Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/500 E. 2023/729 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/500
KARAR NO: 2023/729
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/12/2022
NUMARASI: 2021/210 Esas, 2022/816 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 14/06/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 20/08/2011 tarihli proje yapım sözleşmesi uyarınca iş bedelinin 200.000,00 TL+KDV olarak belirlendiğini, davacı şirketin sözleşme gereği avan ve uygulama projesini çizmekle edimini yerine getirdiğini, sözlemeye göre ruhsat alma yükümlülüğünün davalıda bulunduğunu, çizmiş oldukları mimari avan proje ve mimari uygulama projesinin Kozlu Belediyesince onaylandığını, davacı şirketin edimlerini tam olarak yerine getirmesine karşın davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiğinden, sözleşmeden kaynaklanan alacağını talep hakkı doğduğunu, davacının 01/04/2012 tarihli 106.200,00 TL bedelli faturayı düzenleyerek davalıya gönderdiğini, davalının borcunu ödememesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmede İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığını belirterek, itirazın iptaline, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının itirazın iptali davasını 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açmamış olması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı ile 20/08/2011 tarihinde proje yapım sözleşmesi imzalanarak Zonguldak/Kozlu ilçesinde bulunan taşınmazın mimari projesinin yapılması için tarafların anlaştıklarını, davacının sözleşmenin şartlarını yerine getirmediğini, sözleşmenin 4. Maddesinde davacı ücretinin ruhsat alım tarihi itibariyle veya tarafların birlikte karar vereceği daireye karşılık ödenmesinin kararlaştırıldığını, davacı şirket ortaklarının 2011 yılının Aralık ayında zor durumda olduklarını belirterek kendilerinden 100.000,00 TL aldıklarını, 01/04/2012 tarihinde gönderilen faturanın bu ödemeye ilişkin olduğunu düşünerek teslim aldıklarını, muhasebecinin uyarması ile faturanın 2. istihkak olduğunu öğrenmesi üzerine davacı firma yetkilileriyle görüşmelerinin olumsuz olmasından dolayı sehven ticari defterlere işlenen faturayı iptal ederek önce posta yolu ile iade ettiklerini, davacı tarafından postanın kabul edilmemesi üzerine Zonguldak … Noterliği’nin 13/08/2012 tarih ve … yevmiye sayısı ile davalıya iade faturayı sözleşmenin feshedildiğini belirterek iade ettiklerini, sözleşmenin 5. md gereğince sözleşme süresinin ruhsata esas mimari uygulama projesinin teslimine kadar devam edeceğinin kararlaştırıldığını, davacı firmanın sözleşme gereği yapmaları gereken işleri tam anlamıyla yapmadığı gibi eksik ve yanlış mimari projelerle işin uzamasına neden olduğunu, davacının kusurlu davranışları nedeniyle ruhsat alımının gerçekleştirilemediğini belirterek, davanın reddi ile, %20 kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, edimin eksik ve kusurlu olarak ifa edildiği gerekçesiyle, mimarı ön tasarım hizmeti olarak yapılan işin karşılığı olarak 47.200,00 TL yönünden itibariyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Yerel mahkeme kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Dairemiz’in 17/02/2021 tarih ve 2018/1593 esas, 2021/326 karar sayılı kararı ile, taraflar arasındaki sözleşmenin götürü bedelli olduğu, götürü bedelli eser sözleşmelerinde, yüklenicinin talep edebileceği alacağın veya iş sahibinin fazla ödemesi bulunup bulunmadığının belirlenebilmesi için, sözleşmeyle yapımı kararlaştırılan işin tamamı 100 birim kabul edilerek, eksik ve ayıplı işler düşüldükten sonra yüklenici tarafından tamamlanan kısmın işin tamamına olan fiziki oranı (% olarak) bulunup, belirlenen bu oran toplam götürü iş bedeline oranlanmak suretiyle yüklenicinin hakettiği iş bedelinin parasal miktarı hesaplanarak, iş sahibinin yaptığı kanıtlanan