Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1776
KARAR NO: 2023/1196
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/07/2023
NUMARASI: 2023/403 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ: 01/11/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında “İstanbul İli, Maltepe İlçesi, … Mah., … Cad. No:… … Pafta, … Ada ve … Parselde bulunan arsa üzerinde geliştirilecek inşaat işi kapsamında proje, sözleşme ve eklerinde tarif edilen şartlarında ve fiyatlarında ince işler işinin proje, sözleşme ve eklerine Türk Standartlarına ve mukaveleye, işverenin talep ve talimatlarına uygun olacak şekilde malzemeli olarak yapılması” hususunda 02.01.2019 tarihli sözleşme düzenlendiğini, sözleşme gereğince müvekkilinin üzerine düşen bütün yükümlülükleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini ve davalı şirkete işi 15.12.2019 tarihinde teslim ettiğini, tespit edilen eksiklerin giderildiğini ve 22.01.2020 tarihli tutanakla eksiksiz olarak teslim alındığını, müvekkiline barter olarak verilmesi kararlaştırılmış olan 19 numaralı bağımsız bölümün mülkiyetinin devredildiğini ve teslim edildiğini, ancak sözleşmede müvekkiline verilmesi kararlaştırılan 37 numaralı bağımsız bölümün zilyetliğinin müvekkiline 2020 yılında verilmesine rağmen mülkiyetinin devredilmediğini, davacının edimini sözleşmeye uygun olarak ifa etmesi neticesinde hazırlanan 31.08.2019 tarihli hakediş raporunda, sözleşmede yer alan barter hükümleri uyarınca hakediş alacağı olduğunun hesaplandığını, davalı şirketin edimini ifa etmemesi nedeni ile müvekkili adına Beyoğlu … Noterliği’nin 06.03.2023 tarihli ve … Yevmiye Numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ancak davalı tarafın ihtarnameye cevap vermediğini ve dava tarihi itibarı ile taşınmazın müvekkili adına tescilini de gerçekleştirmediğini belirterek, davaya konu taşınmazın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, taraflar arasında akdedilen 02.01.2019 tarihli sözleşmenin 4.2.1. maddesi uyarınca davacıya teslim edilen ancak tapuda mülkiyeti devredilmeyen İstanbul, Maltepe, …, … pafta, … ada ve … parsel, ….kat, … numaralı bağımsız bölümde bulunan taşınmazın tapusunun iptali ile üzerindeki haciz, ipotek ve sair şerhlerden ari bir şekilde davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında bulunan 02.01.2019 tarihli sözleşme uyarınca İstanbul, Maltepe, … … pafta … ada ve … parselde bulunan binanın yüklenici olan davacı tarafından yapılacak olan ince işlerinin sözleşmede bulunan şartlara uyularak yapılmasının kararlaştırıldığını, davacı tarafından yapılan ince işlerin eksik ve hatalı olduğunu, dairelerde su sızıntısı vb. problemler oluştuğunu, davacı yan sözleşme kapsamında üstlendiği edimleri gereği gibi yerine getirmediğini, taşınmaz mülkiyeti devir borcu doğuran sözleşmelerin resmî şekilde yapılması gerektiğini, burada şekle aykırılığın yaptırımına göre hakkın kötüye kullanılması kurumuna müracaat dahi edilemeyebileceğinin gözetilmesi gerektiğini, müvekkili şirket sözleşme hükümlerine uygun şekilde hareket ettiğini, bu noktada müvekkili tarafından davacının keşide etmiş olduğu ihtarnâmeye karşı Kayseri …. Noterliği’nin 29.3.2023 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnâmesi ile cevap verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece verilen 13/06/2023 tarihli ara kararı ile, davacının talebi taraflar arasında imzalanan 02/01/2019 tarihli yüklenici sözleşmesine dayanmakta olup, davacı yan aynı zamanda davalı yana tebliğ edilmiş ihtarnameyi de dosyaya sunduğu, durum ve koşullar gerektirdiğinden tüm dosya kapsamı dikkate alınarak bir miktar teminat mukabilinde davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacının tedbir talebinin kabulü ile