Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/172 E. 2023/181 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/172
KARAR NO: 2023/181
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/09/2022
NUMARASI: 2022/547 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Menfi tespit
KARAR TARİHİ: 15/02/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkin olup; mahkemece davalı vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine dair verilen ara karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle gerçekleştirilen … kapsamında; Ermeni toplumunun yeme- içme kültürlerinin tanıtılması için müvekkili şirkete teklif götürüldüğünü, bunun üzerine taraflar arasında “…” kapsamında 24/05/2022 tarihinde Yemek Üretim ve Satış Sözleşmesi akdedildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3. Maddesinin (d) bendinde; müvekkili şirketin ancak tedarikçiye yazılı bildirdiği ve tedarikçinin teslim tarihini, miktarlarını ve diğer detaylarını yazılı onayladığı siparişlerin nihai ve kesin satın alma taahhüdü doğuracağının düzenlendiğini, ancak davalı tarafın müvekkili tarafından yazılı şekilde siparişi verilmeyen ve teslim edilmeyen ürünlerle ilgili ödeme talep ettiğini, bu süreçte çeşitli mailler ile teminat çekini işleme koyacağından bahisle müvekkili üzerinde baskı yaratmaya çalıştığını, davalı tarafın söz konusu festivalin sonuna doğru müvekkil şirkete mail atarak, yazılı onay verilmemesi durumunda reçeteler ve kalan ham maddeler doğrultusunda kalan üretimin gerçekleştirilerek sevk edileceğini bildirdiğini, bu bildirimin açıkça sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini, zira müvekkiline gönderilen maillerde ifade edilen imha edilecek ürünlerin yazılı siparişinin müvekkili tarafından verilmediğini, müvekkil şirketin davalı tarafa hiçbir surette böyle bir yazılı bildirimde bulunmadığından, davalının ileri sürdüğü siparişler için kesin satın alma taahhüdünün mevcut olmadığını, ancak gerek festival devam ederken gerek festival sonrasında sözleşmenin maddelerine aykırı hareket ederek müvekkili şirketi zarara uğrattığını, haksız şekilde ödeme talep ettiğini ve bedelsiz kalan teminat çekini kullanacağını ifade ettiğini, müvekkili şirketin, hedef bedelin teminatı olarak 469.800,00 TL tutarındaki teminat çekini davalı tarafa verdiğini, bu süreçte müvekkili tarafından yazılı sipariş verilen ve teslim edilen ürünlerin 175.000,00 TL’lik kısmının davalıya ödendiğini, bu ürünlerden kalan borç tutarının ise 50.000,00 TL olup, davalıya bakiye borcun vade tarihi olan 30/06/2022 tarihine kadar ödeneceğinin bildirildiğini, ancak davalının bu bildirimi dikkate almadığını, ilgili çekin bildirim yapılmaksızın işleme alınacağına yönelik müvekkiline mail attığını, taraflarınca Beyoğlu … Noterliği tarafından keşide edilen 24/06/2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile davalı tarafa müvekkilinin yazılı olarak talep ettiği siparişlerin bedelinin büyük bir kısmını ödediği, 50.000,00 TL bakiye borcun da vade tarihinde ödeneceğinin bildirildiğini ancak yine bir cevap alınamadığını, her ne kadar akdedilen sözleşmenin 3.a maddesinde 469.800,00 TL tutarında sipariş verileceği düzenlenmiş ise de, söz konusu düzenlemenin yalnızca bir hedef niteliğinde olup müvekkili açısından bağlayıcılık doğurmadığını, müvekkilinin yalnızca yazılı siparişini verdiği ve kendisine teslim edilen ürün bedellerinden sorumlu olduğunu, sözleşmenin konusu olan “…” kapsamında yeterli katılım olmaması sebebiyle sözleşmede