Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/326 E. 2023/482 K. 18.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/326
KARAR NO: 2023/482
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2022
NUMARASI: 2022/113 Esas, 2022/1265 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/04/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin, davalı şirketin … isimli site inşaatında …-…-…-… bloklar ile ilgili ”Pvc doğrama, cam korkuluk ve küpeşte” işleri karşılığı düzenlemiş olduğu 18.10.2021 tarih ve … fatura no’lu 2.217,706,00 TL miktarlı faturanın ödenmeyen bakiyesi olan 1.717,706,00 TL’nin tahsili amacıyla davalı aleyhine Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalı tarafın haksız itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek ticari reeskont / avans faizi ile birlikte itiraza uğrayan tüm alacaklar yönünden takibin aynen devamına, toplam alacağın % 20’si üzerinden icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında akdedilen 10.05.2019 tarihli Yüklenici Sözleşmesinin “Uyuşmazlıkların Çözümü” başlıklı 29. Maddesinde ise taraflar arasında doğabilecek her türlü uyuşmazlıkların çözümü için İstanbul Çağlayan Mahkemelerinin yetkili kılındığını, bu sebeple işbu davanın yetkisizlik sebebiyle reddi gerektiğini belirterek, davanın usul ve esas yönlerinden reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen 10.05.2019 tarihli Yüklenici Sözleşmesinin “Uyuşmazlıkların Çözümü” başlıklı 29. Maddesinde; taraflar arasında doğabilecek her türlü uyuşmazlıkların çözümü için İstanbul Çağlayan Mahkemelerinin yetkili kılındığı, bu sebeple işbu davanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinde ikame edilmesi gerektiği gerekçesiyle, mahkemenin HMK’nın 17. maddesi gereğince yetkisizliğine, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlatılmak suretiyle iki hafta içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevdiine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasında düzenlenen 10/05/2019 tarihli sözleşmenin …-… bloklarla ilgili olduğunu, icra takibine konu alacakların ise aynı sitenin …-…-…-… bloklarındaki imalatlardan kaynaklanan cari hesap alacağına ilişkin olduğunu, sözleşmeden kaynaklanan daire alacağı ile ilgili olarak ise Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/187 esas sayılı dosyası ile tapu iptali ve tescil, bunun mümkün olmaması halinde bedel tahsiline ilişkin dava açıldığını, taraflar arasındaki …-…-…-… bloklara ilişkin 14/02/2020 ve 02/06/2020 tarihlerinde müvekkili şirketten teklif alınarak bu teklifin kabul edilmesi üzerine bu bloklar için sözle eser sözleşmesi kurulduğunu, 10/05/2019 tarihli sözleşmedeki yetki şartının sadece …-… bloklar için geçerli olduğunu, buna dayanılarak verilen yetkisizlik kararının hatalı olduğunu, 10/05/2019 tarihli sözleşmede D-E-F-G bloklarla ilgili olarak bir hüküm veya ek protokol bulunmadığını, davalı şirketin resmi şirket merkezinin bağıl olduğu adreste yapılan icra takibi nedeniyle açılan itirazın iptali davası yönünden Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı taşeron; davalı ise yüklenicidir. Dava konusu İstanbul ili, Beylikdüzü ilçesi, … mahallesi, … ada … parselde bulunan taşınmaz üzerinde davalı şirketçe yapılan … olarak adlandırılan inşaatın … ve … bloklarının PVC doğrama, cam korkuluk ve küpeşte işlerinin davalı şirket tarafından yapılması hususunda taraflar arasında 10/05/2019 tarihli yazılı sözleşme imzalanmıştır. Davacı taşeron tarafından Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında …-…-…-… blokların bakiye alacakları için düzenlenen 18/10/2021 tarili faturanın 1.717.706,00 TL’lik kısmı ve 30.368,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.748.074,00 TL’nin tahsili için davalı yükleniciye karşı icra takibi yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmaktadır. Mahkemelerin yetkisi 6100 sayılı HMK’nın 5 ilâ 19 maddeleri arasında düzenlenmiştir. HMK’nın 6. Maddesine göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek ya da tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir. TMK’nın 19. Maddesine göre gerçek kişilerin yerleşim yeri, sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. Aynı Kanunun 51. Maddesine göre tüzel kişilerin yerleşim yeri ise, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir. HMK’nın 10. Maddesine göre sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. HMK’nın 17. Maddesine göre tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır. HMK’nın 18. Maddesine göre ise, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hallerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır. 6098 sayılı TBK’nın 89. maddesine göre, borcun ifa yeri konusunda aksine bir anlaşma yoksa, para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde; parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde; bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir. Para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ifa edileceğine dair TBK’nın 89. maddesindeki kural salt para alacakları ile ilgili olup, eser bedeline ilişkin alacak istemleri yönünden uygulanamayacağı Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarıyla da kabul edilmektedir. (bkz. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2015 tarih ve 2015/3705 esas, 2015/4747 karar; 24/03/2015 tarih ve 2014/3179 esas, 2015/1457 karar; 23/02/2015 tarih ve 2014/2485 esas, 2015/922 karar sayılı kararları) Somut olayda, taraflar arasında yüklenicinin üstlendiği … olarak adlandırılan inşaatın … ve … bloklarının PVC doğrama, cam korkuluk ve küpeşte işlerinin davalı şirket tarafından yapılması hususunda taraflar arasında 10/05/2019 tarihli yazılı sözleşme imzalanmıştır. Davacı taraf …-…-…-… blokların bakiye alacakları için düzenlediği faturadan bir kısım alacaklarının tahsili için icra takibi başlattığını, takibe itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ve takibin devamı ile icra inkar tazminatının tahsili talebinde bulunmuş; davalı taraf taraflar arasında düzenlenen 10/05/2019 tarihli sözleşmenin 29. Maddesine göre anlaşmazlık halinde İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğunu savunmuş, davacı ise sözleşmenin …-… bloklarla ilgili olduğunu, bu bloklar yönünden Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/187 esas sayılı dosyası ile tapu iptali ve tescil aksi halde taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin dava açıldığını, eldeki davanın ise …-…-…-… bloklarla ilgili alacaktan kaynaklandığını ve bu bloklar yönünden 14/02/2020 ve 02/06/2020 tarihlerinde müvekkili şirketten teklif alınarak bu teklifin kabul edilmesi üzerine bu bloklar için sözlü eser sözleşmesi kurulduğunu, yetki şartının bu bloklar yönünden geçerli olmadığını belirtmiş; mahkemece taraflar arasında yetki sözleşmesi bulunduğu, bu nedenle mahkemenin yetkili olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme, niteliğince, TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde hükme bağlanan bir eser sözleşmesidir. Eser sözleşmelerinde yetkili mahkeme HMK’nın 6. Maddesine göre genel yetkili mahkeme olan davalının ikametgahı mahkemesi veya Kanun’un 10. Maddesinde düzenlenen sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesidir. Davacı, eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davasını bu iki yer mahkemesinden birinde açabileceği gibi, tarafların tacir veya kamu tüzelkişisi olması kaydıyla HMK’nın 17. Maddesi gereğince yetki sözleşmesi ile kararlaştırdıkları yerde de açabilir. Genel kural bu olmakla birlikte, eldeki davaya konu …-…-…-… bloklarla ilgili işler yönünden ayrı teklif verildiği ve sözlü sözleşme yapıldığı ileri sürüldüğünden, mahkemece taraflar arasındaki …-…-…-… bloklarla ilgili yapıldığı ileri sürülen 08/02/2020, 14/02/2020 ve 02/06/2020 tarihli teklifler ve sözlü sözleşmenin …-… bloklarla ilgili 10/05/2019 tarihli sözleşmeyle bağlantılı ek sözleşmeler niteliğinde olup olmadığı, ilk sözleşmeden bağımsız ve ayrı birer sözleşme olup olmadıkları, dolayısıyla 10/05/2019 tarihli sözleşmedeki yetki şartının …-…-…-… bloklarla ilgili işler yönünden de geçerli olup olmadığı irdelenmeksizin karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda, taraflar arasındaki …-…-…-… bloklarla ilgili olduğu belirtilen 08/02/2020, 14/02/2020 ve 02/06/2020 tarihli teklifler ve sözlü sözleşmenin, …-… bloklarla ilgili 10/05/2019 tarihli sözleşmeyle bağlantılı ve ek sözleşme niteliğinde olup olmadığı, ilk sözleşmeden bağımsız ayrı bir sözleşme olup olmadıkları, dolayısıyla 10/05/2019 tarihli sözleşmedeki yetki şartının D-E-F-G bloklarla ilgili işler yönünden de geçerli olup olmadığı hususlarının değerlendirilmesi; söz konusu tekliflerin 10/05/2019 tarihli sözleşmenin eki niteliğinde olduğu kanaatine varılması halinde yetki uyuşmazlığının anılan sözleşmedeki yetki şartı gözetilerek çözülmesi; söz konusu teklifler ve sözlü sözleşmenin ayrı birer sözleşme olduğu e yetki sözleşmesinin eldeki dava yönünden geçerli olmadığı sonucuna varılması halinde ise genel yetki kuralları itibariyle mahkemenin yetkili olup olmadığı hususları değerlendirilerek ve Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/187 esas sayılı dosyası göz önüne alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu hususular üzerinde durulmaksızın, yalnızca 10/05/2019 tarihli sözleşmedeki yetki şartı dikkate alınarak davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usul yönünden kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6.bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme yapılıp sonucuna uygun karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE, 2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/12/2022 tarih, 2022/113 Esas, 2022/1265 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/04/2023