Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/556 E. 2023/483 K. 18.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/556
KARAR NO: 2023/483
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2022
NUMARASI: 2022/658 Esas, 2022/1091 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 18/04/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı … Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. arasında 03.03.2016 tarihinde … Üniversitesi Otel ve Yurt İnşaatı Projesi kapsamında taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında işin konusunun ”… Mahallesi … Cad. No:… Bağcılar/İstanbul adresinde bulunan Otel ve Rezidans inşaatının yapılacak tüm alçı-boya-sıva-şap-alçıpan işlerini kapsamaktadır” şeklinde olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmede belirtilen tüm işleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, bu esnada 2016-2017 yıllarında davalı şirket tarafından proje değişikliğine gidildiğini, proje değişikliği sebebiyle yeni imalat pozları ve birim fiyat farkları oluştuğunu, iş sonunda proje değişikliği sebebiyle oluşan yeni imalat pozları ve birim fiyat farklarının davalı şirketçe karşılanmadığını, İzmir …Noterliğinin 24.09.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkili şirketin davalı şirkete ödemede bulunması açısından ihtarda bulunduğunu, ancak davalı şirketin Bakırköy … Noterliğinin 03.10.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap ve itirazlarını sunarak ödemede bulunmayacağını bildirdiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/597 D. İş sayılı dosyası kapsamında tespit davası açtığını ancak şirket yetkilisi … ile davaya gerek olmadığı, İstanbul Mühendisler ve Mimarlar Odasından bilirkişi tayini ile yapılacak tespit sonucu kendilerine ödeme yapılacağı hususunda şifahen anlaşıldığını, bu anlaşma sonucu 05.01.2018 tarihli inşaat mühendisi … ve inşaat mühendisi … tarafından oluşturulan Bilirkişi Heyet Raporunun hazırlandığını, ancak davalı şirketin kendi onayı dahilinde alınan bilirkişi heyet raporunu da dikkate almadığını ve müvekkili şirkete herhangi bir ödemede bulunmadığını, Bakırköy … İcra Dairesinin … sayılı dosyası kapsamında 05.02.2019 tarihinde davalı şirket aleyhine bilirkişi heyet raporuna istinaden ilamsız takip başlattıklarını, davalı şirketin haksız ve mesnetsiz olarak takibe itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, mali olarak borca batık hale gelen davacı şirketin, harç ve masraflar ile avukat vekalet ücretlerini karşılayamayacak durumda olduğundan itirazın iptali davası açamadığını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 03.03.2016 tarihinde imzalanan taşeronluk sözleşmesine ek davalı tarafından 2016-2017 yıllarında yapılan proje değişikliği sebebiyle yeni imalat pozları ile sözleşme tarihinden sonra oluşan birim fiyat farkları nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL’nin ihtar tarihi olan 21.01.2019 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olduğunu, eser sözleşmesinden doğan alacakların beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, taraflar arasında yapılan sözleşmede anlaşmazlık halinde öncelikle tarafların birlikte belirleyeceği tarafsız bir hakeme başvurulacağının belirtildiğini, hakeme başvurulmadan açılan davanın usulden reddi gerektiğini, yine taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde İstanbul Mahkemelerinin yetkili olacağının belirtildiğini, taraflar tacir olduğundan ve kesin yetkili mahkeme de bulunmadığından yetki şartının kabul edilerek davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, huzurdaki dava belirsiz alacak davası olarak açılmışsa da gerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu gerekse Yargıtay’ın son dönemde yerleşik hale gelen kararları uyarınca belirsiz alacak davasının şartlarını taşımadığından reddi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde hem dava dışı alınan bilirkişi raporuna istinaden ödeme yapılması gerekçesiyle müvekkili şirkete ihtarname gönderdiğini hem de yine ilgili rapora istinaden ilamsız takip başlatıldığını beyan ettiğini, davacı tarafça İzmir … Noterliğince düzenlenen … ve … Yevmiye No.lu ihtarnameler ile talep edilen miktarın 1.500.000,00 TL; … Yevmiye No.lu ihtarname ile talep edilen miktarın 1.228.980,76 TL + KDV; müvekkili aleyhine Bakırköy … İcra Dairesi’nde … E. numarası ile başlatılan icra takibinde talep edilen miktarın ise 1.231.708,09 TL olduğunu, davacının 2016-2017 yılları arasında taraflar arasında proje değişikliğine yönelik bir anlaşma yapıldığı ve davacının bu doğrultuda ek masraflar yaptığı iddiasında bulunduğunu, davacının belirlediği dava değeri bakımından iddiasını ticari defterler ve diğer yazılı deliller ile ispat etmesi gerektiğini, bütün bu hususlarla birlikte değerlendirilmesi gereken bir diğer konunun da sözleşme eki teknik şartnamelerde yer alan kayıtlar olduğunu, şartnamelerin 1.3 numaralı maddesinde malzemelerin yüklenici tarafından işveren onayına sunulacağının belirtildiğini, 2 numaralı maddesinde ise tarif edilen veya edilmeyen tüm malzemeler ve ekipmanlar için işveren onayı gerektiğinin açıkça yazıldığını, ancak dosyaya sundukları mail yazışmaları incelendiğinde müvekkili şirketin ek bir proje için kullanılacak malzemelere yönelik bir onay verdiğinin görülemediğini, aksine, ana sözleşme uyarınca davalının yapması gereken işi yarım bıraktığının ve işçilerin ücretlerini de ödemediğinin gerek müvekkili şirketçe gönderilen mailler ve gerekse taraflarınca gönderilen ihtarnameler dikkate