Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/427 E. 2023/339 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/427
KARAR NO: 2023/339
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2022
NUMARASI: 2022/925 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak, Tapu iptali ve tescil
KARAR TARİHİ : 22/03/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; terditli olarak taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil, mümkün olmadığı taktirde tazminat talebine ilişkin olup; mahkemece davacılar vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine dair verilen karara karşı davacılar vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı şirket arasında davalı şirketin İstanbul İli, Pendik İlçesi, … Mahallesi, … Sokak, … Ada, … Parselde bulunan bloklu konut ekli projesinde taşeron işlerinin yürütülmesine ilişkin olarak sözleşmeler akdedildiğini, bu bağlamda; müvekkillerden … Proje Gel. Tic.Ltd.Şti.’nin 22/02/2021 tarihli Malzemeli Kaba İnşaat Yapım İşi Taşeron Sözleşmesi ile A2 Blokun kaba yapı işleri ve kaba malzemeli işçiliğinin yapılması işlerini, müvekkili … ve diğer müvekkili … Limited Şirketi’nin 22/02/2022 tarihli İnce İşleri Yapım Taşeron Sözleşmesi ile aynı projede A1 ve A2 Blok konutun ince işleri, malzeme ve işçiliğinin yapılması işlerini, bu iki sözleşmeye ek olarak müvekkilleri … ve … ile imzalanan 01/04/2022 tarihli Ek Protokol uyarınca A1 bloğun (A1 bloğun en üst katı hariç) malzemeli tuğla yapılması işlerinin kararlaştırılan bedeller karşılığında müvekkilleri tarafından yapım işinin üstlenildiğini, müvekkili … Şirketi ile davalı şirket arasında imzalanan 22/02/2021 tarihli Malzemeli Kaba İnşaat Yapım İşi Taşeron Sözleşmesi’nin “Hakediş Usulü” başlıklı maddesinde sözleşmenin %70’nin daire karşılığı, %30’unun nakit veya çek veya malzeme ödemeli şeklinde olacağı, hakedişin %70’lik kısım için taşeron müvekkillerine bu sözleşmeye konu projeden 2+1 ve 1+1 daire verileceğinin düzenlendiğini, taşeron müvekkillerine devri kararlaştırılan dairelerin fiyatlarının ise A Bloktaki 1+1 dairelerin 275.000,00 TL, 2+1 dairelerin 465.000,00 TL; B Bloktaki 2+1 dairelerin 465.000,00 TL olarak belirlendiğini, ayrıca davalı şirketin sahipleriyle aralarında akrabalık ve iş ilişkileri olan … Beton adlı beton santralinden 1350 metreküp betonun da hakedişin %30’luk kısmından düşmek koşuluyla 222,5 TL ‘den (KDV siz olarak) taşeron müvekkillerine teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, öte yandan, müvekkilleri … ve … Şirketleri ile davalı şirket arasında imzalanan İnce İşleri Yapım Taşeron Sözleşmesinin hakedeiş usulünün ise %100 daire karşılığı olarak belirlendiğini, bu sözleşmeye göre müvekkili taşeronların hakkedişinin %100 için davalı şirketçe söz konusu projeden 2+1 ve 1+1 dairenin verileceğinin düzenlendiğini ve 2+1 dairenin fiyatnın 465.000,00 TL, 1+1 dairenin değerinin de 275.000,00 TL olarak kabul edildiğini, müvekkili şirketlerin söz konusu sözleşmeler uyarınca taahhüt ettikleri edimlerini ifa ettiklerini, işlerin tamamını bitirdiklerini ve davalı şirkete teslimini yaptıklarını, davalı şirkete, sözleşmeye uygun olarak ifanın ardından yapılan hakediş hesaplamasında, bu sözleşmeler uyarınca taşeron olan müvekkili şirketlerin proje için yapmış oldukları kaba, duvar ve ince işler için hakedişinin toplamda 4.328.687,46 TL olarak hesaplandığını, ancak davalı şirketçe, sözleşmeler uyarınca ödemesi daire birimi cinsinden kararlaştırılan hakediş için eksik ödeme yapıldığını, müvekkili şirketlerin zarar