Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/514 E. 2023/341 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/514
KARAR NO: 2023/341
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2022
NUMARASI: 2022/935 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Menfi tespit
KARAR TARİHİ: 22/03/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinin haklı feshedildiğinin tespiti ile eksik ve ayıplı iş bedelinin iadesi talebine ilişkin olup; mahkemece davacı vekilinin “…” adlı konut projesinde bulunan 5 adet asansördeki eksik ve ayıplı işlerin site sakinlerinin sağlığı ve güvenliği açısından tamamlanabilmesi ve asansör tescil ve ruhsat işlemlerinin tamamlanması adına başka bir firmaya taşere edilmesine ilişkin müvekkiline yetki veren ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında müvekkil şirketin yüklenicisi olduğu İstanbul İli, Ümraniye İlçesi, … Mahallesi, … Pafta, … Ada, … Parselde bulunan … isimli konut projesine tesis edilecek 5 adet asansörün davalı tarafından temin edilerek müvekkilinin projesinin bulunduğu şantiyede müvekkili tarafından gösterilen yerlere montajının yapılması ve çalışır durumda müvekkiline teslim edilmesi konulu 28/02/2018 geçerlilik tarihli sözleşme akdedildiğini, bu sözleşme sonrası birim fiyatların ve davalıya ödenecek bedelin değiştirilmesine ilişkin olarak 2 adet sözleşmeyi tamamlayıcı ve değiştirici nitelikte taraflar arasında ek protokol tanzim edildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve ek protokollere rağmen davalının,, 5 adet asansör kabinini şantiye alanına taraflarınca gösterilen bölgelere kurduğunu, ancak bu asansörlerden yalnızca 2 adedini çalışır hale getirerek tescil işlemlerine başladığını ve 2 adet asansör için yeşil etiket aldığını, 3 adet asansörün hiç çalışır hale getirilmediğina ve tescilinin sağlanmadığı gibi asansörlerin tamamı için de ruhsat alınmadığını, yani davalının, sözleşmeden kaynaklı edimlerini tam yerine getirmediğini, eksik iş yaptığı gibi çalışır duruma getirdiği asansörlerin sürekli arıza verdiğini, sözleşmede garanti ve bakım yükümlülükleri olmasına rağmen bu asansörler için davalı yanca herhangi bir işlem de yapılmadığını. asansörlerde sözleşme gereği yerine getirilmemiş ve eksik ve ayıplı iş olmasına rağmen davalının sözleşmedeki tüm bedelleri fatura ettiğini ve müvekkili şirketi borçlandırdığını, müvekkilu şirket tarafından davalı yanın kurumsal şirket olmasına güvenilerek gerekli eksik ve ayıpların giderileceğinin düşünüldüğünden faturalara itiraz edilmediğini, ancak davalı yanla müvekkilinin yaptığı tüm görüşmelere rağmen eksik ve ayıplı işlerin yapılmadığını, bahsi geçen eksikliklerin İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2022/101 D.iş sayılı delil tespiti dosyasında ortaya konulmuş olmasına rağmen davalı yanca eksik işler tamamlanmadığından asansörlerin ruhsatı olmaması nedeniyle bahsi geçen siteye müvekkili tarafından iskan alınamadığını, bu noktada taraflar arasındaki 28/02/2022 tarihli asansör montaj sözleşmesi ve buna bağlı birim fiyatlar üzerine yeniden anlaşılan ek protokoller düşünüldüğünde taraflar arasında montajı yapılıp kurulacak tüm asansörler için anlaşılan bedelin 154.300,00 USD + KDV olduğunun anlaşıldığını, bu kapsamda İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2022/101 D.İş sayılı dosyasından da anlaşılacağı üzere %15’lik işin tamamlanmadığının açık olduğunu, bu nedenle sözleşme ve ek protokollerde anlaşılan bedelin %15’i oranında 27.311,00 USD tutarında müvekkilinin borçlu olmadığının tespit edilmesinin gerekli olduğunu, davalıya anılan delil tespiti raporuyla ortaya konan eksik işlerini tamamlaması gerektiği, aksi takdirde taraflar arasındaki sözleşmenin 15. Maddesi gereğince 15 günlük sürede işlem yapılmadığı takdirde sözleşmenin haklı olarak feshedileceği ve eksik işlerin başka bir firma tarafından giderileceğinin Kartal … Noterliği’nin 31/08/2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle bildirildiğini, ihtarın 02/09/2022 tarihinde davalıya ulaşmasına rağmen davacının ilgili sürede herhangi bir işlemde bulunmadığını, bunun üzerine davacıya 20/09/2022 tarihinde Kartal … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle sözleşmenin haklı olarak feshedildiği ve sitede yaşayan insanların mağdur olmaması için işlerin başka bir firmaya yaptırılacağı hususu ilgili ihtarda karşı yana bildirildiğini, ilgili ihtarların tebliğ edilmesine rağmen davalı yanın gerekli işlemleri tamamlayarak asansörlerin yeşil etiket almasını ve ruhsat almasını sağlamadığını, bu kapsamda sözleşmenin müvekkilİ tarafından haklı olarak feshedildiğinin açık olduğunu, bahsi geçen asansörlerin yapıldığı binada 170 adet konut bulunmakta olup, ruhsat alınmaması nedeniyle asansörlerin Ümraniye Belediyesi tarafından mühürlendiğini, asansörlerin mühürlenmesi nedeniyle sitede yaşayan 1000’e yakın insanın mağdur olduğunu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ruhsat işlemleri tamamlanmayan asansörlere ilişkin işin devamına yönelik mahkemeden alınacak tedbir kararı