Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/22 E. 2023/302 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/22
KARAR NO: 2023/302
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/01/2022
NUMARASI: 2020/566 Esas, 2022/8 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 20/03/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı şirketin Karayolları Genel Müdürlüğünden ihale suretiyle l.grup 131 Fethiye ve 136 Finike şube sınırları içinde bulunan muhtelif yollar asfalt sathi kaplama ve temel takviye yapılması işini ihale ile aldığını, söz konusu işi davalı şirkete 200.000,00 TL + KDV= 236.000,00 TL bedelle davalı şirkete devrettiğini, 25/11/2014 tarihli geçici kabul tutanağı ile davalı şirketin işini bitirerek teslim ettiğini, davacı şirketin 20/11/2014 tarihli faturasına istinaden davalının davacı şirkete 150.000,00 TL ödeme yaptığını, ancak bakiye 86.000,00 TL alacağın kaldığını, bakiye alacak bedeli ödenmemesi sebebiyle davalıya 03/11/2015 tarih … yevmiye sayılı ihtarname gönderdiklerini, ancak ihtarnameye rağmen davalı tarafından bakiye alacak ödenmediğini belirterek, 86.000,00 TL bakiye alacağın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı ile davacı arasında 20/06/2014 tarihli sözleşme imzalandığını, işin eksiksiz bitirilerek davacıya teslim edildiğini, davacı şirketin davalı şirkete 236.000,00 TL fatura gönderdiğini, davacının talimatı doğrultusunda davacının ödemesi gereken 86.000,00 TL KDV ve SGK tahakkuklarını ödediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalının ödemiş olduğu 50.608,05 TL tutarlı damga vergisi ve ihale harç bedelinin taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 16. Maddesi hükmü gereği ½’si oranında payına düşen 25.304,03 TL’sini, davalının ödemiş olduğu 9.594,71 TL tutarındaki SGK prim ödemelerini, sözleşmenin 12.2 maddesi hükmü gereği alt işverenin ödemesi gerekeceği, bu nedenle bu tutarı talep edemeyeceği, davalının ödemiş olduğu 64.841,34 TL tutarındaki KDV ödemelerini sözleşmenin 16. Maddesi hükmü gereği ½’si oranında payına düşen 32.420,67 TL’sini, eş deyişle davalının davacı işveren adına ödemiş olduğu toplamda 125.044,10 TL, vergi ve SGK prim ödemelerinin az yukarıda izah edildiği üzere 57.724,70 TL’si tutarını talep edebileceği, bu durumda dava konusu 86.000 TL tutarındaki davacı alacağının (86.000,00- 57.724,70 TL) ancak 28.275,30 TL’si tutarında talep edebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 28.275,30 TL’nin 03/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, taraflar arasında 20.06.2014 tarihli “1. Grup 131.(Fethiye) ve 136. (Finike) Şube Sınırları içinde bulunan Muhtelif Yollar Asfalt Sathi Kaplama ve Temel Takviye yapılması İnşaatı işi için sözleşme imzalandığını, davalı edimlerini tamamlayarak işi eksiksiz bir şekilde süresinde teslim ettiklerini, davacı ile sözleşmenin devam etmesi ve işin bozulmaması için KDV ve SGK ödemelerinin kendileri tarafından yapıldığını ve alacak olarak ticari defterlere kayıt edildiğini, bilirkişi heyetlerinden ayrı ayrı alınan raporlarda farklı rakamlar çıktığını, mahkemenin son rapora göre verdiği kararının hatalı olduğunu, ticari defterlerinde yer alan dekont v ödeme belgeleri itibariyle SKG ve KDV ve diğer vergisel ödemeler davacı … şirketinin ticari faaliyeti nedeni ile kendileri tarafından ödenen sözleşme ile ilgili olmayan bedeller olduğunu, davacı adına yapılan resmi ödemeler nedeniyle davacının kendilerine fatura kesmesi gerekirken bu gerçekleşmediğini ve bilirkişi tarafından da bu husus gözden gelinmiş ve mahkemenin de eksik bilirkişi raporu doğrultusunda karar verdiğini, davacının KDV tevkiyatları davalı tarafından ödendiğini, davacı