Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/626 E. 2023/732 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/626
KARAR NO: 2023/732
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2022
NUMARASI: 2021/446 Esas, 2022/864 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 14/06/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin davalı tarafın talebi doğrultusunda İstanbul İli, Pendik İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parselde bulunan davalının inşaatı için gölgeleme çalışması yaparak Pendik Belediyesi’ne sunduğunu, bu parselin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarında “K2” rumuzlu konut alanı olarak planlanmış olduğunu, fiilen üzerinde 3 adet yapı bulunmakta olduğunu, bu amaçla belediye tarafından gölgeleme çalışması yapılmasının uygun görülmesi sebebiyle davacı tarafından yapıldığını, 04.04.2014 tarihli havaalanlarında yapılacak havacılık çalışması ve gölgeleme talimatının 5. bendinde belirtilen “…Gölgeleme çalışması yalnızca bir veya birkaç yeni yapının yapılmasına izin vermek amacı değil belirli bir bölgeyi kapsayan alanlardaki yeni yapılaşmalara izin vermek için yapılır. Ancak, belirgin bir şekilde mevcut mandarla çevrilmiş parsellerde bir veya birkaç yeni yapının yapılmasına izin vermek amacıyla gölgeleme çalışması yapılabilir…” hükmü doğrultusunda söz konusu parsele yönelik gölgeleme çalışması yapıldığını, belediyeden gerekli izinler alınıp belediyeye sunulmuş olmasına rağmen davalının ödemeyi yapmadığını belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında uyuşmazlığa konu sözleşmenin bulunmadığını, davalının “Gölgeleme Çalışması” adı altında davacı tarafa iş yaptırmadığını, davacının “Delillerimiz” kısmında bahsi geçen ve davanın dayanağı olan “Pendik Belediyesinin vermiş olduğu açıklama raporu” ve “gölgeleme çalışması” gözetilerek hangi gerekçe ve hangi ticari ilişkiden alacak yaratılmaya çalışmakta olduğunun anlaşılamadığını, zira dava dilekçesinin dayanağı olan ve deliller arasındaki belgelerin birinin belediye tarafından tanzim olunan bir diğerinin ise davacının davalının talimatı olmaksızın yaptığını iddia ettiği çalışmadan ibaret olduğunu, borç ilişkisinin olmadığını, davalıya ait inşaatın havaalanı mıntıkasında bulunmadığını, davalının inşaatlarında 2011 yılında yaşamın başladığını, gölgeleme çalışmasının yapılacak maksimum yapı yüksekliğini tespit için gerektiğini, inşaat ruhsatı ile ilgili olduğunu, iskanın alınmasıyla ilgili olmadığını, davacının fatura düzenlemediğini ve bunu davalıya göndermediğini, zamanaşımı itirazının ileri sürdüklerini, ayrıca 04.04.2014 tarihli “havaalanlarında yapılacak havacılık çalışması ve gölgeleme talimatı”nın 29.09.2015 tarihinde iptal edilmiş olmasından dolayı hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İhbar olunan Pendik Belediye Başkanlığı, belediyenin gölgeleme çalışmasını bir ya da birkaç parsel için yapılmadığını, mahalle ya da büyük bir bölge için yaptırıldığını, söz konusu gölge çalışmasının belediye tarafından yaptırılmadığını bildirmiştir.Mahkemenin 05/01/2019 tarih ve 2016/967 esas, 2019/1186 karar sayılı kararı ile, Mahkemece, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davalı şirketin iş sahibi olduğuna dair herhangi bir kayıt mevcut olmadığı, her ne kadar davacı vekili tarafından dosya kapsamına sunulan dava dışı S.S Seçmen Konut Yapı Kooperatifi vekili …’nın Pendik Belediye Başkanlığı’na hitaben yazılmış tarih içermeyen talep dilekçesi ile davalı şirket tarafından verilen 03/08/2013 tarihli vekaletname delil olarak gösterilmiş ise de izin talepli dilekçe incelendiğinde tarihin ve davalı şirket tarafından açıkça bir yetkinin bulunmadığı ve bu talep belgesinin davacının iddia ettiği hususların ispatına yeterli olmadığı, davacının yapmış olduğu iddia ettiği işin bedeline ilişkin olarak da davacı şirketin kendi ticari defter ve kayıtlarında dahi bir kayıt bulunmadığı, davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 31/05/2021 