Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/930 E. 2023/1161 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/930
KARAR NO: 2023/1161
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/01/2023
NUMARASI: 2020/620 Esas, 2023/81 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 25/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinin temerrüt nedeniyle feshinden kaynaklı iş bedelinin iadesi için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuş, Dairemizin kaldırma kararından sonra mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili mahkemenin 2016/301 Esas sayılı dosyasına verdiği 21/03/2016 tarihli dilekçesiyle, müvekkilinin taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince iş bedelinin tamamını davalı yükleniciye süresinde ödediği halde, davalının üstlendiği edimlerinin bir kısmını eksik ifa ettiğini, bir kısmını ise hiç yapmadığını, sözleşmenin imzalanması ile 90 gün içinde teslim edilmesi gereken işin sürenin üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen halen teslim edilmediğini, bu süre içinde davalının mail ve ihtar yolu ile defalarca uyarılmasına karşın, işin bitirilmemesi üzerine müvekkili tarafından İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1785 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti yapıldığını, düzenlenen 07/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda sözleşme kapsamında yapılması gereken 3 işten …-… e-ticaret sitesinin eksik yapıldığının, … portalı ve mobil uygulamaların ise hiç yapılmadığının belirlendiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalıya gönderilen Kartal …Noterliği’nin 30/01/2015 tarihli, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin tek taraflı olarak fesh edildiğinin bildirildiğini, sözleşme feshedildiğinden müvekkili tarafından davalıya ödenen iş bedelinin tahsili için davalı hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, davalının icra inkar tazminatından sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında davacı şirketin onayını gerektiren hususlar dışındaki tüm işlerini tamamladığını, hatta test amaçlı canlı kullanıma dahi geçtiğini, canlı kullanıma açılmış olan e-ticaret sitesi ve yönetim paneli bilgilerinin davacı şirket ile paylaşıldığını, davacı şirketin testleri sonucunda tespit ettikleri sorunlar ve iyileştirme taleplerinin kendilerine mail üzerinden de aktarılmış olmasının aktif olarak e-ticaret sitesinin kullanıldığını gösterdiğini, mobil uygulamalar ile … portalının tamamlandığını, kullanıma açılabilecek durumda olduğunu, sözleşmedeki işin tamamlanması için öngörülen 90 günlük süre içerisinde web sitesinin hazırlandığını, ancak davacının sözleşme dışı istekleri nedeniyle sürecin uzadığını, davacı tarafın müvekkili şirketin yerine getirmediğini ileri sürdüğü yükümlülüklerin sözleşme kapsamında yer almayan işler olduğunu, bu sözleşme dışı taleplerin ifası için müvekkilinin 3.şahıslara 53.100,00 TL ödemek zorunda kaldığını, sözleşmede belirtildiği üzere sözleşmeye dayanan hizmetin davalı şirket tarafından tam anlamıyla sunulabilmesinin davacı şirketin, malzemeyi eksiksiz ve kusursuz şekilde teslim etmesine bağlı olduğundan bu edimini yerine getirmeyen davacı tarafından ileri sürülen taleplerin haksız olduğunu, icra takibi ve dava tarihi itibarı ile feshedilmiş bir sözleşme olmadığını, davalı şirkete sözleşmenin feshine ilişkin bir bildirim ya da ihtarname ulaşmadığını savunarak davanın reddi ile davacı aleyhinde kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 23/01/2018 tarih, 2018/79 Karar sayılı karar ile, davanın kısmen kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasından davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 12.390,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talep ile yasal şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Yerel