Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1015 E. 2018/2435 K. 14.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1015 Esas
KARAR NO : 2018/2435
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2016
NUMARASI : 2014/671 2016/1457
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
KARAR TARİHİ: 14/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma açılarak yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin kaporta parçaları kabin ve benzeri yedek parça üreten ve pazarlayan bir firma olduğunu, bu parçaların üretiminde kullanılan SMC (hamur ham maddesi)’yi uzun süredir davalı şirketten satın almakta olduğunu, ancak 2013 yılı başından bu yana davalıdan alınan bu maddelerin ayıplı olduğunu, müvekkilince üretilip sattığı ürünlerin edilmesi neticesinde anlaşıldığını, konu ile ilgili hasar tespiti yaptırdıklarını ve müvekkilinin uğradığı maddi zararın 41.300,00 TL olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin iade edilen ürünler nedeniyle maddi zarara ve müşteri kaybına uğradığını, yapılan tespit işleminde malların ayıplı olduğunu ve bunun ham maddeden kaynaklandığının anlaşıldığını, söz konusu davalıdan satın alınan ve kullanılmayan 4.965,00 kg ham maddenin bedelinin davalıya ödendiğini, bu ham maddelerin değerinin 22.145,26 TL olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının satmış olduğu ayıplı ham madde nedeniyle 210.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkilinden aldığı ham maddenin teslim tarihi ile gerek tespit, gerekse işbu davanın açıldığı tarih arasında yasanın öngördüğü irade, ihbar ve ihtarda bulunma süresi geçirildiğinden öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacının iade faturalarından ve beyanlarından anlaşıldığı üzere hata olan mamüllerin araçlarda kullanılan tampon türü büyük mamüller olduğunu, iade faturalarında küçük parçaların yer almadığını, eğer kendilerince satılan ham maddaler ayıplı ise bu ayıbın her türlü mamülde görülmesi gerektiğini, bu durumun davacının ham maddeleri yanlış yerde kullanmasından kaynaklandığını açıkça gösterdiğini, davacının malzemeyi yanlış yerde kullandığını, büyüyen malzemenin kullanması gereken üretimde küçülen malzemeyi kullandığını, davacının bu davranışının ticari ahlaka uymadığını, Kimya mühendisleri tarafından yapılacak inceleme sonucunda gerçeğin ortaya çıkacağını, davacının yasal süreler içerisinde iade ya da ayıplı mal talebi ve bilgisi iletmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davalı tarafından davacıya satılan ürünlerdeki ayıbın üretimden kaynaklı gizli ayıp olduğu, bu ayıbın en erken davacı tarafça ham maddenin mamul üretiminde kullanılması ile anlaşılabileceği, davacı tarafından üretim sonrasında iade faturası kesildiği ve davalı tarafça da bu faturanın kabul edilmeyip iade edildiği, davacının ayıplı mal satışından dolayı zarara uğradığı, bu zararının 189.086,34 TL olup davacının cari hesaptan kaynaklı 19.739,78 TL borcu bulunduğu, bu borcun düşümü sonucu davacının maddi zararının 169.346,56 TL olduğu, manevi tazminat koşullarının gerçekleşmediği gerekçeleriyle maddi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulüne, 169.346,56 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
Davacı vekili, istinaf sebebi olarak dava konusu ürünlerin gizli ayıplı olduğunun subuta erdiğini, müvekkilinin ayıpla ilgili basiretli bir tacir gibi davranıp gerekli özeni gösterdiğini ve TTK ve BK’daki yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ayıp ihbarının süresinde yapıldığını, fatura ve tanıklarla sabit olduğunu, manevi tazminat isteminin reddinin hakkaniyete aykırı olup manevi tazminat talebinin kabulü gerektiğini, ayrıca müvekkilinin davalı şirkete 19.739,78 TL borçlu olduğu yönündeki kararın somut duruma aykırı olup bu miktarın müvekkilinin alacağından düşülmemesi gerektiğini, yine müvekkilinin elinde kalan 4965 kg ayıplı ham maddenin davalı şirketten 1.75 TL’lik kur üzerinden satın alındığı dikkate alınarak müvekkilinin bedelini ödediği ancak elinde kalması sebebiyle uğradığı ve ham maddeden kaynaklı toplam zararının nazara alınarak müvekkilinin uğradığı zarar olarak kabul edilmesi gerektiği ve bu tutarın da 22.145,26 TL olduğu hususunun dikkate alınması gerektiğini bildirmiştir.