tarih ve 2020/1406 esas, 2021/1057 karar sayılı kararı ile, dosya kapsamında mevcut davalı şirketin dava dışı … adına düzenlediği Üsküdar …Noterliği’nin 03/06/2013 tarihli … yevmiye numaralı vekaletnamesinde yer alan yetkilerin kapsamı dikkate alındığında, iskan alınması amacıyla belediyeye gölgeleme çalışması için başvuru yapılması yetkisini kapsadığı, … tarafından davalı adına (tapu kaydındaki kooperatif ismiyle) Pendik Belediyesi Plan ve Proje Müdürlüğüne sunulan bila tarihli dilekçede, dava konusu parselin sahibi olarak mevcut binalara iskan alınmak istendiği, inşaat alanının kullanılamamakta olduğu, 04/04/2014 tarihli talimatı kapsamında yapılabilecek olan gölgeleme çalışmasına izin talep edildiği belirtilerek başvuruda bulunulduğu, bunun üzerine Belediyenin 29/07/2015 tarihinde Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nden görüş sorduğu, cevaben olumlu görüş bildirilmesi üzerine gölgeleme çalışma dosyasının da gönderildiği ve çalışmanın Müdürlükçe uygun görüldüğünün anlaşıldığı, Belediyenin mahkemeye hitaben 12/06/2017 tarihli cevabi yazısında ise, söz konusu parsele ilişkin gölgeleme çalışma dosyasının talep dilekçesi ile kendilerine iletildiği ve davacı şirketçe hazırlandığının belirtildiği, dava dilekçesi ekinde gölgeleme çalışmasına ilişkin evrakların sunulduğu, tüm bu hususlar dikkate alındığında, davacı tarafça davalı için bir gölgeleme çalışması yapıldığının kabulü gerektiği, öte yandan davalı tarafça …’ya sözleşme akdetme konusunda verilen açık bir yetki bulunmadığından ve davacı çalışması için davalının talimatı olduğu ispatlamadığından, davalının yapılan işin bedelinden vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca sorumlu olması gerektiği, bu durumda mahkemece dava konusu işin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiç değerinin saptanması için bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesi ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında yerel mahkemece, dosya kapsamında mevcut davalı şirketin dava dışı … adına düzenlediği Üsküdar … Noterliği’nin 03/06/2013 tarihli … yevmiye numaralı vekaletnamesinde yer alan yetkilerin kapsamı dikkate alındığında, iskan alınması amacıyla belediyeye gölgeleme çalışması için başvuru yapılması yetkisini kapsadığı, yine dosya kapsamından … tarafından davalı adına (tapu kaydındaki kooperatif ismiyle) Pendik Belediyesi Plan ve Proje Müdürlüğüne sunulan bila tarihli dilekçede, dava konusu parselin sahibi olarak mevcut binalara iskan alınmak istendiği, inşaat alanının kullanılamamakta olduğu, 04/04/2014 tarihli talimatı kapsamında yapılabilecek olan gölgeleme çalışmasına izin talep edildiği belirtilerek başvuruda bulunulduğu, Belediyenin 29/07/2015 tarihinde Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nden görüş sorduğu ve alınan cevabi yazı ile olumlu görüş bildirilmesi üzerine gölgeleme çalışma dosyasının da gönderildiği ve çalışmanın Müdürlükçe uygun görüldüğü, Belediyenin 12/06/2017 tarihli cevabi yazısında; söz konusu parsele ilişkin gölgeleme çalışma dosyasının talep dilekçesi ile kendilerine iletildiği ve davacı şirketçe hazırlandığının belirtildiği, tüm bu hususlar dikkate alındığında, davacı tarafça davalı için bir gölgeleme çalışması yapıldığının kabulü gerektiği, dava konusu işin yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiç değerinin saptanması için istinaf kaldırma ilamı doğrultusunda bilirkişi raporu alındığı, bilirkişi raporuna göre; davacının hak kazandığı iş bedelinin piyasa rayiçlerine göre 12.179,96 TL olarak belirlendiği gerekçesi ile, taleple sınırlı olarak davanın kabulü ile, 10.000,00 TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, davanın alacak davası olduğunu ve ispat yükünün davacıda olduğunu, ancak davacı tarafın HMK 190. maddesi gereğince iddiasını somutlaştırarak delillerle ispat edemediğini, her iki tarafın da usulüne uygun tutulan ve lehlerine delil vasfına haiz olan ticari defterleri incelendiğinde davaya konu talep