Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/266 E. 2023/337 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/266
KARAR NO: 2023/337
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2022
NUMARASI: 2022/788 Esas, 2022/818 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/03/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olup; mahkemece davacının 17/11/2022 tarihi ara kararının kaldırılması talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili mahkemenin 2017/665 Esas sayılı dosyasına verdiği 24/07/2017 tarihli dilekçesiyle, taraflar arasında 02/01/2015 tarihinde 42.615.57651 TL+ KDV bedelli “Ege Yakası Projesi Kaba Yapı İşleri” için sözleşme imzalandığını, müvekkili şirketin imzalanan sözleşmenin ardından hemen işe başladığını ve sözleşme haksız olarak feshedilene kadar üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz yerine getirdiğini, ayrıca yanlar arasında yaklaşık 85.000.000,00 TL yi bulan başkaca işler için de sözleşmeler imzalandığını, yine davalı şirket ile müvekkili arasında, 01/07/2015 tarihinde “Ege Yakası Ana Yüklenici (Çatı Müteahhitliği) Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşme ile müvekkili firmanın, Ege Yakası Çatı Müteahhitliğini üstlendiğini, bu sözleşmelerin davalı firma tarafından haksız olarak feshedildiğini, davalı tarafça müvekkili şirketin malzemelerine haksız olarak el konulduğunu ileri sürerek sözleşmenin davalı firma tarafından haksız olarak feshedildiğinin tespiti ile birlikte; müvekkili şirketin fesih tarihine kadar yapmış olduğu işlerin karşılığı olarak şimdilik 120.000,00 TL, haksız yere el konulan malzemelerin kullanma ve mülkiyet bedeli olarak şimdilik 120.000,00 TL, sözleşmenin haksız yere fesih edilmesi nedeniyle yoksun kalınan kar bedeli olarak şimdilik 50.000,00 TL ile haksız fesih dolayısı ile uğranılan manevi zarar için 15.000,00TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 2017/665 Esas sayılı dosyasın yargılaması sırasında 07/06/2022 tarihli celsede, celse arasında davacı … Şirketi’nin iflasına karar verildiği İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/402 Esas sayılı dosyasına ait kararın sunulduğu, iflas tasfiyesinin İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğü’nün … iflas dosyasından yürütüldüğünün öğrenilmesi üzerine ilgili iflas müdürlüğü adına duruşma gününü bildirir tebligat çıkartıldığı, bu suretle davaya devam edildiği, usulüne uygun tebligata rağmen İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğü’nce duruşmada hazır bulunulmadığı, mazeret de gönderilmediği, önceki vekilce dosyaya mazeret dilekçesi gönderilmiş ise de, iflas ile birlikte önceki vekilin vekalet görevinin son bulduğu, bu vekilin müflis şirketi tevkil yetkisinin de bulunmadığının tespit edildiği belirtilerek davacı müflis … Şirketi İflas Dairesi tarafından takip edilmeyen davanın HMK’nın 150.maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Akabinde mahkemece 08/11/2022 tarihli celsede 3 nolu ara karar ile, davacı müflis … Şirketi İflas Dairesi tarafından takip edilmeyen davanın HMK’nın 150.maddesi uyarınca 07/06/2022 tarihinde işlemden kaldırıldığı ve bu güne kadar yenilenmediği gerekçesiyle dosyanın 2017/665 Esas sayılı dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiştir. Tefrik edilerek mahkemenin 2022/788 Esasına kaydedilen eldeki davada mahkemece 14/11/2022 tarihli karar ile, davanın davacı yönünden 07/06/2022 tarihinde işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve aradan geçen üç aylık yasal süre içinde yenilenmediği gerekçesiyle 6100 sayılı HMK.nın 150/5. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacı vekili 16/11/2022 tarihli dilekçesiyle, mahkemece sözleşmenin haklı veya haksız feshedildiğine bakılmaksızın, her halükarda müvekkili şirketin yüklü miktarda alacağının bulunduğunu, müvekkili şirketçe, dolayısıyla İflas Müdürlüğü’nce davalı taraftan tahsil edilecek bu tutarın müvekkili şirketin işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanan borçları ile vergi borçlarının ödenmesinde kullanılacağını, sonuç olarak; bu denli yüksek miktarda bir alacağın tespitini barından dosyanın işlemden kaldırılması ve tefrikinin kamunun zararına sebebiyet vereceğini, bu nedenle özellikle kamu menfaati gözetilerek usul ve yasaya aykırı olarak tesis edilen dosyanın işlemden kaldırılması ve tefriki kararı sonucunda ayrılan 2022/788 Esas ve 2017/665 Esas sayılı dosyalarının birleştirilmesi ve yargılamanın 2017/665 Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 17/11/2022 tarihli ara karar ile, mahkemenin 2017/665 Esas sayılı dosyasında 08/11/2022 tarihli celsesinin 3 nolu ara kararı ile davacı müflis … Dekorasyon Şirketi yönünden davanın iflas idaresi tarafından takip edilmemesi nedeniyle 07/06/2022 tarihinde HMK’nın 150. Maddesi uyarınca işlemden kaldırıldığı, 3 aylık sürede de yenilenmediğinden bu davacı yönünden dosyanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verildiği, yapılan tefrik sonrası dosyanın eldeki 2022/788 Esasını aldığı, akabinde karar numarası alınarak gerekçeli kararın yazıldığı, gerekçeli kararda istinaf kanun yolunun açık olduğunun belirtildiği, bu itibarla tarafların verilen kararı istinaf haklarının bulunduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili 29/11/2022 tarihli istinaf dilekçesiyle, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/665 Esas sayılı dosyasının, müvekkili şirketin iflas dairesi tarafından takip edilmediğinden müvekkili şirket yönünden işlemden kaldırıldığını ve yenilenmemesi sebebiyle müvekkili şirket yönünden dosyanın tefrikine karar verildiğini, bunun üzerine söz konusu dosyanın müvekkili şirket yönünden 2022/788 Esas numarasını aldığını, mahkemenin 2017/665 Esas sayılı dosyası nezdinde verilen işlemden kaldırma ve tefrik kararının usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, bu nedenle dosyanın mahkemenin 2017/665 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi ve davanın 2017/665 Esas sayılı dosya ile birlikte görülmesi gerektiğini, müvekkili şirketin, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/402 Esas sayılı dosyasından 17/02/2022 tarihinde verilen karar gereğince iflas ettiğini, müvekkili şirketin iflasına ilişkin gerekçeli kararın 25/04/2022 tarihinde mahkemeniz dosyasına gönderildiğini, müvekkili şirketin iflas işlemlerinin İstanbul Anadolu … İcra İflas Müdürlüğü’nün … İflas dosyası ile yürütülmeye başlandığını, mahkemece 29/04/2022 tarihinde müvekkili şirketin iflas işlemlerinin yürütüldüğü İstanbul Anadolu … İcra İflas Müdürlüğü’ne duruşma gün ve saatini bildirir tebligat yapıldığını, mahkemece 07/06/2022 tarihli duruşmada, müvekkili şirketin iflas müdürlüğünün duruşmaya katılmadığı ve mazeret göndermediği gerekçesiyle müvekkili şirket yönünden dosyanın HMK’nın 150.maddesi gereğince birinci kez işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, söz konusu dosyanın 07/06/2022 tarihli ve 08/11/2022 duruşmalarına iflas müdürlüğünün katılmadığını, ancak davalı … Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketi vekillerinin katıldığını, davalı vekillerinin duruşmada yer almasına rağmen mahkemece HMK’nın 150/2.maddesi uyarınca müvekkili şirket yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin bir talebi olup olmadığının sorulmadığını, kanun hükmüne aykırı olarak re’sen hüküm tesis edildiğini, ayrıca mahkemece söz konusu dosyanın 07/06/2022 tarihli duruşmasında verilen işlemden kaldırma kararının müvekkili şirketin iflas işlemlerinin yürütüldüğü İstanbul Anadolu … İcra İflas Müdürlüğü’ne bildirilmediğini, bu suretle iflas müdürlüğünün, dolayısıyla müvekkili şirketin hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, iflas müdürlüğüne tebligat yapılmamasının iflas müdürlüğü ve dolayısıyla müvekkili şirketin dosyanın işlemden kaldırıldığı bilgisine ulaşamamasına, dolayısıyla