Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/726 E. 2023/573 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/726
KARAR NO: 2023/573
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/12/2022
NUMARASI: 2022/394 Esas, 2022/392 Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati haciz
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda değişik işler esası üzerinden verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Talep; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için ihtiyati haciz talebine ilişkin olup; mahkemece karşı taraf vekilinin ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine dair verilen karara karşı karşı taraf vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında 08/08/2022 tarihinde fuar alanında stant kurulum sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin yüklenici sıfatıyla sözleşmenin 4. Maddesi uyarınca karşı tarafın iştirak edeceği 2-6 Ekim 2022 tarihleri arasında Almanya’nın Frankfurt Şehrinde … isimli yapılacak olan fuar etkinliğinde proje hazırlamayı, stant alanı için tüm malzemeleri tam ve eksiksiz olarak hazır etmeyi, proje uygulaması için tüm montajları yapmayı ve fuar bittikten sonra da tüm malzemeleri sökerek eski hale getirmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, tüm bu işleri de gereği gibi yerine getirdiğini, sözleşmenin 5. Maddesi gereğince karşı taraf iş sahibinin de belirtilen yükümlülükler mukabilinde iş bedeli olan 21.000,00 Euronun %40’ını sözleşmenin imzalanmasına takiben derhal avans olarak, bakiyeyi de iş bitiminde fuarın ilk günü olan 02/10/2022 tarihinde ödeyeceğini taahhüt ettiğini, karşı tarafın, sözleşmenin düzenlendiği 08/08/2022 tarihinden sonra 21.000,00 Euro olan sözleşme bedelinin %40’lık kısmı olan 8.400,00 Euro’yu kur hesabı alınarak 153.233,64 TL olarak 22/08/2022 tarihinde müvekkili şirket hesabına ödediğini, müvekkilinin sözleşme gereği yerine getirdiği hizmeti tamamlamasına rağmen borçlunun Fuarın 1. gününde (02/10/2022) kalan bakiyeyi ödemesi gerekirken halen 01/12/2022 tarihi itibariyle ödemediğini, müvekkili şirketin 03/10/2022 tarihinde sözleşme gereği sunmuş olduğu Fuar Stant kurulumu hizmeti için karşı tarafa ” Fuar Stant Hizmeti” açıklamalı olarak 21.000,00 Euro karşılığı 381.616,20 TL’lik e-fatura kestiğini, bu faturaya borçlu karşı tarafça yanca süresi içinde itiraz edilmediğini, sözleşmenin 5. Maddesinde faturanın müvekkili tarafından davalıya mail ile iletilmesinin akabinde faturanın ulaşmış sayılacağının kararlaştırıldığını, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete düzenlenen faturanın mail ortamında iletildiğini ve ödeme yapılmasının istendiğini, borçlu tarafından maile cevaben süre istendiğini ve bakiyenin ödeneceğinin yine mail ile bildirildiğini ancak taahhüt edilen ödemenin gerçekleştirilmediğini, bu nedenle müvekkilinin 381.616,20 TL bedelli faturanın kesildiği tarih itibariyle ilk ödenen 153.233,64 TL ödemenin mahsubu ile karşı taraftan 228.382,56 TL alacaklı olduğunu, müvekkilinin cari hesaba ilişkin para alacağının herhangi bir rehinle teminat altına alınmadığını, İİK‘nın 257/1. maddesinde sayılan vade şartının olayda mevcut olduğunu, borcun muaccel hale geldiğini, mahkemeye sunmuş oldukları sözleşme, cari hesap ekstresi, kesilen ve kesinleşmiş fatura ve taraflar arasında karşılıklı olarak borcun varlığını kesin olarak teyit ve kabul eden mail yazışmalarının, İcra İflas Kanunu’nun 258. Maddesi kapsamında yaklaşık ispat şartını sağladığını ileri sürerek müvekkilinin 228.382,56 TL tutarlı sözleşme gereğince faturadan kaynaklı cari hesap alacağının tahsili için, borçlunun anılan tutar kadar menkul