Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/400
KARAR NO: 2023/444
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2022
NUMARASI: 2022/701 Esas, 2022/1038 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi tespit
KARAR TARİHİ: 11/04/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkin olup; mahkemece davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında 2019 yılında müvekkil şirket sahibinin Tarabya’daki evine yapılacak mobilya imalatı ve tamirat işleri konusunda anlaşma yapıldığını, davalının yapmış olduğu ürünler için davacıdan 3 yıl garanti istediğini, davalının da bunu onayladığını, davalı şirket tarafından müvekkili şirkete 21/08/2019 tarihinde 102.400,40 TL tutarında fatura kesildiğini, fatura borcunun 92.639,99 TL’sinin ödendiğini, ürünlerin tesliminden çok kısa bir süre sonra kapılar ve süpürgeliklerin şiştiğini, hasar gördüğünü, davacının yapacağını taahhüt ettiği mobilya işlerinin de yarım bırakıldığını, müvekkili şirketin tüm bu ayıplı mallar ile eksik bırakılan işleri davalıya bildirmesine, eksik işleri tamamlamasını istemesine ve 3 yıllık garantiye rağmen davalının müvekkili şirketi oyaladığını, davalı şirket tarafından yapılan ayıplı ve eksik işler giderilmediği için müvekkili şirketin bakiye 9.760,41 TL iş bedelini ödemediğini, davalı şirketten ayıplı malları ayıpsız misli ile değiştirmesi, eksik işlerini tamamlamasının istenmesine karşın bu taleplerinin yerine getirilmeyerek ve yapacakları iş alacaklarının çok çok daha üzerinde olmasına rağmen bakiye borç olan 9.760,41 TL’nin tahsili için İstanbul … İcra Dairesi Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılarak müvekkili şirketten bakiye borcun talep edildiğini, Beşiktaş … Noterliği’nin 12.04.2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete müvekkili şirket sahibinin evi için yapılan mobilyaların imalat hatasından kaynaklanan ayıplarının giderilmesi, malların ayıpsız misli ile değiştirilmesi ve eksik imalat ve tamirat işlerinin tamamlanması aksi taktirde hakkında dava açılacağının ihtar edildiğini ancak davalı şirket tarafından keide edilen Bakırköy … Noterliği’nin 19/04/2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bu taleplerinin kabul edilmediğinin bildirildiğini ileri sürerek müvekkili şirketin davalıya 9.760,41 TL borcu olmadığının tespiti ile davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeniyle kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, eldeki davaya konu edilen borca ilişkin henüz kesinleşmemiş ve halen istinaf incelemesinde olan mevcut bir dava olmasına rağmen davacının açmış olduğu bu davanın haksız olduğunu, alacaklının “itirazın iptali davası” açmasından sonra, borçlu tarafından “menfi tespit davası” açılamayacağını, bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığının gerek doktrinde ve gerekse uygulamada tereddütsüz kabul edildiğini, borçlu tarafın itirazın iptali davasında genel hükümlere göre savunma olarak ileri sürülebileceği hususların ayrı bir tespit davasına konu olamayacağını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davaya konu edilen borcun faturadan kaynaklandığını, davacının, müvekkili şirketten almış olduğu hizmet nedeniyle 21/08/2019 tarih ve 102.400,40 TL bedelli faturanın tanzim edilerek davacı şirkete gönderildiğini, davacı şirket tarafından faturadan kaynaklanan borcun 92.639,99 TL’sinin ödendiğini, bakiye 9.760,41 TL’nin ise müvekkili şirket tarafından defaatle talep edilmesine rağmen ödenmediğini, müvekkili şirketin başlattığı icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığını, davacının müvekkil şirkete olan borcu itirazın iptali davasında verilen mahkeme kararıyla ortaya koyulduğunu, davacının ilgili kararın istinafen incelenerek kaldırılması talebi neticesinde halen derdest olan davaya rağmen eldeki davanın da açılmasının borçtan kurtulmaya matuf olduğunu, söz konusu işlerin 2019 yılında yapılmadığını, aradan üç yılı aşkın bir süre geçtiğini, bu süreçte davacı yanca herhangi bir ayıp ya da eksik iş ihbarında bulunulmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davanın itirazın iptali davası açıldıktan sonra aynı konu ile ilgili açılmış menfi tespit davası olduğu, aynı konu ile ilgili İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/416 Esas sayılı dosyasında derdest itirazın iptali davası bulunduğu, menfi tespit davasına konu itiraz ve def’ilerin açılan itirazın iptali davasında dile getirilmesinin mümkün olduğu, Yargıtay 19.HD’nin 2015/5790E 2015/14906K sayılı ilamında da belirtildiği gibi her iki davanın talep sonucu farklı olduğundan derdestlikten söz edilemez ise de itirazın iptali davası açıldıktan sonra menfi tespit davası açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, davalı şirketin, müvekkili