dosyayı yenileme imkanının elinden alınmasına sebep olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu dosyanın 08/02/2022 tarihli ve 07/06/2022 tarihli celseleri arasında iflas ettiğini, yani müvekkili şirketin iflası üzerine görülecek ilk duruşmanın 07/06/2022 tarihinde olacağını, müvekkili şirketin iflasından önce söz konusu dosyayı takip eden Av. …’ün, 06/06/2022 tarihinde, 07/06/2022 tarihli duruşma için mazeret sunduğunu, mahkemece 07/06/2022 tarihli duruşmanın müvekkili şirketin iflasını takip eden ilk duruşma olmasından ötürü Av. …’e yetki belgesi sunması için süre verilmesi gerekirken, herhangi bir süre verilmeksizin Av. …’ün mazaret talebinin reddine ve dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, ayrıca iflasın bir sonucu olarak; İİK’nın 194.maddesi gereğince müvekkili şirketin gerek davacı gerek davalı olarak taraf olduğu, iflâstan önce açılmış ve halen derdest olan, iflâs masasına giren mal ve haklara ilişkin hukuk davalarının iflasın açılması ile durması gerektiğini, ancak mahkemece müvekkili şirketin iflasının ve İİK’nın 194.maddesi gereğince iflasının sonuçları dikkate alınmaksızın yargılamaya devam edilerek neticede dosyanın işlemden kaldırılması ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu denli yüksek miktarda bir alacağın tespitini barından dosyanın işlemden kaldırılması ve tefrikinin kamunun zararına sebebiyet vereceğini, bu nedenle özellikle kamu menfaati gözetilerek usul ve yasaya aykırı olarak tesis edilen dosyanın işlemden kaldırılması ve tefriki kararı sonucunda ayrılan 2022/788 Esas ve 2017/665 Esas sayılı dosyalarının birleştirilmesi ve yargılamanın 2017/665 Esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmesi için yerel mahkemenin usul ve yasaya aykırı 17/11/2022 tarihli ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili 02/12/2022 tarihli istinaf dilekçesiyle, mahkemece 29/04/2022 tarihinde müvekkili şirketin iflas işlemlerinin yürütüldüğü İstanbul Anadolu … İcra İflas Müdürlüğü’ne duruşma gün ve saatini bildirir tebligat yapıldığını, mahkemece 07/06/2022 tarihli duruşmada, müvekkili şirketin iflas müdürlüğünün duruşmaya katılmadığı ve mazeret göndermediği gerekçesiyle müvekkili şirket yönünden dosyanın HMK’nın 150.maddesi gereğince birinci kez işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, söz konusu dosyanın 07/06/2022 tarihli ve 08/11/2022 duruşmalarına iflas müdürlüğünün katılmadığını, ancak davalı … Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketi vekillerinin katıldığını, davalı vekillerinin duruşmada yer almasına rağmen mahkemece HMK’nın 150/2. maddesi uyarınca müvekkili şirket yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin bir talebi olup olmadığının sorulmadığını, kanun hükmüne aykırı olarak re’sen hüküm tesis edildiğini, ayrıca mahkemece söz konusu dosyanın 07/06/2022 tarihli duruşmasında verilen işlemden kaldırma kararının müvekkili şirketin iflas işlemlerinin yürütüldüğü İstanbul Anadolu … İcra İflas Müdürlüğü’ne bildirilmediğini, bu suretle iflas müdürlüğünün, dolayısıyla müvekkili şirketin hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, iflas müdürlüğüne tebligat yapılmamasının iflas müdürlüğü ve dolayısıyla müvekkili şirketin dosyanın işlemden kaldırıldığı bilgisine ulaşamamasına, dolayısıyla dosyayı yenileme imkanının elinden alınmasına sebep olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu dosyanın 08/02/2022 tarihli ve 07/06/2022 tarihli celseleri arasında iflas ettiğini, yani müvekkili şirketin iflası üzerine görülecek ilk duruşmanın 07/06/2022 tarihinde olacağını, müvekkili şirketin iflasından önce söz konusu dosyayı takip eden Av. …’ün, 06/06/2022 tarihinde, 07/06/2022 tarihli duruşma için mazeret sunduğunu, mahkemece 07/06/2022 tarihli duruşmanın müvekkili şirketin iflasını takip eden ilk duruşma olmasından ötürü Av. …’e yetki belgesi sunması için süre verilmesi