Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/853 E. 2023/626 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/853
KARAR NO: 2023/626
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2022
NUMARASI: 2022/850 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU:Sözleşmenin feshi, Tapu iptali ve tescil, Tazminat
Birleşen İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/1037 E., 2023/1 K. Sayılı Dosya;
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ: 30/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı …’ın diğer davacı … San. Tic. Ltd. Şti.’nin %50 ortağı ve münferit temsil yetkisine sahip yetkili müdürü olduğunu, şirketin diğer ortağı olan dava dışı …’in de davacı şirkette %50 hissesi bulunan, şirketin tüm malvarlığını hileli ve muvazaalı şekilde davacı şirketten kaçıran kişi olduğunu, müdürlerin 20.10.2005 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ilanı yapılan 13.10.2005 tarihli 3 nolu ortaklar kurulu kararının 7. maddesinde belirtildiği üzere 10 yıl süreyle şirket unvanı altına atacakları münferit imzalarıyla şirketi temsile yetkili kılındığını, davacı şirketin iştigal konusunun, yurt içi ve yurt dışında müteahhitlik işleri ve buna bağlantılı olarak yapılacak her türlü işlemler olarak belirtildiğini, 2005 yılından sonra davacı … San. Ticaret Limited Şirketi’ne dava dışı … ve davacı …’ın genel kurul tarafından müdür olarak tayin edildiğini, 2005 yılında davacı şirketin müdürü olarak atanan …’in, davacı … Endüstri San. Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı tek taşınmaz olan “İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, … Mah. … mevkii, … pafta, … ada, … parselde kayıtlı arsa vasfındaki taşınmazda şirket adına kayıtlı bulunan hisseyi değerinin çok altında, yakını olan davalı …’a şirketin içini boşaltmak amacı ile tamamen kötü niyetli ve muvazaalı olarak sattığını, bu satıştan yaklaşık 7 ay sonra davalı …’nin de İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/337 E. Sayılı dosyasından vermiş olduğu 26.09.2019 tarihli dilekçesinin 2. sahifesinde de kabul ettiği gibi, 18.02.2010 tarihinde Kadıköy … Noterliği’nin … yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi düzenlendiğini, … Dış Tic. Ltd. Şti.’nin sahibi ve tek yetkilisinin … olduğunu, …’in ise; davalı şirketin içini haksız, kanunsuz ve usulsüz olarak boşaltan …’in kardeşi olduğunu, bu kat karşılığı inşaat sözleşmesi, … Tic. Ltd. Şti. tarafından Kadıköy … Noterliğinin, 19.02.2010 tarih ve … yevmiye nolu sözleşme ile … – … – … gayrimenkul’a devredildiğini, daha sonra 05.03.2010 tarihinde ise, … – … -… adi ortaklığı resmen kurulmuş olup, ticaret sicil gazetesinde yayınlandığını, … Dış Tic. Ltd. Şti.’nin sahibi ve tek yetkilisinin … olduğunu, … ise; davalı şirketin içini haksız, kanunsuz ve usulsüz olarak boşaltan …’in kardeşi olduğunu, bu Kat karşılığı inşaat sözleşmesi, … Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından Kadıköy … Noterliğinin, 19.02.2010 tarih ve … yevmiye nolu sözleşme ile … – … Dış Tic. Ltd. Şti. – …’ne devredildiğini, daha sonra 05.03.2010 tarihinde ise, … – … Dış Tic. Ltd. Şti. – … adi ortaklığı resmen kurulmuş olup, ticaret sicil gazetesinde yayınlandığını, davacı … San. Ticaret Limited Şirketi’nin lehine olan kat karşılıgı inşaat sozleşmeleri halen ayakta olup geçerliğini devam ettirdiğini, bu sebeple yetkisiz kişilerce davallar ile yapılan sözleşmelerin tamamen geçersiz olduğunu belirterek, tapunun İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, … Mah. … mevkii, … pafta, … ada, … parselde kayıtlı arsa vasfındaki taşınmazda için, davalılar arasında yapılan Kadıköy … noterliğinin 18.02.2010 tarih, … yevmiye ve yine Kadıköy … Noterliği’nin 19.02.2010 tarihli … yevmiye nolu kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden kaynaklanan, davalılar üzerine kayıtlı olan bağımsız bölümlerin bir başkasına devir ve temlikinin önlenmesi için mümkünse teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, ayrıca halen inşaat devam etmekte olduğundan davalılarca yapılan inşaatında tedbiren durdurulmasına bu mümkün olmadığı takdirde davalılar üzerinde bulunan tapu