belirtilen hedefe ulaşılamadığını, dolayısıyla müvekkili şirketin hedef tutardan sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin sorumluluğunun yalnızca, yazılı olarak davalıya bildirilen ve davalının da yazılı onay vererek teslim ettiği ürünlere ilişkin olduğunu, kaldı ki festival sürecinde müvekkiline teslim edilen ürünlerde son kullanma tarihi yer almaması sebebiyle ürünlerin pek çoğunun bozulduğunu ve kullanılamadığını davalının sözleşmeye aykırı şekilde ayıplı ifası sebebiyle müvekkilinin zararının doğduğunu, son kullanma tarihleri bulunmayan ve müvekkili şirkete nasıl muhafaza edileceği bildirilmeyen ürünlerin bozulduğunu gösterir görüntülerin bir kısmının dilekçe ekinde sunulduğunu, bu ayıplı ürünlerden dolayı davalı tarafın hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, davalının ayıplı ifası neticesinde bozulan ve kullanılamayan ürünler sebebiyle müvekkilinin zarara uğradığını, davalı tarafından emanete alınan 469.800,00 TL tutarındaki teminat çekinin işleme konulmasının açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, zira müvekkili şirket tarafından yazılı bildirilen ve teslim edilen siparişlerin toplam bedelinden 50.000,00 TL’lik bakiye borcu kaldığının ve vade tarihine kadar bu bedeli ödemeye hazır olduğunun davalıya bildirildiğini, nitekim müvekkilinin teminat amacıyla verdiği çekin bedelsiz kaldığını, bu itibarla teminat olarak verilen çekin işleme konulmasının hem müvekkili açısından hak kaybına neden olacağını, hem de müvekkilin ticari itibarını zedeleyeceğini, müvekkilinin telafisi imkansız zararlarının doğmasının ihtiyati tedbir kararı verilerek önüne geçilmesi gerektiğini ileri sürerek yargılama süresince müvekkilinin hak kaybına uğramaması adına … nezdindeki … numaralı 30/06/2022 tarihli çekin yazdırılmaması, bankanın hiçbir surette çeki işleme koymaması ve çekin icra takibine konu edilmemesi adına mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesi ile davalı tarafın müvekkili şirketten alacağının bulunmadığının tespitine, dava konusu bedelsiz çek hakkında işlem yapılmasının önlenmesine ve taraflarına iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 29/06/2022 tarihli ara karar ile, dava dilekçesi ekinde örneği ibraz edilen 24/05/2022 tarihli Yemek Üretim Ve Satış Sözleşmesinin taraflar arasında akdedilmiş olduğu, sözleşme ile davacının 469.800,00 TL (KDV dahil) yemek siparişi vermek taahhüdünde bulunduğu ve davalının da bu yemekleri sözleşmede öngörülen prosödüre uygun olarak verilmesi halinde sağlama taahhüdü altına girdiği, davalının sözleşmenin 4. Maddesinin c bendinin “Müşteriden iş bu sözleşme kapsamında 27/05/2022 tarihinde teminat olarak emanete aldığı 469.800,00 TL tutarındaki çekin müşterinin iş bu sözleşme kapsamındaki ödeme yükümlülüklerini zamanında tam ve eksiksiz olarak yerine getirmemesi durumunda ödemenin yapıldığı gün iade etmeyi” şeklindeki hükmü ile taahhütte bulunmuş olması nedeniyle … muhataplı … ve 30/06/2022 keşide tarihli 469.800,00 TL miktarlı çekin davacı tarafından davalıya teminat çeki olarak verilmiş olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; %15 oranında (70.470,00 TL) teminat yatırıldığı takdirde dava konusu … muhataplı, … numaralı, 30/06/2022 keşide tarihli ve 469.800,00 TL miktarlı çekin doğrudan muhatap bankaya veya takas odası üzerinden ibrazı halinde karşılıksız işlemi yapılmaması ve icra takibine konulmaması yönünde tedbir konulmasına karar verilmiştir. Davalı vekili 22/07/2022 tarihli dilekçesiyle, müvekkili