alındığında anlaşılacağını, davacı tarafından hazırlanıp müvekkili şirket onayına sunulan herhangi bir hak ediş raporu bulunmadığını, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu olmadığını, davacı tarafından talep edilen bedele uygulanan faiz türüne, oranına ve başlangıç tarihine itiraz ettiklerini savunarak; davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, sözleşmenin anlaşmazlık hali başlıklı bölümünde “Anlaşmazlık halinde önce tarafların birlikte belirleyeceği tarafsız bir hakeme başvurulacaktır. Bu şekilde çözüm bulunamazsa İstanbul Mahkemeleri yetkili olacaktır” şeklinde yetki sözleşmesi yapıldığı, 6100 sayılı HMK’nın 17. maddesinde tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde görülebileceği şeklinde düzenleme yapılmış olduğu, somut olayda taraflar tacir olup, sözleşmedeki yetki şartının geçerli olduğu, yetki ilk itirazının süresinde yapıldığı gerekçesiyle, HMK’nun 17.maddesi uyarınca mahkemenin yetkisizliği karşısında davanın usulden reddine, dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, cevap dilekçesinde HMK’nın 116. Maddesinde sayılan tahkim ve yetki ilk itirazında bulunduklarını, yetkinin incelenmesinden önce uyuşmazlığın çözümü bakımından öncelikle hakeme başvurulması gerektiğinden davanın reddi gerektiğini, mahkemece sözleşmede yer alan tahkim şartının değerlendirilmediğini, tarafların önce tahkime başvurulması yönünde irade beyanlarının bulunduğunu, uyuşmazlığın mahkemeye intikal etmeden önce hakemde çözülmesi gerektiğini, ancak sözleşmenin bu maddesine riayet edilmediğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasında imzalanan ve 03/03/2016 tarihli olduğu belirtilen sözleşme ile, davalı iş sahibine ait … Mah… Cad.No:.. Bağcılar İstanbul adresinde bulunan otel ve rezidans inşaatının tüm alçı, boya, şap, alçıpan işlerinin davacı yüklenici tarafından yapılması kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin “Anlaşmazlık Hali” başlıklı maddesinde “Anlaşmazlık halinde önce tarafların birlikte belirleyeceği tarafsız bir hakeme başvurulacaktır. Bu şekilde çözüm bulunmazsa İstanbul Mahkemeleri yetkili olacaktır.” hükmü düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Mahkemelerin yetkisi 6100 sayılı HMK’nın 5 ilâ 19 maddeleri arasında hükme bağlanmıştır. HMK’nın 6. Maddesine göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek ya da tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir. TMK’nın 19. Maddesine göre gerçek kişilerin yerleşim yeri, sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. Aynı Kanunun 51. Maddesine göre tüzel kişilerin yerleşim yeri ise, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir. HMK’nın 10. Maddesine göre sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. HMK’nın 17. Maddesine göre tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır. HMK’nın 18. Maddesine göre ise, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hallerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır. 6098 sayılı TBK’nın 89. maddesine göre, borcun ifa yeri konusunda aksine bir anlaşma yoksa, para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde; parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde; bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir. Para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edileceğine dair TBK’nın 89. maddesindeki kural salt para alacakları ile ilgili olup, eser bedeline ilişkin alacak istemleri yönünden uygulanamayacağı Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarıyla da kabul edilmektedir. (bkz. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2015 tarih ve 2015/3705 esas, 2015/4747 karar; 24/03/2015 tarih ve 2014/3179 esas, 2015/1457 karar; 23/02/2015 tarih ve 2014/2485 esas, 2015/922 karar sayılı kararları) Taraflar arasındaki sözleşme niteliğince, TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde hükme bağlanan bir eser sözleşmesidir. Eser sözleşmelerinde yetkili mahkeme HMK’nın 6. Maddesine göre genel yetkili mahkeme olan davalının ikametgahı mahkemesi veya Kanun’un 10. Maddesinde düzenlenen sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesidir. Davacı, eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davasını bu iki yer mahkemesinden birinde açabileceği gibi, tarafların tacir veya kamu tüzelkişisi olması kaydıyla HMK’nın 17. Maddesi gereğince yetki sözleşmesi ile kararlaştırdıkları yerde de açabilir. Dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin “Anlaşmazlık Halli” başlıklı maddesinde, sözleşmenin uygulanmasından doğabilecek her türlü uyuşmazlıkların çözümü için tahkim şartı öngörülmüş, tahkim yolu ile halledilemeyen uyuşmazlıkların İstanbul Mahkemelerinde çözüleceği hükme bağlanmıştır. Tarafların her ikisi de tacir olup, yetki sözleşmesi geçerli olduğundan, öncelikle taraflar arasındaki yetki uyuşmazlığının yetki sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi; tahkim ilk itirazı hususunda ise yetkili mahkemece bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu durumda, dosyanın görülmekte olduğu Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi yetki sözleşmesi uyarınca yetkili olmayıp, yetkili mahkeme İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan, yerel mahkemece yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine, dosyanın yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerden; 1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/11/2022 tarih ve 2022/658 esas, 2022/1091 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.