Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1198 E. 2018/251 K. 14.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1198 Esas
KARAR NO : 2018/251 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2016
NUMARASI : 2011/26 E., 2016/195 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 14/02/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, “23/04/2009 tarihli sözleşme ile bir kısım şartları belirlenen ve …. yayınlanan… adlı TV programı ile …. yayınlanan …. programları nedeniyle davalılarda telif alacağı bulunduğunun, bu programaların telif hakkının müvekkiline ait olduğunu, … kanalında muhtelif tarihlerde yayınlanan programlar nedeniyle ödenmeyen bakiye alacakları olduğunu ve bunların ödenmesi için gönderdikleri ihtarın sonuçsuz kaldığını müvekkilinin muvafakati olmamasına rağmen …. programının devam edildiğinin bu programın şimdiye kadar 52 bölüm yayınlandığını, bu bölümler için FSEK 68.maddeye göre yapılan ödemeler düşülerek müvekkilinin hak ve alacağının tespit edilerek şimdilik 10.000 TL’nin ihtar tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle tahsilinin, her 2 programın tüm arşiv kayıtlarının çıkarılarak müvekkiline teslimini, bu mümkün olmaz ise bedellerinin tespitini, şimdilik 10.000 TL’nin ihtardan itibaren ticari temerrüt faiziyle tahsilinin, izinsiz yayınlanan, çoğaltılan, tekrarlanan ….programında mali ve manevi hak ihlali nedeniyle FSEK 70. Maddesi gereği 50.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte tahsilinin, kararın gazetede ilanını talep ve dava etmiştir. Davalı … İletişim cevabında, “her 2 program için FSEK’e göre eser sahibi olmadığını, 5846 sayılı yasaya göre mali veya manevi hakkı bulunmadığını, bu programları yapımının kendileri tarafından gerçekleştirildiğini ve …. yayınlandığını, “….” adlı program konsept ve taslağının şirket genel müdürü …. tarafından 2009 yılında hazırlandığını ve aynı yıl ….’de ilk sunumunun gerçekleştirildiğini, ilk yayın tarihininde 16.05.2009 olduğunu, program tanıtım broşürü hazırlaması için internet ortamında PDF dosyasının 20.01.2009’da davacıya gönderildiğini, davacının bu programla ilgili bir takım iletişim hizmetleri dışında eser sahipliği veya birlikte eser sahipliğini gerektirecek hiçbir çalışması olmadığından, … adlı programın proje, konsept ve snapsis’inin de gene şirket genel müdürü … tarafından hazırlandığını ve tanıtım broşürü hazırlanması için davacıya PDF formatlı mail gönderildiğini, davacının hukuka aykırı olarak tanıtım broşürünün değiştirilmesi ve tanıtımların farklılaştırılarak noter tespiti yaptırılıp talepte bulunulduğunu, davacının bir takım iletişim hizmetleri dışında hiçbir çalışmasının bulunmadığını, hak sahipliğinin müvekkiline ait olduğunu programların … ve şirket çalışanları tarafından oluşturulduğunu, davacıya hiçbir şekilde eser sahipliği sıfatı kazandırmayacak çalışmaları için hak ve ücretlerinin ödendiğini,” savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı … vekili cevabında, “müvekkili ile diğer davalı …. şirketi arasındaki sözleşmeler gereği programların yayınında doğacak her türlü uyuşmazlıklarda Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunu ve husumetin de … şirketine yönetilmesi gerektiğini, davacı …. bir nevi koordinatörlük görevi üstlendiğini, eser sahipliğinin bulunmadığını olsa bile husumetin … yöneltilmesi gerektiğini tekrar yayın haklarınında davalı tarafından … yöneltilmesi gerektiğini, tekrar yayın haklarının da davalı tarafından … devredildiğini, yayın hakları ile ilgili tüm ödemelerin davalıya yapıldığını,” savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece alınan 10.07.2013 tarihli ilk raporda sonuç olarak “davacının film yapımcısı olarak her 2 eser üzerinde bağlantılı hak sahibi olduğu, … adlı program formatı üzerinde davacının hak sahipliğinin bulunmadığı, rayiç bedel tespiti için defter incelemesi gerektiği” görüşü açıklanmıştır. 