Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1144 E. 2018/2321 K. 02.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1144 Esas
KARAR NO : 2018/2321 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/12/2016
NUMARASI : 2015/1015 E., 2016/618 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında alacaklı tarafından takibe konu bonolar dayanak gösterilerek, müvekkili aleyhine kambiyo takibi başlatıldığını, takip dayanağı bonolar çıplak gözle basit bir şekilde incelendiğinde “ödeyecek” bölümünde atılmış iki imzanın birebir aynı olduğunu, bonolar üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığından geçerli kefillikten bahsedilemeyeceğini, takibe konu borç ve ferilerinden sorumlu olmadığını, müvekkili ile davalı arasında herhangi başkaca bir ticari ilişki de olmadığını, müvekkiline ait olmayan imzalarla açılan takibin teminatsız olarak durdurulmasını, müvekkilinin davalıya borçlu olmasının tespiti ile takibin iptalini, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; davaya konu senetlerin borca mahsuben bizzat borçlunun kendisi tarafından müvekkiline verildiğini, senetleri müvekkiline veren … olduğunu, senet metni üzerinde iki imza bulunduğunu, senetler bizzat borçlunun kendisi tarafından getirilmiş olduğundan ve davacının ismi kendilerince yazılmış olduğundan senette iddia edildiği gibi bir düzen kurulacağı müvekkilinin aklına gelmediğini, senet metni üzerinde iki imza yer aldığından bu imzaların birinin asile diğerinin kefile ait olduğu düşüncesi ile senetlerin teslim aldığını, vadesinde ödenmeyince de tahsili amacı ile takibe konu edildiğini, davanın açılması ile birlikte ileri sürülen iddialar sonrasında senetler dikkatlice incelenmiş ve incelendiğinde iddia edildiği gibi senetler üzerinde yer alan her iki imzanın birbirinin aynısı olduğu tespit edildiğini, dava görevli mahkemede açılmadığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesini, davaya konu senetlerde davacının imzasının olmadığı, her iki imzanın aynı şahsa ait olduğu hususlarından iş bu dava dilekçesinin tebliği ile haberdar olduğunu, müvekkilinin dava konusu olayda tamamen iyi niyetli olduğu, bugüne kadar yapılan işlemlerin tamamı arz edildiği üzere sehven yapıldığını, mevcut olayda müvekkili de mağdur olmuş ise de davacının da mağduriyetine sebebiyet vermemek adına huzurdaki davayı kabul ettiğini, davanın görevli mahkemede açılmamış olması ve iş bu davayı açmakta davacının hukuki yararının bulunmaması sebebi ile dava şartı yokluğundan davanın usulden reddini, davanın usulden reddedilmemesi ve esasına rü’yet edilmesi halinde ise davacının borçlu olmadığı yönündeki iddiasını kabul ile müvekkili yönünden yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.
İstanbul …İcra Dairesi’ni … esas sayılı dosyası getirtilmiş, davalı hakkında; 660.000-TL’si asıl alacak 240.148,33-TL işlenmiş avans faizi olmak üzere toplam 900.148,33-TL’nın %10,50 yasal faiziyle tahsilinin talep edildiğini görülmüştür.
Takibe konu bonoların incelenmesinde; 29.08.2012 tarih 30.09.2012 vade tarihli 500.000-TL bedelli keşideci .., Lehtarın …. A.Ş,29.08.2012 tarih 30.09.2012 vade tarihli 160.000-TL bedelli keşideci …, Lehtarın …. Tic. A.Ş olduğu senet üzerinde lehtar altında davacı … ismi bulunduğu, ve 2 adet imza bulunduğu görülmüştür.
İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/12/2016 tarihli 2015/1015 Esas 2016/618 Karar sayılı kararıyla davalının davayı kabul beyanı dikkate alınarak davanın kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasında takibe konu senet miktarları olan ve işlemiş faiz bulunan toplam 900.148,33-TL yönünden borçlu olmadığının tespitine, davacının kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile 180.029,66-TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verdiği, davacı lehine 24.977,96 TL nisbi vekalet ücretine hükmettiği görülmüştür.
Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; icra dosyasında davacıya tebligat yapılmadığını, davacının icra mahkemesine başvurarak şikayet yoluna gitmesi ve imzası bulunmadığından kendisi hakkında ödeme emrini ve takibi iptal ettirmesi gerekirken Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde menfi tespit davası açmasının hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiğini, hukuki yararının bulunmadığını, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, kötüniyet tazminatı şartlarının oluşmadığını, cevap dilekçesiyle birlikte duruşmadan önce davayı kabul ettiklerini, yargılama giderlerine mahkum edilmelerinin yasaya aykırı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevap verdiği; müvekkilinin dava açmakta hukuki yararının bulunduğunu, mahkemenin görevli olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiğini beyanla istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE:
Menfi tespit talepli davada;İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/12/2016 tarihli 2015/1015 Esas 2016/618 Karar sayılı kararı ile davalı vekilinin cevap dilekçesinde davayı kabul beyanı üzerine davanın kabulüne, davalının kötü niyetli olduğu kabul edilerek %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verildiği, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurularak icra dosyasında davacıya tebligat yapılmadığını , borçlu davacının, imzası bulunmadığından bahisle icra mahkemesinde şikayet yoluna başvurması gerekirken menfi tespit davası açılmasının hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini, kötü niyet tazminatı şartlarının oluşmadığını, ilk duruşmadan önce davayı kabul ettiklerinin dikkate alınmadığını beyanla istinaf talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu icra takibinin, bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü icra takibi olduğu ve davacı borçlunun isminin takip talebi ve ödeme emrinde yazılı olduğu ancak henüz edeme emri tebliğ edilmediği, kaldı ki İİK 72/1 maddesinde icra takibinden önce de menfi tespit davasının açılabileceğinin düzenlendiği, takipten önce menfi tespit davası açılabilmesi için, borçlunun borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer hukuki yararının bulunması gerektiği, davacının adresinin bildirilerek kendisine ödeme emri tebliğinin her an mümkün bulunduğu, davacının icra takibine muhatap olma tehdidinden kurtulmak için dava açmakta hukuki yararının bulunduğu, kanaatiyle davalı vekilinin menfi tespit davasının hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğine yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı borçlunun isminin takibe konu bonoların ön yüzünde kefil olarak yazılı olduğu, davalı alacaklının bonolarda lehtar olduğu ve bonoların lehtarın huzurunda düzenlenmiş olmasının asıl olduğu, davalı alacaklının senedin ön yüzünde bulunan iki imzanın da keşideciye ait olduğunu, kefilin imzasının bulunmadığını bilmesi gerektiği, davacıya karşı icra takibi başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğu, kötü niyet tazminatı şartlarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Davalı vekilinin davaya cevap dilekçesinde davayı kabul ettiği göz önüne alınarak , ilk derece mahkemesi’nin de Harçlar Kanunu 22. Madde gereğince 1/3 oranında karar ve ilam harcına ve karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6. Maddesi gereğince tarife ile belirlenen ücretin yarısına hükmettiği, yargılama giderlerinin davanın açılmasına sebebiyet veren davalıya yükletilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı kanaatiyle davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/11/2018