gerekirken, herhangi bir süre verilmeksizin Av. …’ün mazaret talebinin reddine ve dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, ayrıca iflasın bir sonucu olarak; İİK’nın 194.maddesi gereğince müvekkili şirketin gerek davacı gerek davalı olarak taraf olduğu, iflâstan önce açılmış ve halen derdest olan, iflâs masasına giren mal ve haklara ilişkin hukuk davalarının iflasın açılması ile durması gerektiğini, ancak mahkemece müvekkili şirketin iflasının ve İİK’nın 194.maddesi gereğince iflasının sonuçları dikkate alınmaksızın yargılamaya devam edilerek neticede dosyanın işlemden kaldırılması ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, öte yandan, müvekkili şirketçe taraflar arasındaki sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin tespiti ile birlikte, yapılan iş bedeli, haksız yere el konulan malzeme tutarları, yoksun kalınan kar ve manevi tazminat talepleri ile açılan bu davada alınan 12/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda, sözleşmenin feshinin haksız olduğunun kabul edilmesi halinde davacının toplam 6.926.583,03 TL, sözleşmenin feshinin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde toplam 4.158.531,66 TL alacağı bulunduğunun tespit edildiğini, sonuçta sözleşmenin haklı veya haksız feshedildiğine bakılmaksızın, her halükarda müvekkili şirketin yüklü miktarda alacağının bulunduğunu, müvekkili şirketçe, dolayısıyla İflas Müdürlüğü’nce davalı taraftan tahsil edilecek bu tutarın müvekkili şirketin işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanan borçları ile vergi borçlarının ödenmesinde kullanılacağını belirterek yerel mahkemenin 14/11/2022 tarihli ” davanın açılmamış sayılmasına” ilişkin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı eldeki davada hem mahkemenin 2017/665 Esas sayılı dosyasından 08/11/2022 tarihinde verilen tefrik işlemine karşı sunduğu 16/11/2022 tarihli itirazının reddedildiği 17/11/2022 tarihli ara karara, hem de tefrik edilerek mahkemenin ayrı bir esasına kaydedilen eldeki dosyadan 14/11/2022 tarihinde verilen ” davanın açılmamış sayılmasına” ilişkin karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Mahkemenin 17/11/2022 tarihli ara kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun incelenmesinde; mahkemenin ana dosyası olan 2017/665 Esas sayılı dosyasından veilen tefrik kararının 08/11/2022 tarihli olduğu, davacı yanca bu ara karardan dönülmesi talepli dilekçenin 16/11/2022 tarihinde verildiği, ancak mahkemece tefrik edilerek eldeki esasa kaydedilen dosyada dosya üzerinden 14/11/2022 tarihinde dosya süresinde yenilenmediğinden istinaf kanun yolu açık olmak üzere davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, dolayısıyla davacı yanın 16/11/2022 tarihli itiraz dilekçesinden önceki tarihte mahkemece karar verilip dosyadan el çekildiği anlaşıldığından mahkemece bu gerekçeyle davacı vekilinin 16/11/2022 tarihli dilekçesindeki taleplerinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmuştur. Mahkemenin 14/11/2022 tarihli gerekçeli kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun incelenmesinde; Eldeki davada uyuşmazlık, davanın açılmamış sayılması kararının eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 191. maddesi gereğince, borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür. Müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflâs ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesi uyarınca da masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. İİK uyarınca; yapılması gereken adi tasfiyedir. Ancak davalı şirketin mal varlığı yok ya da mal varlığı iflas giderlerini karşılayamayacak nitelikte ise tasfiye, basit tasfiye şeklinde yapılacaktır. Adi tasfiye uygulanması halinde İİK’nın 226-229. madde hükümleri uyarınca iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına; İİK’nın 218. madde hükmü uyarınca basit tasfiye usulü uygulanması halinde ise, bu yetki iflas dairesine aittir. 