28.04.2014 tarihli 2. Raporda sonuç olarak “davacının her 2 program senaryosu üzerinde dava dışı …. ile birlikte FSEK madde 10 gereği birlikte eser sahibi olduğu davacının alacağının hesaplanması için defter incelemesi gerektiği” görüşü açıklanmış, defter-fatura incelemesi sonucunda düzenlenen 08.12.2014 tarihli ek raporda ise davacının talep edebileceği muhtemel kazanç toplamının 165.744 TL olabileceği 37.500 TL davalının davacıya ödeme yaptığı bu tutar düşüldükten sonra davacının talep edebileceği bedelin 128.244 TL olduğu bu hesaplamaya itibar edilmemesi durumunda BK 50. Maddeye göre takdir edilmesi gerektiği” ifade edilmiştir. Davacı taraf 10.02.2015 harç tarihli istinaf dilekçesiyle davasını ıslah etmiş ve …. programı nedeniyle şimdiye kadar yayınlanmış 52 bölüm için FSEK 68/1 maddesi gereği ödemeler düşüldükten sonra talep ettiği 10.000 TL’yi 128.244 TL’ye yükselttiğini belirterek ihtar tarihinden itibaren ticari faiziyle bu paranın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş, FSEK 70.madde gereği 50.000 TL manevi tazminatın da davalılardan müştereken ve müteselsilen dava tarihinden itibaren ticari reskont faiziyle birlikte tahsilini, kararın gazetede ilanını istemiştir.Davalı vekilinin bu rapora itirazları ve hesaplama konusunda öne görüş sunmaları sonucunda mahkemece alınan 08.09.2015 tarihli 2. Ek raporda sonuç olarak, “mali tablolar dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda davalı şirketin vergi sonrası kazançlarının, … programı için 41.821 TL, ….programı için ise 6.327 TL olmak üzere toplam 48.148,97 TL olduğu, önceden yapılan ödeme düşüldüğünde davacının talep edebileceği tutarın 10.648 TL olduğu, bir önceki ek raporda mali tablolar olmadan hesaplama yapıldığı, mali tablolar daha gerçekçi görünse de programların gerçek maliyetlerini yansıtmadığı, maliyet oranlarının bu tablolarda oldukça yüksek göründüğü, gerekirse BK 50. maddeye göre takdir edilebileceği” bildirilmiştir.24.04.2016 tarihli 3. Heyet raporunda ise sonuç olarak, “… yayınlanan …. ve … programlarının yapımcısının yada ortak eser sahibinin davacı olmadığı, bu programları hazırlayan sıfatıyla teknik katkı sunduğu, bu programlar nedeniyle davacının … şirketinden alacağının 10.648,97 TL olduğu” ifade edilmiştir.Yargılama sırasında mahkemece tanık beyanlarınında alındığı, taraflar ve 3. Kişiler arasındaki e-posta yazışmalarının, program taslaklarına ilişkin metinlerin, kurumlar vergisi beyannamelerinin ve sözleşme örneklerinin ve her iki programın yayın kayıtlarına dair CD ve USB belleklerin de deliller arasında bulunduğu anlaşılmaktadır.Mahkeme 15.11.2016 tarihinde davanın kısmen kabulüne ve 10.648,97 TL’nin 16.04.2010 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, takdiren 10.000 TL manevi tazminatın da dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermiştir. Mahkeme gerekçesinde 2. Raporda açıklanan görüşe itibar edilerek, davacının her 2 program bakımından dava dışı … ile birlikte senaryo üzerinde FSEK 10. Madde kapsamında birlikte eser sahibi olduğu, mali tabloları da dikkate alan 2. Ek rapordaki tazminat miktarının benimsendiği davacının adının belirtilmemesi nedeniyle manevi hak ihlalininde mevcut olduğu, davalı …. FSEK 54.maddesi gereği sorumlu olduğu ifade edilmektedir.Bu karara karşı davacı taraf ve her 2 davalı taraf vekilleri istinaf isteminde bulunmuşlardır.