kayıtları üzerine “davalıdır” şerhinin verilmesini, davalılar arasında yapılmış olan, yetkisiz, usul ve kanuna aykırı olarak akdedilmiş, Kadıköy … Noterliğinin 18.02.2010 tarih, … yevmiye ve yine Kadıköy … Noterliğinin 19.02.2010 tarihli … yevmiye nolu kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshine, yetkisiz ve hukuka aykırı kat karşılığı inşaat sözleşmeleri sebebi ile davalılar üzerine tescil edilmiş olan bağımsız bölümlerinin tapularının iptaline ve davacı şirket adına tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde, bu bağımsız bölümlerin bedellerinin faizi ile birlikte davacı şirket adına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili, müvekkili şirketin davaya konu taşınmazların bulunduğu parselde inşaat yapmak üzere kurulmuş olan … – … Dış Tic. Ltd. Şti. – … adi ortaklığının en büyük hissedarı ve ortaklarından olduğunu, davalı … ise, adi ortaklık ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalamış olan 100’e yakın arsa sahibinden biri olduğunu, davaya konu taşınmaz hissesi, tıpkı diğer arsa sahiplerinin hisselerinde olduğu gibi kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği tapuda müvekkil şirket adına tescil edildiğini, daha sonra müvekkili şirket tarafından inşaat ruhsatı alınarak kat irtifak tapuları ve bağımsız bölümler tesis edildiğini, davaya konu …’a ait taşınmaz hisseleri, taraflar arasında imzalanmış olan kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği tapuda müvekkil şirket adına tescil edildiğini, müvekkili şirketin davaya konu taşınmaz ile ilgili daha önce süregelen tüm davaların sonuçlanması, kesin hüküm tesis edilmesi ve tedbirlerin kalkmasından sonra, kesinleşmiş mahkeme kararlarına ve Medeni Kanun md. 1023 uyarınca tapu siciline güvenerek, kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği tapu tescil işlemlerini gerçekleştirdiğini, inşaat ruhsatını almış ve inşaata başladığını, müvekkili şirketin inşaat ruhsatını alarak inşaat sürecine başlamasından yaklaşık 2 yıl sonra Anayasa Mahkemesi tarafından verilen bir karar ile daha önce kesin hükme bağlanmış bir tapu iptal davasının yeniden yapılan yargılamasından, davaya dahili davalı olarak eklenmesi neticesinde haberdar olduğunu, davacı tarafın, müvekkili şirketin davacılardan mal kaçırdığını, kötü niyetli olduğu iddialarının hukuki mesnetten yoksun, soyut iddialardan ibaret olduğunu belirterek, öncelikle davaya konu olmayan, müvekkili şirketin diğer arsa hissedarlarından temlik mahiyetinde devralmış olduğu bağımsız bölüm taşınmazlar üzerinde bulunan davalıdır şerhlerinin terkinine, davanın konusu ve müvekkili şirketin iyi niyetli 3. kişi olması dikkate alınarak müvekkili şirkete ait bağımsız bölümler üzerinde bulunan tüm davalıdır şerhlerinin terkinine, derdestlik, ehliyetsizlik, husumet, zamanaşımı itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddine, aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Yapı ve Yat. A.Ş. vekili, davacı tarafından işbu davaya kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshi ve tapu iptali ve tescil talep edilmiş olup, davacı tüm bu iddialarını tapunun muvazaalı olarak devredildiğini, esasında kendilerine ait olduğunu ve buna ilişkin olarak ikame edilen İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/337 E. Sayılı dosyasında tapu iptali ve tescil davasına dayandırdığını, davacının hak iddialarını dayandırdığı dava dosyası ise davacı tarafından da belirtildiği üzere halen derdest olduğundan ve bu davanın işbu davanın sonucunu etkileyeceğinden bekletici mesele yapılmasını, davacı tarafından İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 21 parsel bakımından tapu iptali ve tescil talep edildiğini, bu davada ise yine aynı alan bakımından tapu iptali ve tescil talebi ileri sürüldüğünü, davacının tapu iptal ve tescili talebine yönelik yargılama halen devam ettiğinden bu yöndeki talebi bakımından derdestlik itirazında bulunduklarını, davacı …’ın davayı takip yetkisi bulunmadığından, … bakımından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, “Sözleşmenin Nispiliği” ilkesi gereğince sözleşmeye taraf olmayan davacı sözleşmenin feshi talebinde