Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/66 E. 2023/67 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/66
KARAR NO: 2023/67
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/11/2022
NUMARASI: 2022/783 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 18/01/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinin feshi nedeniyle ödenen iş bedeli alacağının iadesi için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davacı vekilinin ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair verilen ara karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili şirketin tekstil işi ile iştigal eden yurt dışına tekstil ürünleri ihraç eden bir firma olduğunu, dava dışı yabancı bir firma ile yaptığı anlaşma kapsamında müvekkiline davalı ile yapılan sözleşmeye konu malların satın alınması kapsamında sipariş verildiğini, taraflar arasında 09/03/2022 tarihinde sözleşme imzalandığını ve ticari ilişki kurulduğunu, bu sözleşme kapsamında davalı şirketin 11.770 erkek softshell mont ve 10.980 bayan softshell mont üretimi yaparak 27/05/2022 tarihine kadar müvekkili şirkete teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin davalı ile imzalanan sözleşme kapsamında belirlenen 90.000,00 Euro’yu 09/03/2022 tarihinde davalıya ödediğini, davalı şirketin sözleşme gereğince 27/05/2022 tarihinde sözleşme konusu malları müvekkili şirkete teslim edemediğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından davalı şirkete 09/08/2022 tarihinde Ankara …Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yüklemenin yapılamaması ve sözleşmenin koşullarına uyulmaması nedeniyle 09/03/2022 tarihli sözleşmenin tek taraflı feshedildiğinin bildirilerek sözleşme kapsamında verilen 90.000,00 Euro’nun iadesinin ihtar edildiğini, ihtarnamenin sonuçsuz kalması nedeniyle müvekkili tarafından davalı şirket aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, ancak davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı yanın icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına ve davalının müvekkiline teslim etmediği mallar yönünden müvekkilinin zarar görmesine binaen ihracatın yapılmaması için ihtiyati tedbir konulmasına, davalının mal kaçırma gayesi ile hareket etmesi, bedelin yüksekliği ve ileride telafisi imkansız zararlar oluşmaması için ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 07/11/2022 tarihli ara karar ile, davacının, davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek delillerini dosyaya sunmadığı, talebin yargılamayı gerektirdiği ve davacının haklılığının yapılacak yargılama sonucunda belirleneceği gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, ihtiyati tedbir yönünden; tedbir taleplerinin dava konusu malların dava dışı firmaya gönderilmeden ülke içerisinde bırakılması ve mahkemece anılan malların yurt dışına kaçırılmasının önlenmesine yönelik olduğunu, anılan tedbir ile dava konusu malların yurt dışına çıkarılamayacağını, mahkemece de bu mallar konusunda araştırma ve inceleme yapılabileceğini, kaldı ki tedbir talebinin bir diğer gerekçesinin de dava dışı yurt dışı firması tarafından müvekkiline gönderilen bedelin iadesine yönelik talep edilebilecek bedellerin istenilmesinin önlenmesine ilişkin olduğunu, zira dava dışı yurt dışı firmasının mallar için davalıya da malların değeri için ödeme yapması halinde müvekkilinden anılan bedelin talep edebileceğini ve müvekkili yönünden büyük zararlar oluşacağını, nihayetinde müvekkilinin malları teslim edemediğini ve davalının da müvekkili şirketi devre dışı bırakarak malların bedelini almış olacağını, dava dışı firmanın da müvekkiline gönderilen bedelin iadesi yönünden hukuki yollara başvuru yaparak müvekkili hakkında işlemleri yürüteceğini, haklılıklarının elbetteki yapılacak yargılama ile ispat edileceğini, ancak dava dosyasına sözleşme sunduklarını, ödeme dekontunun eklendiğini, davalı ile sözleşme neticesinde müvekkilinin edimini yerine getirdiği, davalıya bildirim yapıldığı ancak yine malları teslim etmediğinin kesin olduğunu, bu hususların aksine tek bir delil dahi sunulamayacağını, ayrıca bedelin yüksekliğinin de dikkate alındığında yargılamanın uzun sürmesinin muhtemel olup, müvekkilinin zararının da büyük olacağını, bunun yanında taleplerinin uyuşmazlık konusu sözleşmedeki malların kaçırılmasının önlenmesi olduğunu, bu kapsamda, öncelikle davalının müvekkiline gönderemediği mallar yönünden ihracat yapmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, ihtiyati haciz yönünden; müvekkili yönünden borcun vadesinin gelmiş olduğunun ortada olduğunu, zira anılan sözleşme ile ödeme yapıldığını ve davalı yanca sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmediğini, müvekkili tarafından sözleşmenin sonlandırıldığının bildirildiğini ve bedel iadesinin talep edildiğini, ancak davalının bedel iadesi yapmak yerine dava dışı firma ile iletişim kurarak malları müvekkil ile anlaştığının üzerinde bir bedelle satmaya çalıştığını, bu nedenle vadesi gelmiş bir borç olarak değerlendirilmesi gerektiğini, kaldı ki kabul anlamına gelmemesi kaydıyla vadesi gelmediği konusunda düşünce hasıl olması halinde ise malların yurt dışına gönderilmeye çalışıldığı, yani malların kaçırılmaya çalışıldığının ortada olduğunu, bu yönüyle bu sebepten dahi ihtiyati haciz verilmesi gerektiğini, delillerin dava açılırken sunulduğunu, bu kapsamda, davalı ile yapılan sözleşme, davalıya gönderilen bedele ait banka dekontu, davalıya Ankara 25. Noterliğinin 09/08/2022 tarih … yevmiye no ile gönderilen sözleşmenin feshi ve bedelin iadesine ilişkin ihtarın açıkça yaklaşık ispata dayalı belgeler olduğunu belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise taşerondur. Taraflar arasında 09/03/2022 tarihli sözleşme imzalanmış olup, bu sözleşme ile davalı taşeron sıfatıyla davalı şirket tarafından teslim edilen kumaşlar ile 11.770 erkek softshell mont ve 10.980 bayan softshell mont üretimi yaparak 27/05/2022 tarihine kadar teslim etme işini üstlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, sözleşme davacı yanca temerrüt nedeniyle feshedilmiş olup, davacı ödediği iş bedelinin iadesini istemektedir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre Mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır. İİK’nın 257. maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Aynı kanunun 258. Maddesinde de; ihtiyati haciz talep eden tarafın, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmesi ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ve yasal delillerle ispat etmesi gerektiği belirtilmiştir. Yukarıda açıklanan kanun maddeleri kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; dava dosyası henüz layihalar aşamasında olup, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamıştır. Bu itibarla mahkemece, olayda HMK’nın 389.maddesi ile İİK’nın 258. Maddesinde aranan yaklaşık ispat şartının oluşmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir ile ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur. Açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin mahkeme ara kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerine göre usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2022 tarih ve 2022/783 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 18/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.