Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/813 E. 2023/1099 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/813
KARAR NO: 2023/1099
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2022
NUMARASI: 2020/750 Esas, 2022/768 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin kuru temizleme ve yıkama işi ile iştigal eden tacir sıfatına haiz kişi olduğunu, iştigal etmiş olduğu iş kolu gereğince davalı şirkete ait olan otel ve işyeri tarafından kendisine gönderilen çarşaf, nevresim, havlu vs. ürünlerin yıkama, ütüleme işlerini yaptığını, yapmış olduğu yıkama, ütüleme vs. işlemlerle ilgili olarak her mal alım ve teslimi ile ilgili olarak davalı şirket çalışan veya yetkililerine teslim fişi imzalatmak sureti ile ürünleri teslim aldığı ve teslim ettiğini, bu teslim fişlerinde ürünlerin adetinin yazılı olduğunu, davalı şirket ile yapmış olduğu işlere karşılık faturaların davalıya teslim edildiğini, müvekkilinin toplamda 11.650,43 TL bakiye alacağının bulunduğunu, bakiye alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile icra takip işlemi başlatıldığını, davalının itirazından dolayı takibin durdurulmasına karar verildiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının icra takibine konu etmiş olduğu faturaları kabul etmediklerini, bahsi geçen teslim fişlerinin de kendilerince imzalanmadığını, davacı tarafından teslim alındığı iddia edilen ürünlerin kendilerince teslim alınmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tarafın delil listesi ekinde ibraz ettiği Aralık/2015 ve Ocak/2016 aylarında düzenlenmiş ürün teslim fişlerine göre davacının, davalı tarafa yıkama ve ütü hizmetleri sunduğu, tüm teslim fişleri üzerinde davalı şirket kaşesi ve teslim alanların imzası bulunduğu, davalı taraftan yıkanmış ve ütülenmiş ürünleri teslim alanların …, …, …, ve … olduğu, bu kişilerin davalının sigortalı olduğu, davacı tarafın alacağa konu ettiği 01.02.2016 tarihli 6.529,39 TL tutarındaki irsaliyeli fatura üzerinde teslim alan kısmının imza ve şirket kaşesi bulunmasına rağmen kimin imzaladığının anlaşılamamasına ve 07.01.2016 tarihli 5.121,04 TL tutarındaki fatura üzerinde faturayı teslim alan bilgisi bulunmasa da fatura içeriği hizmetin verildiğinin ürün teslim fişlerinden anlaşıldığı, davalı tarafça ürün teslim fişlerinin şirket yetkilileri tarafından imzalanmadığı ve kabul ettikleri fatura bulunmadığı ileri sürülmesine rağmen davalı tarafın ticari defterlerini inceleme gün ve saatinde mali müşavir bilirkişi incelemesine ibraz etmediği, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacı tarafın davalı şirkete hizmet sunduğu ve davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 11.650,00 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, 11.650,00 TL asıl alacak bakımından itirazın iptaline, asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Mahkeme kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 16/11/2020 tarih ve 2018/1011 esas, 2020/1290 karar sayılı kararı ile, mahkemece, davacının alacağını dayanak gösterdiği fatura konusu işlerin yapıldığının, davacı tarafından ibraz edilen ve davalı çalışanlarının imzasını ve kaşesini içeren teslim fişleri ile ispatlandığının kabul edildiği, buna karşılık, teslim fişlerinin incelenmesinde, temizlenen ürünlerin davalı adına teslimatının …, …, … ve … isimli kişilere yapıldığı, SGK’dan gelen yazı cevabında bu kişilerden …, … ve …’in davalının sigortalı çalışanı olduğu görülmekte ise de, … isimli kişinin davalının çalışanı olup olmadığı ile bir bilgi verilmediği, mahkemece de bu hususunun araştırılmadığı, bu bakımdan, mahkemece teslim fişlerinde adı geçen … isimli kişinin, teslim fişlerinin düzenlendiği tarihte davalı çalışanı olup olmadığının SGK’dan sorulması, davalı çalışanları olduğu tespit edilen kişiler tarafından imzalandığı anlaşılan teslim fişlerinde yazılı bulunan ve yapıldığı ileri sürülen işlerin yapıldıkları tarih itibariyle serbest piyasa rayiçlerine göre bedellerinin belirlenmesi, varsa ödemelerin mahsubu ile sonucuna göre davacı alacağının bulunup bulunmadığı belirlenerek karar verilmesi gerekirken, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı halde, faturada yazılı bedeller esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda, alınan bilirkişi raporuna göre talep konusu faturalara konu edilmesi gereken mal hizmet bedelinin KDV hariç 10.798,55 TL olduğu, bu hizmet bedeline karşılık gelen ve davalıya yansıtılması gereken net toplam fatura bedelinin KDV dahil 11.381,66 TL olması gerektiğinin tespit edildiği, raporun hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 11.381,66-TL asıl alacak üzerinden devamına, alacak