Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1167 E. 2018/2379 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1167 Esas
KARAR NO : 2018/2379
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/11/2016
NUMARASI : 2014/916 2016/904
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili firmanın dava dışı … Ltd. Şti’nden alacaklı olduğunu, bu bağlamda 10.000 EURO alacağının bulunduğunu, …Ltd. Şti’nin ise dava dışı 3.kişiden olan alacağının 10.000 EURO’luk kısmının müvekkiline temlik edildiğini, temlikin davalı bankaya 21/10/2009 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak şifahen öğrendiklerine göre temlik edilen 10.000 EURO’luk kısmın müvekkilien değil dava dışı … Ltd. Şti’ne gönderildiğini öğrendiklerini, müvekkilinin alacağının sabit olduğunu belirterek 10.000 EURO’nun davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının haksız fiile dayandığını, davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca temlikname müvekkiline tebliğ edildiğinde dava dışı şirketin müvekkili banka nezdinde herhangi bir ihracat dosyasının bulunmaması ve temliğe konu alacaklarının mal mukabili işlemlere ait olması dolayısıyla müvekkilinin bu temliknameyi işleme koymasının söz konusu olmadığının davacıya bildirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davanın zamanaşımına uğramadığı, davacı tarafça temliknamenin davalıya usulüne uygun şekilde bildirildiği, ancak dava dışı şirket tarafından yine dava dışı …Ltd. Şti’ne 11/12/2009 tarihinde gönderilen 47.366,36 EURO’dan temlik edilen kısım düşülmeden aynı gün …Ltd. Şti yetkilisine ödeme yapıldığı, davacının müstakbel alacağını temlik edebileceği, temlik alacaklısı davacı yerine dava dışı şirkete ödeme yapılmasının davalı bankayı iyi niyetli kılmayacağı ve borcundan kurtarmayacağı gerekçeleriyle davanın kabulüne, 10.000 EURO’nun dava tarihinden itibaren kamu bankalarınca aynı cins 1 yıl vadeli mevduata uygulanan faiz oranında faiz uygulanmak suretiyle tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekili istinaf sebebi olarak; mahkeme kararının gerekçesinin yerinde olmadığını, temliknameyi işleme koymamakta müvekkilinin haklı olduğunu,zaten bu durumu cevbi ihtarla davacıya bildirdiklerini,müvekkilinin kimsenin zarara uğramaması için çaba gösterdiğini ,davanın zamanaşımına uğradığını, raporlara yaptıkları itirazların layığınca değerlendirilmediğini bildirmiştir.
14 Ekim 2009 tarihli temliknamenin incelenmesinde; dava dışı … Ltd. Şti’nin İtalya’da bulunan …. SPA firmasından olan 59.226,70 EURO alacakdan 10.000 EURO kısmını geri dönülmez bir biçimde davacı şirkete temlik ettikleri ve temlikin davalı bankaya tebliğini istedikleri görülmüştür.
Davalı banka tarafından dava dışı şirkete gönderilen 23/10/2009 tarihli cevabi ihtarda ..Ltd. Şti’ne ait banka nezdinde ihracat dosyası bulunmadığı, temliğe konu bedellerin mal mukabili işleme ait olduğundan ve mal mukabili işleme ait bedellerin takibinin kendilerince yapılamayacağından temliki işleme almayacakları yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 18/11/2015 günlü üç kişilik bilirkişi raporunda; İtalyan firması tarafından temlik eden şirketin ticari mevduat hesabına 47.366,36 EURO’nun havale olarak geldiği, bu havalenin ne tür ihracat işleminden kaynaklandığının mevcut belgelerden tespit edilemediği, ancak temlik konusu alacaklı firmadan ihraca bedelinin geldiğinin banka belgelerinden tespit edildiğini, 11/12/2009 tarihinde 10.000 EURO’nun virmanı yapılarak dava dışı.. Ltd. Şti hesabına alacak geçtiği ve aynı tarihte 10.000 EURO’nun …’e nakden çekilen açıklamasıyla ödendiği, davalının, davacıya ödemeyi reddetmesinin ve başka şahsa ödeme yapmasının haksız fiil olmakla birlikte kendi müşterisine karşı olan sözleşmenin de ihlali anlamına geldiği, davacının davasında haklı olduğu yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 18/04/2016 günlü üç kişilik bilirkişi raporunda; ilk rapordaki kanaatleri paylaştıkları, davacının talebinde haklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 17/10/2016 tarihli ek raporda ise; davacının talebinde haklı olduğu ve 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesindeki faiz oranının uygulanacağını, bu konudaki takdirin mahkemeye ait olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Dava dışı … Ltd. Şti, dava dışı şirketten olan alacağının 10.000 EURO’luk kısmının davalı banka şubesine havale edilmesini ve bu kısmın davacıya temlik edilmesini kabul ve taahhüt etmiştir. Bu temlik davalı bankaya bildirilmiş, ancak davalı tarafından dava dışı şirketin bankaları nezdinde herhangi bir ihracat dosyası bulunmadığından temliki işleme almayacakları yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür. Davalı şirket esasen savunmasında bu ihtarında belirttiği hususlara dayandırmıştır. Davalı bankanın bu gerekçe ile temlik işlemini reddetmesinin yasal bir dayanağı yoktur. Zira alacağın temliki tasarruf işlemi olup yapıldığı anda alacağı temlik alana geçiren bir işlemdir. Bankanın gelen havaleden 10.000 EURO’luk kısmı davacı yerine alıcı şirketin yetkilisine ödemesi sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöne ilişkin savunmaları isabetli değildir. Öte yandan davalı vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf talepleri de yerinde değildir. Zira davacı ile davalı arasında herhangi bir akdi ilişki bulunmamakla birlikte davacı taraf dava dışı …l Ltd. Şti’nin davalı bankadaki hesabına gelecek 10.000 EURO’luk kısmına halef olduğundan ve bu işlem bankacılık işlemi olduğundan 10 yıllık zamanaşımına tabidir. (818 Sayılı BK’nun 125, 6098 Sayılı TBK’nun 146.maddesi)
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 1.974,09 TL harçtan peşin alınan 493,52 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.480,57 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.08/11/2018