ise davalının ödediği KDV’yi indirim hakkı olarak kullandığını, davalı ticari defterlerinde yer alan 9.8.2014 tarihli 13.304,73 TL görülen bedelin davacının iş bu ihale ile dahi alakası olmayan kendi faaliyeti nedeniyle oluşan başka vergi borcu ödenen miktar olduğunu, 27.10.2014 tarihinde ödenen 15.847,90 TL, 26/11/2014 tarihinde ödenen 15.376,16 TL, 07/01/2015 tarihinde ödenen 33.427,28 TL olmak üzere toplam 77.956,07 TL Enfalt tarafından davacı adına ödenen, sözleşme ile alakalı olmayan KDV tevkifatları olduğunu, sözleşmeye konu vergilerin davalı şirket tarafından ayrıca ödendiğini, 20.12.2016 tarihli bilirkişi raporu ile de bu hususun tespit edildiğini, davalının taraf olmadığı bir sözleşmenin tüm vergisel yükümlüğünden bu yetmezmiş gibi davacının ticari faaliyeti nedeniyle ödemesi gereken vergilerden davalının halef selef prensibi benimsenerek sorumlu olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davalının davacının ticari faaliyeti ile ilgili tüm vergileri ödemesi, devamında vergi iadeleri davalı tarafından alınacakken bu iadelerin de davacı tarafından alınması karşısında hala davalının bu ödemelerden sorumlu olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını, KDV ve vergi indirimlerinden davacının menfaat sağladığı gözetildiğinde davacının hala davalıdan alacaklı olduğunun varsayılamayacağını, davacı ile davalı şirket arasında başka işlerin de yapıldığını, davacı şirketin KDV stopaj gibi ödemelere ait iadelerin davalı şirket tarafından alınacağına dair de taahhüt verdiğini ve taahhütün dava dosyasına sunulduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı asıl yüklenici, davalı alt yüklenicidir. Mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunda, davalının ödemiş olduğu 50.608,05 tutarlı damga vergisi ve ihale harç bedeli ile 64.841,34 TL KDV ödemesi olmak üzere toplam 115.449,39 TL olduğu ve sözleşme gereğince davacının bu bedellerden 1/2 oranında sorumlu olduğu, davalının davacı adına 57.724,70 TL ödediği, bakiye borç miktarı oyan 86.000,00 TL düşüldükten sonra davacının 28.413,58 TL alacaklı olduğu belirtilmiş, mahkemede bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti raporunda, davacı tarafından davalı adına yapılan ödemeler belirlenip akabinde taraflar arasındaki sözleşmenin 16. ve 12.2 maddesi gereğince bu bedelleri 1/2 oranında ödemeleri gerektiğini belirtilmiş; ancak tespit edilen 50.608,05 TL damga vergisi ve ihale harç bedeli ile 64.841,34 TL KDV ödemesi bedelinin taraflar arasındaki sözleşme kapsamında ödenen bedeller olup olmadığı, davacının sözleşme öncesi veya sonrası bir borcunun ödenip ödenmediği hususlarında bir inceleme yapılmamıştır. Bu durumda, mahkemece, dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmek suretiyle, davalı tarafından davacı adına ödendiği belirtilen bedellerin, taraflar arasındaki sözleşmeden mi yoksa sözleşme dışı davacının borçlarının ödenmesinden mi kaynaklandığı tespit edilerek; davacının sözleşme kapsamında ödemesi gereken bedellerin ödenmiş olması halinde sözleşmenin 16. Maddesi ve 12.2 maddesi gereğince ödenen bedelin 1/2 kısmı dikkate alınarak hesaplama yapılması; bir kısım ödemelerin sözleşme dışı yapıldığının tespit edilmesi halinde ise sözleşme kapsamında yapılan ödemelerin sözleşmenin 16. Maddesi ile 12.2 maddesi kapsamında incelenmesi, sözleşme dışı davacı borçları sebebiyle ödendiği tespit edilen ödemelerin ise ödenen miktarda bir indirim yapılmaksızın davacı alacağından düşülmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2022 tarih, 2020/566 Esas, 2022/8 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/03/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.