gördüğünü, müvekkili … Şirketi ile davalı şirket arasında imzalanan Malzemeli Kaba İnşaat Yapım İşi Taşeron Sözleşmesi uyarınca -sözleşmedeki hakedişin %30’luk kısmından mahsup edilmek üzere- 547.991,00 TL’lik hakediş karşılığı bir miktar beton ve kalfa ödemesi yapıldığını, Malzemeli Kaba İnşaat Yapımı İşi Taşeron Sözleşmesinin kalan %70’lik kısmı ile müvekkillerinin birlikte taşeron oldukları İnce İşleri Yapım İşi Taşeron Sözleşmesinin %100’lük kısmı için belirlenen daire birimi cinsinden ödenmesi gereken hakedişin ise 3.780.695 TL olduğunu, daire birimi cinsinden ödenmesi kararlaştırılan bu kısım için ise -dairelerin birim fiyatı müvekkiller ile davalı şirket arasında yapılan sözleşmelerde belirlenen bedelle sabit olmak üzere- 8 adet dairenin tapusunun devredildiğini, yani daire birimi cinsinden 2.975.000,00 TL’ lik hakediş ödemesi yapıldığını, açıklanan sebeplerle müvekkili şirketlerin davalı şirketten alacaklı oldukları %100’ü daire birimi cinsinden ödenmesi gereken bakiye 805.695,00 TL’ lik hakedişi bulunduğunu, müvekkili şirketler ile davalı şirket arasında akdedilen sözleşmeler uyarınca daire birimi cinsinden ödenmesi gereken kısımda 1+1 dairelerin değerinin 275.000,00 TL, 2+1 dairelerin değerinin A Blok için 465.000,00 TL, B Blok için 480.000,00 TL olarak sabitlendiğini, sözleşme hükümleri dikkate alındığında davalı şirketin, müvekkilinin yaptığı işlerin karşılığı olarak ayrıca ve ilave olarak 1+1 daire birimi cinsinden 3 adet daire borcu bulunduğunu, müvekkili şirketler tarafından birçok kez davalı şirkete söz konusu 3 adet 1+1 dairenin tapusunun devri için yapılan sözlü başvurulardan bir sonuç alınamadığını, müvekkili şirketlerden … tarafından Kartal … Noterliği aracılığı ile 01/09/2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile bu durumun açıklandığğnı ve sözleşme uyarınca müvekkilinin hak ettiği 1+1 adet dairelerin müvekkili şirkete devri ihtarının yapıldığını, davalı şirketin, bu ihtarnameye karşılık olmak üzere müvekkili …’a Kartal …Noterliği aracılığıyla 14/09/2022 tarihli ve … yevmiye numaralı cevabi nitelikte yazı gönderdiğini, burada müvekkili şirketlere daire birimi cinsinden ödenmesi gereken herhangi bir borcun bulunmadığı, sözleşmeye aykırı ve ayıplı imalatlar olduğu iddiasıyla herhangi bir ödeme yapılmayacağının belirtildiğini, bu arada davalı şirket tarafından İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müracaat edilerek sözleşme uyarınca yapılan işlere ilişkin delil tespiti talebinde bulunulduğunu, taraflarına bildirimde bulunulmaksızın ve yokluklarında yapılan tespit işlemlerinin ardından tanzim edilen rapor tebliğ edildiğinde, müvekkilleri tarafından yapılan işlerde bir kısım eksiklikler bulunduğu tespitine yer verildiğinin görüldüğünü, ne var ki, bu rapordaki bulgu ve değerlendirmelerin hatalı olduğunu, esasında taşeron olarak müvekkillerinin üstlenmediği bir kısım edimlerin eksik iş olarak gösterildiğini, yine müvekkillerinin dış cephe mantolama işlemini ısı yalıtım raporuna ve projeye göre yapmalarına ve bu konuda Belediyeden alınan ısı yalıtım raporunda da mantolamanın 4 cm olduğu açıkça yazmasına yine müvekkillerinin bu hususu davalı şirketle teyitleşmelerine ayrıca davalı şirketin üç ortağının da devamlı olarak şantiyede denetim yaptıkları halde, bilirkişi raporunda dış cephe mantolamanın 5 cm yerine 4 cm yapılmasının eksiklik olarak değerlendirildiğini, boya malzemesi seçimine ilişkin işlerin de aynı şekilde proje ve anlaşmaya uygun olduğu halde hatalı değerlendirmelerin yapıldığının