yönünden taraflar arasında ticari ilişki bulunduğuna dair bir kayıt bulunmadığını, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, davacı firmanın bu iş karşılığı herhangi bir makbuz veyahut fatura düzenlemediğini, davacının iddialarını yazılı delil ile ispat edemediğini, doğruluğu ve tarafsızlığı şüpheli olan ve beyanları başka bir tanık anlatımı ile doğrulanmamış tanık beyanı ile ispat ettiğinin kabul edildiğini, HMK 200 maddesi gereğince tanık ile ispat edilmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki davacı tanık deliline dayanmışsa da, tanığın dinlendiği 23.05.2017 tarihli duruşmada da “yazılı delil başlangıcı bulunmadığından tanık dinletilmesine muvafakat verilmediğinin açıkça beyan edildiğini, davacının davanın hiçbir aşamasında “vekaletsiz iş görme” iddiasında bulunmadığını, sonradan vekaletsiz iş görme iddiasında bulunmasının kabul edilemeyeceğini, hiçbir kabule gelmemekle birlikte bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere davacı söz konusu iddia edilen çalışmayı yaptığına ilişkin hiçbir yazılı delil sunamadığını, ayrıca bu hususa ilişkin ticari defterlerde de bir kayda rastlanılmadığını, gölgeleme çalışmasının ancak inşaat yapılmadan önce yapılması gereken bir işlem olduğunu, dava konusu yerde 2011 yılında oturum başlandığını, hatta 2012 yılında söz konusu binada yangın çıktığını ve itfaiye tarafından söndürüldüğünü, davacının gölgeleme çalışmasını yaptığını iddia ettiği yıldan neredeyse 4 yıl önce, söz konusu binanın kaba inşaatının tamamen bittiği ve ikamet edilmeye başlandığını, abonmanlık sözleşmesi doğrultusunda … adlı şahsın, 2011 tarihli … abone nolu … sözleşmesinin ilgili kurumdan celbi yönündeki talebinin yerine getirilmediğini, davacının yaptığını iddia ettiği gölgeleme çalışması projesinin konusu olan inşaatın 2011 tarihinden en az 1 sene önce de kaba inşaatı bitirilerek çatısının kapatıldığını, bu hususa ilişkin daha önce mahkemeye sunulan 2012 yılında ilgili inşaatta çıkan yangın sonucu itfaiye tarafından tutulan tutanak, v.b. resmi evrakların ilgili kurumlardan celbi talebinin yerine getirilmediğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.Davada, davacı davalı tarafın talebi doğrultusunda davalıya ait arsa üzerinde bulunan 3 adet yapının bulunduğu alan için gölgelendirme çalışması yaptığını, iş bedelinin ödenmediğini belirterek iş bedelinin tahsilini talep etmiş; davalı taraf, davacı tarafından gölgelendirme çalışması yapılmadığını, usule uygun edimini ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş; mahkemece davacının edimini yerine getirdiği gerekçesiyle ve taleple bağlı kalınarak davanın 10.000,00 TL yönünden kabulüne karar verilmiştir.Dosyaya ibraz edilen 16.01.2019 tarih 9746 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 576.sayfasında davacı şirketin 10.01.2019 tarihinde ticaret sicilinden terkin edilerek kaydının silinmiş olduğu, bu sebeple davacı şirketin tüzel kişilik sıfatının sona erdiği anlaşılmaktadır. Ticaret sicil kayıtlarına göre davacı şirketin mahkemece karar verilmeden önce 10.01.2019 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiği, bu nedenle artık davada taraf sıfatının kalmadığı görülmektedir. Taraf teşkili hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re’sen göz önüne alınması gerekir. Bu durumda, yerel mahkemece öncelikle taraf teşekkülünün sağlanması için, ticaret sicilinden terkin edilen davacı şirketin ihyası amacıyla, davacı vekiline dava açmak ve gerekli işlemleri yapmak üzere süre verilip, davacı şirketin ihyasına ilişkin işlemleri tamamlandıktan sonra taraf teşkili sağlanarak, sonucuna göre yargılamaya devamla bir karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece, bu husus üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin usul yönünden kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/10/2022 tarih, 2021/446 Esas, 2022/864 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/06/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.