şirket ile davacı taraf arasında akdedilen 24/05/2022 tarihli Yemek Üretim ve Satış Sözleşmesinin 3/a maddesi gereğince davacı yanın ilk sipariş olmak üzere, en geç 26/05/2022 tarihine kadar %8 KDV dahil toplam 469.800,00 TL tutarında sipariş vermeyi kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, buna ilişkin olarak da tedbire konu 469.800,00 TL tutarındaki çekin, müvekkiline verildiğini, davacı tarafın bu sözleşme kapsamında; 469.800,00 TL’lik ürün ve bunun yanında başka ürünlerle birlikte toplam 505.377,00 TL tutarında sipariş verdiğini, bu siparişlerin tümünün karşılıklı onay verilerek hazırlandığın, bu hususun müvekkil ile davacı taraf arasındaki gerçekleşen mail yazışmaları ile açık olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmeden doğan yükümlülüğü gereğince, karşı tarafça verilen siparişlerdeki tüm ürünleri eksiksiz olarak ürettiğini ve tedarik ettiğini, ürünlerin ayıplı olduğu yönündeki iddianın davacı yanca ispatlanamadığını, davacı tarafın sipariş vermiş olduğu ürünlerin bir kısmını teslim aldığın, kalan büyük bir kısmını ise fuar döneminde ve halihazırda müvekkili şirketten teslim almadığını, söz konusu ürünlerin halihazırda müvekkili şirketin “… Bulvarı No: … Avcılar/İstanbul” adresinde bulunan dolaplarında muhafaza edildiğini, davacı tarafın sözleşme konusu olan …’ne yeterli katılım olmaması nedeniyle müvekkili şirketin sipariş üzerine ürettirdiği ürünleri almaktan kaçınmışsa da yemek festivaline katılımın olmamasının müvekkili şirketin kusurundan kaynaklanmamakla birlikte müvekkilini de bağlamadığını, dolayısıyla taraflar arasında gelişen olaylarda asıl zarar görenin müvekkili şirket olduğunu, bu nedenle teminat olarak almış olduğu çeke ilişkin işlem yapılmamasına dair tedbir kararı verilmesinin müvekkili şirketi zarara uğrattığını belirterek mahkeme ara kararına itiraz etmiştir. Mahkemece duruşma açılarak 28/09/2022 tarihli ara karar ile, İİK’nın 72/3. maddesi gereğince ihtiyati tedbir talep eden alacaklının ihtiyati tedbir talebini ölçülü, kanuni ve meşru olduğu ve ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için kanunun aradığı gerekli şartları taşıdığı gerekçesiyle davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, yanlar arasında imzalanan sözleşme kapsamında davacı tarafın, 469.800,00 TL tutarında sipariş vermeyi kabul ve beyan ettiğini, müvekkili şirketin de davacı tarafça verilen bu siparişler doğrultusunda söz konusu yemekleri üreterek davacı tarafa teslim etme yükümlülüğü altına girdiğini, davacı tarafın söz konusu 469.800,00 TL tutarındaki sipariş verme taahhüdü kapsamında bu tutarlı çekin, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 4. Maddenin (c) fıkrası gereğince teminat olarak müvekkili şirkete teslim edildiğini, davacı tarafın dilekçe ekinde sundukları e-mail yazışmalarından da görüleceği üzere 469.800,00 TL miktarlı ürün ve bunun yanında başka ürünlerle birlikte toplamda 505.377,00 TL tutarında müvekkili şirkete sipariş verdiğini, davacı şirket tarafından 19/050/2022 tarihinde müvekkili şirkete gönderilen mailde; Ermeni, Rum, Yahudi ve Suryani yemeklerinden oluşan menü ve reçetelerin müvekkili şirket ile paylaşılacağı, 24 Mayıs Salı günü ön pişirim ve tadım için organize olunması gerektiği ve eş zamanlı paketleme ile hareket etmenin uygun olacağının belirtildiğini, davacı şirket tarafından 23/05/2022 tarihinde müvekkili şirkete gönderilen mailde; tadımının yapılması uygun bulunan yemeklerin listesinin paylaşıldığını, davacı şirket tarafından 