mahkeme kararına karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Dairemizin 12/10/2020 tarih ve 2016/301 Esas, 2018/79 Karar sayılı kararı ile, davacının işin yüklenici tarafından eksik ve ayıplı teslim edildiğini ileri sürdüğü ve 07/12/2015 tarihli tespit bilirkişi raporunda; işin eksik yapıldığı tespit edilmiş ise de, gerek tespit raporunda, gerekse mahkemece alınan bilirkişi kurul raporlarında, eserin kullanılamayacağı veya hakkaniyet gereği iş sahibinin kabule zorlanamayacak derecede ayıplı olup olmadığı hususlarının değerlendirilmediği gibi, 30/01/2015 ihtarname tarihinde eserin ne durumda olduğunun tespit edilmediği, kaldı ki yargılama sırasında alınan 20/04/2017 tarihli bilirkişi kurul raporunun davalı tarafın bilgisayarları üzerinde yapılan inceleme akabinde hazırlandığının tespit edildiği belirtilerek mahkemece, davacının bilgisayarları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak, eserin 30/01/2015 fesih tarihi ile 07/12/2015 tespit tarihindeki durumunun saptanması, fesih tarihi itibariyle işin tamamlanıp tamamlanmadığının tespit edilmesi, ayrıca tespit raporunda belirlenen eksikliklerin eserin kullanımına engel oluşturup oluşturmadığı, eserin kullanılamayacağı veya hakkaniyet gereği iş sahibinin kabule zorlanamayacak derecede ayıplı olup olmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı üzerine, yerel mahkemece verilen 26/01/2023 tarihli karar ile, Dairemizin kaldırma kararı sonrası kaynak kodlarının bulunduğu firma olan ..’ten kodların istendiği ve kayıtların bilirkişi heyetine tevdi edildiği, 05/09/2022 tarihli ek rapor alındığı, mahkemece karara dayanak alınan bu raporda; … San. ve Tic.A.Ş’ den sunulan CD’nin davaya konu web sitesine ilişkin olmadığı, ancak İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1785 D.iş numaralı dosyasındaki tespit raporunda incelemenin IP adresinde yer alan web sitesi üzerinde yapıldığı, mahkemece daha önce bilirkişiler tarafından davalı bilgisayarlarda incelemenin yapıldığının belirtildiği ve alınan raporda dava konusu yazılım teknik yapısından dolayı her bilgisayarda aynı davranışı göstereceği için inceleme başka bir bilgisayarda yapılsa dahi farklı bir sonuç oluşturmayacağı,yapılan değerlendirmede davaya konu projeye ilişkin olarak 13/11/2015 tarihinde “…” numaralı IP adresinde yer alan web sitesi üzerinde gerçekleştirilen ve 07/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda yer verilen tespitler yer aldığı, söz konusu raporda ise; … E-Ticaret Sitesinin eksik yapıldığı, … Portalının hiç yapılmadığı, mobil uygulamaların mevcut durum itibariyle hiç yapılmadığının tespit edildiği, projenin bu şekilde davacı tarafından kabul edilmesi ve kullanılması mümkün olamayacağı, proje üzerinde son güncellemenin ne zaman yapıldığı hususunun tam olarak tespit edilmediği, dolayısıyla incelenen projenin taraflar arasındaki ilişkinin devamı sırasında hazırlanmış son hali olduğu ve üzerine sonradan eklemeler yapılmadığının ispata muhtaç olduğunun belirtildiği sonuç itibariyle; Dairemizin kaldırma kararında eserin fesih tarihi ile tespit tarihindeki durumunun saptanması istenilmişse de, davaya konu projenin süreli bir iş olduğundan ve eserin 30/01/2015 fesih tarihi ve 07/12/2015 tespit tarihindeki durumunun saptanmasının mümkün olmadığı, gelinen aşamada projenin bu tarihlerdeki durumlarının saptanmasının mümkün olamayacağı, önceki raporlarda yapılan tespitlerde dava konusu sitenin sözleşme süresinde tamamlanmadığı ve eksik yapıldığı, portalın hiç yapılmadığı ve yine mobil uygulamaların hiç yapılmadığının tespit edildiği, işin yüklenici tarafından eksik ve ayıplı olarak teslim edildiği, bu haliyle davacı tarafından işin kabul edilmesi ve kullanılmasının mümkün olmadığı değerlendirmeleri neticesinde eserin hiç kullanılamayacağı ve işin kabule zorlanamayacak derecede ayıplı