ödemelerin de mahsubundan sonra yüklenicinin bakiye iş bedeli alacağı kalıp kalmadığının belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında yerel mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazların kısmen iptaline, takibin 47.200,00-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacak tutarına takip tarihinden alacak tahsil edilinceye kadar yıllık %9 ve değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, yasal şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine, şartları oluşmayan kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, taraflar arasında akdedilen sözleşmede yüklenici konumundaki davacının ediminin “… Projesi ve Uygulama Projesi” olduğunu, bu edimi yerine getirmesi halinde hak kazanacağı alacağın 200.000,00 TL olduğunu, bu alacağın vadesinin ise sözleşmede “ruhsat alım tarihi” olarak belirtildiğini, yüklenicinin iş bedeline hak kazanabilmesi, işin sözleşmeye, fen ve teknik kurallarına ve amacına uygun olarak tamamlanıp iş sahibine teslim edilmesi koşuluna bağlı olduğunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun “Bedelin muacceliyeti” başlıklı 479.maddesinde; “İş sahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmü itibariyle yüklenicinin teslimden önce iş bedelinin ödenmesini istemesinin mümkün olmadığını, eser sözleşmelerinde yüklenicinin, kararlaştırılan iş bedeline hak kazanabilmesi için eseri sözleşme ve eklerine ve iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak tamamlayarak teslim etmesi gerektiğini, sözleşmenin 4. maddesinde alacak miktarı ile alacağın vadesinin ruhsat alım tarihi olarak kararlaştırıldığını, dolayısıyla ruhsat alınmadan, sözleşmede kararlaştırılan bedel yönünden borcun muaccel hale gelmeyeceğini, icra takibinin sözleşmede yer alan vade şartı (ruhsat alım) yerine gelmeden başlatıldığını, muaccel hale gelmemiş bir borç için de icra takibi yapılamayacağını, bilirkişi raporları ve taraf beyanları itibariyle ruhsat henüz tamamlanmadığını, davacı yüklenici tarafından sözleşmede yapılması taahhüt edilen … Projesinin hesaplama ve teknik çizim hatalarından dolayı kusurlu olduğunu, hazırlanması gereken diğer 1/50 ölçekli mimari uygulama projesinin ise hiç hazırlanmadığını, yüklenici firma tarafından sözleşmeye göre yapılması gereken işin, eksik ve kusurlu olduğunun alınan tüm bilirkişi raporlarında sabit olduğunu, yüklenici konumundaki davacının, edimini yerine getirmediğinin, davacının dava dilekçesinin 2 no’lu bendinde “davacı sözleşmeden doğan edimini yerine getirmiştir” iddiasını ispatlayamadığını, götürü bedelli eser sözleşmelerinde yüklenicinin hak ettiği bedelin gerçekleştirilen imalâtın işin tamamına göre fiziki gerçekleşme oranının tespit ve bu oranın götürü bedele uygulanmak suretiyle hesaplanacağı belirtilmiş ise de, bu kural yalnızca yüklenicinin eser sözleşmesini tam olarak ifa ettiğini fakat kararlaştırılan bedelin iş sahibi tarafından ödenmediğini iddia ettiği durumlarda uygulanabileceğini, 29/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davalı ile yüklenici konumundaki davalı firma arasında imzalanan 20/08/2011 tarihli “Düzenleme Halinde Proje Yapım Sözleşmesi” ile davalı-yüklenici firma tarafından yapılacak işlerin avan proje olarak; tüm yapının mimari projesinin çizimi, 1/200 ölçekte vaziyet planı çizimi, 1/200 ölçekte avan projenin plan kesit ve görünüşlerinin çizimi, projeye ait konsept perspektif hazırlanması, uygulama projesi olarak; tüm yapının 1/50 ölçekte plan kesit ve görünüşlerinin çizilmesi olarak belirlendiğini, yüklenici tarafından yapılması taahhüt edilen mimari avan projesinin hazırlandığının, fakat hazırlanan avan projede alan hesabı ile A-A kesiti ve kat planlarının birbirleriyle uyumsuz olduğu ve projenin hatalı olduğunun, sözleşme gereği yüklenici tarafından hazırlanması gereken diğer 1/50 ölçekli mimari uygulama projesinin