ve gayrimenkul mallarıyla üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine öncelikle teminatsız olarak, aksi kanaatte olunması halinde ise uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 02/12/2022 tarihli karar ile, alacağın rehinle temin edilmediği ve mevcut kanıtlara göre istemin kanuna uygun olduğu gerekçesiyle 228.382,56 TL alacağı karşılayacak şekilde %15’ine tekabül eden 34.257,50 TL teminat karşılığında İİK’nin 257/1. maddesi gereğince borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına borca yetecek kadar miktarda İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde (tahsilde tekerrür olmamak üzere) ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiştir. Karşı taraf vekili 12/12/2022 tarihli dilekçesi ile, müvekkili şirketin aydınlatma sistemlerinin kurulumu ve bakım-onarımına yönelik servis işlemlerini gerçekleştirdiğini, uluslararası pazarda da bilinirliğini artırmak için, aydınlatma sektörünün en gözde ve önemli fuarı olarak bilinen “Uluslararası Aydınlatma ve Yapı Endüstrisi Fuarı – Light & Building Frankfurt” için stand alanı rezervasyonu yaptırdığını, fuar alanına kurulacak olan standının projesinin hazırlanması ile imalatı ve kurulumu için ihtiyati haciz talep eden şirket ile ihtiyati haciz talebine dayanak gösterilen sözleşmeyi imzaladığını, sözleşme uyarınca hazırlanması ve uygulanması gereken standın nitelik, biçim, koşul ve özellikleri ile ilgili sair ayrıntılar konusunda yazışmalar yapıldığını ve hazırlanması istenen standın niteliklerinin kararlaştırıldığını, fuarın başlangıç tarihi olan 02/10/2022 tarihinden bir gün öncesinde fuar alanına giden müvekkili şirket yetkililerinin, mutabık kalınan fuar projesinin hazır olmadığını gördüklerini, fuarın başlayacağı güne bağlanan gece, ihtiyati haciz isteyen şirketin personeli olduğunu söyleyen ve kararlaştırılan projeden hiç bir şekilde haberi dahi olmayan bir kısım kişilerin, fuar alanına girerek önceden kararlaştırılan stand projesi ile nitelik olarak son derece uyumsuz ve sözleşme ile kararlaştırılan koşulları hiç bir şekilde karşılamayan derme-çatma bir yapı kurmaya başladıklarını, stand projesini çalışır duruma getirmeden başka bir projenin kurulumuna gitmek üzere ayrılmak istediklerini, sonuçta müvekkili şirketin, sözleşme öncesi ve sonrası müzakereler ile kararlaştırılan stand projesi ile hiç bir şekilde bağdaşmayan, proje ile uyumsuz, prestij kaybettirici derecede kötü hazırlanmış, eksik bir stand alanı ile fuar başlangıcı yapmak zorunda kaldığını, faaliyet konusu aydınlatma olan müvekkili şirketin standında aydınlatmalar çalışmadan fuar süresi geçtiğini, bu haliyle müvekkili şirketin, bozuk ve çalışmaz durumda olan, tabir yerinde ise derme-çatma şekilde imal edilmiş standıyla, büyük beklentiler içerisinde katıldığı sektörünün en büyük ve saygın fuarını prestij kaybı ile tamamladığını, ihtiyati haciz talep eden şirketin ilerleyen günlerde sanki edimlerini sözleşmeye uygun şekilde ifa etmiş gibi bakiye alacağını istediğini, müvekkili şirket muhasebesinde görevli olan Almanya’da olan olayları bilmeyen ve bilmesi de beklenmeyen şirket personeli ile sair yazışmalar yaptıklarını ve akabinde son derece yersiz ve mesnetsiz faturayı tanzim ettiklerini, uyuşmazlığı sona erdirmek amacıyla arabuluculuk yoluna başvurmuş olduklarını, bu sırada ihtiyati haciz kararına vakıf olduklarını, bu durumun yasaya aykırı olduğunu savunarak ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkemece duruşma açılarak 01/02/2023 tarihli ek karar ile, ihtiyati hacze itiraz eden borçlunun 12/12/2022 tarihli dilekçesinde haczin dayandığı sebeplere, teminat tutarına ve mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazda bulunulmadığı, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı sona erdirmek amacıyla arabuluculuk yoluna başvurmuş olmasının alacaklının ihtiyati haciz istemesine engel olmadığı, fuar katılım sözleşmesi uyarınca ihtiyati haciz talep edenin sözleşme ile üstlendiği edimleri yerine getirmediği, ve eserin ve standın kurulumu ve montajının eksik ve ayıplı imal edildiğine yönelik iddiaların ancak açılacak bir menfi tespit davasına konu olabileceği, bu hususların İİK’nın 265. maddesinde belirtilen itiraz nedenlerinden olmadığı, ihtiyati hacze itiraz eden vekilince talebe konu fatura ve cari hesaplara yönelik olarak müvekkili şirket personeli ile yazışmalar yapıldığının teyit edildiği, bu yazışmalarda da ihtiyati haciz talebine konu faturanın işleme alındığının ve ödeme yapılacağının ihtiyati haciz talep eden şirkete bildirildiğinin tespit edildiği, bu haliyle olayda İİK’nın 257.maddasinde yazılı yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği gerekçesiyle karşı taraf vekilinin ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir. Karşı taraf vekili istinaf dilekçesiyle, ihtiyati haciz talep edenin taleplerinin ve mahkemenin gerekçeli kararının “ilk görünüşte haklılık” kriterini karşılamadığını, taraflarının hukuki müracaatları göz önüne alındığında konunun yargılamaya muhtaç olduğunun tartışmasız olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati haciz talep eden yüklenici, karşı taraf ise iş sahibidir. Taraflar arasında karşı tarafın katılacağı “…” için ihtiyati haciz isteyen tarafça stand alanı kurulumu konusunda 08/08/2022 tarihinde sözleşme akdedildiği, sözleşmede işin bedelinin 21.000,00 Euro olarak belirlendiği, sözleşme maddeleri uyarınca iş bedelinin %40’ı olan 8.400,00 Euronun kur hesabı alınarak 153.233,64 TL olarak 22/08/2022 tarihinde ihtiyati haciz isteyen tarafa ödendiği, bakiye iş bedelinin ise ödenmediği konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. İİK’nın 257. maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Aynı kanunun 258. Maddesinde de; ihtiyati haciz talep eden tarafın, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmesi ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ve yasal delillerle ispat etmesi gerektiği belirtilmiştir. Yukarıda açıklanan kanun maddeleri kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; ihtiyati haciz isteyen alacaklı yan, ödenmeyen bakiye iş bedeli alacağının varlığını ispat yönünden dosyaya delil olarak itiraz edilmeyen fatura ile yanlar arasında yapılan e-mail yazışmalarını sunmuş, karşı taraf ise, bakiye iş bedelini ödemediğini kabul etmekle beraber işin eksik ve ayıplı yapıldığını savunmuştur. O halde, mahkemece dosyaya sunulan deliller ile taraf beyanları gözetilerek olayda İİK’nın 258. Maddesinde aranan yaklaşık ispat şartının oluştuğu ve alacağın muaccel olduğu gerekçesiyle ihtiyati haciz isteyen vekilinin talebinin kabulüne karar verilmesi isabetli olmuştur. Yine mahkemece karşı taraf vekilinin işin eksik ve ayıplı yapıldığı, bu nedenle bakiye iş bedelinin ödenmediği yönündeki savunmasının ancak dava ile çözümlenebileceği, bu itirazların İİK’nın 265.maddesinde sayılan itiraz sebeplerinden olmadığı gerekçesiyle ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi de dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, karşı taraf vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/12/2022 tarih, 2022/394 D.iş, 2022/392 Esas sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, karşı taraf vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Karşı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.