Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1190 E. 2018/2279 K. 26.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1190 Esas
KARAR NO : 2018/2279 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/11/2016
NUMARASI : 2015/1239 E., 2016/1276 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 26/10/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalı şirketin iplikleri satın ve teslim almasına rağmen satış bedellerini ödemediğini, TTK 21/2 maddesine göre imza karşılığı teslim aldığı fatura, irsaliye ve mallara karşılık itirazda bulunmadığını, fatura içeriğini kabul ettiğini, müvekkiline verilen çekin karşılıksız çıktığını, TTK 23.madde atfıyla TBK satış sözleşmesindeki hükümlerin uygulanacağının düzenlendiğini, TBK 146.madde (eski 125.madde) hükümlerine göre zaman aşımı süresinin 10 yıl olduğunu beyanla itirazın iptali ve % 20’den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 818 sayılı BK 146/3 maddesine göre zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu, esasa ilişkin haklarını saklı tutarak zamanaşımı definde bulunduklarını beyan etmiş, 2.cevap dilekçesinde de davacının zamanaşımına uğramış bir çek bedelini mükerrer olarak tahsilini istediğini, 04/05/2016 tarihli dilekçesinde de, ” taraflar arasında da ticari ilişki bulunmadığını, iplik satışının müvekkili firmaya değil, fason üretici …’ya yapıldığını, ancak bu kişinin resmiyette adresi ve iş yeri bulunmadığından fatura adresi olarak müvekkilinin adresinin gösterildiğini, satış sözleşmesine konu ipliklerin müvekkili tarafından alınmadığını, fatura olarak alındığını, bu hususta yemin deliline dayandığını, faturalar nedeniyle muhasebe kayıtlarında açık olunca arayı kapatmak için B-3794431 numaralı çeki ciro edip verdiklerini, 022451ve 022396 numaralı sevk irsaliyelerindeki imzaların müvekkili şirket yetkili ya da temsilcisi veya şirket çalışanlarından birine ait olmadığını, imzayı açıkça inkar ettiklerini beyan ettiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediklerini beyan ettiği görülmüştür.
Davaya konu Bursa…. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde takibin 29.990,35 TL asıl alacağın tahsili talebiyle, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu şirket aleyhine, 08/09/2015 faiz başlangıç tarihli, 07/08/2010 tarihli 5.887,46 TL bedelli fatura, 30/08/2010 tarihli 4.210,98 TL bedelli fatura, 09/08/2010 tarihli 5.086,14 TL bedelli fatura, 02/08/2010 tarihli 3.997,51 TL bedelli fatura, 02/09/2010 tarihli 14.792,50 TL bedelli faturalara dayanarak ilamsız takip başlatıldığı, borçlunun süresinde borca ferilerine faiz oranına itiraz ettiği zaman aşımı itirazında bulunduğu görülmüştür.
Dosya kapsamında alınan 26/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirketin davacının düzenlediği faturaları ve davacıya yaptığı ödemeleri ticari defter ve kayıtlarına işlediğini, davalının davacıya ciro ettiği 31/01/2011 vadeli 15.000 TL bedelli çekin vadesinde ödenmemesi nedeniyle çek bedelinin 03/02/2011 tarihinde davalının borcuna kaydedildiğini, çekin karşılığı için bankadan alınan 655 TL’nin mahsup edildiğini ve bakiye 29.990,35 TL’nin alacak olarak kayıtlı olduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır.
Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/11/2016 tarihli 2015/1239 Esas 2016/1276 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne, davalının Bursa …. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı icra dosyasına itirazının iptaline, takibin devamına, asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verdiği görülmüştür.
Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde;
-022451 numaralı ve 022396 numaralı irsaliyelerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığına yönelik beyanlarının dikkate alınmadığına,
-davacı yevmiye defterinin 2010-2011 yılı kapanış tasdiklerinin yapılmadığını, davacı lehine delil olmayacağını,
-iplik satışının mal olarak alınmadığını fatura olarak alındığını bu konuda yemin teklif ettiklerini,
-davacının 15.000 TL vadeli çeke dayalı icra takibi yapması gerekirken hem çek bedeli hem de 15.645,35 TL bakiye borç için takip yaptığını, tahsilde tekerrür oluştuğunu,
-25/05/2016 tarihli duruşma zaptında hangi yıllara ait defter inceleneceğinin belirtilmediğini, bilirkişinin inceleme sonrası kendilerinden istenen defterlerinin sunulmasını beklemeden rapor düzenlendiğini, raporun eksik inceleme neticesinde hazırlandığını,
-alacağın likit ve hesaplanabilir olmadığını beyan ettiği, mahkeme kararının kaldırılmasını istediği görülmüştür.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevap dilekçesinde; davalı şirketin yargılama sırasında ve istinaf dilekçesinde tamamıyla birbiriyle çelişen hukuka ve maddi gerçeklere aykırı beyanlarda bulunduğunu, cevap dilekçesinde sadece zamanaşımı definde bulunmuşken 2.cevap dilekçesinde borcunu çek ile ifa ettiğini ancak karşılıksız çıktığını ikrar ettiğini, 04/05/2016 tarihli dilekçesinde ise daha önce hiç bahsetmediği ve önceki dilekçelerde çelişen şekilde iplik satışını inkar ettiğini, … ile yaptığı muavazaalı işlemini ikrar ettiğini, davalı şirketin ticari defterleri ile ispatlanan hususlarda imza inkarında bulunmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davalı şirketin ticari defterleri ve ikrarlarıyla alacağın ispatlandığını, beyanla istinaf talebinin reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Dava davalı borçlunun Bursa …. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazının iptali talebiyle açılmış,Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/11/2016 tarihli 2015/1239 Esas 2016/1276 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne, davalının Bursa …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına itirazının iptaline, takibin devamına, asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin dosya kapsamında aldığı 26/09/2016 tarihli raporda, davalı şirketin ticari defter ve dayanak belgelerinin incelendiği, icra takibine konu, 07/08/2010 tarihli 5.887,46 TL bedelli fatura, 30/08/2010 tarihli 4.210,98 TL bedelli fatura, 09/08/2010 tarihli 5.086,14 TL bedelli fatura, 02/08/2010 tarihli 3.997,51 TL bedelli fatura, 02/09/2010 tarihli 14.792,50 TL bedelli faturaların, davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının 31/01/2011 tarihli 15.000TL bedelli çekin karşılıksız çıkması ve ödenmemesi nedeniyle, banka tarafından davacıya yapılan 655,00 TL ödeme ve 3.329,25 TL iade faturası mahsup edildikten sonra kalan 29.990,35 TL’lık borcun davalı tarafça ödenmediği, davalı vekilinin cevap dilekçesinde borcun zamanaşımına uğradığına dair savunmasının, takibe konu alacağın niteliği yönünden TBK 147. Madde de düzenlenen 5 yıllık sürenin değil TBK 146. Madde de 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olması nedeniyle kabul edilebilir olmadığı, borcun üçüncü kişiye ait olduğu sadece faturaların defterlerine işlendiği savunmasının da kabul edilebilir olmadığı, faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle davalının alacağın miktarını tespit edebileceği alacağın likit olduğu kanaatiyle,mahkeme kararının yerinde olduğuna, davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların talepleri halinde yatıran tarafa iadesine,
İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 26/10/2018