bulunamayacağından davanın usulden reddine karar verildiğini, dava dilekçesi ile “…-… Dış Tic. Ltd. Şti. – … Adi Ortaklığı” taraf olarak gösterilmiş olup adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, dolayısıyla dava ve taraf ehliyetinden bahsedilemeyeceğinden bu yönüyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesini, müvekkili şirketin, iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olup, hak iktisabı aynen korunacağından davacıların müvekkili şirketten hak talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, davacının taraf olmadığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi bakımından fesih talebinde bulunması mümkün olmadığı gibi inşaatın geldiği aşama da dikkate alındığında artık sözleşmenin feshinin istenemeyeceğinden her halükarda davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla her halükarda davacının talep hakkı zamanaşımına uğradığını belirterek, davacının işbu davayla tapu iptali ve tescile konu ettiği alana ilişkin olarak İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yapılan yargılama devam ettiğinden derdestlik itirazının kabulü ile davanın usulden reddine, davacı …’ın davacı takip yetkisi bulunmadığından dava şartı yokluğundan … yönünden davanın usulden reddine, “Sözleşmenin Nispiliği” ilkesi gereğince sözleşmeye taraf olmayan davacı sözleşmenin feshi talebinde bulunamayacağından davanın usulden reddine, …-… Dış Tic. Ltd. Şti. – … Adi Ortaklığı’nın dava ve taraf ehliyeti bulunmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, davacının tapu iptal ve tescil talebi ve sözleşmenin feshi talebi ayrı davaların konusunu oluşturduğundan, HMK’nın 167. Madde uyarınca davaların ayrılmasına, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 32. Maddesi uyarınca eksik peşin harç tamamlanmadan yargılamaya devam edilemeyeceğinden eksik peşin harcın tamamlatılması için davacı tarafa süre verilmesine, verilen süre içerisinde eksik harcın tamamlanmaması halinde dosyanın işlemden kaldırılmasına, İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davanın sonucu işbu davayı etkileyeceğinden İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/337 E. Sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına, mahkemenin 19.01.2021 tarihli ara kararıyla ihtiyati tedbir kararının reddine karar verilmiş olup bu husus davalıdır şerhini de kapsadığından ara karardan rücu edilerek, tapu müdürlüğüne davalıdır şerhlerinin kaldırılması için müzekkere yazılmasına, dava tarihi itibariyle her halükarda davacının talep hakkı sona erdiğinden zamanaşımı def’inin kabulü ile davanın reddine, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 19/01/2021 tarihli ara kararı ile, dava konusu taşınmazın mülkiyetinin ihtilaflı olduğu ve davacıların malik olmadığı gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Mahkemece 29/01/2021 tarihli ara kararı ile, davacı vekilinin davalıdır şerhi talebinin kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece 05/02/2021 tarihli ara kararı ile, davalı … Hiz.Ltd.Şti’ne ait bağımsız bölümler üzerine konulan davalıdır şerhinin kaldırılması talebinin kabulüne karar verilmiştir. Mahkemenin 02/03/2021 tarihli ara kararı ile, mahkeme dosyasının taraf vekillerinin talepleri doğrultusunda incelendiğinde; mahkemece daha önce ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği ve karara karşı istinaf yolunun açık tutulduğu, davalıdır şerhi talebinin İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/337 Esas sayılı dosyasındaki yapılan yargılamaya istinaden teminatsız olarak kabul edildiği belirtilerek, dava konusu edilen taşınmaz yönünden davalıdır şerhinin İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/337 Esas sayılı dosyasında karar altına alınan Kadıköy ilçesi … mah. … ada … parselde bulunan …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …(…/… hissesi yönünden), …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … nolu bağımsız bölümler yönünden davalıdır şerhinin devamına, diğer bağımsız bölümler yönünden davalıdır şerhinin kaldırılmasına, bu hususta tapuya müzekkere yazılması ile dava konusu taşınmazların davalılar adına