Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/160 E. 2023/706 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/160
KARAR NO: 2023/706
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2022
NUMARASI: 2021/719 Esas, 2022/58 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 07/06/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin ticari faaliyetleri uyarınca kendi bünyesinde üretmiş olduğu yeni nesil pos cihazlarının yazılımlarının yapılması ve satış sonrası yazılım üzerine teknik destek sağlanması maksadıyla davalı firma ile çözüm ortaklığı yapıldığını, davalı şirketin referanslarıyla dava dışı belde şirketiyle 50 adet cihazın satışı için anlaşma sağlanarak cihazların teslim edildiğini, ancak cihazlarda yazılım sorunları yaşanması nedeniyle cihazların kendilerine iade edildiğini, cihazlar üzerinde yapılan tetkikatta cihazların uzunca süre kullanıldığı, darbeye maruz kaldığının tespit edildiğini, davalı şirketin yazılım hizmetinin gizli ayıplı olduğunu, iyi teknik hizmet verilmemesi nedeniyle müvekkilini 50 adet pos cihazı ile kalem ve pil toplamı 100.000,00 TL zarara uğrattığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş; 03/02/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 100.000,00 TL’ye çıkarmıştır. Davalı şirket temsilcisi, kendi pos cihazlarının adetli olarak sahadaki durumunu görmek ve aksaklıkları çözebilmek için firmalarının parkmetre programını Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin şirketlerinden olan … A.Ş.’ye deneme ve geliştirme amaçlı olarak 50 adet cihazın demo maksadıyla kurulması için aracılık yapıldığını, 01/07/2014 tarihinde 50 adet el terminali teslim edildiğini, 4 adet cihazın arızalı çıkarak kendileri tarafından teknik servise geri alındığını, … A.Ş.’nin ürünleri 09/05/2015 tarihinde gönderdiklerini, ürünlerin kontrollerini yaparak geri gönderdiklerini ve 15/05/2015 tarihinde teslim edildiğini, … A.Ş.’nin halen davacı ile çalıştığını, bütün güncellemelerin davacı çalışanları tarafından yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; davalının davacıyla akdetmiş olduğu sözleşmeden kaynaklı yükümlülüğünü gereği gibi yerine getiremediği, dava dışı şirket tarafından kullanılamaz halde davacıya iade edilen cihazlar nedeniyle taraflar arasındaki sözleşme uyarınca meydana gelen zarardan davalının sorumlu olduğu; kullanılamaz halde iade edilen cihazların kalem ve pilleriyle birlikte toplam 100.000,00 TL değerinde olduğunun bilirkişi heyeti tarafından belirtildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile; 100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Yerel mahkeme kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, Dairemizin 12/10/2021 tarih ve 2020/157 Esas, 2021/1886 Karar sayılı kararı ile, davalı vekilinin dosyaya vekaletname sunmuş olmasına rağmen, vekil yerine doğrudan davalı şirkete tebligat yapılarak, davalı vekilinin yargılama işlemlerinden ve aşamalarından haberdar edilmeksizin yargılamaya devam edilmesi ve istinafa konu kararın verilmesi, yine gerekçeli kararın da vekil yerine davalı asıla tebliğ edilmesi doğru olmadığı savunma hakkının kısıtlandığı ve adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurduğu gerekçesiyle, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında mahkemenin 09/02/2022 tarih ve 2021/719 esas, 2022/58 karar sayılı kararı ile, dava dilekçesi ekinde sunulu özellikle 19/03/2015 tarihli altındaki imzası inkar edilmemiş dava dışı alıcı … A.Ş.’ye hitaben davalı tarafından yazılan cevabi yazıda, davacı iş birliği ile cihazların … A.Ş.’ye teslim edildiği belirtilerek 50 adet makinenin çalışır vaziyette teslim edilemediğini beyanla arızalar sıralanmış olup yazışmanın sonunda söz konusu ayıplardan kendilerinin değil davacının sorumlu olduğunu, bu hataların kendileri tarafından giderilmesinin imkansız olduğunu belirttiği, oysa ki teknik raporlarda da değinildiği üzere davalının sağlaması gereken birçok modül, altyapı ve servis hizmetini vermediği, özellikle bu formattaki performans ve işletimlerin yazılım tabanlı olması sebebiyle teknik sorumluluğun davalıda olduğu, teslim edilen cihazlardaki aksaklıkların davalı taraftan kaynaklandığı, kendilerince de dava dışı belde şirketi muhatap alınarak arızaların kendilerinden kaynaklanmadığı belirtilerek kusurlu davranışlarıyla maddi zarara sebebiyet verildiği, kaldı ki yapılan yazışmalarda da akdi ilişkiyi zımnen benimsediğinin anlaşıldığı, TBK’nın 471/2 maddesi gereğince yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışının esas alınacağı, söz konusu ayıpların ise davalı tarafından giderilmesi gereken türde ayıplar olduğu anlaşıldığından zarardan sorumlu olacağı, dolayısıyla husumet itirazının yerinde olmadığı, ayrıca davalı itirazında teslim edilen el terminali ürünlerin yazar kasa olmadığı, dışarıdan müdahale ile onaysız bir program yükleyerek çalıştırmanın kanunen suç olacağını belirterek teknik ve yazılımsal ayıplardan sorumlu olmayacaklarını yinelemişse de, gerek 19/03/2015 gerekse de 30/03/2015 tarihli yazışmalarda hataların içerikleri kendilerince belirtilmiş olup TTK 18/II gereğince basiretli hareket etmesi gereken iştigal alanında uzman olması gereken davalı tacirin dava dışı gelir idaresi başkanlığından da görüş sorduğunun görüldüğü, bir takım yasal engeller olsa dahi bunları aştıktan sonra cihazların satışa sunulması ve cihazlardan beklenen verimin sağlanmasının gerektiği, hal böyleyken ek rapora karşı yöneltilmiş sair itirazlar da dikkate değer görülmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, öncelikle usuli yönden itiraz ettiklerini, dosyanın davacısı … Tic. A.