Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/236 E. 2023/463 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/236
KARAR NO: 2023/463
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2022
NUMARASI: 2020/486 Esas, 2022/706 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 11/04/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili firma ile davalı şirket arasında kenet ve trapez çatı kaplama imalatı ile ilgili 28/08/2012, 24/11/2012 ve 29/04/2013 tarihli 3 adet sözleşme imzalandığını, bu sözleşme gereğince müvekkili şirketin Van ilinde bulunan … İnşaatının çatı kaplama işini eksiksiz yerine getirmesine rağmen, davalı şirketin bakiye alacağı ödemediğini, müvekkili şirketin eser sözleşmeleri gereğince üzerine düşen tüm işleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini ve bu işlere dair 01/08/2013 ve 03/03/2014 tarihli iki fatura düzenlediğini ileri sürerek, fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla 102.150,00 TL bakiye alacağının davalıdan işin teslim tarihinden itibaren işleyecek ticari işlere uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı taraf süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece 2014/132 Esas, 2017/906 Karar sayılı karar ile, taraflar arasında sözleşme bulunduğu ve bu sözleşme uyarınca davacının davalıya fatura düzenlediği, davalının yapılan tebligata rağmen kesin sürede ticari defterlerini sunmadığı, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun düzenlendiği, 25/04/2015 tarihli kök bilirkişi raporunda davacı ticari defterlerinde davalının davacıya 102.150,00-TL borçlu olduğunun tespit edildiği, 28/04/2016 tarihli ek rapor ile davalının maliyeye verdiği BA formuna göre davacı alacağının 38.528,27 TL olduğu gerekçesiyle, davacının lehine delil niteliğinde olan ticari defterlerinde kayıtlı miktar üzerinden davanın kısmen kabulü ile 102.150,00-TL nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Mahkeme kararına karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuş, Dairemizin, 2018/798 Esas ve 2020/874 Karar sayılı kararı ile, mahkemece, 05/02/2015 tarihli oturumda davalıya ticari defterlerini dosyaya sunması için tebligat çıkarılmasına karar verildiği, davalı şirket adına çıkarılan davetiyede ticari defter ve belgelerin ibrazı istenmesine rağmen defterlerin ibrazı ile ilgili kesin süre öngörülmediği, bu bakımdan, mahkemece davalının ticari defter ve belgelerini ibraz etmekten kaçınmış kabul edilmesinin yerinde olmadığı, yine davalı tarafça yapılan ödemeye ilişkin sunulan çek bilgilerinin, ilgili bankasından sorulmak suretiyle araştırılmadığı anlaşılmakla, mahkemece davalı tarafça bildirilen çeklerin akıbetinin, davacıya ödenip ödenmediğinin araştırılması, davalı tarafa, ticari defter ve belgelerini mahkemeye ibraz etmesi için HMK’nın 220 ve 222/5. maddeleri uyarınca kesin süre verilmesi ve kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının hatırlatılması, ibraz edilmesi halinde, ticari defter ve belgelerin bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor alınıp ödeme iddiaları da değerlendirilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında mahkemece, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde her iki tarafın ticari defterleri davacının talep etmiş olduğu 38.695,77 TL yönünden birbirlerini teyit eder mahiyette olduğu, bu nedenle 6100 sayılı yasanın 222. Maddesi uyarınca tarafların ticari defterleri kesin delil mahiyetinde olup davacının 38.695,77 TL bedel yönünden davasını ispat ettiği, davalının ise bu durumun aksini ispat eder, bedelin ödendiğine dair bir delil ibraz etmediği, tarafların ticari defterlerinin birbirini teyit etmeyen 63.622,42 TL bedel yönünden ise bu bedel için davacının sunmuş olduğu faturanın içeriğinin ve konusunun taraflar arasında akdedilen sözleşme konusu ve yapılan iş ile uyumlu olduğu, … tarafından gönderilen 21/07/2017 tarihli cevabi yazıda tarafların akdetmiş olduğu sözleşmeye konu … inşaatı işinin geçici kabulünün yapılmış olduğunun bildirildiği, davalının davacının edimini eksik ve ayıplı yaptığına dair bir savunmasının veya süresinde ileri sürülmüş bir defi’inin bulunmaması dikkate alındığında davacının bu bedel yönünden de edimini ifa ettiğinin kabul edildiği, davacının toplam 102.150,00 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, yerel mahkeme kararının usule ve yasaya aykırı olduğunu, yargılama aşamasında borcun ifa edildiği beyanının dikkate