Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1791
KARAR NO: 2023/1237
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/07/2023
NUMARASI: 2023/470 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Tapu iptali ve tescil
KARAR TARİHİ: 09/11/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; terditli olarak taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil, olmadığı taktirde tazminat talebine ilişkin olup; mahkemece davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin teminat karşılığında kabulüne, ” davalıdır “şerhi konulması talebinin ise reddine dair verilen ara karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında 2019 yılında İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerine yapılacak yeni bina hakkında çeşitli taşeron sözleşmeleri imzalandığını, sözleşmelerde binalardaki 1 ve 8 nolu bağımsız bölümlerin davacıya verileceğinin kararlaştırıldığını, davacının taşeron sözleşmelerinde adı geçen işleri + ilave işleri yaparak davalıya 2020 yılında teslim ettiğini, davalının 1 nolu daireyi davacının talimat ettiği (… adlı kişiye) devir ettiğini, ancak davalı Ek-2 deki sözleşmeye konu 8 nolu bağımsız bölümün tapusunu davacıya bir türlü devir etmediğini ve bir takım alacaklarını da halen ödemediğini, mezkur 8 nolu bağımsız bölümün halen davalı şirket adına kayıtlı olduğunu, davacının şifahi tüm taleplerine rağmen dava konusu 8 nolu dairenin tapusunu alamadığı gibi davalının kendisine verdiği ve kendisinin de ciro ederek …’ya kullandığı bono hususunda hem kendisinin hem boşandığı eşinin hem de bono hamilinin savcılık şikayetine maruz kaldığını, davalı tarafın kötü niyetli şekilde davalıya keşide ederek verdiği, davacının ciro ederek kullandığı Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına konu bono hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nda 2023/59795 numaralı dosyasıyla haksız /asılsız şikayette bulunduğunu, Bakırköy …İcra Mahkemesi’nde … Esas sayılı dosya ile bonoya itiraz davası açtığını ileri sürerek dava konusu 8 nolu bağımsız bölümün davalı adına kayıtlı olması halinde 3.kişilere devrinin önlenmesi için tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, akabinde de 8 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline, bunun mümkün olmaması halinde ise davanın bedele/ alacak davasına dönüşmesine, alacağa eser teslim tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 26/07/2023 tarihli ara karar ile, dava dilekçesi, dava dilekçesi ekinde sunulan taşeron sözleşmeleri, davalı vekilince Bakırköy İcra Hukuk Mahkemesi’ne hitaben yazılan dava dilekçesi, taşınmazın UYAP’tan alınan tapu kaydı ve HMK’nın 389. Maddesi dikkate alınarak ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; takdiren 350.000,00 TL nakdi teminatın depo edilmesi veya kesin ve süresiz teminat mektubunun ibrazı halinde; İstanbul İli, Eyüp Sultan İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel, … nolu bağımsız bölüme ilişkin tapunun 3. kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili 25/07/2023 tarihli dilekçesiyle, ihtiyati tedbir kararı için tesis edilen 350.000,00 TL teminatın müvekkili tarafından yatırılmasının ekonomik olarak mümkün olmadığını, davalının mezkur taşınmazı 3. kişilere devri halinde davanın konusuz kalabileceğini, bu durumun da davacının maddi menfaatlerini zedeleyeceğini belirterek dava konusu 8 nolu bağımsız bölümün kaydına TMK’nın 1010.maddesi gereğince “davalıdır” şerhi konulmasını talep etmiş, mahkemece 02/08/2023 tarihli ara karar ile, Türk Medeni Kanun’un 1010. Maddesi uyarınca tapu kaydı üzerine şerh konulduğunda tasarruf yetkisinin kısıtlandığı, taşınmaz sahipleri aleyhine teminatsız olarak tasarruf yetkisinin kısıtlanmasını gerektirir bir durumun dosyada bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin teminatsız olarak ihtiyati tedbir mahiyetinde davalıdır şerhi düşülmesi talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, yanlar arasında imzalanan taşeron sözleşmeleri, davalı tarafça Bakırköy 6.İcra Mahkemesi’nin 2022/884 Esas sayılı dosyası, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2023/59795 numaralı soruşturma dosyasına sunulan evraklar ve ikrar ile dava konusu 8 nolu dairenin davalıya iş karşılığı taahhüt edildiğinin kabul edildiğini, taraflar arasındaki “daire karşılığı iş yapma” sözleşmesi ihtilafsız şekilde ortadayken, ilk derece mahkemesi tarafından evvela ihtiyati tedbir taleplerinin çok yüksek bir şekilde 350.000,00 TL teminat ile kabul edildiğini, müvekkilinin bu teminatı tedarik etme ihtimalinin bulunmadığını, ilk derece mahkemesi tarafından belirlenen 350.000,00 TL teminatın tedbirin hukuki fonksiyonunu/uygulanabilirliğini/hukuki faydasını ortadan kaldırdığını, mezkur miktarın düşürülmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesinin davalıdır şerhi verilmesi taleplerinin reddine dair gerekçesinin de hatalı olduğunu, davalıdır şerhinin taşınmazın tasarrufunu kısıtlamayacağını, davalının dava konusu 8 nolu daireyi başkalarına devir etmesi halinde davanın konusuz kalacağı/ davacının alacağına kavuşmamama ihtimali doğacağının ortada olduğunu belirterek 8 nolu bağımsız bölüm üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulması ve 8 nolu bağımsız bölüm tapu kaydına davalıdır şerhi işlenmesi için yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında 2019 yılında dava dışı arsa sahiplerine ait İstanbul İli, Eyüp Sultan İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerine davalı yüklenici yanca yapılacak binalara ilişkin çeşitli taşeron sözleşmeleri imzalanmıştır. Bu sözleşmeler uyarınca davalı yüklenici tarafça davacı taşerona yapılan iş karşılığı inşa edilecek binadaki 1 ve 8 nolu bağımsız bölümlerin verilmesi kararlaştırılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, davacı yanlar arasında imzalanan sözleşme uyarınca davalı yanca kendisine verilmesi gereken 2 adet bağımsız bölümden 8 nolu bağımsız bölümün tapusunun devredilmediğini ileri sürerek terditli olarak bu bağımsız bölümün tapusunun iptalini, olmadığı taktirde değerinin tahsilini talep etmiştir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yukarıda açıklanan kanun maddeleri kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; dava dosyası henüz layihalar aşamasında olup, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamıştır. Bu itibarla mahkemece, dosya kapsamındaki evraklar gözetilerek davacı vekilinin dava konusu 8 nolu bağımsız bölüm üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin teminat karşılığında kabulüne, bağımsız bölümün kaydına “davalıdır” şerhi işlenmesi talebinin ise reddine karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/07/2023 tarih ve 2023/470 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 09/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.