25/05/2022 tarihli mailde; etkinlik süresince toplam alım ve garanti sayıların belirtildiği tablonun müvekkili şirkete gönderildiğini, müvekkilinin, davacı şirketin vermiş olduğu sipariş doğrultusunda üretilen yemek bedeli ile davacı tarafından fiyat onayı verilmiş ve ek olarak sipariş edilmiş olan yemek kaplarına ilişkin olarak 28/05/2022 tarihli 505.377,00 TL miktarlı fatura düzenleyerek davacı şirkete tebliğ ettiğini, ancak davacı şirketin, müvekkili şirket tarafından kesilen 28/05/2022 tarihli ve 505.377,00 TL miktarlı faturanın yemek bedeli satırı için iade faturası kesilmesini, söz konusu bedelin 117.450,00 TL olarak 4 ayrı fatura olarak düzenlenmesini talep ettiğini, müvekkili şirketin, davacı şirketin talebi doğrultusunda 4 ayrı fatura düzenlenebilmesi için öncelikli olarak davacı şirket tarafından sadece “Yemek Bedeli” kısmının 469.800,00 TL (KDV dahil) olarak iade fatura düzenlenmesi gerektiğinin belirtildiğini, tarafların anlaşması ile birlikte davacı şirketin, müvekkil işirketin kesmiş olduğu faturaya istinaden iade fatura düzenlediğini ve taraflar arasında yapılan anlaşma neticesinde söz konusu bedele ilişkin müvekkili şirket tarafından 107.450,00 TL olarak 4 adet ayrı fatura düzenlenerek davacı şirkete tebliğ edildiğini, son olarak müvekkili şirketin 23/06/2022 tarihli mailinde; festival kapsamında taraflar arasında imzalanmış olan sözleşme gereği müvekkili şirket tarafından üretilen ancak davacı şirket tarafından teslim alınmayan ve müvekkili şirket deposunda bulunan yemeklerin daha önce yazılı ve sözlü olarak bildirilmiş olduğu üzere söz konusu işin süresinin tamamlanması ve ürünlerin son kullanma tarihlerinin dolması sebebiyle imha edileceği, söz konusu iş kapsamında imzalanan sözleşmenin “Ödeme” ile ilgili maddelerinde belirtilen ödeme vadelerinde ödemelerin yapılmadığı, bu nedenle kalan bakiyenin kapatılması gerektiği, söz konusu bakiyenin kapatılmaması halinde davacı şirketten alınan çekin vadesinde ayrı bir bildirim yapılmaksızın doğrudan işleme alınacağının belirtildiğini, müvekkili şirket tarafından bu mailin davacı şirkete gönderilmesi ile birlikte davacı şirketin haksız ve hukuka aykırı şekilde iş ve işlemlere başladığını ve nihayetinde hukuki dayanaktan yoksun bu davayı ikame ettiğini, müvekkili şirketin, sözleşmeden doğan yükümlülüğü gereğince davacı tarafça verilen siparişlerdeki tüm ürünleri eksiksiz olarak ürettiğini ve tedarik ettiğini, davacı tarafın, her ne kadar müvekkili şirket tarafından hazırlanan ürünlerin ayıplı olduğunu iddia etmişse de bu hususun gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin, siparişini almış olduğu ürünleri sözleşmeye uygun olarak kusursuz şekilde hazırlayarak davacı şirkete teslim ettiğini, davacı tarafça, sözleşme konusu olan …’ne yeterli katılım olmaması nedeniyle müvekkili şirket tarafından sipariş üzerine üretilen ürünleri almaktan kaçınmışsa da yemek festivaline katılımın olmamasının müvekkili şirketin kusurundan kaynaklanmamakla birlikte taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3. Maddesinin (e) fıkrası gereğince müvekkilini de bağlamadığını, dolayısıyla müvekkili şirketin, sözleşmeye bağlı kalarak üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmiş olmasına rağmen, davacı tarafın, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye aykırı davrandığını ve sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmekten kaçınarak müvekkili şirketi zarara uğrattığını belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.Taraflar