Ş iken davacı vekalet ve yetki belgelerinden işbu davanın başka bir şirketin vekaleti ile yetkilendirilen vekiller ile sürdürüldüğünü, usulden büyük hata olduğunu, esasa ilişkin olarak ise … A.ş’ye davacı tarafından teslim edilen cihazların el terminali olduklarını, bu nedenle devlet nezdinde onaylı olmadıklarını, davalı müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu olmamasına rağmen açılan davada mücadele verdiğini, yazarkasanın dava ile herhangi bir ilgisinin olmadığını, bilirkişinin el terminallerini hala kafasında yazarkasa olarak değerlendirerek müvekkilini sorumlu tuttuğunu, yazarkasaya el terminali programı yüklemenin mümkün olmadığını, yüklenirse Tübitak sertifikası olmadığından çalışmayacağını, yine yazarkasaya dışarıdan müdahale ile onaysız bir program yüklenerek çalıştırmaya çalışmanın kanunen suç olduğunu, basiretli bir tacir olan müvekkilinin bunu yapmayacağını, bu cihazların ödeme kayıt edici cihaz olmadığını, … A.Ş’ye teslim edildiği iddia edilen 50 cihazla ilgili bir sözleşme olması veya teknik destek şartnamesi imzalı sözleşme olması gerektiğini, ayrıca müvekkili şirket ile bahsi geçen aletlerin teslim edildiği 3. Şirket … A.Ş ile aralarında herhangi bir sözleşme, bağ ve organik bağ olmadığını, bilirkişinin hatalı yorumlaması sonucu verilen kararın hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davaya konu olan … cihazının davacı şirket nezdinde Gelir İdaresi Başkanlığından onay alan şirket olduğu, bu cihazın paralı park yerlerinde aracın kaldığı süreye göre parklanma ücretini hesaplayan ödeme kaydedici cihaz olduğu, anılan cihazın TSE standartlarına uygun olması gerektiği, gerek davacı şirketin onaylı cihazda olması gereken özellikleri taşıması gerektiği gibi, davalı şirketin de yazılım geliştirirken cihaza uygun ve stabil bir yazılım geliştirmesi ve üstüne yeni nesil ödeme kaydedici cihazlar teknik klavuzunda bulunması gereken asgari standartlara harfiyen uyması gerektiği, dosyada bulunan birçok yazışma , e-posta ve tutanaklara göre davanın cihazına el terminali mantığı ile yaklaştığı, ancak davacının cihazının bir el terminali olmadığı, devletin şart koştuğu birçok modül, altyapı, servis bulunması gerektiği, eğer bunlar olmazsa davacının cihazının onay alamayacağı ve davacının bu sektörde faaliyette bulunamayacağı, bu nedenle tüm performans ve işlerin yazılım tabanlı olduğundan teknik sorumluluğun davalıda olduğu, davalının teknik sorunları çözmesi gerektiği, davaya konu ÖKC makinelerinde arıza ya da ayıbın kaynağının davalının asli edimi olan yazılım sorunlarını giderilememesi ile bağlantılı olduğu, yani yazılım tabanlı kusurunun bulunduğu, hasarlı olarak iade edilen cihazların bedelinin 92.500,00 TL, pil ve kalem bedellerinin de 7.500,00 TL olarak talep edilmesinin gerçeğe uygun olduğu belirtilmiştir. Dosya kapsamına göre, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş ise de, pos cihazlarının … A.Ş’den iadesi sırasında ciddi şekilde hasarlı ve kullanılamaz durumda olduğu tespit edilerek bilirkişi tarafından yeni cihaz bedeli ile pil ve kalem bedelleri hesaplanmıştır. Davalının cihazların bedelinden sorumlu olamayacağı, davalıya atfedilen işin yazılım ve servis hizmeti olup, buna ilişkin davacının herhangi bir talebi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Cihazların dava dışı … A.Ş’ye satıldığı ve yine bu şirket tarafından kullanılarak sorunlar yaşandığı gerekçesiyle davacıya iade edildiği anlaşıldığından, davalının cihazların iade edilmesi, kullanımından ve eskimesinden sorumlu olamayacağı gözönüne alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1- Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/02/2022 tarih ve 2021/719 Esas, 2022/58 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın REDDİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 1.735,45 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.555,55‬ TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan 81,50 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 16.000,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 1.708,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4-Gerek ilk derece gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa İADESİNE,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 07/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.