olması halinde davalıdır şerhinin işlenmesinin istenmesine karar verilmiştir. Tarafların itiraz ve beyanları üzerine mahkemece 01/04/2021 tarihli duruşmada verilen 14/04/2021 tarihli ara kararı ile, taraf vekillerinin itirazların kısmen kabul kısmen reddi ile; mahkemece 02/03/2021 tarihli ara karar ile; İstanbul ili Kadıköy ilçesi … mah. … ada … parselde bulunan …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …(…/… hissesi yönünden), …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … nolu bağımsız bölümler yönünden taşınmazlar üzerine teminatsız olarak konulmuş olan davalıdır şerhinin kaldırılmasına; davacı tarafın ve kayyum vekilinin ihtiyati tedbir ve davalıdır şerhi konulması taleplerinin reddine karar verilmiştir.Mahkemece verilen ara karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Dairemizin 07/09/2021 tarih ve 2021/2161 esas, 2021/1534 karar sayılı kararı ile, Davacı şirket tarafından satışı yapılan hisseye yönelik açılan tapu iptal ve tescil davasında İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/337 Esas ve 2021/105 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile1280893/4704000 hisse yönünden talebin kabulüne karar verildiği; davacının bu dosyada arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince arsa sahipleri tarafından temlik olunan 3841340/65856000 oranındaki taşınmazdaki payın, davalı …’a satışının geçersiz ve adına yapılan tescilin de yolsuz olduğunu belirterek talepte bulunduğu; davanın layihalar aşamasında olduğu, henüz ön incelemenin yapılmadığı; davacının iddialarının yargılama ile belirleneceği, dosyanın geldiği aşama itibariyle, davacı iddiasının haklılığı yönünden yaklaşık ispat şartının henüz gerçekleşmediği gerekçesi ile istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Mahkemenin 02/12/2021 tarihli ara kararı ile, davacı tarafın talebinin daha önce değerlendirilerek reddedildiği, ara karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 15. Hukuk Dairesinin 2021/2161 esasa sayılı kararı ile itirazların reddine karar verildiği, dosya kapsamında herhangi bir değişikliğin olmadığı da anlaşılmakla davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve davalıdır şerhi konulması taleplerinin reddine karar verilmiştir. Mahkemenin 18/05/2022 tarihli ara kararı ile, davacı vekilinin 06/05/2022 havale tarihli talebinin kısmen kabulü kısmen reddi ile; İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, … Mah, … mevkii, … pafta, … ada, … parselde kayıtlı davalılar ve davalı adi ortaklardan … Yat. A.Ş adına tapuda kayıtlı bulunan …, … ve … nolu bağımsız bölümler ile, … Limitet Şirketi adına kayıtlı bulunan …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … bağımsız bölümler üzerine dava değerinin %5’i oranında teminat mukabilinde ihtiyati tedbir konulmasına, ayrıca teminatsız olarak bu bağımsız bölümler üzerine davalıdır şerhi konulmasına, fazlaya ilişkin ihtiyati tedbir konulması, davalıdır şerhi konulması ve inşaatın durdurulması taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davalı … Hiz.Ltd.Şti vekili 01/06/2021 tarihli dilekçesi ile, Mahkemece 18.05.2022 tarihinde verilen ara karar gereği müvekkil şirkete ait olan olmayan tüm taşınmazlar üzerine konulmuş olan davalıdır şerhlerinin kaldırılmasına, mahkeme aksi kanaatte ise bir an önce keşif kararı verilerek, boş arsanın binaya dönüştüğünü, inşaatın %90 gibi kahir ekseriyetinin tamamlandığını, çok kısa sürede tamamen tamamlanacağını, binanın artık arsaya geri dönmesinin mümkün olmadığını tespitini, taşınmazların bugünkü değerlerinin tespit edilerek bu değer üzerinden yatırılacak teminat mukabilinde şerh konulmasına, müvekkili şirkete ait olan ve kat karşılığı inşaat sözleşmeleri gereği hak etmiş olduğu bağımsız bölüm taşınmazlar üzerine %5 teminat mukabilinde verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, süresinde teminat yatırılmadığından kararın infaz edilmemesine karar verilmesini istemiştir. Davanın açıldığı İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/300 esas sayılı dosyası üzerinden verilen 03/06/2022 tarih ve 2022/327 karar sayılı karar ile, mahkemenin görevsizliğine, dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, davacı vekili ve davalı … Yat.AŞ vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuş, Dairemizin 11/10/2022 tarih ve 2022/2446 esas, 2022/1669 karar sayılı kararı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. Mahkemece 14/12/2022 tarihli duruşmada verilen ara karar ile, İstanbul Anadolu 27.Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/05/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararına davacı ve davalı taraflarca itiraz edildiği anlaşılmakla mahkemenin 18/05/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile dava konusu bağımsız bölümler üzerine teminatsız olarak “davalıdır” şerhi verildiği, Kadıköy Tapu Sicil Müdürlüğünün 20/05/2022 tarihli yazısı uyarınca şerhin tapu kayıtlarına işlendiğinin bildirildiği ancak dava konusu bağımsız bölümlerin bir kısmının iş bu davada taraf olmayan kişiler adına tapuda kayıtlı olduğu gerekçesiyle, davanın tarafı olmayan 3.kişiler adına kayıtlı olduğu bildirilen bağımsız bölümler üzerindeki “davalıdır” şerhinin kaldırılmasına, bu konuda tapu sicil müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, görevsiz mahkemenin 18/05/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararında ön görülen %5 oranındaki teminatın yatırılmadığı, bu yüzden 18/05/2022 tarihli olup teminat karşılığı verilen ihtiyati tedbir kararın yasada belirtilen süre içerisinde teminat yatırmak suretiyle uygulanması talep edilmediğinden kendiliğinden kalkmış sayılacağından davacı ve davalı taraf itirazlarının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, şimdilik dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden hesaplanan %5 oranında mahkeme veznesine yatırılacak nakdi teminat yahut sunulacak kesin ve süresiz banka teminat mektubu karşılığında halen davalılar adına tapuda kayıtlı olmak kaydıyla … Mah. … ada, … parselde bulunan …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … nolu bağımsız bölümlerin 3.kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına, HMK 393/1 maddesi uyarınca teminat yatırılmak suretiyle ihtiyati tedbirin uygulanması iş bu ara kararın tefhiminden itibaren 1 hafta içinde talep edilmediği takdirde ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden kalkacağı hususunda davacı tarafın uyarılmasına, süresinde talep halinde (teminat yatırılmak suretiyle) ilgili tapu sicil müdürlüğüne yazı yazılmasına karar verilmiştir. Davalı … Yatırım A.Ş. vekili istinafında, dava konusu olayda HMK’nun 389. maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli şartların oluşmadığını, davalı şirketin Türkiye’nin önde gelen ve tanınmış inşaat firmalarından biri olarak köklü yapısıyla tanınmakta olup dava konusu olayda davacının varsa bir hakkını elde etmesi önemli ölçüde zorlaşmayacağı gibi imkansız hale de gelmeyecek veya davacı aleyhine ciddi bir zararın doğma ihtimali de söz konusu olmayacağını, 6100 sayılı HMK’nın 390.maddesinin 3.fıkrasına göre ihtiyati tedbir talep eden davacının, “davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda” olduğununun hükme bağlandığını, davalı şirketin köklü ve tanınır yapısı ile davacının iddiaları, dosya kapsamında sunduğu deliller değerlendirildiğinde davacının iddialarını yaklaşık olarak ispat ettiğinin kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenle ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gereken şartlar oluşmadığından tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, kaldı ki yalnızca davacı tarafın beyanları dikkate alınarak tedbir konulduğunu, yerel mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir kararının davalı şirketin mülkiyet hakkını sınırlandırmadığını, zira verilen tedbir kararı ile davalı şirketin taşınmazlar üzerinde mülkiyet hakkı herhangi bir tehlike bulunmamasına ve dosya kapsamında yeterli delil bulunmamasına rağmen sınırlandırıldığını, davanın açılmasına sebebiyet vermeyen iyiniyetli davalı şirket için adeta bir cezaya dönüşmüş olup, uzayan dava süreçleri de göz önüne alındığında tedbirin davalı şirkete aşırı ve olağan dışı bir külfetin yükleyeceğini, yerel mahkeme tarafından keşif ve bilirkişi incelemesi