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, “davanın ıslah aşamasına kadar hukuka uygun yürüdüğünü ancak ıslahtan sonra mecrasından çıktığını, bilirkişilerin özellikte seçildiğini, süresi geçtikten sonra ibraz edilen …PR belgelerinin incelemeye esas alınan, arşiv kayıtlarının verilmesi ve gazetede yayın talepleri hakkında bir karar verilmediğini, İstanbul’da onlarca üniversite varken mahkemenin özellikle Antalya’dan bilirkişi … seçtiğini, itiraz etmelerine rağmen mahkemenin adeta kefil olurcasına ara karar oluşturduğunu, … isimli bilirkişinin duruşmaya davet dahi edilmediğini, son bilirkişi raporunun usulsüz olduğunu, ıslaha esas aldıktan sonra 08.12.2014 tarihli bilirkişi raporu dışında dosyada hükmü esas alınabilecek bilirkişi raporu bulunmadığını, hesaplamanın davanın …. şirketinin muhasebecisinin hesaplamasının aynısı olduğunu, bölüm başı alacağın 3.000 TL olmasına rağmen nasıl olup da 52 bölüm için sadece 10.648 TL hesaplandığını anlayamadıklarını, manevi tazminat olarak da günü kurtarmak için 10.000 TL takdir edildiğini, reddi hakim taleplerinin üstün körü ifadelerle reddedildiğini, son celse yaptıkları çekilme taleplerinin de haksız olarak geri çevrildiğini” iddia ile kararın kaldırılarak, ıslah dilekçesine göre karar verilmesini bu mümkün olmaz ise tanıkların dinlenmesini ve bilirkişi incelemesi yapılarak davanın kabulünü, karar ortadan kaldırılarak yeniden bir karar verilmeyecekse dosyanın başka bir hakimle görülmesi için başka bir mahkemeye gönderilmesini istemiştir. Davalı …. vekili istinafında, “davacının sadece bazı teknik konularda hizmet verdiğini talep edebileceği sadece yaptığı iş karşılığı kendisine ödenmeyen alacak olması gerektiğini davacının bütün alacaklarını aldığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini davacı eser sahibi olmadığından adının belirtilmesi gerekmediği için manevi tazminata hükmedilemeyeceğini,” iddia ile kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.Davalı … vekili istinafında, “hükmü esas alınan 07.05.2014 tarihli rapordaki dava konusu formatların eser olduğu yönündeki tespitin hatalı olduğunu, formatların eser olarak korunmalarının tartışmalı olduğunu, program formatları eser olmadığından, telif korumasından da yararlanamayacaklarını, davacı ile dava dışı …. birlikte eser sahibi oldukları tespitinin de doğru olmadığını, bilirkişi raporunda konseptin belirlenmesi dışındaki tüm işlerin teknik işler olduğunun belirtildiğini, konsept oluşturulmasının FSEK anlamında eser olarak korunup korunamayacağını raporda mahkemenin takdirine bırakıldığını, 23.04.2009 tarihli sözleşmeye göre davacının katkısının eser sahibi olmaya yeterli olmadığının anlaşıldığını, …. müteselsil sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, doğmuş ve doğabilecek her türlü alacak talebinin … şirketine yöneltilmesi gerektiğini, hükmedilen maddi ve manevi tazminatların fahiş olduğunu,” iddia ile kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir. Dosya içeriğine göre davacı taraf dava konusu “….” adlı tv programı ile “….” adlı tv programı üzerinde hak iddia etmektedir. Her ne kadar yerel mahkemece İstanbul ili dışından seçilen …. adlı bilirkişinin de içinde bulunduğu 3 kişilik bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 24.04.2016 tarihli son bilirkişi raporunda davacının yapımcı ya da eser sahibi olmadığı görüşü açıklanmış ise de Antalya’daki bir üniversitede görevli olduğu anlaşılan … adlı bilirkişinin de yer aldığı bu heyetçe alınan raporda açıklanan görüşün kanaat verici olmadığı ve hükme esas alınamayacağı, dosyada bir örneği bulunan 23.04.2009 tarihli “sözleşme” başlıklı belgede “…” adlı tv programının davacı ile davalı şirket yetkilisi …. tarafından birlikte hazırlandığının ve programın konseptinin belirlenmesinden, uygulama aşamasında tüm ilişkilerin kurulması, konukların Türkiye’ye getirilmesi, yurt dışında ikamet eden fotoğrafçıların çekim ekibine eşlik etmeleri, programların montaj aşamasında denetlenmesi, programda kullanılacak fotoğrafların yasal kullanıma uygun zemin hazırlanması