şirkete yapmış olduğu eksik ve ayıplı işlerin varlığı nedeniyle bakiye borcun ödenmediğini, dolayısıyla davalı şirkete 9.760,41 TL borçlu olunmadığının tespiti için açılan eldeki davada müvekkilinin hukuki yararının bulunduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.Taraflar arasında 2019 yılında davalı yanca davacı şirket sahibinin Tarabya’daki evine mobilya imalatı ve tamirat işleri yapımı konusunda anlaşma akdedilmiştir.Yanlar arasında sözleşmeye, içeriğine, iş bedeline ve davalı şirket tarafından davacı şirkete 21/08/2019 tarihinde 102.400,40 TL tutarında fatura kesildiğine ve fatura borcunun 92.639,99 TL’sinin ödendiğine yönelik bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Uyuşmazlık; bakiye iş bedelinin ödenmemesi üzerine davacı tarafından davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yapılan takibe davalı yanca itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali ile takibin devamı istemli olarak İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan 2021/416 Esas sayılı dava nedeniyle eldeki davanın açılmasında hukuki yarar bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu kapsamda Dairemizde istinaf incelemesi için bekleyen ilgili dosyanın incelenmesinde; mahkemece 23/05/2022 tarihinde, davacı şirketin davalıdan cari hesap bakiyesi olarak 9.760,41 TL alacaklı olduğu, davalı vekili tarafından 23/03/2022 tarihli rapora karşı 14/04/2022 tarihli itiraz dilekçesinde teslim edilen ürünlerin eksik ve ayıplı olduğu yönünde itiraz edildiği, ancak bu itirazların takibe itiraz dilekçesi ve cevap dilekçesinde ileri sürülmediğinden savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında değerlendirilerek itirazlara ilişkin değerlendirme yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazının iptali ile takibin aynen devamına, Asıl alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucu 11/04/2023 tarih, 2022/2420 Esas, 2023/442 Karar sayılı karar ile; somut olayda mahkemece davalı yanca süresi içerisinde verilen cevap dilekçesinde davalı iş sahibi yanca yapılan işte eksik yada ayıp bulunduğu konusunda herhangi bir savunmada bulunmadığı, mahkemece 17/01/2022 tarihinde ön inceleme duruşmasının yapıldığı, aynı celse bilirkişiden rapor alınmasına karar verildiği, mali müşavir tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun 23/03/2022 tarihinde dosyaya sunulduğu, bilirkişi raporunun taraf vekillerine tebliği sonrası davalı vekilince ibraz edilen bilirkişi raporuna itiraz başlıklı dilekçenin 14/04/2022 tarihli olduğu, bu dilekçede davalı yanca ayıp ve eksik iş iddiasında bulunulduğu, davacı yanca savunmasının genişletilmesine açıkça muvafakat edilmediği ve davalı yanca cevap dilekçesinin ıslah edilmediği gerekçesiyle yukarıda belirtilen kanuni düzenlemeler dikkate alınarak davalı yanın eksik ve ayıplı iş savunmasına itibar edilmemesi isabetli olmuş ise de, mahkemece aynı taraflar arasında görülen ve istinaf incelemesi için Dairemize gönderilen eldeki 2022/701 Esas sayılı dosyası arasında hukuki bağlantı bulunduğundan iki dosyanın birleştirilerek görülmesi gerektiğinin düşünülmemesinin hatalı olduğu gerekçesiyle mahkeme kararı kaldırılmıştır.Her ne kadar aynı alacak için açılan itirazın iptali davası devam ederken takip borçlusu olan eldeki davanın davacısının karşı dava açarak menfi tespit talebinde bulunmasında hukuki yararı bulunmadığı düşünülebilinirse de; yukarıda açıklandığı üzere İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan 2021/416 Esas sayılı davada davalı iş sahibi şirket, süresi içerisinde verdiği dilekçelerde ve icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde eksik ve ayıplı iş yapıldığı yönünde savunmada bulunmadığından ve mahkemece de süresinde sunulmayan eksik ve ayıplı iş savunmasına itibar edilmediğinden iş sahibi tarafından açılan eldeki menfi tespit davasında hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Bu dosyadan verilecek kararın da İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan 2021/416 Esas sayılı davanın sonucunu etkileyeceği açıktır.O halde yapılan bu açıklamalar ışığında, mahkemece anılan itirazın iptali davası ile eldeki dosyanın birleştirilip, eldeki davada davacı yanın eksik ve ayıplı iş iddiası yönünden delillerinin toplanması, bu dosyadan verilecek karara göre itirazın iptali davasının değerlendirilmesi ve sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile itirazın iptali davasında eksik ve ayıplı iş iddiasının süresinde yapılıp yapılmadığı belirlenmeden somut olayda davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi dosya kapsamına göre usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/12/2022 tarih, 2022/701 Esas, 2022/1038 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.