olarak davalı-karşı davacı talebinde haklı olup bu tutarın denkleştirici adalet ilkesi gereğince dava tarihi olan 03/02/2014 tarihindeki karşılığı 302.038,88 TL’dir. Bu konudaki bilirkişi raporundaki hesaplamalar usul ve yasaya ve hakkaniyete uygun bulunmuştur. Ancak davalı-karşı davacı dava dilekçesinde intifa bedelinin KDV dahil toplam 274.721,52 TL olarak belirlemiştir. Dolayısıyla davalı-karşı davacının taleple bağlı kalınarak bu miktar alacağının tazmin edilen teminat mektup bedellerinden düşülmesi gerekir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde, davalı-karşı davacının istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Davacı-karşı davalı tarafından uyarlama yapılmasının yerinde olmadığı ileri sürülmüş ise de, paranın alım gücü ve davacı tarafa ödendiği tarih ile dava tarihi arasındaki süre dikkate alındığında, denkleştirici adalet ilkesi gereğince yapılan hesaplama sonucu bulunan miktarda dairemizce usule bir aykırılık bulunmamıştır. Yine davacı tarafından talep edilen 350.000 USD satış destek piriminde KDV mevcut değildir. Dolayısıyla mahkemece KDV’siz olarak yapılan oranlama sonucunda bulunan 594.790,00 TL’nin hüküm altına alınmasında usule bir aykırılık görünmediğinden davacı-karşı davalının bu yöndeki istinaf talebinin de reddi gerekmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar gözetildiğinde ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı görülmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı-karşı davalı yönünden alınması gereken 35,90 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı-karşı davacı yönünden alınması gereken 119.547,17 TL harçtan peşin yatırılan 29.887,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 89.660,17 TL harcın davalı-karşı davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2018