2004 sayılı İİK’nın 194/1. maddesine göre acele haller dışında müflisin taraf olduğu hukuk davaları duracağı ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabileceği, aynı Kanunun 208. ve devam maddeleri uyarınca iflas dairesi iflas kararının kendisine tebliğinden itibaren en geç iki ay içinde tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılacağına karar vereceği, ayrıca basit tasfiye usulünün aksine tasfiyenin adi tasfiye usulüyle yerine getirilmesine karar verilmesi halinde ise İİK’nın 194/1. maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiği düzenlenmiştir. Yukarıdaki yasal hükümler ve açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama devam ederken İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/402 Esas sayılı dosyasında, 08/05/2019 gününden itibaren davacı şirketin iflasına karar verildiği, tasfiye işlemlerinin İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğü’nün … iflas dosyasından yürütüldüğü, iflas tasfiyesinin basit tasfiye yolu ile yapıldığı anlaşılmaktadır. İflas tasfiyesi basit tasfiye yolu ile yapıldığından İİK’nın 208 ve devamı maddeleri gereğince eldeki davada İİK’nın 194. Maddesinin uygulanması imkanı bulunmamaktadır. O halde mahkemece bu gerekçeyle eldeki davada İİK’nın 194. Maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi dosya kapsamına uygun olmuştur. Yine basit tasfiye yolu ile tasfiyesi yapılan davacı şirketin işlemleri İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğü’nün … iflas dosyasından yürütüldüğünden ve davacı şirketin iflası ile birlikte şirketin tüzel kişiliği sona erdiğinden davacı şirket tarafından vekillerine verilen vekaletnameler de geçersiz hale gelmiştir. Bu nedenle mahkemece davacı şirketin iflas tasfiye işlemlerinin yürütüldüğü İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğü’ne (… iflas dosyasına) 07/06/2022 tarihli duruşma gün ve saatinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine karşın, müdürlükçe belirlenen gün ve saatte duruşmada hazır bulunulmadığı gibi, mazeret de bildirilmediğinden 07/06/2022 tarihli celsede; davacı şirket vekilinin mazeretinin reddi ile iflas dairesi tarafından takip edilmeyen dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmuştur. 6100 sayılı Kanun’un 150/2. maddesinde; ″Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.″, 150/5. maddesinde ise; ″İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.″ hükümleri düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere kanunda işlemden kaldırma kararlarının ilgili tarafa tebliğ edilmesi yönünde herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı vekilinin mahkemenin işlemden kaldırma kararının davacı şirket iflas dairesine bildirilmediğine yönelik itirazında haklı olmadığı anlaşılmaktadır. Dosyanın işlemden kaldırıldığı 07/06/2022 tarihli duruşmaya davalı vekilinin mazeret dilekçesi sunduğu, mahkemece mazeretin kabul edildiği, bir sonraki 08/11/2022 tarihli duruşmada davalı vekilince takip edilmeyen ve süresi içinde yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin talep edildiği, bu suretle davalı vekilince anılan celsede davanın kendileri tarafından da takip edilmeyeceği yönünde irade beyanında bulunulduğu anlaşıldığından mahkemece işlemden kaldırılan eldeki dosyanın tefrik sonrası yeni bir esasa kaydedilerek takip edilmeyen ve 3 aylık süre içinde de yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde de usule aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararı ve nihai gerekçeli kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2022 tarih ve 2022/788 Esas, 2022/818 Karar sayılı kararında ve 17/11/2022 tarihli ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Gerekçeli karara yönelik alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Ara karara yönelik alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 22/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.