Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/192 E. 2023/595 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/192
KARAR NO: 2023/595
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/11/2022
NUMARASI: 2021/436 Esas, 2022/1117 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 23/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında 21/05/2015 tarihinde imzalanan sözleşmenin 01/05/2016 tarihli ek protokol ile revize edildiğini, iş bedelinin 137.723,00 TL + KDV olduğunu, sözleşme gereğince davacının davalı şirkete 50.000,00 TL ödemesine karşın davalı şirketin işe başlamadığını, davalının sözleşmedeki sürelere uymaması nedeniyle 17/08/2016 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi geriye etkili olarak feshettiklerini, sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle zarara uğradıklarını belirterek, fesih nedeniyle yapmış oldukları 50.000,00 TL’lik ödemenin ve sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle uğramış oldukları menfi zararlara karşılık şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, talep edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi gereğince davalı şirket tarafından harita çalışmaları yapıldığını, projeye ilişkin davacı tarafın değişiklik talepleri gereği projenin sürekli değiştirildiğini, davacının arsa malikleriyle aralarında uyuşmazlık olduğunu, davalı şirkete yer tesliminin gerçekleştirilmediğini, bu nedenle ek protokol düzenlendiğini, davalı tarafından 24/11/2015 tarihinden fatura tarihine kadar olan hizmetleri karşılığında 08/06/2016 tarihli 48.380,00 TL’lik fatura tanzim edildiğini, faturanın tanziminden 2 ay sonra davacının sözleşmeyi feshederek davalı şirkete ödenen 50.000,00 TL’nin iadesini talep ettiğini, davacı tarafın eser sözleşmesine hiçbir haklı sebep bildirmeksizin feshetmesi nedeniyle davalının kazanç kaybına uğradığını, bu bağlamda talep ve dava haklarını saklı tuttuklarını, davalının eser sözleşmesinde belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen detay projeye yazılı onay verilmemesi ve yer tesliminin yapılmaması nedeniyle üretim aşamasına geçilemediğinden davacıya karşı ihtarname keşide edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile sözleşmenin feshi nedeniyle talep edilen 33.748,69 TL alacağın ödeme tarihi olan 28/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, menfi zarara yönelik talebin reddine karar verilmiştir. Yerel mahkeme kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 01/04/2021 tarih ve 2018/1753 esas, 2021/687 karar sayılı kararı ile, mahkemece alınan 25/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda, davacı iş sahibinin sözleşmeyi ve ek protokolü haksız fesh ettiği; davalı yüklenicinin yaptığı 16.251,31 TL masrafın mahsubu halinde davacının davalıdan 33.748,69 TL tutarında avans bedeli iadesi alacağı olduğunu bildirilmiş ise de alınan raporun karar vermeye yeterli olmadığı, mahkemece davalı tarafından sunulan fatura içeriğindeki masraflara esas belge ve delillerin ibrazı için davalıya süre verilip, ibraz edilmesi halinde dosya bilirkişiye tevdi edilerek, yapılan işe göre masraf yapılıp yapılmadığı, kadri marufunda olup olmadığı konusunda ek rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında yerel mahkemenin 23/11/2022 tarih ve 2021/436 esas, 2022/1117 karar sayılı kararı ile, davalı tarafından sunulan fatura içeriğindeki masrafları esas alacak belge ve delillerin ibrazı için davalıya süre verildiği ve aynı bilirkişilerden ek rapor aldırıldığı, bilirkişi ek raporunda davalı tarafından yeni belge sunulmadığı, istinaf kaldırma kararı sonrasında sunulan belgelerin dava dosyasında bulunduğu ve bilirkişi kök raporunda değerlendirildiği tespit edilmiş olmakla davacının sözleşmeyi haksız olarak feshettiği ve sözleşme nedeniyle davalının yapmış olduğu masraflar düşüldükten sonra bakiye avansın davacıya iade edilmesi gerektiği, bu bedelin de 33.748,69 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, sözleşmenin feshi nedeniyle talep edilen 33.748,69 TL alacağın ödeme tarihi olan 28/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, menfi zarara yönelik talebin reddine karar verilmiştir.Davalı vekili istinafında, mahkeme tarafından verilmiş olan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, ek raporda da kök raporda olduğu gibi davacının davaya konu olan sözleşmeyi ve ek protokolü haksız olarak feshettiği tespit edilmiş olup akabinde avans iadesi bedelinin hesaplanması işbu raporları çelişkili hale getirdiğinden çelişkili raporun hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 25.05.