dava konusu İstanbul ili, Maltepe İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parselde bulunan … Kat, … nolu bağımsız bölüm üzerine dava sonuçlanıncaya kadar 3.kişilere rızai devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla davalı adına kayıtlı olmak kaydıyla dava konusu taşınmazın tapu kaydına (600.000,00 TL üzerinden) taktiren % 15 (90.000,00 TL) teminat mukabilinde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir. Davalı vekilinin 10/07/2023 tarihli itiraz dilekçesi üzerine, mahkemece verilen 26/07/2023 tarihli ara kararı ile, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşma ihtimalinin bulunması hususu değerlendirilerek bahsi geçen talep yaklaşık ispat zımnında mahkemece kabul gördüğü gerekçesiyle, mahkemenin 2023/403 esas ve 13/06/2023 tarihli ara kararına karşı ileri sürülen itirazların reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, müvekkili ile davacı arasında bulunan 02.01.2019 tarihli sözleşme uyarınca İstanbul, Maltepe, … … pafta … ada ve … parselde bulunan binanın yüklenici olan davacı tarafından yapılacak olan ince işlerinin sözleşmede bulunan şartlara uyularak yapılmasının kararlaştırıldığını, dava dilekçesi incelendiğinde davacı bütün yükümlülükleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini belirtmiş ise de işlerin eksiksiz yerine getirildiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının borcunu yerine getirmediğini, ilgili sözleşmenin 4.2.1. maddesinde davacı tarafa teslim edilmesi kararlaştırılmış olan İstanbul, Maltepe, … … pafta, … ada ve … parselde bulunan … Kat … bağımsız bölüm numaralı dairenin teslimi için karşı sözleşmenin mukabil edimini yerine getirmesi gerektiğinin izâhtan vareste olduğunu, söz konusu sözleşmenin karşılıklı tam iki tarafa da borç yükleyen sözleşmelerden olduğunu, davacı yan edimini gereği gibi ifa etmeden müvekkilinden bu yolda talepte bulunamayacağını ve taşınmaza tedbir konulmasını talep edemeyeceğini, taşınmaz mülkiyeti devir borcu doğuran sözleşmelerin resmî şekilde yapılması gerektiği hususunun da göz önünde tutularak tedbir talebinin reddi gerektiğini, davaya konu sözleşmenin tek başına herhangi bir ispat gerçekleştirmediğini, davaya konu taşınmaz için belirlenen teminat bedelinin çok düşük olduğunu, söz konusu taşınmazın değerinin 600.000,00 TL’den çok daha fazla olduğunu, bu noktada yalnızca davacının iradesiyle belirlenen müddeabihin değeri üzerinden teminat belirlenmesinin uygun olmadığı belirterek, 26.07.2023 tarihli ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin ara kararın kaldırılmasına, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre Mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır. Somut olayda, yüklenici olan davacı sözleşmede kararlaştırılan işleri yaptığını, bedel olarak verilmesi gereken 37. no’lu bağımsız bölümün tapusunu alamadığını belirterek, söz konusu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile adına tescilini talep etmiştir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, davacı tarafından yaklaşık ispatın sağlandığı anlaşılmakta olup, HMK’nın 389. Maddesi kapsamında telafisi imkansız zarar doğma ihtimali göz önüne alındığında yerel mahkemece ihtiyati tedbire ve buna dair davalı itirazının bu aşamada reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Öte yandan, ihtiyati tedbir kararının niteliği gereği, mahkemece her zaman delillerin değerlendirilip HMK’nın 389 ve devamı maddelerindeki şartlar göz önüne alınarak tedbir ve teminat hususunda yeniden bir karar verilebilecektir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/07/2023 tarih ve 2023/403 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 01/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.