tayin edilip karar verilmesi gerekir iken ihtiyati tedbire itirazların reddine ilişkin karar verilmesi akabinde keşif günü tayin edilip bilirkişi incelemesi kararı verilmiş olup bu durum dahi detaylı bir inceleme neticesinde işbu kararın verilmediğini ortaya çıkardığını, ancak hukuki güvence, koruma karşı tarafın tasarruf hakkını sınırlandıran bir koruma olan ve alelade bir talep üzerine yerine getirilecek bir koruma türü olmayan ihtiyati tedbirin ancak detaylı bir inceleme neticesinde şartları sağlaması bakımından yerine getirilmesi gerektiği Yargıtay kararları ve ilgili kanun maddelerince sabit olduğunu, ihtiyati tedbirde teminat HMK’nın 392.maddesinde; “İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır.” şeklinde düzenlendiğini, mahkeme tarafından dava değerinin %5’i oranında teminat yatırılmasına karar verildiğini, kanun hükmüne göre tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi ve teminat bedelinin karşı taraf ile 3.kişilerin zararını karşılayacak miktarda olması gerektiğini, yerel mahkeme tarafından 17 adet taşınmaz üzerine tedbir konulduğunu, her bir taşınmaz nitelikleri, bulunduğu konum gibi özellikleri nedeniyle oldukça değerli taşınmazlar olup güncel rayiç bedeller göz önüne alındığında belirlenen teminat oranı miktar itibariyle davacının haksız çıkması halinde tek bir taşınmaz için doğacak zararı dahi karşılayabilecek nitelikte olmadığını, kaldı ki davalı şirkete ait dairelerin pazar değerlerinin en az 5.000.000,00 TL’nin üstünde olduğu ortada iken İlk Derece Mahkemesi tarafından dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden hesaplanan %5 teminat oranı dairelerin bedeli ile karşılaştırıldığında çok cüz’i bir miktar olup HMK’da teminat gösterilmesi ile ulaşılmak istenen sonuca ulaştırmadığını, davalı şirketinde maliki olduğu taşınmazın her birinin değeri oldukça yüksek olup yatırım amaçlı kullanımda büyük fayda sağladığını, dolayısıyla dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden hesaplanan %5 teminat oranının güncel rayiç bedellerin yanında çok düşük kalmakta olup, hayatın olağan akışına aykırılık teşkil edeceği gibi teminat bakımından esas teşkil edebilmesinin de mümkün olmadığını, ayrıca işbu davanın niteliği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın oldukça eskiye dayanması, halihazırda İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/337 E., 2021/105 K. sayılı dosyasının bekletici mesele yapıldığı hususu dikkate alındığında dava sürecinin uzayacağı açık olduğundan yine %5 oranında bir teminatla davalı şirketin haklarının sınırlandırılmasının hiçbir şekilde kanunda teminat alınmasıyla öngörülen faydayı sağlamayacağını belirterek, İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/850 E. Sayılı dosyasında 14.12.2022 tarihli celsesinde verilen karar yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, her bir taşınmazın güncel rayiç bedeli üzerinden teminat yatırılması için kesin süre verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Ltd. Şti. Vekili istinafında, görevsiz mahkeme tarafından davalı şirkete ait taşınmazlar üzerine teminatsız olarak “davalıdır şerhi” konulmuş olup, yapılan itirazın görevli mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, oysa davacı tarafın daha önce ikame ettiği, tarafları ve konusu aynı olan İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesi 2021/337 esas sayılı dosyadan verilen “davalıdır şerhi” kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kaldırıldığını, davalıdır şerhinin tedbir mahiyetinde olması nedeniyle teminat mukabilinde verilmesi gerektiğine hükmedildiğini, mahkemece şirkete ait taşınmazlar üzerine teminatsız olarak davalıdır şerhi konulmasına karar verildiğni, ardından da görevsizlik kararı verilerek dosya İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/850 Esas sayılı dosyasının duruşmasında verilen kararda sadece dava dışı 3. Kişilerin taşınmazları üzerindeki davalıdır şerhlerinin kaldırılmasına karar verildiğini, davada davacı tarafın talebinin arsa sahiplerinden dava dışı … ile davalı şirket arasında var olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ile davalı