görüldüğünü, bu itibarla yokluklarında yapılan keşif ve neticesinde tanzim edilen bilirkişi raporunu kabul etmelerinin mümkün bulunmadığını, davalı şirketin, müvekkillerinin dava ve takip işlemlerine başlayacağını bildirmesi üzerine ifa etmemeden kaynaklı tazminat ve diğer mükellefiyetlerden kurtulabilmek amacıyla ayıplı ve eksik ifa itiraz ve iddiasını ortaya attığını, oysa müvekkillerince teslimin yapılmasının ardından alacaklarını talep ettikleri tarihe kadar, bu konuda hiçbir bildirim ve itirazda bulunmadıklarını, müvekkillerinin bütün iş ve işlemleri sözleşme, ek protokol ve ilgili projelere uygun olarak yaptıklarını, davalı şirketin anılan projede kendisine ait olan dairelerin büyük çoğunluğunu elden çıkarttığı, piyasaya olan yüklü miktardaki borçları nedeniyle malvarlığını alacaklılardan kaçırma girişimlerinde bulunduğu ve hatta bu şirketin ortaklarının geçmiş dönemde de benzer amaçlarla şirketlerinin içlerini boşalttıklarının öğrenildiğini ileri sürerek müvekkillerinin alacak talebinin iş bedeli alacağı olup, niteliği itibariyle bir para alacağına dönüşmüş olacağını, HMK’nın 389. maddesi gereğince ihtiyati tedbirin ancak uyuşmazlık konusu edilen şey hakkında verilebileceğini, para alacakları bakımından ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden, davalı şirketin söz konusu daireleri elden çıkarttığının belirlenmesi halinde bu aşamada ihtiyati tedbir uygulanması ihtimali kalmayacağını, bu durumda dava konusu alacak nedeniyle ihtiyati haciz kararı alınması gereği bulunduğunu, sunulan sözleşme ve delillerden de anlaşıldığı üzere, somut uyuşmazlık bağlamında ihtiyati haciz koşullarının da bulunduğunu ileri sürerek, öncelikle davalı şirket adına kayıtlı İstanbul İli, Pendik İlçesi, … Mahallesi, … Sokak, … Ada, … Parselde kayıtlı 3 adet 1+1 dairenin tapu kaydı üzerinde teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, … parselde davalı adına kayıtlı herhangi bir taşınmaz bulunamaması halinde, dava konusu muaccel alacaklarının tahsilini sağlamaya yönelik olarak takdiren teminatsız, olmadığı takdirde mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmesine, müvekkillerinin taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklı eksik kalan hakediş bedellerine karşılık olmak üzere, davalı şirket adına kayıtlı İstanbul İli, Pendik İlçesi, … Mahallesi … Sokak, … Ada, … Parselde 3 adet 1+1 dairenin davalı şirket adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkillerİ adına müştereken tesciline; bunun mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere şimdilik 50.000,00 TL eksik hakedişin davalı yandan tahsili ile müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde uyuşmazlıkların çözümü için tahkim şartı bulunduğunu, tahkim şartı dikkate alınarak davanın öncelikle yetkisizlik sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı vekilinin dosyaya sunduğu ek protokolün 5. Maddesi gereğince iş veren taşerona yapılan bu duvar işi ve önceki sözleşmelerden arta kalan ödemelere karşılık A1 Blok 37 numaralı daireyi vermeyi kabul ettiğini, bu ek protokolde davacıya yapmış olduğu işler karşılığı verilmesi taahhüt edilen 7 adet daire (A1-19 / A1-15 / A1-22 / A2-49 / A2-58 / A2-65 (A2-63 ile takas) / B-20 ) dışında; ek protokol gereği yapılan işler ve önceki sözleşmeden kendisine yapılması gerekli nakit ödemeler için A1 Blok 37 numaralı dairenin devri karşılığı anlaşıldığını, dolayısıyla davacı ile yapılan sözleşmeler ve ek protokol uyarınca müvekkilinin davacılara daire numaraları ile tespit edilen toplam 8 adet