Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/687 E. 2023/633 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/687
KARAR NO: 2023/633
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2022
NUMARASI: 2020/623 Esas, 2022/833 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 30/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı-karşı davalı vekili, davacı tarafından davalıya yapılan izolasyon işine ilişkin faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini, davalı tarafından gönderilen 06.08.2014 tarihli ihtarnamede yapılan işin ayıplı olduğu ileri sürülmüş ise de sonradan meydana gelen su sızıntısının davalı tarafça teslimden sonra yapılan işlemden kaynaklandığını, bu olayın teslimden 3 sene sonra meydana geldiğini, bu zamana kadar ayıp ihbarı yapılmadığını, icra takibine itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı-karşı davacı vekili, davacının iki ayrı sözleşmeye konu havuz işine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, buna rağmen bakiye 23.575,47 TL’nin tahsilini talep ettiğini, ayıplı ifa nedeniyle müvekkilinin 47.386,08 TL harcama yaptığını, sözleşmenin 14.maddesi gereğince 2 yıllık garanti süresinin bulunduğunu ve bu süre içinde meydana gelen tüm arızalı ayıpların davacının sorumluluğunda olduğunu, İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/95 D.iş dosyasında yaptırdıkları tespit raporuyla ayıplı ifanın ortaya çıktığını, her iki imalatla ilgili ayıpların gizli ayıp mahiyetinde olduklarını belirterek, asıl davanın ve icra inkar tazminatı talebinin reddine, lehlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, karşı davalarının kabulü ile 47.386,08 TL’nin davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevabında, delil tespitini yokluklarında yapıldığı içi kabul etmediklerini, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını ve davanın zamanaşımına uğradığını, havuzun teslim alındığı 11.02.2012 tarihinden 2,5 yıl sonra 06.08.2014 tarihinde ihtarname gönderildiğini, müvekkilinin sadece havuz altyapı, elektrik, izolasyon gibi işleri yaptığını, havuz betonundaki sızıntının gerçek nedeni bilinmediğinden müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, varlığı iddia olunan sızıntıya davalı kendi kusuruyla sebebiyet verdiğinden taleplerinin haksız olduğunu, maliyet bedeli adı altında istenen tutarın dayanağı bulunmadığını belirterek, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, havuzların davalıya tesliminden sonra, davalı tarafça yaptırılan jakuzi imalatı ve deck imalatı nedeniyle davacı tarafından önceden yapılan imalatın delindiği, bu nedenle davacıya yüklenecek bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle, asıl davanın ve icra inkar tazminatı talebinin kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.Mahkemece verilen karara karşı davalı-karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Dairemizin 13.10.2020 tarih ve 2018/1057 Esas, 2020/1085 karar sayılı kararı ile, ilk derece mahkemesince tespit raporu ile yargılama sırasında aldırılan rapor ve ek raporlar arasındaki yukarıda açıklanan çelişkilerin giderilmesi için mahallinde yeni oluşturulacak bir heyetle keşif yapılmak sureti ile rapor alınması; alınacak raporda, her iki havuzda meydana gelen su sızıntılarına ve başkaca sorunlara neyin veya nelerin sebep olduğunun mahallinde ayrıntılı gözlem ve incelemeler yapılarak tespit edilmesinin, su sızıntılarının sadece ve sadece sonradan yapıldığı belirtilen jakuzi ve deck imalatlarından mı kaynaklandığının, sadece o kısımlardan mı bir su sızıntısı olduğunun, varsa başkaca kısımlardaki su sızıntılarının sebebinin ne olduğunun, “havuz betonununda çatlaklar köşe birleşim yerlerinde boşluklar bulunsa bile izolasyonu yapacak olan davacı- karşı davalının bunları da göz önünde bulundurarak ona göre bir izolasyon işlemi yapması gerektiğine” dair tespit raporundaki görüşün yerinde olup olmadığının, su sızıntısına neden olan ayıpların açık mı yoksa gizli mi ayıp olduklarının değerlendirilmesi, ayrıca dosyaya sunulan 11/02/2012 tarihli teslim raporuna göre 10/06/2011 tarihli sözleşmeye