ile işlem yapılacağının bildirildiği, bu nedenle mahkemeden işin 3. Kişilere yaptırılmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinde bulunduklarını ileri sürerek HMK 389. ve devamı maddeleri gereğince İstanbul İli, Ümraniye İlçesi, … Mahallesi, .. Pafta, … Ada, … Parselde kain … isimli konut projesinde bulunan 5 adet asansördeki eksik ve ayıplı işlerin site sakinlerinin sağlığı ve güvenliği açısından tamamlanabilmesi ve asansör tescil ve ruhsat işlemlerinin tamamlanması adına başka bir firmaya taşere edilmesine ilişkin müvekkiline yetki veren ihtiyati tedbir kararı verilmesine, taraflar arasındaki sözleşmenin 28/02/2018 tarihinde imzalanan asansör montaj sözleşmesi ve buna bağlı iki adet protokolün müvekkilİ tarafından haklı olarak feshedildiğinin tespitine, taraflar arasındaki 28/02/2018 geçerlilik tarihli asansör montaj sözleşmesi ve bu sözleşmeye ek olarak yapılan iki adet tamamlayıcı protokol kapsamında tamamlanmayan %15’lik iş açısından 27.311,00 USD müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 22/11/2022 tarihli ara karar ile, mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, olayda yaklaşık ispat şartının da oluşmadığı, bu itibarla HMK’nın 389. ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, Mevzuat ile somut olay ve mahkemenin tedbire ilişkin red kararı birlikte değerlendirildiğinde asansörlerin ruhsatsız olması nedeniyle mühürlemesinin konuyla ilgisi ve kusuru olmayan site sakinlerinin sağlığını etkilemesi ve bu kişilere zarar gelmesi halinde asansörlerin çalışmamasından kaynaklı olarak ciddi bir zararın meydana gelmesinde endişe duyduklarını, davalıya sözleşme kapsamında işlerini tamamlaması için 15 gün süre verilmesi bu süre içerisinde işlerini tamamlamaması, bu süreden sonra tekrar ihtar çekilerek sözleşmenin haklı olarak feshedildiğinin davalı yana ihtar edilmesi, delil tespiti raporunda davalı yanın yapmadığı işlere fatura kestiğinin tespit edilmiş olması durumlarının ise tedbir hususunda haklı olduklarını yaklaşık olarak ispatladığını, mahkemenin bu hususta yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği yönündeki tespitlerinin bu nedenle hatalı olduğunu, Mahkemenin ihtiyati tedbire ilişkin olarak bir diğer red sebebinin uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğine ilişkin olduğunu, ancak açılan dava ile menfi tespit ve sözleşmenin feshi hususunun talep edildiğini, ihtiyati tedbir olarak ise asansörlerin eksik işlerini ve ruhsat işlemlerini tamamlamak üzere başka bir firmaya taşere etmek üzere yetki talep edildiğini, bu hususta davalının zaten tüm sözleşme kapsamında taraflarını borçlandırdığını ve haklarına halel gelmeyeceğini, davalarında haklı iseler menfi tespite ilişkin taleplerinin devam ettiği bu hususun yargılama sonucunda ortaya çıkacağını ancak işleme devam etmeyen davalının işlemlerinin tamamlanması ve konuyla ilgisiz site sakinlerinin mağduriyetinin aciliyetle giderilmesi gerektiğini, bu hususun da ancak tedbir kararı yoluyla çözüleceğini, mahkemenin vereceği tedbir kararının yargılamayı çözecek nitelikte olmadığını, site sakinlerinin mağduriyetini giderecek ve yargılama sonucunda çıkan sonuca göre müvekkili ve davalının hareket edeceğini, tedbir kararının karşı yanın haklarına da halel getirmeyeceğini, kaldı ki karşı yanın ilgili asansörler üzerinde işlem yapmamakta ısrar ettiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise taşerondur. Taraflar arasında 28/02/2018 tarihli sözleşme imzalanmış olup, bu sözleşme ile davalı taşeron sıfatıyla davacı şirketin yüklenicisi olduğu İstanbul İli, Ümraniye İlçesi, … Mahallesi, … Pafta, … Ada, … Parselde bulunan “…” adlı konut projesine tesis edilecek 5 adet asansörün temin edilerek davacının projesinin bulunduğu şantiyede davacı tarafından gösterilen yerlere montajının yapılması ve davacıya çalışır durumda teslim edilmesi işini üstlenmiştir. Bu sözleşme akabinde birim fiyatların ve karşı yana ödenecek bedelin değiştirilmesine ilişkin olarak 2 adet sözleşmeyi tamamlayıcı ve değiştirici nitelikte taraflar arasında ek protokol tanzim edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın onuncu kısmının birinci bölümünde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesi 389.madde başlığında “geçici hukuki korumalar” olarak vasıflandırılmış ve aynı maddenin birinci fıkrasında “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması gibi sair hususlar da duraksamaya yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür vazedilmiştir. HMK’nın 390/3. maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır. Öte yandan, Yargıtay’ın, davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği yönündeki görüşü de istikrar kazanmıştır. Anılan yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; mahkemece, davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder nitelikteki davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/11/2022 tarih ve 2022/935 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 22/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.