olduğu, belirtilen eksikliklerin eserin kullanımına engel oluşturacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamına, alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiği, likit ve belirlenebilir olmadığından şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, müvekkili şirketin, karşı tarafın onayını gerektiren hususlar dışında işlerini tamamladığını, hatta test amaçlı canlı kullanıma dahi geçtiğini, canlı kullanıma açılmış olan e-ticaret sitesi ve yönetim paneli bilgilerinin davacı şirket ile paylaşıldığını, davacı şirketin canlıdaki testleri sonucunda tespit etmiş olduğu sorunlar ve iyileştirme taleplerinin taraflarına mail üzerinden de aktarılmış olmasının aktif olarak e-ticaret sitesinin kullanıldığını gösterdiğini, mail yazışmalarında web sitesi ve yönetim panelinin canlı test ve kullanıma uygun linkler paylaşıldığını ve bu şekilde web sitesinin fiili tesliminin gerçekleştiğini, kaldı ki bu teslime takiben davacı tarafından ek geliştirmeler için müvekkili şirkete yine mail ile bildirimde bulunulduğunu, bu nedenle davacının sözleşme gereği tamamlanan kısım için ürünü kabul ettiği herhangi bir ayıp ihbarında bulunmamasından ve müvekkili şirketin temerrüde düşürülmemiş olmasından da anlaşılacağını, öte yandan süresinde ayıp ihbarında bulunulmamasının mecburi sonucunun davanın reddi olacağının yerleşik Yargıtay içtihadı ile de sabit olduğunu, davacının sözleşme dışı taleplerinin ilk derece mahkemesi nezdinde sözleşme kapsamında davalı müvekkiline yükletilmesinin hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf talebinde bulunulmuştur. Uyuşmazlık 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında 07/08/2014 tarihli sözleşme imzalanmış olup, bu sözleşme ile davalı yüklenici sıfatıyla, davacı şirketin mevcut web sitesini güncelleme, mobil uygulamaların … ve … platformlarında geliştirilmesi, hizmete sunulması ve bu işlerin bir bütün olarak her bir modül için tanımlanan bitiş tarihlerinde test süreçleri dahil teslimi işini üstlenmiştir. Sözleşmenin “projenin kapsamı” başlıklı 4.maddesinde, … Projesinde 3 aşama olduğu açıklanmıştır. Bunlar, … sitesi, … Portalı ve mobil uygulamalardır. Somut olayda, taraflar arasında akdi ilişki uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasında sözleşmeye ve sözleşme bedeline, iş bedelinin tamamının davacı tarafından davalıya ödendiğine ilişkin bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, işin süresinde bitirilip bitirilmediği, işin usulünce teslim edilip edilmediği, davacı tarafın ek taleplerinin sözleşme kapsamında kalıp kalmadığı, yapılan işte eksik ve ayıp bulunup bulunmadığı, ayıp var ise niteliği ve ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususlarında toplanmaktadır.Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Yüklenicinin bedele hak kazanabilmesi için eseri, sözleşmede kararlaştırılan biçimde, amacına, fen, sanat ve teknik kurallara uygun olarak tamamlayıp teslim etmesi zorunludur. Davalı, işin süresinde tamamlanarak 07/11/2014 tarihinde davacı iş sahibine teslim edildiğini, teslimi geciken işin davacının sözleşme kapsamında olmayan ek değişiklik taleplerine ilişkin olduğunu ileri sürmüş, davacı ise taleplerinin işin davalı tarafça eksik ve ayıplı yapıldığını, sözleşme kapsamında olmayan iş talebinde bulunduklarını savunmuştur. 