işlerinin birlikte yapıldığının yazılı bulunduğu, tanık beyanlarının da bu hususu desteklediği, bu durumda davalının, davalı şirket genel müdürü ile birlikte yapımını gerçekleştirdiği tv programı üzerinde FSEK 10.maddesi anlamında birlikte eser sahibi olduğu, aynı değerlendirmenin taraflar arasındaki e-posta yazışmalarının ve bu e-postalarda yer alan Aralık 2009 tarihli “Taslak Sözleşme” başlıklı belge nedeniyle … adlı program için de geçerli olduğu, programların yayınlanmasından itibaren geçen süre zarfında gerçekleşen ödemeler nedeniyle taraflar arasında bir ihtilaf çıkmadığı, çok açık olmamakla birlikte davacının talebinin aslında bakiye alacak olduğu, nitekim davacı tarafın dava dilekçesinde ve sonraki bazı dilekçelerinde de “ödenmeyen telif ücretlerini” ya da “ödenmeyen bakiye alacaklarını” istediği, dolayısıyla FSEK 68.maddesinin uygulanmasını gerektirir bir izinsiz kullanımın ve mali hak tecavüzünün söz konusu olmadığı, FSEK 68/1 maddesinde sayılan mali haklardan hiçbirinin ihlal edilmediğinden telif tazminatı istenemeyeceği, bununla birlikte davacının tahsil ettiği paralar mahsup edildikten sonra her iki tv programı için talep edebileceği bakiye alacağının, ikinci bilirkişi raporunun ek raporda belirtilen 128.244 TL olduğu, her ne kadar davalı taraf özel mütalaa ibraz ederek mali tablolara göre hesaplama yapılmasını istemiş ise de, 08.09.2015 tarihli ek raporda da ifade edildiği üzere, % 87,75 ile %95,53 oranları arasında değişen maliyet oranlarının gerçekçi görülemeyeceği, bu rakamların hükme ve hesaplamaya esas alınamayacağı, taraflar arasındaki anlaşmaya göre program başına 3.000 TL ödenmesi kararlaştırılması karşısında, davacının bakiye alacağının 16.648,97 TL olmasının, hayatın olağan akışına ve dosya kapsamına da uygun düşmediği, 28.04.2014 tarihli ikinci rapor ile bu rapora ek olarak düzenlenen 08.12.2014 tarihli hesap raporundaki hesaplamaların kanaat verici olduğu ve bu raporun hükme esas alınabileceği, zira bu raporun, davalının elde ettiği gelir belirlenerek ve taraflar arasındaki paylaşım iradesi gözetilerek hazırlandığı, böylece davacının mali hak ihlali nedeniyle tazminat alacağı talep edemeyecek olmasına rağmen, aralarındaki anlaşmaya göre bakiye alacak talebinde bulunabileceği, paylaşıma ilişkin anlaşmaya göre davacının talep edebileceği pay 128.244 TL olduğundan bu rakam üzerinden alacağa hükmedilmesi gerektiği davacının talep edebileceği bedelin, taraflar arasındaki anlaşmalara göre davacının payına düşen alacak rakamı olması nedeniyle, davacının bu alacak talebinden sadece davalı … İletişim Şirketi’nin sorumlu olduğu, telif hakkı ihlali söz konusu olduğuna göre, davacı ile davalı …. Şirketi arasındaki alacak-borç ilişkisinden dolayı yayıncı kuruluş olan davalı …. kurumunun bir sorumluluğunun bulunmadığı, bu durumda davalı … hakkında açılan davanın husumet yönünden reddi gerektiği, buna karşılık davalı …. Şirketi hakkında yukarında belirtilen biçimde 128.244 TL alacağa hükmedilmesi gerektiği, birlikte eser sahibi olarak kabul edilen davacının adının, davalının bazı internet yayınlarında ve bazı mecralarda gösterilmemesinden dolayı, FSEK 15.madde’de yazılı adın belirtilmesini isteme yetkisi biçimindeki manevi hakkın ihlali oluşturması nedeniyle FSEK 70.madde gereğince manevi tazminata hükmolunabileceği, somut olayda ihlal edilen manevi hakkın türüne ve ihlalin niteliği ile tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre 10.000 TL manevi tazminata hükmolunmasında ve manevi hak ihlalinden dolayı hükmün ilanında davacının muhik bir menfaati bulunduğundan, her ne kadar mahkemece gerekçesiz biçimde reddedilmiş ise de, ilan talebinin kabulü gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmak suretiyle, … kurumunun ve davacının istinaf isteminin yukarıda belirtilen hususlarda kabulüne, sair istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Her ne kadar davacı taraf tüm arşiv kayıtlarının çıkarılarak aynen teslimini, bu mümkün olmaz ise şimdilik 10.000 TL’nin tahsilini istemiş ise de, davacı tarafından tam olarak açıklanmayan ve gerekçelendirilmeyen bu talepleri yasal bir dayanağının bulunmadığı dikkate alınmak suretiyle bu yöne ilişkin taleplerinin reddi gerekmiştir.