miktarı likit ve belirlenebilir nitelikte kabul edilemeyeceğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının hizmet ilişkisinden kaynaklı alacağı olduğu yönündeki tespitin hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından davalı şirkete sunulan herhangi bir hizmetin söz konusu olmadığını, bilirkişi incelemesi ve buna bağlı olarak mahkeme kararının eksik ve hatalı olduğunu, davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmediğini, raporun esasında hukuki hata oluşmasına neden olduğunu, iddia edilen alacağın dayanağı olan belgelerin davalı şirketi temsil ve imzaya yetkili kişi tarafından imzalanmadığını, mahkemece itirazların haksız olarak reddedildiğini, son bilirkişi raporunda “imzalar üzerinde görsel açıdan yapılan incelemelerde imzaların, teslim alanın ismi yazan fişlerdeki imzalar ile aynıyete yakın derecede benzerlik gösterdiği görülmektedir.” şeklinde varsayımda bulunularak, söz konusu imzayı taşıyan faturaları hesaplamasına dayanak kabul ettiğini, bilirkişilerin bu hükme varabilecek uzmanlığı bulunmadığını, dosya kapsamında görevlendirilen bilirkişilerin bir Tekstil Mühendisi ve bir Mali Müşavir olduğunu, işbu hükme varılabilmesi için bir Grafoloji uzmanından rapor alınması gerektiğini, imza hususunda uzmanlığı bulunmayan bilirkişilerin davalı şirket tarafından yapılan imza itirazına rağmen, dosya kapsamında hüküm kurarken esas alınmadığını, son bilirkişi raporunda, “Ancak 51 adet perdenin dosya kapsamına sunulan fişlerde belirtilmemiş olmasına rağmen fazladan faturalandığı görülmektedir.” şeklinde değerlendirmede bulunulduğunu, söz konusu perdelerin hesaplamalarına dahil edilmediğini, davacının kötüniyetli olduğunu, davacının fazladan ve dayanaksız şekilde fatura düzenlediği ve buna bağlı olarak haksız ödeme talep ettiği hususunun bilirkişi raporuyla açıklığa kavuştuğunu, yeniden yargılama yapılarak davacının edebileceği herhangi bir alacak bulunmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir. Somut olayda, davacı taraf, davalı şirkete ait otel işletmesine kuru temizle ve yıkama işlerini yaptığını iddia etmekte, takip alacağını iki adet fatura konusu işe dayandırmaktadır. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakta ise de, davacı tarafından ibraz edilen bir kısım teslim fişlerinin davalının sigortalı çalışanlarının yine davalı şirkete ait kaşe ile imzalanması karşısında taraflar arasında davalı tarafından getirilen eşyaların yıkanması veya kuru temizleme yapılması konusunda sözleşme ilişkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan araştırmada, teslim fişlerinde adı geçen … isimli kişinin Ocak 2016 tarihinde davalı şirketin çalışanı olup olmadığının bildirilmesi için SGK’ya müzekkere yazılmış, müzekkere cevabından … isimli kişinin Ocak 2016 tarihinde davalı şirketin çalışanı olduğunun tespit edilmesinin ardından, davalı çalışanları olduğu tespit edilen kişiler tarafından imzalandığı anlaşılan teslim fişlerinde yazılı bulunan ve yapıldığı ileri sürülen işlerin yapıldıkları tarih itibariyle serbest piyasa rayiçlerine göre bedellerinin belirlenmesi, varsa ödemelerin mahsubu ile sonucuna göre davacı alacağının bulunup bulunmadığı hususunda sektör bilirkişisinin de katılımı ile ek rapor düzenlenmesi için dosya bilirkişilere tevdi edilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 14/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda, dosya kapsamına sunulan deliller göz önünde bulundurularak yukarıda yapılan incelemeler ve değerlendirmeler ışığında, davacının faturaya dahil etmiş olduğu adetlerin 51 adet fazla perde faturalandırması dışında fişlerle uyumlu olduğu, bu sebeple 51 adet eksik perde üzerinden değerlendirme yapılması gerektiği, fatura tarihleri göz önünde bulundurulduğunda , faturada belirtilen birim fiyatların serbest piyasa rayiç bedelleri göz önünde bulundurulduğunda kabul edilebilir birim fiyatlarda olduğu; bu sebeple iş bu rapor değerlendirmesinde baz alınabileceği, bu doğrultuda KDV’siz bedelin 10.798,55 TL olacağı, davacının KDV dahil 11.381,66 TL asıl alacağı ve bu tutar üzerinden , talebi yıllık %9 yasal faizi talep edebileceği belirtilmiş olup, mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda itirazın kısmen iptali ile takibin 11.381,66-TL asıl alacak üzerinden devamına, alacak miktarı likit ve belirlenebilir nitelikte kabul edilemeyeceğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2022 tarih ve 2020/750 Esas, 2022/768 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 777,48 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 194,37 TL harcın mahsubu ile bakiye 583,11TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.