Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/325 E. 2023/289 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/325
KARAR NO: 2023/289
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/01/2023
NUMARASI: 2022/1022 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında 16.11.2021 tarihli davacıya ait taşımazın çelik işlerinin yapılması ve ekonomik çatı paneli ile üzerinin kapatılması için eser sözleşmesi akdedildiğini, davacının sözleşme bedelini peşin olarak ödediğini, sözleşme gereğince davalının edimini tamamlayarak 21.12.2021 tarihinde teslim ettiğini, İstanbul’da meydana gelen kar yağışını takiben 24.01.2022 tarihinde davalının yapmış olduğu çatının kısmen çöktüğünü, taraflar arasında akdedilen sözleşmede garanti başlığı altında davalı şirketin garanti sorumluluğu bulunduğunu, çökme üzerine davalı şirkete e-mail yoluyla taşınmazın çatısının çöktüğünü gösterir fotoğraflar gönderdiğini, İstanbul Anadolu 10 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/9 D. İş sayılı dosyada yapılan tespit ile davalının ayıplı olarak yapmış olduğu işin tümüyle baştan yapılması gerektiğinin tespit edildiğini, davacı şirket tarafından bahse konu işin tekrar yaptırıldığını, tekrar yaptırılmak zorunda kalınan iş için harcanan bedellerin İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyasına konu edildiğini, davalı tarafından icra takibine itiraz edilmesi sebebiyle takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, davalının mal kaçırmasının önlenmesi için taşınmazlarına, araçlarına ve banka hesaplarına ihtiyati tedbir/haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davacının tarafın taleplerinin yerinde olmadığını, yapının ruhsatının olmadığını, davalıdan talepte bulunamayacaklarını, çatıyı davacının talebi gibi yaptıklarını, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … esas sayılı dosya ile icra takibi başlattıklarını, icra takibi ve dava dosyasındaki faturalar incelendiğinde davacının yapıyı yeniden yaptığının ve çatıyı komple tamamen yenilediğinin anlaşıldığını, İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesi 2022/9 D. İş nolu dosyası ile durumun tespiti ve zararın ne olduğu yönünde tespit talebinde bulunduklarını, 10.02.2022 tarihli tespit bilirkişi raporunda tadilat ile zararın giderilebileceğinin ifade edildiğini, bu konuda hesap yapılarak tadilat masrafının 108.373,09.-TL olduğunun tespit edildiğini, raporda çatının tamamen çökmediğinin ve kısmi çökmeler olduğunun da ifade edildiğini, …-… tarafından 04.04.2022 tarih … nolu faturada çelik bina söküm işleri ve çelik karkas imalat montaj, çatı panel, cephe kaplama ve kapı montaj işçiliği (32 m x 16 m) yapıldığını, bu faturadan da anlaşılacağı üzere binanın tamamen sökülüp yeniden yapıldığını, kendileri tarafından ayıplı bir imalatlarının olmadığını, davacının %20 icra inkar tazminatı talep edemeyeceğini, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını, ihtiyati haciz talebinde bulunmak için alacaklı olmak gerektiğini, ortada somut bir alacak olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece 04/01/2023 tarihli ara karar ile, talebin eser sözleşmesinden kaynaklandığı, ayıplı imalat sebebiyle oluşan zararın giderilmesi için harcanan bedelin istendiği, ancak çatı çökmesinin gerçek nedeninin her iki tarafın da iddia ve savunmaları tamamen alınıp, gerekirse yerinde inceleme yapmak suretiyle tespit edilebileceği; kar yağışında bina kullanıcılarının alabileceği tedbirlerin bulunup bulunmadığının tartışılabileceği ( çatıdaki karın kürenmesi gibi ) tüm bu incelemelerden sonra kimin ne kadar kusurlu olduğu, zararın tamamen davalının imalatından ve montajından kaynaklanıp kaynaklanmadığının ortaya çıkacağını belirterek davacı talebi itibariyle kuvvetle muhtemel bir alacağın bulunmadığını, davacının da ihtiyati haciz talebinin sadece ” davalının mal kaçırmasını önlemek için ” istediğinin bildirdiği, oysa davalının mal kaçırma gibi bir maddi vaka içinde olduğuna dair hiç bir somut delil sunulmadığını, sadece delil tespiti dosyası ile ve yerinde yapılan inceleme sonunda hazırlanan raporla ihtiyati haciz kararının verilmesi şartlarının