4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir. O halde, somut olayda, işin süresinde teslim edildiğini ispat yükü davalı yüklenicidedir. Bu kapsamda yapılan incelemede; taraflar arasında 07/08/2014 tarihinde imzalanan sözleşme kapsamında yazılımın teslim süresinin 90 gün olduğu, takip eden 10 gün süresince yazılımın test işlemlerinin tamamlanacağı konusunda anlaşma sağlanmıştır. Buna göre sözleşmenin 5. Maddesi gereğince, işin 07/08/2014 sözleşme tarihine 90 gün eklenmesi suretiyle 07/11/2014 tarihinde bitirilerek davacı iş sahibine teslim edilmesi ve aynı madde gereğince işin davacı iş sahibine tesliminden sonra 10 gün içinde testlerinin tamamlanması gerekmektedir. Davacı tarafça davalı yükleniciye gönderilen Kartal … Noterliği’nin 30/01/2015 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesinde; işin süresinde teslim edilmediği ihtar edilerek işin teslimi için davalıya 15 günlük ek süre verildiğinden, bu ek sürenin ihtarname tarihine eklenmesi ile işin teslim tarihi 15/02/2015 tarihi olarak belirlenmiştir. Dosya kapsamında bulunan, davacı tarafın 09/11/2015 tarihli talebi ile İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1785 D.İş sayılı dosyasından yaptırılan 13/11/2015 tarihli tespit akabinde, bilgisayar mühendisi Dr. … tarafından düzenlenen 07/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda; sözleşme edimlerinden olan …-… e-ticaret sitesinin eksik yapıldığı, … portalı ve mobil uygulamaların ise hiç yapılmadığı tespit edilmiştir. Söz konusu bilirkişi raporu davalıya 18/01/2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafça bu rapora itiraz edilmemiştir. İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1785 D.İş sayılı dosyasından yaptırılan tespit akabinde, davacı iş sahibi tarafından, davalı yüklenici hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından, taraflar arasında imzalanan 07/08/2014 tarihli sözleşme kapsamında işin süresinde yapılmaması nedeniyle davalı yana ödenen iş bedelinin iadesi amacıyla 123.564,00 TL asıl alacak ile 13.353,37 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 136.917,37 TL’nin tahsili için 01/02/2016 tarihinde ilamsız takip yapıldığı, davalı tarafça icra dosyasına sunulan 05/02/2016 tarihli dilekçe ile, işin tamamlanıp teslim edildiğinden bahisle borca ve takibe itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmaktadır. Dairemizin kaldırma kararı öncesinde davalı tarafın bilgisayarları üzerinde yapılan inceleme akabinde, bilgisayar mühendisi …, mali müşavir … ve hukukçu … tarafından hazırlanan 20/04/2017 tarihli bilirkişi kurul kök raporunda özetle; davalı işyerinde yapılan inceleme sırasında sunulan yazılım incelendiğinde internet sitesinin %90 oranında tamamlandığı, kalan işlerin satış ile ilgili olduğu, davalının sözleşme kapsamında teslim ettiğini iddia ettiği yazılım projesini teslim ettiğine dair tutanak tutulmadığı, bu nedenle sözleşme kapsamında işin teslim edilmiş sayılamayacağı belirtilmiş, aynı kurul tarafından hazırlanan 22/09/2017 tarihli ek raporda; sözleşmenin 6.3 maddesindeki “uygulamaların tesliminden sonraki döneme ait ilave uygulama geliştirme, revizyon, mevcut uygulamanın bakım ve destek hizmetini kapsamamaktadır.” şeklindeki ve 6.4 .maddesindeki ” …’in ihtiyaç duyması halinde 6.3’te tanımlanan ve/veya farklı ihtiyaçları ayrıca projelendirir.” şeklindeki sözleşme hükümleri dikkate alındığında iddia edilen ek çalışmalar için yeni bir sözleşme imzalanması gerekirken şifai anlaşma yoluna gidildiği, taraflar arasındaki e-posta yazışmaları incelendiğinde, karşılıklı taleplerle değişiklikler yapıldığı anlaşılsa da bu değişikliklerin imzalanan sözleşme kapsamındaki eksikler mi yoksa ek geliştirmeler mi olduğunun kesin olarak tespitinin yapılamayacağı, maillerden ek yazılım olduğu hususu mevcut sözleşmeye göre anlaşıldığından artık tacirler arasında yazılı bir sözleşme bulunmaması nedeniyle sözleşmenin geçersizliğinden bahsetmenin hukuken mümkün olmadığı, sözleşmeden doğan edimin %90’ının tamamlanması nedeniyle yüklenicinin sözleşme bedelinin %90’ını hak ettiği, sözleşme bedeli 123.900,00 TL’nin %90’ının 111.510,00 TL’ye denk geldiği, buna göre davacının davacının davalıdan alacaklı olduğu miktarın 12.390,00 TL olduğu belirtilmiş, mahkemece ilk kararda anılan kök ve ek rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur. Ayıp hâlinde iş sahibinin hakları TBK’nın 475. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları; eserin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı olması hâlinde sözleşmeden dönme, eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim yapılmasını isteme veya aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere eserin ücretsiz onarılmasını isteme haklarıdır. Dairemizin kaldırma kararından da belirtildiği üzere; taraflar arasında gerçekleşen e-mail yazışmaları ve ihtarnamelerden ayıp ihbarının davacı iş sahibi tarafından davalı yükleniciye süresi içerisinde yapıldığının kabulünün gerektiği, ancak bilirkişi incelemesinin sadece davalı bilgisayarları üzerinde yapılması sonucu belirlenen ayıp kusur oranına göre hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek davacı bilgisayarları üzerinde de inceleme yaptırılması ve ayıp tespit edilmesi halinde anılan madde hükmü gereğince eserin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararı kaldırıldığından Dairemizin kaldırma kararı sonrası kaldırma kararı doğrultusunda davacının bilgisayarları üzerinde inceleme yapılması sonucu mali müşavir …, hesaplama uzmanı …. ve bilgisayar mühendisi … tarafından hazırlanan 05/09/2022 tarihli bilirkişi kurul raporunda özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre davalının, davacının kullanımına sunulmak üzere yazılım geliştirilmesi edimini üstlendiği, sözleşmede projenin teslim süresi 90 gün olarak kararlaştırılmış olmasına karşın bu süre içerisinde teslim edilmediği, davalı tarafından geliştirilen proje sırasında versiyon kontrol sistemi kullanılmadığı ve bu nedenle yazılım geliştirme aşamasında projenin hangi tarihte hangi aşamada olduğunun tespit edilemeyeceği, dosyada bulunan kaldırma kararından önce alınan 20/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda da incelenen projenin hangi tarihli versiyonu olduğu, proje üzerinde son güncellemenin ne zaman yapıldığı hususunun tam olarak tespit edilemediği, dolayısıyla incelenen projenin taraflar arasındaki ilişkinin devamı sırasında hazırlanmış son hali olduğu ve üzerine sonradan eklemeler yapılmadığının ispata muhtaç durumda kaldığı,davaya konu projeye ilişkin olarak yalnızca 13/11/2015 tarihinde “…” numaralı IP adresinde yer alan web sitesi üzerinde gerçekleştirilen ve 07/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda yer verilen tespitlerin yer aldığı, söz konusu raporda tespit edilen hususlar ve ayıplar göz önüne alındığında, projenin bu şekilde davacı tarafından kabul edilmesi ve kullanılmasının mümkün olamayacağı, bu nedenle davacının davalıya yaptığı ödemelerin iadesini istemekte haklı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiş, mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır. O halde yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece Dairemizin kaldırma kararı uyarınca alınan denetime elverişli bilirkişi kurulu raporunda sözleşme edimlerinden olan …-… e-ticaret sitesinin eksik yapıldığının, … portalı ve mobil uygulamaların ise hiç yapılmadığının tespit edildiği, bu itibarla davalı yüklenicinin sözleşmede belirtilen taahhütlerini tam ve/veya gereği gibi ifa etmediği, bu haliyle eserin davalı yüklenici tarafından davacı iş sahibinin hiç kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacak derecede eksik ve ayıplı olarak teslim edildiği, bu itibarla gerek TBK’nın 475. maddesi, gerekse sözleşmenin 8.1 maddesi uyarınca davacı iş sahibinin sözleşmeyi feshetmekte ve ödediği iş bedelinin iadesini istemekte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2023 tarih ve 2020/620 Esas, 2023/81 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 9.352,82 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 2.339,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.013,82‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.