Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/1486 E. 2023/1231 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1486
KARAR NO: 2023/1231
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2023
NUMARASI: 2023/254 Esas
DAVANIN KONUSU: Tapu iptali ve tescil
KARAR TARİHİ: 09/11/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil talebine ilişkin olup; mahkemece davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında 21/11/2017 tarihli … Konut, Ticaret Merkezi İnşaalı … İnşaat İşleri Yüklenici Sözleşmesi, 04/05/2018 Tarihli …, Ticaret Merkezi İnşaatı Mekanik Tesisat İşleri Yüklenici Sözleşmesi ve 09/01/2019 Tarihli … Merkezi İnşaatı Doğalgaz Tesisat İşleri Yüklenici Sözleşmesi akdedildiğini, davacı müvekkili şirket tarafından 20/04/2020 tarihi itibariyle bahsedilen sözleşmeler ile üstlenilen bütün işlerin tamamlandığını, projeye ilişkin iskan ruhsatının alındığını, 2020 yılı Mayıs ayı içinde dairelerin son kullanıcıya teslim edildiğini, ancak davalı şirket taralından; 04/05/2018 tarihli sözleşmenin ” Hakedişler Ve Ödeme Esasları ” başlıklı 22. Maddesi uyarınca davalı müvekkili şirkete devrinin üstlenildiği 7 adet barter bağımsız bülümden bu davaya konu edilen 5 tanesnin müvekkili şirkete devredilmediğini, yine taraflar arasında akdedilen 21/11/2017, 04/05/2018 ve 29/01/2019 tarihli sözleşmelerden kaynaklanan KDV dâhil 2.937.270,48 TL nakit ödenmesi gercken alacağı müvekkili şirkete ödenmediğini, bunun üzerine KDV dâhil 2.937.270,48 TL nakit alacağın tahsili için davalı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında genel iflas yolu ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan takibin itirazsız kesinleştiğini, kesinleşen takibe rağmen davalı şirket tarafından ödeme yapılmaması nedeniyle İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/173 Esas sayılı dosyası ile davalı şirketin iflasına karar verilmesi talebi ile dava açıldığını, açılan davanın derdest olup, depo kararına eşas alınacak alacak tutarının hesaplanarak yatırıldığını, dava konusu taşınmazların davanın açıldığını öğrenen davalı şirket tarafından iyi niyetli üçüncü kişilere devri halinde müvekkillerinin haklarını almasının önemli ölçüde zorlaşacağını hatta imkansızlaşacağını ileri sürerek öncelikle dava konusu İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, … Ada … parsel sayılı taşınmazda bulunan … Blok … nolu bağımsız bölümün, .. Blok … nolu bağımsız bölümün, … Blok … nolu bağımsız bölümün, .. Blok … nolu bağımsız bölümün, … Blok … nolu bağımsız bölümün üçüncü kişilere devrinin ve taşınmazlar üzerinde her türlü ayni hak tesisinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde tapu kaydına “davalıdır” şerhi işlenmesine ve yanlar arasında … Merkezi İnşaatı ile ilgili olarak imzalanan 04/05/2018 tarihli Mekanik Tesisat İşleri Sözleşmesinin 22. Maddesi gereğince dava konusu bağımsız bölümlerin davalı şirket adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili şirket adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemenin 21/03/2023 tarihli tensip zaptının 13 numaralı ara kararı ile, dava konusu İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, … ada,… parsel sayılı taşınmazda bulunan .. blok … nolu, .. Blok … nolu, … blok … nolu, .. blok … nolu ve … blok … nolu bağımsız bölümler üzerine ” davalıdır” şerhi konulmasına karar verilmiştir. Davacı vekili 29/05/2023 tarihli dilekçesi ile ; dava konusu bağımsız bölümlerin 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için dava konusu bağımsız bölümler üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş, mahkemece istinafa konu 22/06/2023 tarihli ara karar ile, dava konusu bağımsız