ise bulunmadığının, yüklenici tarafından yapılan avan projenin sadece mimari ön tasarım niteliğinde olduğunun, taahhüt edilen edimlerin eksik ve kusurlu olduğundan yerine tatbikinin mümkün olmadığının” belirtildiğini, bu haliyle davacı-yüklenici tarafından taahhüt edilen projelerin hem ayıplı-hem eksik olması nedeniyle yerine tatbikinin mümkün olmadığı ve davalı için hiçbir ekonomik değerinin olmadığını, alınan tüm raporlarda ve en son alınan 29.03.2022 tarihli raporda, davacı yüklenici firmanın sözleşmede yüklendiği edimi henüz %20 oranında tamamladığı gerekçesiyle bu orana tekabül eden 40.000,00 + KDV =47.000,00 TL tutarında hakedişi olduğu yönündeki tespit ve değerlendirmenin sadece işin hakediş miktarı yönüyle yapılan bir değerlendirme olduğunu, kaldı ki hakedişi hesaplanan iş itibariyle tamamlanmayan kısımlar nedeniyle tek başına hiçbir ekonomik değer taşımadığını, davacı taraf edimini tamamlayarak fatura tanzim etmiş ise de, davacının edimlerin bir kısmını henüz yerine tam bir şekilde getirmedi gibi yerine getirilen kısmın ise “kusurlu-ayıplı” bilirkişi raporlarıyla sabit olduğunu, eserin ekonomik değer taşımadığını ve bu sebeple davacı yüklenici bu nitelikteki işin bedelini talep edemeyeceğini, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu T.14.06.2017, E.2017/15-503, K.2017/1190), davalı da sözleşmeyi feshetmiş olduğundan davacı tarafça öncelikle sözleşmenin iş sahibi tarafından haksız nedenle feshinin tespitini sağlaması sonradan da ortaya koyduğu eserin değerini” yüzdelik orantılama yöntemine göre” tespit ettirip buna göre alacak tahsiline girişmesi gerektiğini, doğrudan fatura tanzim edip alacağı tahsil etme hakkı bulunmadığını, fesih 13.08.2012 tarihinde yapıldığını, bu tarihten sonra davacı tarafından 01.10.2012 tarihinde faturaya dayalı olarak icra takibi başlatması sözleşmenin ortadan kalması karşısında hukuken hükümsüz olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın alacağın ispatlanamamış olması nedeniyle davanın esastan reddine, İİK 67/2 maddesinde belirtilen kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.Taraflar arasında 20/08/2011 tarihli proje yapım sözleşmesi imzalanmıştır. Eser sözleşmelerinde yüklenicinin iş bedelini hak kazanabilmesi, yapımı kararlaştırılan işin sözleşmesine, mevzuatına, fen ve teknik kurallarına ve iş sahibinin beklediği amacına uygun olarak tamamlanıp iş sahibine teslim edilmesi koşuluna bağlı olup, bu kapsamda bilirkişi tarafından yapıldığı belirtilen %20 oranındaki işin iş sahibinin işine yarayıp yaramayacağı, iş sahibinin bu kısmı kullanıp kullanamayacağı, onun faydasına olup olmadığı, iş sahibi tarafından %20 oranındaki tamamlanan işin kalan kısmının başka bir mimara tamamlattırılıp tamamlattırılmayacağı veya başka mimara yaptırılması halinde sözleşme konusu işin tamamen yeniden yapılması gerekip gerekmediği hususlarında değerlendirme yapılmadığı, ayrıca bilirkişi raporunda Avan projenin hesaplama, teknik ve çizim hatalarından dolayı kusurlu olduğu, vaziyet planı kat planları ve cephe tasarımlarının avan proje bazında yapılmış olduğu belirtilmiş olmasına rağmen, yapılmış olan bu işlemlerde sözleşme konusu kusurları taşıyıp taşımadığı, bu yönü ile iş sahibinin işine yarayıp yaramayacağı hususları değerlendirilmeksizin, sadece fiziki oran tespiti yapılarak yetinilmesi ve mahkemece bu hususlarda ek rapor alınmadan karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu durumda, mahkemece belirtilen hususlarda bilirkişi kurulundan ek rapor alınması, davalının beyanında geçen ödemeler incelenerek, varsa ödemeler düşüldükten sonra bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,2-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2022 tarih, 2021/210 Esas, 2022/816 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 14/06/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.