arasında 24/05/2022 tarihli “Yemek Üretim ve Satış Sözleşmesi” akdedilmiştir. Bu sözleşme gereğince 28/05/2022-12/06/2022 tarihleri arasında gerçekleşecek “United Cuisines Yemek Festivali” etkinliği kapsamında cinsi, muhteviyatı, porsiyonlama ve ambalaj şekli davacı iş sahibi tarafça davalı yüklenici şirkete bildirilecek olan yiyecek ürünlerin, davalı şirket tarafından üretilmesi ve davacı şirkete teslim edilmesi kararlaştırılmıştır.Taraflar arasında akdedilen söz konusu sözleşmenin “Müşteri Yükümlülükleri” başlıklı 3/a maddesi; “Tedarikçiye ilk sipariş olmak üzere en geç 26/05/2022 tarihine kadar işbu Sözleşmenin ayrılmaz parçası niteliğindeki eki Sipariş Form yazılı, %8 KDV dahil toplam 469.800,00 TL tutarında sipariş vermeyi kabul, beyan ve taahhüt etmiştir.” şeklinde düzenlenmiş, ve bu taahhüdü kapsamında 469.800,00 TL tutarlı çek, teminat olarak davalı şirkete teslim edilmiştir.Sözleşmenin 3/d maddesinde, sözleşme kapsamında tedarikçiye yazılı olarak bildirdiği ve tedarikçinin teslim tarihini, miktarlarını ve diğer detaylarını yazılı onayladığı siparişlerin nihai ve kesin satın alma taahhüdü hükmü doğuracağı düzenlenmiştir.Sözleşmenin 3/h maddesinde; tedarikçinin yazılı onayladığı siparişin KDV dahil %50 tutarını en geç 01/06/2022 tarihinde tedarikçinin banka hesabına nakten ödemeyi, bakiye %50 tutarı da en geç 20/06/2022 tarihinde nakten ödemeyi taannüt ettiği belirtilmiştir. Davacı vekili yukarıda anılan sözleşmenin 3.maddesinin (d) ve (h) bentleri uyarınca davalı yanca yazılı bir bildirim yapılmadan hazırlanan ve ayıplı olan yemek ücretlerinin istenemeyeceğini ileri sürerek sözleşme kapsamında davalı yana verilen teminat çekinin bozdurulmaması için ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş, davalı ise sözleşmenin 3.maddesinin a bendi gereğince davacı yanca teminat çeki tutarı kadar yemek siparişi verildiğini, bildirilen sipariş miktarı üzerinden hammaddelerin alındığını, ürünlerin ayıplı olmadığını, buna rağmen bakiye iş bedelinin ödenmediğini savunarak mahkemece teminat çeki üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılması gerektiğini belirtmiştir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir “…kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edilmiştir. (Medeni Usul Hukuku 12.Baskı Sh. 714-Prof. Dr. Muhammet Özekeş) Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerine yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır.Nitekim 6100 sayılı HMK’nın onuncu kısmının birinci bölümünde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesi 389.madde başlığında “ geçici hukuki korumalar “ olarak vasıflandırılış ve aynı maddenin birinci fıkrasında “ mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar da duraksamaya yer bırakamayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür vazedilmiştir.Anılan yasal düzenlemeler ve sözleşme maddeleri ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece dosyanın bulunduğu aşama itibariyle asıl davada verilecek hükmün daha sonra icra edilmesinin güvence altına alınması ve mevcut durumunun değişikliklere karşı korunması amacıyla HMK’nın 389.maddesi uyarınca teminat çekinin bozdurulmasının önlenmesi mahiyetinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerine yeni bir takım ihtilafların çıkmasını önlemek için davalı vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/09/2022 tarih ve 2022/547 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 15/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.