oluştuğu kabul edilerek ihtiyati haciz / ihtiyati tedbir kararı verilmeyeceğinden ihtiyati haciz ve tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinafında, davalı yanın eser sözleşmesiyle yüklendiği edimi gereği gibi ifa etmemesi sonucu davacı şirketin yaptığı masrafların tazmini talep edildiğini, taraflar arasında davacı şirketin kullanımında olan yapının çelik işlerinin yapılması ve ekonomik çatı paneli ile üzerinin kapatılması konulu eser sözleşmesi akdedildiğini, ve bu sözleşmede ”Yapılan uygulamalar haricen yapılacak delme, kazıma gibi doğal olmayan etkilerin dışında 2 yıl işçilik yüklenicinin garantisi altındadır.” hükmüne yer verildiğini, yüklenici davalı yannın 21.12.2021 tarihinde işi tamamladığını ancak 24.01.2022’de yani işin teslimi üzerinden yalnızca 1 ay geçmişken sözleşme konusu çatı panellerinin kısmen çöktüğünü, bu doğrultuda davalı yana mail gönderdiklerini, bilirkişi raporunda mevcut zararın davalı yanın ayıbından kaynaklandığını ve zararın giderilmesi için muhtemel masrafların tespit edildiğini, davalı yanın üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini, davacı şirketin sözleşme konusu işi tekrar yaptırmak durumunda kaldığını, uyuşmazlık konusunun davalı yan tarafından ödenmesi gereken bir para borcu olduğunu ve söz konusu borcun muaccel olup rehinle temin edilmediğini, somut uyuşmazlıkta ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için aranan kanuni şartların oluştuğunu, yerel mahkemenin kararı Yargıtay’ın yerleşik içtihatıyla uyuşmadığını, mahkemece ”… sadece delil tespiti dosyası ile ve yerinde yapılan inceleme sonunda hazırlanan raporla ihtiyati haciz kararının verilmesinin, şartlarının oluştuğunun kabul edilmesinin bu dosya yönünden mümkün olmadığı”ndan bahisle ihtiyati haciz talebini reddettiğini, somut uyuşmazlıkta İİK.md 257/1 söz konusu olduğundan yerel mahkeme haciz sebebi arayamayarak yalnızca alacağa dair kanaat uyandıracak delilleri değerlendirmesi gerektiğini, bu doğrultuda dava dilekçesinde sunulan açıklama ve deliller alacağın varlığı hakkında kanaat oluşturmaya yeterli olduğunu, dosya ya sunulan sözleşme, dekont ve faturalar ile delil tespitine ilişkin belgeler “iddiayı tevsik edici belge” niteliğinde olduğundan ihtiyati haciz kararı verilmesi için kanaat oluşturmaya yeterli olduğunu belirterek, mahkemenin ihtiyati haciz talebine ilişkin verdiği ara kararın kaldırılması ile ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi davalı ise yüklenicidir.İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur.İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır.İİK’nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz talep eden taraf, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır.Somut olayda, davacı tarafın davalı yüklenici tarafından imal edilen çatının zarar gördüğünü belirterek zararın tahsili için icra takibi başlattığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu, davacının itirazın iptali ve takibin devamını talep ettiği, ayrıca ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Dava bir miktar alacağın tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali talebine ilişkin olup, HMK’nın 389 ve devamı maddelerine göre üzerine ihtiyati tedbir konulması istenenler davanın konusunu oluşturmamaktadır. Mahkemece bu nedenle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur.Öte yandan, davacı taraf ihtiyati haciz talebinde de bulunmuştur. İİK’nın 257 vd. Maddeleri gereğince ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın vadesinin gelmiş ve muaccel olması; vadesi gelmemiş alacaklar için de borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması gerektiğinden; davacı tarafça alacağın muaccel olduğu veya borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi eylemler içinde olduğuna yönelik yaklaşık ispat derecesinde delillerin henüz dosyaya sunulmadığı anlaşıldığından, mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi de doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/01/2023 tarih ve 2022/1022 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 09/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.