konu havuzun bu tarihte teslim edilmiş olması, 29/09/2013 tarihli sözleşmeye konu havuzun teslimine dair bir tutanak bulunmaması, her iki havuz için yapılan sözleşmelerde iki yılık garanti süresinin bulunması, davacı- karşı davalı tarafça davalı-karşı davacıya gönderilen 21/12/2013 ve 27/12/2013 tarihli e-maillerde su sızıntısından ve çatlaklardan bahsedilmesi hususları da göz önünde bulundurularak, her iki havuz yönünden ayıp ihbarlarının iki yıllık garanti süresi içerisinde yapılmış olup olmadığının değerlendirilerek rapor düzenlenmesi; mahkemece de bu hususlar göz önüne alınarak bir karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı sonrası yerel mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri dikkate alınarak hazırlanan ve bu nedenle hüküm kurmaya elverişli olduğu kabul edilen 03/06/2021 ve 09/05/2021 tarihli bilirkişi raporları ve ek raporlarına göre; yüzme havuzları, su depoları gibi yapılarda izolasyonun ana özelliklerden biri olduğu, su kaçağı veya sızdırması, su doldurulmasından 2 veya 3 gün içerisinde kendini belli edeceği, dava konusu havuzlarda böyle bir durumun izolasyona zarar verebilecek jakuzi ve deck gibi ek imalatlar yapıldıktan sonra meydana geldiği, davacı /karşı davalı (alt yüklenici) … Tic. Ltd. Ştl.’ne yüklenecek bir kusur ve sorumluluğun bulunmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin 23.575,47 TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren %9 faiz yürütülmek suretiyle devamına, kabul edilen asıla alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karşı davanın reddine karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı vekili istinafında; dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporlarında, bilirkişiler tarafından, hem … hem de … Havuz Projeleri kapsamında davalının uğradığı zararları, imalattaki ayıp ve kusurları garanti süresi içerisinde davacı tarafa bildirildiğinin belirtildiğini, süresinde bildirilmiş olması sebebiyle zararların giderilmesi gerekirken kusursuz bulunarak asıl davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunun bilimsel bir temeli bulunmadığını, özellikle her iki havuz açısından da havuz imalatlarındaki sızıntının 2-3 gün içerisinde anlaşılabileceği bu nedenle davacı yüklenicinin kusurlu olmadığı yönündeki yorumun hatalı olduğunu, su sızıntısının uzun zaman sonra dahi ortaya çıkabileceğini, bu sebeple 2 yıl garanti süresinin belirlendiğini, su sızıntısının ortaya çıkar çıkmaz davacı tarafa bildirildiğini, aynı şekilde bilirkişinin su sızıntısının 2-3 gün içeresinde anlaşılabileceği kanaati ile daha sonra tespit edilen sızıntıların sebebinin ancak deck ve jakuzi imalatları olabileceği yönündeki değerlendirmenin esas alınamayacağını, bilirkişi raporlarının hatalı ve karara esas alınamayacağını, … inşaat sözleşmesi açısından, tespit edilen sızıntının davacı tarafa bildirildiğini, davacı tarafından gereğinin yapılmaması sebebiyle tamir yaptırmak zorunda kaldıklarını, küpeşte (deck) işi davacının sözleşmesi ekinde traverten ve havuz küpeşte işleri adı altında davacının yükümlü olduğu iş kalemlerinden olduğunu ve bu imalatın başka bir yükleniciye yaptırılmadığını, … inşaat sözleşmesi açısından ise, ayıp ihbarlarının süresi içerisinde yapıldığını, İstanbul 7. Sulh Hukuk mahkemesinin 2014/93 esas sayılı dosya ile tespit yapıldığını, tespit tarihinden 7 yıl sonra yapılan keşif ve bilirkişi raporlarının dikkate alınmasının hatalı olduğunu, mahkemenin son alınan raporlara dayanarak karar vermiş olmasının hatalı olduğunu, bilirkişi raporunun taraflar arasındaki yazışmalara dayandığını, oysa taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin yer aldığını, sözleşme gereğince pina geniş yüzlü masaj nozülü, izalasyon vb malzemelerden anlaşılacağı üzere jakuzi olarak tanımlanabilecek aksesuar imalatının da bizzat davacı tarafından yapıldığını, davacının kusurunun olmadığına yönelik tespitinin tamamen varsayım olduğunu, delil tespit dosyasında yer alan tespitlerin tam aksi yönde olduğunu, mahkeme kararının hatalı olduğunu, tespit raporunun ayıbın ortaya çıktığı dönemde yapıldığını ve fotoğraflandırıldığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Taraflar arasında 29.03.2013 tarihli … evi projesi havuz yapımı ve altı aylık bakım sözleşmesi ve 10.06.2011 tarihli … havuz projesi sözleşmesi imzalanmıştır. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında alınan 03.06.2021 tarihli bilirkişi raporunda, yüzme havuzları, su depoları gibi yapılarda izolasyonun ana özelliklerden biri olduğu, su kaçağı veya sızdırması, su doldurulmasından 2 veya 3 gün içerisinde kendini belli edeceği, dava konusu havuzlarda böyle bir durumun izolasyona zarar verebilecek jakuzi ve deck gibi ek imalatlar yapıldıktan sonra meydana geldiği, dolayısıyla bu olayda davacı tarafa yüklenecek bir kusur ve sorumluluğun bulunmadığının bildirildiği; aynı bilirkişi heyetinden alınan 15.09.2021 tarihli ek raporda da, kök raporda belirtilen görüş ve kanaatler tekrar edilmiş; aynı bilirkişi heyetinden alınan 09.05.2022 tarihli ek raporda da taraflar arasında iki adet havuz ince işleri kapsamında sözleşme imzalandığı, havuz imalatlarının zamanında tamamlandığı, havuzların tesliminden sonra ilave lüks imalatlar yaptırıldığı, bu imalatların tamamen sözleşme dışı olduğu ve farklı firmalarca yapıldığı, dava konusu her iki havuzda ayıplı veya gizli ayıplı imalat olmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamındaki, davalı-karşı davacı iş sahibi tarafından davacı-karşı davalı yükleniciye gönderilen Beşiktaş 19. Noterliğinin 06.08.2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamede “yapmış olduğunuz izolasyon imalatları proje fen ve sanat kurallarına göre imal etmediğinizden dolayı teslimden sonra su sızıntısı meydana gelmiş ve hiç kullanılmamış şirketimiz zarara uğramıştır. ” denilmiş; davacı-karşı davalı tarafından davalı-karşı davacı iş sahibine gönderilen cevabi 22.08.2014 tarih …yevmiye numaralı ihtarnamede “Taahhüt edildiği gibi talep edilen iş, proje kapsamında kusursuz bir şekilde tamamlanmış ve 11.02.2012 tarihinden sonra kontroller yapılıp havuzun nasıl çalıştığı ile ilgili eğitim verildikten sonra şantiye şefi …, imzası karşılığında teslim edilmiştir. Ancak muhatap firma bu tarihten sonra müvekkilin yapmış olduğu küpeşte malzemesinin üzerini delmek suretiyle deck imalatı yapmış kendi kusuru neticesinde sızıntı oluşmasına sebep olmuştur. Ayrıca müvekkilin haberi olmaksızın küpeşte malzemesi travertenden tutanağa çevrilmiş havuz iç kaplamaları yeniden yaptırılmıştır. Kaldı ki; olay tesliminden 3 sene sonra meydana gelmiş olup, bu zamana kadar herhangi bir ayıp ihbarı ve şikayet söz konusu olmamıştır. ” denilmiştir. Tüm dosya kapsamı göz önüne alındığında, Dairemizin kaldırma kararı sonrasında alınan bilirkişi raporlarına göre, taraflar arasında yapılan iki ayrı havuz yapım sözleşmesi kapsamında yüklenicinin edimlerini tamamlamak suretiyle iş sahibine tesyim ettiği, eser teslim alındıktan sonra iş sahibince havuzlarda jakuzi ve deck işlemlerinin yaptırıldığı, yüklenicinin 10.01.2014 tarih 54657 seri nolu 913.84 TL ve 30.09.2013 tarih 54375 seri nolu 40.230,55 TL faturalardan kaynaklanan bakiye 23.575,47 TL alacağı bulunduğu, kaldırma kararı sonrasında alınan bilirkişi raporlarına göre meydana gelen ayıplardan yüklenicinin kusurunun bulunmadığı ve ayıp olarak belirtilen hususların gizli ayıp oluşturmadığı sonucuna varılmakla, mahkemece asıl davanın kabulüne ve karşı davanın reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2022 tarih ve 2020/623 Esas, 2022/833 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Asıl davada davalı-karşı davacı tarafça yatırılması gereken 1.610,44 TL nisbi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 402,61 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.207,83 TL harcın davalı-karşı davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Karşı davada davalı-karşı davacı tarafından istinaf harçları peşin yatırıldığından harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 4-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde BIRAKILMASINA, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 30/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.