Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/1578 E. 2023/1131 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1578
KARAR NO: 2023/1131
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/05/2023
NUMARASI: 2022/993 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 24/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; taraflar arasında 06.06.2022 tarihli teklif ve onay ile birlikte davacı şirket tarafından davalı şirket lehine Metro İstanbul Tramvay Hattı Asfalt Serim ve Tamir işi yapıldığını, davalı şirkete 619.495,04 TL tutarlı, 16.06.2022 tarihli e-fatura düzenlendiğini, faturanın davalı tarafça kabul edildiğini fakat bakiye tutar olan 383.495,36-TL’nin davalı şirket tarafından ödenmediğini, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas nolu dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından icra takibine itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, davalı adına kayıtlı tüm taşınır ve taşınmazları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; taraflar arasında onaylanan 06.06.2022 tarihli teklif nitelikli sözleşme gereğince değişik tarihlerde davacı şirket tarafından asfalt serim işi yapılarak işin faturasının düzenlenip davalı şirkete gönderildiğini ve faturaların bedelinin davacı tarafa ödendiğini, davacı şirket yetkilisi davalı şirket yetkilisini telefon ile arayarak; başka bir tarafla yapılacak olan işler sebebiyle çalışmalara 15-20 gün ara vereceklerini bildirdiğini, davacı şirketin daha iş tamamlanmadan işe ara verme niyetlerini açıkça belli ettiğini ve işi durdurduğunu, bu nedenle davalı şirkete hem süre kaybı yaşattığını hem de maddi yönden zarara uğrattığını, davalı şirketin ihalede belirtilen süreye uyabilmek için … San. Ve Tic.Ltd.Şti. isimli başka bir firma ile anlaşmak suretiyle işin kalanını bu firmaya tamamlattıklarını, davacı şirket tarafından kesilmiş olan faturaların hem fahiş nitelikte hem de piyasa fiyatlarının çok üzerinde tutarlar olduğunu, faturaya itiraz ettiklerini, davalı şirket tarafından yapılan işin karşılığı olmayan miktara ilişkin 18.07.2022 tarihli 383.495,36-TL bedelli ve … nolu temel fatura nitelikli fiyat farkı faturasını kestiğini, davacı şirket tarafından talep edilen 619.495,04-TL’lik hakediş karşılığı olmayan fahiş miktarın, yapılmayan işleri de kapsamakta olduğunu, yapılmayan işlere ilişkin kesilmiş fahiş ve şişirilerek kesinen faturaların davalı şirket tarafından kabul edilmediğini, davacı tarafından talep edilen ihtiyat-i haciz talebinin reddi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 12.05.2023 tarihli ara kararı ile, HMK 389/1 maddesi gereğince uyuşmazlık konusu hakkında tedbire hükmedilebileceği, ancak tarafların iddiaları ve dosya kapsamı itibariyle davacı taleplerinin yargılamayı gerektirdiği ve yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İİK Md 257 İhtiyati haciz veya HMK Md 389 ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için; ihtiyati hacizde “yaklaşık ispat” ölçütünün yerine getirilmesi, ihtiyati tedbirde “davanın sonunda elde edilecek hükmün icrasının mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir” olduğunun tespitinin yeterli olduğunu, davada ortaya çıkan delil ve durumlar neticesinde davalının, davacı şirkete borçlu olduğu ve bunu ticari kayıt ve defterlerine girerek vergi dairesine de bildirildiğinin görüldüğünü, ayrıca davalının tam da borçlu olduğu kadar karşı fatura kesmeye çalışmış olması ödeme aczini de gösterdiğini, gerek ihtiyati haciz gerekse ihtiyati tedbir açısından aranan azami şartların oluştuğunu, Mahkemeye Vergi Dairesinden gelen BA-BS formlarında davalı şirketin davacı şirkete borçlu olduğu, borcu ticari kayıtlara işlemiş ve vergi dairesine de bildirmiş olduğunun görüldüğünü, davalının cari hesap ilişkisini sıfırlayacak kadar karşı fatura kesmesinin ödeme aczinde olabileceğini gösterdiğini, dava sonuna kadar davalının ödeme acziyeti içine düşüp tahsil kabiliyeti ortadan kalkabileceği düşünüldüğünde; davaya konu bedel de yüksek bir meblağ olduğu için davacının huzurdaki dava neticesinde kazanacağı bedelin tahsil edebilmesi amacıyla, davalının adına kayıtlı; taşınır, taşınmaz ve mevduatlara öncelikle teminatsız, mahkeme aksi kanaatte ise cüzi bir oranda teminatla ihtiyati tedbir veya ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz işlenmesine karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalılar ise arsa sahibidir. İİK’nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz talep eden taraf, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Dosya kapsamına göre taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı, yapılan işçilik ve montaj hizmetine ilişkin alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiği, muaccel alacak olmadığı, mahkemenin ihtiyati haciz talebinin yasal şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla, mahkemece davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/05/2023 tarih ve 2022/993 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı arafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 24/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.