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda davacı tarafından sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin belirtildiğini, kök raporda sözleşme ve ek protokolün davacı tarafından haksız olarak feshedildiğinin dolayısıyla avans tutarını ve iddia ettiği menfi zararı tazmine hak kazanamadığının tespit edildiğini, bunun yanında raporun teknik değerlendirme ve uyuşmazlığın değerlendirilmesi kısımlarında bedelin %10’u oranında avans bedeli iadesi yapılması gerektiğinin belirtildiğini, bilirkişi heyeti TBK Madde 484 uyarınca bir feshin var olduğunu beyan ediyorsa da itiraz edilmeyen faturayla sabit masraf tutarı ve kazanç kaybını da hesaba katarak iddia olunan alacağa mahsup etmesi gerektiğini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 02.07.2014 tarih, 2013/4839 Esas ve 2014/4650 Karar numaralı kararında; “818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 369. maddesi ( 6098 sayılı TBK’nın 484. md. ) hükmü, yüklenicinin zararının tümünü ödeyerek sözleşmeyi bozma yetkisini iş-eser sahibine tanımaktadır. İş-eser sahibinin bu yetkisini kullanabilmesi için eser bitmeden önce, eser sahibinin yapılmış olan bölümün karşılığını ödemesi ve yüklenicinin bütün zararını en geniş kapsamlı şekilde tazmin etmesi gerekir. Anılan Yasa hükmünde yer alan “baligan mabelag” tazminat terimi, ferah ferah, bol bol anlamına gelen en geniş kapsamlı bir tazminat biçimidir.” şeklinde olduğu, gerek öğretide, gerek Yargıtay uygulamasında, bu tazminat hesabında kullanılan yöntemin “toplama metodu” olduğu, bu yöntemde, yüklenicinin zararı, fesih anına kadar tüm giderlere, eser bitmiş olsaydı sağlayabileceği net kâr eklenmek suretiyle tespit edileceğinin belirtildiğini, Yargıtay kararları uyarınca davalının uğradığı kâr kaybı da dahil olarak tüm zararlarının hesaplanarak (faturaya dayalı masraf tutarı (48.380,00 TL) + uğranılan kâr kaybı (işin %15’i olarak bilirkişi raprounda belirlenmiştir.)) varsa davacı alacağına mahsup edilmesi gerektiğini, davacının sözleşmeyi ve ek protokolü haksız olarak feshettiği ancak avans bedel iadesine hükmedilmiş olan diğer bir ifadeyle çelişkili niteliğe haiz bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı nitelikte olduğunu, kesilmiş olan faturanın davacı tarafa tebliğ edildiği ve de davacı tarafın mail yazısı ile sözleşmenin feshi dolayısıyla ödemekle yükümlü oldukları her türlü bedeli ödeyeceklerini belirtmiş olmasına rağmen hem rapordaki çelişkili hususların davacı tarafın önceki beyanları dikkate alınmaksızın hüküm kurulmasının yerinde olmadığını, rapora yönelik hiçbir itirazının ve beyalarının değerlendirmeye alınmaksızın Bölge Adliye Mahkemesi’nin önceki tarihli bozma kararı, bozma sebebi yok sayılarak hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesince verilmiş olan kararda fatura içeriğindeki masrafları esas alacak belge ve delillerin ibrazı için davalıya süre verilmesi gerektiğine hükmedildiğini, karar sonrasında delillerinin yerel mahkemeye sunulduğunu, işbu delillerden yola çıkılarak bir rapor hazırlanması gerekse de ek bilirkişi raporunda kök raporda belirtilen tutarların değiştirilmediğini, yapılan masrafların içinde işçilerin ücretleri, yapılan her projenin gideri, emekleri bulunduğundan geniş değerlendirilmesi gerekmekte iken hükme esas alınan raporda tam tersi bir şekilde sadece malzeme bakımından yapıldığını, yapılmış olabilecek masraf kalemlerin dikkate alındığını, oysa ki yapılması gereken yerel mahkeme dosyasında mübrez USB aracılığıyla sunulmuş olan delillerinin de dikkate alınması ile yapılmış olan masrafların hakkaniyete uygun bir şekilde tespit edilmesi gerektiğini, bunun için kullanılan malzemelerin rayiç fiyatları ve yapılan iş ve işlemlerin piyasadaki ücret karşılığının dikkate alınması ile tespit edilmesi gerektiğini, ancak hükme esas alınan raporda tam tersi bir şekilde belirtmiş olduğu hususların hiçbiri dikkate alınmaksızın oranlama yapılmak