Davalı vekili, istinaf sebebi olarak davacının müvekkilinden aldığı ham maddelerinin bir türü “SMC CLASSA” denilen büyüyen ham madde ” SMC LC” denilen küçülen ham madde olduğunu, davacının büyüyen ham madde kullanacakken küçülen ham madde sipariş verdiği ve küçülen ham maddeyi kullanarak ürettiği araç tamponlarının vidalama yerlerinin araç ile üst üste örtüşmemesine yol açtığını, işçilik hataları sonucu malların bozuk çıkmasına davacının sebebiyet verdiğini, kaldı ki davacının TTK 23/C maddesindeki sürelerde ayıbı ihbarı etmediğini, dava dilekçesinin 2.sayfasının 3 numaralı maddesinde ve diğer bölümlerinde üretimde malzemelerin kırıldığı, kalıplara yapıştığı, üzerindeki boyanın akdığı, vs. gördüklerini söylediğini, yani davacının üretim aşamasında hata ve kusurları gördüğünü, buna rağmen mamulleri üreterek satışa sunduğunu, 21/09/2016 tarihli raporun ikinci sayfasının 3.paragrafından itibaren kimya bilirkişisi .. .nin özetle; üretilen ham maddenin çekme miktarlarının üretimden kısa süre sonra kendisini gösterebileceğini, malı satmadan ölçüm yapmamasının hata olduğunu, hatalı ve bozuk üretilen malın bu haliyle satılmasının zararı arttırdığını ve davacının bu yönde kusurlu olduğunu belirttiğini, davacının hata ve kusurları ilk gördüğünde üretimini durdurup satış yapmasaydı zararın bu denli büyük olmayacağını, ayrıca ayıp ihbarının TTK’nun 18.maddesi uyarınca noter, taahhütlü mektup, telgraf veya elektronik imza kullanılarak elektronik posta yolu ile yapılması gerektiğini, iade faturası düzenlenmesinin sürenin geçmiş olmasını bi yana müvekkiline tebliğ ve teslim edilmiş hiçbir faturanın bulunmadığını, yine davacı tarafından dosyaya sunulan iade faturası üzerinde iptal ibaresinin bulunmasının bu faturanın iptal edildiğini gösterdiğini, iade faturasının süresinde olmadığını, kaldı ki iade fatura bedelinin de sadece 41.000 TL olduğunu, davacının kusurlu davranışları sonucu zararın üç dört kat arttığını ve bunun da müvekkiline yüklendiğini, yine her iki raporda da üretilmiş ve satılmış malların davacıya iade edilmeyip dava dışı olan …. Oto… Ltd. Şti unvanlı başka bir firmaya iade edildiğini, yine bu dava dışı firmaya kesilen iade faturalarının içeriğinin hiç dikkate alınmadığını, bu firmaya kesilen iade faturalarının müvekkilinin verdiği iade faturalarına konu malların müvekkilinin verdiği ham madde ile mi yoksa başka bir ham madde ile mi üretildiğinin değerlendirilmediğini, yine dava dışı bu firmanın davacıya iade faturası kesmediğini, hem davacı şirket ile dava dışı …Ltd. Şti’nin ayrı tüzel kişilik olduğunu, her iki şirketin aynı kabul edilmesinin hatalı olduğunu, üretim aşamasında görülen ayıba rağmen üretime devam etmenin hatalı malı kabul anlamına geldiğini, yine bilirkişi tarafından hatanın üretim bitince belli olacağı düşünülse bile en azından satış öncesi fiyatının belirlenmesi ve zararın da buna göre değerlendirilmesi gerektiğini, dava dışı … Otomotivin malları ayıplı hali ile kabul etmiş sayılacağını, bu nedenle de davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
Konya 3.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/37 D.İş sayılı tespit dosyasına sunulan bila tarihli iki kişilik bilirkişi raporunda; davacı tarafından üretilen ürünlerde meydana gelen hataların kalıp, pres gibi makina veya donanımdan kaynaklanmadığı, imalat parametrelerinin özellikle presleme, sıcaklı ve süresinin SMC hamurunun bileşimine göre belirlenmesi gerektiğinden, yani ham maddeye bağlı olduğundan alınan partideki ham madde bileşenlerindeki herhangi bir eksiklik ya da farklılık nedeniyle hataların oluştuğunu, hatalı parçaların detaylı deneyler sonucunda SMC ham maddesindeki homojensizlik eksiklik ya da farklılık net bir şekilde belirlenebilir şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; davalı defterlerinde davacıdan 19.739,76 TL alacak kaydının bulunduğu, davacı tarafından düzenlendiği belirtilen 02/05/2013 tarihli ve 41.300,00 TL tutarındaki iade faturasına davalı kayıtlarında rastlanmadığı, bu faturanın üzerinde iptali ibaresinin olması nedeniyle faturanın iptal edilmiş olduğu yönünde kuşkularının olduğu, bu hususun davacı defterlerinden tespit edilmesi gerektiği, davacının , davalıdan 2013 yılında 86.954 kg SMC malzemesi aldığı, 1664 kg’mını iade ettiği, neticede 85.290 kg alış yaptığı, ancak bu miktar ve tutarın ne kadarının varsa ayıplı olduğu, ne kadarının kullanıldığı, ayıp içeren tutar ile iade edilen malların uyumlu olup olmadığı bilirkişi raporu ile tespite dilebileceğinden , davacının davalıdan aldığını iddia ettiği ham madde ile ürettiği malları satmış olduğu firmalardan iade aldığına ilişkin dava dosyasına konulan faturaların 189.086,36 TL olduğu, ancak bu faturaların davacıya değil, dava dışı … Otomotiv Ltd. Şti’ne düzenlendiği, her ne kadar davacı ile bu firmanın adresi aynı ise de, her iki şirket arasındaki bağın ortaya konması gerektiğini, iade edilen bu malların ne kadar kısmının davacı şirketten temin edildiğinin tespit edilmesi gerektiği yolunda görüş bildirilmiştir.