alınmadığını, defter inceleme talebinin değerlendirilmediğini, mahkemeye sunulan 14.06.2016 tarihli dilekçede borcun 3.400,00 TL fazla ödeme yapılmak sureti ile fazla ödendiğini, bu ödemelerin tamamının banka ya da banka evrakı olan çekler kanalı ile ödenediğini, buna ilişkin olarak ödemelerin listesinin sunulduğunun belirtilerek itiraz edildiğini ve heyet incelemesinin talep edildiğini, toplam çek ödemesinin 307.000,00 TL olduğunu, çek keşide tarihleri ve bedellerinin faturalar ile uyuştuğunu, davacının hak edişlerinin peşin ödendiğini, hatta fazladan ödeme yapıldığını, davacı firmanın işini tam ve zamanında yapmadığı gibi eksik teslim etmesi üzerine davalı firmaca başka firmalara işin tamamlatıldığını, yerinde defter incelemesi talebinin dikkate alınmadığını, kök raporda davacı alacağının 102.150,00 TL olduğu BA-BS formları incelemesinde ise bu alacağın sadece 38.528,27 TL olduğunun görüldüğünü, davacının basiretli birer tacir gibi davranması ve iddialarının BA-BS formaları bakımından da kanıtlaması gerektiğini, 28/04/2016 tarihli bilirkişi raporuna itiraz edilerek ödeme belgeleri de sunularak aslında fazla ödemenin yapıldığının bildirildiğini, müvekkiline ait defterlerin yerinde inceleme talebinin reddi halinde ifaya göre karar verilmesini talep ettiklerini, borcun ifa edildiği iddiasının her zaman ileri sürülebileceğini, kaldı ki bir an için davalının borçlu olduğu kabul edilse dahi borcu sadece 38.528,27-TL olacağından çok yüksek bir borca hükmedildiğini, davanın kısmen kabul edildiği gerekçeli kararda beyan edilmiş olup davalı lehine oluşabilecek vekalet ücreti bakımından karar verilmediğini, 06.12.2022 tarihli duruşmada sunulan mazeretin hukuka aykırı olarak reddedildiğini ve e-duruşma yapılmasının mümkün olduğu gerekçesi ile reddedildiğini, duruşma tarihinde İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesi duruşma salonu önünde hem duruşmaya görüntülü katılmasının mümkün olmadığını, hukuki dinlenme hakkının ihlal edilmiş olduğunu, ek bilirkişi raporu alınarak davalı defterlerinin yerinde incelenmesi, bunun reddi halinde ödeme beyanlarının dikkate alınması, bunun da reddi halinde ekte sunulan Yargıtay kararı da dikkate alınarak ikinci rapora göre karar verilmesi, mazeretin haksız gerekçe ile reddedildiğinden hukuki dinlenme ve adil yargılanma hakkı ihlal edildiğinden dolayı yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir.Mahkemece, Dairemizin kaldırma kararı sonrasında alınan bilirkişi raporunda belirtilen ve davacının düzenlediği anlaşılan 63.622,42 TL bedelli faturanın davacı defterlerinde yer aldığı, ancak bu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığı oluşturan söz konusu fatura içeriği mahkeme tarafından denetlenmemiştir. Bu fatura konusu iş ve işlemlerin yerinde yapılıp yapılmadığı denetlenmediğinden, mahkemece mahallinde keşif yapılmak suretiyle fatura içeriğinin taraflar arasındaki iş kapsamında olup olmadığı , faturada belirtilen imalatın yerinde yapılıp yapılmadığı hususlarının denetlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Mahkeme tarafından bu hususta inceleme yapılmadan karar verilmesi hatalı olmuştur.Öte yandan, 06.12.2022 tarihli karar duruşmaya davalı vekili tarafından mazeret dilekçesi sunulmuş olmasına rağmen, mahkemece, davalı vekilinin e-duruşma yöntemiyle duruşmaya katılma imkanı varken bu yola başvurmamış olması, yargılamanın makul sürede bitirilmesi, adli yargılama ilkesi ve yargıda hedef sürenin gözetilmesi gerektiği gerekçeleriyle mazeretin reddine karar verilmiştir. Taraflardan birine e-duruşma yoluyla duruşmaya katılma zorunluluğu getiren yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Yargıda hedef süre ise yargılamanın makul sürede bitirilmesi için konulmuş olup, karşı tarafın yargılamayı uzatmak için mazeret bildirdiği kanıtlanmadan veya başka kabul edilebilir bir gerekçeye dayanılmaksızın sırf yargılama için belirlenen hedef süre gerekçe gösterilerek mazeretin reddine karar verilmesi adil yargılanma ilkesine aykırı olacaktır. Bu durumda, mahkemece mahallinde keşif yapılıp 63.622,42 TL bedelli fatura içeriği imalatın yapılıp yapılmadığı denetlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalının vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,2-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/12/2022 tarih, 2020/486 Esas, 2022/706 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/04/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.