daire teslim borcu bulunduğunu, dosyaya giren tapu kayıtlarında da müvekkilince söz konusu 8 dairenin tamamının davacılara devir ve teslim edildiğinin görüleceğini, bu sebeple, davacılar tarafından imzalanan ek protokole aykırı olarak 3 adet dairenin devri talebinin herhangi bir dayanağının bulunmadığını, gerek taraflar arası imzalanan sözleşmelerde gerekse de yapılan ek protokollerde müvekkilinin devredeceği dairelerin tamamının blok ve daire numarasına kadar yazıldığını ve tüm bu dairelerin de davacılara tapuda devredildiğini, ek protokol uyarınca müvekkilinin, davacılara, önceki sözleşmelerden arta kalan ödemelere ve ek işlere karşılık nakit ödeme değil, A1 Blok 37 numaralı daireyi devir borcu bulunduğunu, söz konusu A1 Blok 37 numaralı dairenin devrinin de davacılara yapılarak, müvekkilinin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, kaldı ki, davacıların sözleşme uyarınca üstlenmiş oldukları edimlerini de gereği gibi yerine getirmediklerinin taraflarınca yaptırılan İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/818 Değişik iş sayılı tespit dosyasından alınan bilirkişi raporu ile de belirlendiğini, rapora davacı yanca itiraz edilmediğinden kesinleştiğini, müvekkili şirketin kaçmadığını, şirket üzerindeki daireleri kaçırmadığını, şirketi boşaltmadığını savunarak haksız ve mesnetsiz ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talepleri ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 28/12/2022 tarihli ara karar ile, davacının taleplerinin yargılamayı gerektirdiği, alacağının varlığı ve miktarının yaklaşık olarak ispat edilmediği, bu itibarla ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili 30/12/2022 tarihli istinaf dilekçesiyle, yanlar arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca müvekkillerinin üzrelerine düşen işlerin tamamını bitirdikleri ve davalı şirkete teslimini yaptıklarının buna karşın davalı şirketçe, sözleşmeler uyarınca ödemesi daire birimi cinsinden kararlaştırılan hakediş için eksik ödeme yapılmış olduğunın dosya kapsamındaki deliller ile belli olduğunu, müvekkili şirketlerin yetkililerinin davalı şirketle aynı piyasada iş yapmış olduklarından davalı şirketin borca batık olduğunu, piyasaya olan borçları nedeniyle üzerinde kayıtlı olan taşınır ve taşınmaz mallarını elden çıkarmaya başladığının duyulduğunu, yaptıkları araştırmada da bu hususu doğruluğunu teyit ettiklerini, bu itibarla davalı şirketin piyasaya olan yüklü miktardaki borçları nedeniyle malvarlığını alacaklılardan kaçırma girişimlerinde bulunduğu ve hatta bu şirketin ortaklarının geçmiş dönemde de benzer şekilde sahip oldukları şirketlerde de aynı amaçla şirketlerinin içlerini boşalttıklarının bilindiğini, bu itibarla, davacı şirketin anılan projede sahibi olduğu ve sözleşme uyarınca müvekkiline devir ve temliki gereken … Ada, … Parsel bulunan tapuda A Blok bir (1) numaralı daire, A Blok beş (5) numaralı daire, A Blok 26 numaralı üç adet 1+1 daireye acilen ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekirken ret edilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketin söz konusu daireleri elden çıkarttığının belirlenmesi halinde bu aşamada ihtiyati tedbir uygulanması ihtimali kalmayacağından bu durumda dava konusu alacağın para alacağına dönüşeceğini, para alacakları bakımından ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden bu kez ihtiyati haciz kararı verilmesi talebinde bulunulması zarureti doğduğunu, İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz kararı verilmesi için kesin ispat