Konya Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılan talimat sonucu aldırılan üç kişilik 10/03/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ile davalının 2012 ve 2013 yılında ticari ilişki içinde bulundukları, 31/12/20123 tarihi itibariyle davacının davalı şirkete 68.130,58 TL borçlu olduğu, 2013 yılında ticari ilişkinin 25/04/2013 tarihine kadar devam ettiği, bu tarih itibariyle davacı şirketin davalıya 19.739,78 TL borçlu olduğu, davacı şirketin yurt içi pazarlama şirketi …. Ltd. Şti’nin müşterilerine iade edilen 4 adet faturadaki 189.086,34 TL’lik faturaların …Otomotiv Ltd. Şti’nin müşterilerinin cari hesabından düşülerek kaydedildiği, davalı tarafın ürettiği ham madde ile ilgili teknik bilgiyi paylaşmadığını, davacı tarafın da ham maddeye yönelik yeterli kalite kontrolü bulunmadığı, dava konusu ham madde ile ilgili muhtemel raf ömrü tamamlandığından davalı tarafın bilimsel mütalaada belirtilen proses öncesi analizlerin yapılma imkanının kalmadığı, dava konusu hatalı parçaların mekanik özellikleri ile ilgili analizlerden sonra daha anlamlı yorumlar yapılabileceğini, ham maddenin ayıplı olduğu, bunun üretimde kullanıldıktan sonra ayıbın bilinebileceğinden ayıbın gizli ayıp olduğu ve ayıbın da en erken parçalar üretildikten sonra öğrenilebileceği, muayene ve ihbar külfetinin TTK 23/c’ye değil TBK 223/2 maddesine tabi olduğu, sonradan tespit edilen ayıbın hemen satıcıya bildirilmesinin yeterli olup alıcının iade faturaları keserek bunu yerine getirdiği, buna göre davacının ayıba karşı ve tekeffülden dolayı seçimlik haklarını kullanabileceğini, TBK 220/2 ye göre ayıplı malların neden olduğu zararların istenebileceği yolunda görüş bildirilmiştir.
Yukarıdaki üç kişilik bilirkişi heyetine teknik bir bilirkişi (Kimyacı) ‘nin katılımıyla hazırlanan 21/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davalı tarafından davacıya satılan SMC (hazır kaplama hamurlarının ) ‘nin hatalı olduğu ve 1 Mart 2015 tarihli raporun sonuç bölümündeki görüşlerinde herhangi bir değişiklik olmadığının bildirildiği görülmüştür.
Kimya Yüksek Mühendisi … tarafından düzenlenen 21/09/2016 tarihli raporunda; davalının davacıya sattığı mallar yönünden ürün analizi sunmadığı, davacı firmanın da ham madde alırken teknik şartname oluşturması ve bu şartnameye uygun ürün alması ve yine aldığı ürünleri mutlaka kendi kontrol laboratuvarında test etmesi ve üretmiş olduğu ürünleri de yine kalite kontrol testlerine tabi tuttuktan sonra müşterilerine göndermesi gerektiği, davacının bu kusurları olmasaydı tazminat miktarının daha düşük olabileceğini, davacı firmanın müşterilerinden iade aldığı bahsi geçen ürünlerin aşikar olduğu yolunda görüş bildirilmiştir.