bölümlerin kaydına “davalıdır” şerhi işlendiği, dosyadaki delil durumu ve ölçülülük ilkesi gözönünde bulundurulduğunda bağımsız bölümlerin üçüncü kişilere devrinin ve taşınmazlar üzerinde her türlü ayni hak tesisinin önlenmesi talebinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, davalı şirketin 5 adet bağımsız bölümün tapu devrinin müvekkili şirkete yapılmadığını ancak fiili olarak anahtar teslimini yaptığını, müvekkili şirketin halihazırda mezkur taşınmazları kullandığını, dolayısıyla eldeki tapu iptal tescil davasında taleplerinin, tapudaki resmi durumun fiili duruma uyarlanması olduğunu, davalı şirketin davanın konusunu oluşturan taşınmazları üçüncü kişilere devri durumunda müvekkili şirket nezdinde telafisi imkansız zararlar doğuracağı ve müvekkilinin yasal haklarını elde edemeyeceğinin açık olduğunu, kesin kabule ilişkin ayrıca davalı şirketin açmış olduğu ve İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/120 Esas sayılı dosyası tahtında görülen davanın derdest olup, tapu devirlerine ilişkin yaklaşık ispatın gerçekleşmiş olduğunun açık olduğunu, bu doğrultuda davadaki tapu iptal ve tescil taleplerinin niteliği ve yaklaşık ispat kuralı birlikte değerlendirildiğinde ihtiyati tedbir şartlarının somut olayda gerçekleştiğini, öte yandan ihtiyati tedbir kararı verilmediği sürece, mezkur taşınmazların 3. kişilere devri sonucunda müvekkili şirket nezdinde telafisi imkansız zararlar doğurma riskinin de bulunulduğunu, davalı şirket hakkında derdest iflas davalarının bulunduğunu, halihazırda fiiliyatta müvekkili şirketin kullanımında olan taşınmazların, davalı şirketin kötü niyetli tasarrufları ile 3. kişilere devri sonucunda telafisi imkansız zararlar doğuracağından, müvekkilinin yasal haklarını elde etme imkanını ve davanın konusunu tamamen ortadan kaldıracağından açık kanun hükmü gereğince ihtiyati tedbirin uygulanmasının zorunlu olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında 21/11/2017 tarihli … Merkezi İnşaatı Betonerme İnşaatı Betonerme İnşaat İşleri (… Alt Yapı ve Mobilizasyon İşleri) Yüklenici Sözleşmesi, 04/05/2018 Tarihli … Merkezi İnşaatı Mekanik Tesisat İşleri Yüklenici Sözleşmesi, 09/01/2019 Tarihli … Merkezi İnşaatı Doğalgaz Tesisat İşleri Yüklenici Sözleşmesi akdedilmiş olup; sözleşme bedelinin nakit, çek ve barter olarak ödenmesi kararlaştırılmıştır. … İşlerine ilişkin akdedilen 04/05/2018 Tarihli … Merkezi İnşaatı Mekanik Tesisat İşleri Yüklenici Sözleşme bedelinin 11.250.000,00 TL + KDV olacağı ve ödemenin; %40’lık kısım için barter (7 adet daire), %40’lık kısım için nakit, %20’lik kısım için 180 gün vadeli çek ile yapılacağı kararlaştırılmıştır. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır. Somut olayda, iddia ve savunma birlikte değerlendirildiğinde, barter usulü imalat bedeli karşılığı davacı şirkete verileceği kararlaştırılan 7 adet bağımsız bölümden 2 tanesinin davacı şirkete devredildiği, 5 adet bağımsız bölümün ise davacı şirkete devredilmediği hususu uyuşmazlık konusu olmamakla beraber dava dilekçesindeki anlatımlar, davalı tarafın savunmaları ve dosyanın geldiği aşama itibariyle davacı tarafça talep edilen ihtiyati tedbir bakımından yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği anlaşıldığından mahkemece bu aşamada davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin mahkeme ara kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerine göre usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati tedbir şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2023 tarih ve 2023/254 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 09/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.