şartının aranmadığını, dava dilekçesi ekinde sundukları sözleşme ve delillerde somut uyuşmazlık bağlamında ihtiyati haciz koşullarının bulunduğunu, bu itibarla ihtiyati haciz taleplerinin de reddinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı … Tic. Ltd. Şti. ile davalı şirket arasında 22/02/2021 tarihli Malzemeli Kaba İnşaat Yapım İşi Taşeron Sözleşmesi ile A2 Blokun kaba yapı işleri, kaba malzemeli işçiliğinin yapılması işleri için, davacı… Tic. Ltd. Şti. ve diğer davacı … Limited Şirketi’nin 22/02/2022 tarihli İnce İşleri Yapım Taşeron Sözleşmesi ile aynı projede A1 ve A2 Blok konutun ince işleri, malzeme ve işçiliğinin yapılması işleri için, davacı … Tic. Ltd. Şti. ve diğer davacı … Ticaret Limited Şirketi ile bu iki sözleşmeye ek olarak 01/04/2022 tarihli Ek Protokol uyarınca A1 bloğun (A1 bloğun en üst katı hariç) malzemeli tuğla yapılması işleri için anlaşma yapılmıştır. Dosyada bulunan İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/818 D.iş sayılı dosyasından hazırlanan bilirkişi raporunda; ruhsat eki mimari proje olarak dosyaya ibraz edilen proje ile sözleşmedeki bağımsız bölüm numaraları ve fiili durum arasında farklılıklar olduğu ve aradan geçen süre gözönüne alındığında eksik ve ayıplı imalatların 3. kişilere tamamlattırılmış olabileceği belirtilmiş, muhtelif eksik ve ayıplı işler tespit edilmiştir. Mahkemece mahallinde yapılan keşif akabinde inşaat mühendisi … tarafından hazırlanan 16/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda; a) Dava konusu tapuda; İstanbul ili, Pendik İlçesi, … Mahallesi, … ada … parsel sayılı ana taşınmazdaki kat irtifakı kurulu; … arsa paylı A Blok 1.bodrum kat, A1 giriş, 1 nolu “ mesken” nitelikli; mahallen … Mahallesi, … Sokak, No:…, … Blok, … kat, No:… Pendik/İstanbul adresli taşınmazın 22/11/2022 dava tarihi itibari ile değeri 1.750.000,00 TL; b) A Blok, zemin kat, A1 giriş , 5 nolu “ mesken” nitelikli taşınmazın dava tarihi ile değeri 1.000.000,00 TL ve c) A Blok, 3.kat, A1 giriş, 26 nolu “mesken” nitelikli taşınmazın dava tarihi ile değeri 1.200.000,00 TL olarak belirlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davacı terditli olarak tapu iptal, mümkün olmadığı taktirde tazminat talep etmektedir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur.İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre Mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır. İİK’nın 257. maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Aynı kanunun 258. Maddesinde de; ihtiyati haciz talep eden tarafın, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmesi ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ve yasal delillerle ispat etmesi gerektiği belirtilmiştir.Yukarıda açıklanan kanun maddeleri kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; dava dosyası henüz layihalar aşamasında olup, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamıştır. Bu itibarla mahkemece, olayda HMK’nın 389.maddesi ile İİK’nın 258. Maddesinde aranan yaklaşık ispat şartının oluşmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir ile ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur.Açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin mahkeme ara kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerine göre usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/12/2022 tarih ve 2022/925 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacılardan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 22/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.