24/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda; önceki raporlarda bir değişiklik olmadığı kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE:
Dava, ayıplı satıma dayalı maddi ve manevi tazminat davasıdır. Davacı taraf, davalıdan satın aldığı malların ayıplı olduğunu sonradan anladıklarını, durumu hemen davalıya bildirdiklerini, ancak davalının iadeyi kabul etmediğini belirterek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davacı taraf malların ayıplı olduğunu iddia etmiş olduğundan öncelikle ayıbın varlığının ve niteliğinin değerlendirilmesi gerekir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında satıma konu malın ham madde olduğu için ürün haline dönüştürüldükten sonra ancak ayıbın anlaşılabileceğini, bu nedenle üretim aşamasında anlaşılamayacağını belirtmişlerdir. Yine dosyaya kazandırılan bilirkişi raporlarında ayıbın gizli ayıp olduğu yolunda tespit yapılmış ve davacı tarafın kestiği iade faturalarıyla ayıp ihbarında bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği yolunda kanaat bildirilmiştir. Mahkemece de bilirkişilerin bu görüşleri esas alınarak davacı tarafın talepleri kısmen kabul edilmiştir. Dosya içeriğinden ve alınan bilirkişi raporlarından davacı ile davalı arasında 2012 ve 2013 yılları arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafın 2013 yılı başına kadar davalıdan alınan mallarda sorun çıkmadığını, 2013 yılında alınan mallarda ise sorun çıktığını ileri sürdüğü görülmüştür. Taraf defterleri üzerinde alınan raporlarda davacının, davalıya 3 adet iade faturası kestiği, bunların 13/06/2012 tarihli, 11.036,26 TL, 27/07/2012 tarihli, 8.691,07 TL ve 24/04/2013 tarihli 7.811,88 TL bedelli faturalar olduğu, faturalar toplamının 27.539,22 TL olduğu, ayrıca davacı tarafından düzenlenen 02/05/2013 tarihli 41.300,00 TL bedelli iade faturasının da davalı defterlerinde kaydına rastlanılmamış olup üzerinde iptal edildiği yönünde ibare bulunduğu yolunda 16/03/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda tespit yapıldığı ve alınan raporda bu faturanın iptal edildiği yönünde kuşku bulunduğu kanaatinin belirtildiği görülmüştür. Öte yandan dava dışı şirketlerin davacının, yurtiçi ve yurtdışı pazarlama şirketi olarak kurulduğu belirtilen … Otomotiv Ltd. Şti’ne ise dava dışı müşterilerden 09/05/2013, 30/04/2013,29/06/2013 ve 01/07/2013 tarihli iade faturalarının düzenlendiği anlaşılmıştır. Ne var ki ilk derece yargılamasında dava dışı …Otomotiv Ltd. Şti’nin davacıya iade faturası kestiği, yahut kendisine iade edilen mallar nedeniyle ödeme talebinde bulunduğu ve davacı tarafından dava dışı ….Otomotiv Ltd. Şti’ne ödeme yapıldığına dair bir delil sunulmadığı gibi, mahkemece de bu konuda bir belirlemeye gidilmemiştir. Sadece istinaf aşamasında davacı vekilince sunulan dava dışı ….Otomotiv Ltd. Şti tarafından alınan 15/07/2013 tarihli kararda zararları olan 189.086,34 TL bedelin davacıdan tahsil edilmesi konusunda karar alındığı ve yine dava dışı….Otomotiv Ltd. Şti’nce düzenlenen 15/07/2013 tarihli tahsilat makbuzuyla ayıplı mal bedelinin davacıdan tahsil edildiğine ilişkin makbuz sunulduğu görülmüştür. Söz konusu belgeler adi yazılı belge niteliğinde olup her zaman düzenlenmesi mümkün olduğundan ve ilk derece yargılamasında incelenen davalı defterlerinde dava dışı ….Otomotiv Ltd. Şti’ne ödeme yapıldığına dair bir tespit yapılmadığından ve HMK’nun 357/1-son maddesi uyarınca ilk derecede ileri sürülmeyen hususlar ile yeni delillerin istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceğinden dairemizce dikkate alınmamıştır. Öte yandan davacı taraf Konya 3.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/37 D.İş sayılı dosyasında tespit talep etmiş, tespit bilirkişisinin 17/06/2013 tarihinde düzenlediği raporun davacı tarafa 20/06/2013 tarihinde tebliğ edildiği, bu davanın ise 15/07/2013 tarihinde açıldığı görülmüştür. 6102 Sayılı TTK’nun 23/1-c maddesi uyarınca malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkca belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmek ve bu inceleme sonunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak içinn durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK’nun 223.maddesinin 2.fıkrası hükmü uygulanır. 