suretiyle sunulan faturanın dahi dikkate alınmadığını, kök bilirkişi heyet raporunda davaya konu 21.01.2016 tarihli eser sözleşmesinin ve 01.05.2016 tarihli ek protokolünün davacı tarafından haksız olarak feshedildiği hususu tespit olunmuşsa da haksız feshin sonuçları ve/veya mahsup kalemleri bakımından hatalı/çelişkili kanaatlere varıldığını, bu hatalı/çelişkili netice/kanaat bakımından ise davalı tarafından düzenlenen faturaya itiraz edilmediği hususunun göz ardı edildiğini, dolayısıyla çelişkili kanaatler içeren kök bilirkişi raporu ile aynı kanaatte olunduğu bildirilen ek bilirkişi heyet raporunun davalı tarafıça kabulünün mümkün olmadığını, basiretli tacir olan davacı, 08.06.2016 tarihli 48.380,00 TL’lik faturaya itiraz tarihinden 2 ay sonra itiraz ettiğinden fatura içeriğinin kesinleştiğini, yerleşik Yargıtay İçtihatları uyarınca süresinde itiraz olunmayan fatura içerikleri kesinleşmekte olması bilirkişi heyetince 13.772,03 TL olarak baz alınan masraf tutarının ilgili fatura, davacının tacir olması ve faturaya süresinde itiraz etmemesi hususları da göz önünde bulundurularak faturadaki tutar gibi (48.380,00- TL) tespitinin yapılması gerektiğini, ancak bilirkişi kök raporunda da ek raporda da bu hususun göz ardı edildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi; davalı ise yüklenicidir.Taraflar arasında 21/01/2016 tarihli eser sözleşmesi ve sözleşmenin eki niteliğinde 01/05/2016 tarihli ek protokol düzenlenmiştir. Davacı tarafça davalıya gönderilen 17/08/2016 tarihli ihtarname ile sözleşme feshedilmiş, avansının iadesi istenmiştir. Sözleşmenin kapsamına göre tek taraflı irade beyanının karşı tarafa ulaşması ile feshi mümkündür. Fesih halinde, koşulları varsa iş sahibi sebepsiz zenginleşme hükümlerince ödenen avansın geri verilmesini isteyebilir. Davalı yüklenicinin ödemekten kaçınabilmesi için davacı tarafın yararına gerçekleşen ve davacı tarafta kalan imalâtın varlığını veya haksız fesih durumunda menfi zararını usulünce kanıtlaması zorunludur. Davalı savunmasında, yaptığı masraflara ilişkin davacı adına düzenlediği faturaya itiraz edilmemesi nedeniyle fatura bedelinin esas alınmasını talep etmiş ve kazanç kaybına dair talep ve dava haklarını saklı tuttuğunu belirtmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan 25/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda, davacı iş sahibinin sözleşmeyi ve ek protokolü haksız fesh ettiği; davalı yüklenicinin yaptığı 16.251,31 TL masrafın mahsubu halinde davacının davalıdan 33.748,69 TL tutarında avans bedeli iadesi alacağı olduğunu bildirmiş ise de alınan rapor karar vermeye yeterli olmadığından Dairemizin 23/11/2022 tarih ve 2018/1753 esas, 2021/687 karar sayılı kararı ile, yerel mahkemece davalı tarafından sunulan fatura içeriğindeki masrafları esas alacak belge ve delillerin ibrazı için davalıya süre verilip, ibraz edilmesi halinde dosya bilirkişiye tevdi edilerek, yapılan işe göre masraf yapılıp yapılmadığı, kadri marufunda olup olmadığı konusunda ek rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiş; mahkemece verilen süre içerisinde sunulan deliller ve tüm dosya kapsamında yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak ek rapor alınmış olup, ek bilirkişi raporunda, davalı tarafından sunulan delillerin daha önce incelenen belgelerden farklı olmadığı, davalı tarafından yapılan masraf ve harcamalar, dosyaya sunulan belge ve delillere göre etüt ve projelendirme aşamasında kalan imalatın işin tamamına göre %10 oranında olduğu, buna göre 16.251,31 TL’nin davacı tarafından verilen 50.000,00 TL avanstan mahsubu gerektiği, bu durumda davacı alacağının 33,748,69 TL olduğu belirtilmiştir. Davalı tarafça sunulan belgelerin incelenmesi suretiyle düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak, mahkemece davanın 33.748,69 TL yönünden kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin taleplerin reddine dair verilen hüküm yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2022 tarih ve 2021/436 Esas, 2022/1117 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 2.305,37 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 576,34 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.729,03‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.