Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/1649 E. 2023/1112 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1649
KARAR NO: 2023/1112
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/09/2023
NUMARASI: 2023/511 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 18/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine davalının itirazının iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen ara karara karşı davacı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davalı ile ticari ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin davalıya yurtdışında ödemesi dolar bazlı olarak çeşitli zamanlarda ve farklı farklı projelerde yapım işçiliği hizmeti verdiğini, bu yapım işçiliği hizmetlerine ilişkin kesilen faturalardan kaynaklı alacağının tahsili için İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, ayrıca bu dava açılmadan önce arabulucuya başvurduklarını, İstanbul Arabuluculuk Bürosunun … nolu Arabuluculuk Anlaşmazlık Tutanağı düzenlendiğini, 27.961,82 USD karşılığı 542.464,90 TL alacağın tahsili için açılan davada itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, davalının mal kaçırma ihtimali gözönüne alınarak adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin nitelikli dekoratif yapı materyalleri alanında ürün çeşitliliği sağlamakta ve mimari projelere yönelik tedarik ve uygulama hizmeti verdiğini, bu kapsamda aldığı işlerde çeşitli taşeron firmalara iş vermek sureti ile ticari ilişkiye girdiğini, davacı tarafın dosyaya sunduğu belgelerle sanki tüm işleri kendisi yapmış, danışmanlık vermiş gibi göstermeye çalıştığını, müvekkili şirketi bu güne kadar sadece perde dikiş ve montajı için hizmet verdiğini iddia ettiği gibi bir hizmet vermediğini, müvekkilinin mimari projelerde tüm malzemeleri kendisinin aldığı veya bedelini ödeyip taşeron firmalara aldırdığını, ayrıca montaj masraflarınıda ödediğini, iş verdiği firmalardan sadece işçilik/montaj hizmeti aldığını, davacı tarafa hiç bir borcu bulunmadığını, davacının sunduğu belgelerin müvekkili şirketi iş aldığı firmalar ilişkin verilen tekliflere ilişkin olduğunu, tarafların ticari defterleri incelendiğinde durumun ortaya çıkacağını, taraflar arasında yazılı sözleşme olmadığını, herhangi bir resmi evrak bulunmadığını belirterek, davanın reddine ve davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 04/09/2023 tarihli ara kararı ile, davacının, davalıdan vadesi gelmiş bir para alacağı bulunmadığı, ihtiyati haciz talebinin dayanağı olan faturaların borç ikrarını içeren belge niteliğinde olmadığı, henüz delillerin toplanmadığı, faturada yazılı alacağın varlığı, miktarının tespiti ve muacceliyeti dosyaya yansıyan deliller karşısında yaklaşık ispat ölçülerinde ortaya konamadığı, tarafların ticari defter ve belgelerinin de incelenmesi sonucunda alacak gerekirse bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağından, davacının iddiasının yargılamayı gerektirdiği, davalının mallarını gizlediği, kaçırdığı veya kendisinin kaçmaya hazırlandığı yahut alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunduğu hususunda da dosya kapsamında bir delilin bulunmadığı, İİK.nun 257. maddesinde öngörülen koşulların oluşmadığı gerekçesi ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddine dair verdiği kararının yerinde olmadığını, icra takibine konu faturaların düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğini, davalının fatura bedellerini ödemediğini, iade ettiğini, yapılan icra takibininde itiraz üzerine durduğunu, davalının açık kabul içerikli cevap dilekçesi ile alacağın sabit ve muaccel olduğunu bu nedenle ihtiyati haciz talebinin reddine dair kararın kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmamaktadır. Davacı davalıya farklı projelerde yapım işçiliği hizmeti verdiğini, bedelinin ödenmediğini iddia etmiştir. Davalı ise davacıdan işçilik ve montaj hizmeti aldığını, bedelinin ödendiğini icra takibine ve davaya konu ettiği fatura içeriği hizmetin ve malın alınmadığını, yaptırdığı işlerdeki tüm malzemelerin kendisi tarafından alındığını veya bedeli ödenmek sureti ile taşerona aldırıldığını beyan ederek alacağın varlığını kabul etmemiştir. İİK’nın 257. maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Aynı kanunun 258. maddesinde de; ihtiyati haciz talep eden tarafın, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmesi ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ve yasal delillerle ispat etmesi gerektiği belirtilmiştir. Dosya kapsamına göre taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı, yapılan işçilik ve montaj hizmetine ilişkin alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiği, muaccel alacak olmadığı, mahkemenin ihtiyati haciz talebinin yasal şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla, mahkemece davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/09/2023 tarih ve 2023/511 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.