şirket adına kayıtlı taşınmazların iptaline yönelik olduğunu, ancak söz konusu taşınmazın arsa vasfında olmadığını, davalı şirketin 30 katlı 330 bağımsız bölümlü bina inşa ettiğini, davalı şirketin bağımsız bölümleri, 100’e yakın arsa sahibi ile imzaladığı sözleşmeler uyarınca hak ettiği taşınmazlar olduğunu, davalı şirket ile davaya konu taşınmazın 100’e yakın arsa sahibi arasında kat karşılığı inşaat sözleşmeleri imzalandığını, dava dışı … ise, işbu arsa sahiplerinden biri olup, taraflar arasında Kadıköy … Noterliği’nin 18.02.2010 tarih, … yevmiye ve 19.02.2010 tarih … yevmiye no.lu sözleşmeler imzalandığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesi şartlarından da görüleceği üzere davalı arsa sahibinin yükümlülüğü taşınmazda bulunan hissesini adi ortaklık adına davalı müteahhit şirkete devretmek, davalı şirketin yükümlülüğü ise adi ortaklık adına hareketle sözleşmeye uygun şekilde inşaatı yapıp tamamlamaktan ibaret olduğunu, bu nedenle davaya konu …’a ait taşınmaz hisseleri, taraflar arasında imzalanmış olan kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği tapuda davalı şirket adına tescil edildiğini, davalı şirket ile … arasında imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre taşınmazların dağılımı %55 arsa sahibine, %45 davalı şirkete olacak şekilde olduğunu, …’ın dava konusu ana taşınmazda hissesi 1.584,89/5.820 metrekare olduğunu, bu hesaplamaya göre inşa edilen taşınmazda davacının dava konusu edebileceği taşınmaz sayısı 49 iken, davacı hem İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesi 2021/337 Esas hem de huzurdaki dava ile davalıya ait neredeyse 100’e yakın taşınmaz üzerine şerh/tedbir koydurtmaya çalıştığını, tapularının iptalini talep ettiğini belirterek, mahkemece verilen tedbir kararının kaldırılmasına, aksi halde zararlarını tazmin eder derecede bir teminat mukabilinde karar verilmesine, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/1037 esas ve 2023/1 karar sayılı kararı ile dosyanın aynı mahkemenin 2022/850 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve davanın 2022/850 esas sayılı dosya üzerinden devamına karar verilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır.Somut olayda, iddia, savunma ve dosya kapsamındaki deliller dikkate alındığında davacı şirket adına kayıtlı taşınmazın satışı sonrası düzenlenen ve devredilen Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin, satışın yolsuz tescil olduğu iddiasına dayalı olarak geçersiz olduğu ve adi ortaklığın da kötüniyetli olduğu iddia edilerek inşaat sözleşmelerinin feshine, bağımsız bölümlerin tapularının iptaline ve tesciline, aksi takdirde bağımsız bölümlerin bedellerinin davacıya ödenmesine karar verilmesi, davalılar üzerine kayıtlı olan bağımsız bölümlere tedbir, davalıdır şerhi konulması talep edilmiş; mahkemece istinafa konu 14.12.2022 tarihli ara kararında, davada taraf olmayanlar yönünden davalıdır şerhinin kaldırılmasına, 18.05.2022 tarihli ara karar ile %5 teminat yatırılması halinde ihtiyati tedbir kararı verildiği ancak süresinde teminat bedeli yatırılmaması sebebiyle tedbir kararı kalkmış olması sebebiyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden %5 oranındaki teminatın yatırılması halinde davalılar adına tapuda kayıtlı olmak kaydıyla … Mah. … ada, … parselde bulunan …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … nolu bağımsız bölümlerin üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir. Mahkemece tapu iptal ve tescil davası konusu olan bağımsız bölümler üzerine ihtiyati tedbir konulmasına kararı verilmiş olup, verilen ihtiyati tedbir kararının dava konusu dosyanın bulunduğu aşama ve kısmen toplanan deliller itibariyle yerinde olduğu, bu aşamada yaklaşık ispatın sağlandığı anlaşıldığından mahkemece ihtiyati tedbire karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalılar … ve … Yatırım A.Ş. vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/12/2022 tarih ve 2022/850 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalılar … ve … Yatırım A.Ş. vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 30/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.