6098 Sayılı TBK’nun 223/2 maddesi ise alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa hemen satıcıya bildirilmelidir. Bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır şeklindedir. Somut olayda satılan ürünlerde açık ayıp mevcut değildir. Ancak davacı da aldığı ürünleri üretime geçmeden önce incelettirmiş değildir. Yine bir an için satıma konu malların sadece ürün haline geldikten sonra ayıbın ortaya çıkabileceği kabul edilse bile davacı taraf TBK’nun 223/2.maddesinde öngörülen derhal bildirme yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Zira tespit raporunu tebliğ aldığı 20/06/2013 tarihi ile dava tarihi olan 15/07/2013 tarihi arasındaki süre gözetildiğinde, davacının derhal bildirimde bulunduğu söylenemez. Öte yandan davacı tarafından davalıya düzenlenen iade faturalarının ihbar anlamına gelse bile az önce de belirtildiği üzere davacının, davalıya düzenlediği iade faturaları 4 adet olup, bunlardan 2 tanesi 2012 yılına aittir – ki davacı taraf davalıdan 2013 yılında alınan mallarda sorun çıktığını ileri sürmüştür- 2013 yılına ait olan iade faturalarından 7.811,88 TL’lik faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu ve bu tutarın cari hesaptan düşmesi neticesi davalının kendi kayıtlarında davacıdan 19.739,76 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği 16/03/2015 tarihli bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır. Davacının düzenlediği 02/05/2013 tarihli 41.300,00 TL bedelli iade faturasının ise üzerinde iptal ibaresi yazdığından ve davalı tarafa usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiği ispatlanamadığından ve bu fatura davalı defterlerinde yer almadığından bu faturaya da dairemizce itibar edilmemiştir. Öte yandan maddi tazminata hükmedilebilmesi için somut olarak davacının zarara uğradığının da ispatı gerekir. Dava dışı müşteri diye nitelendirilen 3.kişiler tarafından dava dışı … Otomotiv Ltd. Şti’ne iade faturalar düzenlenmiştir. … Otomotiv Ltd. Şti tarafından davacıya yapılan bir iade veya davacının bu şirkete yaptığı bir ödeme ilk derece aşamasında ileri sürülmemiş ve bu konuda da delil de sunulmamıştır. Yukarıda belirtildiği üzere istinaf aşamasında bu konuda delil ileri sürülmüş ise de, yine yukarıda belirtilen gerekçeler ile bu deliller dikkate alınmamıştır. Bir başka anlatımla davacı, dava tarihi itibariyle zarara uğradığını usulüne uygun delillerle kanıtlayamamıştır.
Yukarıda yapılan bu açıklamalar gözetildiğinde, davalı tarafın istinaf talepleri yerinde görülmüştür.
Davacı tarafın istinafı ise reddedilen manevi tazminat, kendisinin davacıya 19.739,78 TL borçlu olduğunun doğru olmadığı ve kendisinde kaldığı belirtilen 4.965 kğ’lık mal bedeline ilişkindir. İlk derece mahkemesince gerekçede yapılan keşfe ve bilirikşi incelemesine davacı tarafın da katıldığı, söz konusu 4965 kğ’lık madde ile ilgili olarak tespit ve incelemenin yapılmadığı, davacının bu husustaki iddialarını ispat edemediği sonucuna varıldığı belirtilmiş olup bu kalem alacağının da kanıtlanamadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi yerinde olduğundan bu istinaf talebi yerinde değildir. Yine davacının kendi defterlerinde davalıya 19.739,78 TL borçlu gözüktüğünden bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Yine yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında, somut olay bakımından davacının zaten alacağını kanıtlayamadığı gibi, manevi tazminatın da şartları oluşmadığından manevi tazminata yönelik istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir.
Yapılan istinaf yargılaması ve ilk derece aşamasında toplanan deliller dikkate alındığında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
3-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/671 Esas 2016/1457 Karar sayılı kararının kaldırılmasına,
4-Davanın reddine,
İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN;
5-Alınması gereken 35,90 TL harcın, peşin alınan 4.269,40 TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 4.233,50 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
6-Maddi tazminat yönünden davalı vekili lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 18.550,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Manevi tazminat yönünden davalı vekili lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 202,80 TL posta ve tebligat masrafı ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.202,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İSTİNAF YARGILAMASI YÖNÜNDEN;
10-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine,
11-Alınması gereken 35,90 TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
12-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
13-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 39,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 124,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
14-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
15-Gerek ilk derecede, gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.14/11/2018