KARAR:1-Davalı …. Şirketinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Davalı … istinaf isteminin KABULÜNE,3-İstanbul 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15.11.2016 tarih ve 2011/26 Esas, 2016/195 Karar sayılı istinaf konusu kararın HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,4-Davalı …. hakkında açılmış bulunan davanın HUSUMET YÖNÜNDEN REDDİNE, 3-Davalı … Şirketi hakkında açılmış bulunan davanın ıslah edilmiş haliyle kısmen kabulü ile, a) 128.244 TL’lik bakiye alacağın, 16.04.2010 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalı … İletişim Şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine,b) Manevi hak ihlali nedeniyle takdiren 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine, c) Manevi hak ihlali ve ihlal edilen manevi hakkın niteliğine göre hasar özetinin ilan yoluyla üçüncü kişilere duyurulmasında davacı yönünden meşru bir menfaat görüldüğünden, FSEK 67/2 ve 78.maddeler gereğince karar kesinleştiğinde karar özetinin, Türkiye çapında yayın yapan ve kararın kesinleşeceği tarih itibarıyla tirajı en yüksek üç gazeteden birinde, 118 gazete tek sayfası ebadında ve bir kez ilanına d) Dava konusu tv programlarının arşiv kayıtlarının çıkarılarak davacıya teslimi ya da bunların bedellerinin tespiti ile şimdilik 10.000 TL’nin davalıdan tahsili talebinin reddine, 4-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince alınması gereken 9,443,44 TL harçtan, davacı tarafından yatırılan 1.039,50 TL peşin harç ve 2.020,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.059,50 TL harcın mahsubu ile bakiyesinin davalı … Şirketinden alınarak hazineye irat kaydına, Davacı tarafından yatırılan 1.039,50 TL peşin harç ve 2.020,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.059,50 TL harcın davalı …. Şirketinden alınarak davacıya verilmesine,Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince alınması gereken 9,443,44 TL harçtan davalı … Şirketinden peşin olarak alınan 352,62 TL nisbi harcın mahsubuyla, bakiye harcın davalı … Şirketinden tahsiliyle hazineye irat kaydına,Davacı tarafından yatırılmış 31,40 TL harcın talebi halinde kendisine iadesine, Davalı … tarafından yatırılmış nisbi harcın kendisine iadesine, davalı … yönünden davacıdan maktu istinaf karar harcı olan 35,90 TL’nin tahsiliyle hazineye irat kaydına,5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince manevi tazminat talebi yönünden 3.145,00 TL TL vekalet ücretinin davalı … Şirketinden tahsiliyle davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmolunan alacak nedeniyle 13.809,52 TL vekalet ücretinin davalı … Şirketinden tahsiliyle davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince manevi tazminat davası yönünden reddolunan miktar üzerinden hesaplanan 3.145,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Davacı tarafından yapılan ve kabul red oranını takdiren 3/4 kabul edilmek suretiyle hesaplanan 4.368,62 TL yargılama giderinin davalı …. Şirketinden alınarak davacıya verilmesine, Davalı … Şirketi tarafından yapılan ve kabul red oranını takdiren 3/4 kabul edilmek suretiyle hesaplanan 602,49 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Şirketi’ne verilmesine, Gider avansından kullanılmayan kısımların talepleri halinde yatıran taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/02/2018