Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/145 E. 2023/140 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/145
KARAR NO: 2023/140
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/02/2022
NUMARASI: 2021/325 Esas, 2022/100 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 09/02/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davacı vekilinin davasının reddine dair verilen karara karşı davacı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında meydana gelen ticari ilişki nedeniyle 28.12.2018 tarihinde 161.424,00 TL tutarında 155290 irsaliye numaralı fatura düzenlendiğini, söz konusu fatura nedeniyle 31.12.2018 tarihinde davalı tarafından 40.000,00 TL ödeme yapıldığını, ancak kalan bakiye 121.424,00.TL’nin ödenmediğini, bunun üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğü nezdinde …8 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline ve takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde 28.12.2018 tarihinde 161.424,00 TL bedelli faturanın düzenlendiğini, akabinde davacıya 40.000,00 TL tutarlı 31.12.2018 tarihli çek keşide edildiğini, sonrasında, genel sözleşme başlıklı 24.04.2019 tarihli bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşme ile her iki tarafın yükümlülükleri ile ilgili anlaşmaya varıldığını, fiyatlar ve ödeme koşulları başlığını taşıyan 7. maddesinde “sözleşmenin imzalanması esnasında, 24.04.2019 tarihinde 55.000.TL nakit ödeme yapıldığını, ve 31.08.2019 vadeli 70.000.TL bedelli çekin teslim edilmiş olduğu hususunun taraflar arasında karşılıklı karar altına alındığını, bütün bu ödemeler dikkate alındığında, (40.000-70.000-55.000) davalının hiçbir borcunun kalmadığını, davacının icra takibini açtıktan sonra 24.04.2019 tarihinden sonra tarafların bahsedilen sözleşmeyi imzaladıklarını, dolayısıyla itiraz dilekçesi tarihinde davacıya herhangi bir borçlarının olmadığını, davacının süresinde işi bitirmediğini, üzerine düşen edimi yerine getirmediğini, süresinde teslim edilmeyen işle alakalı günlük 3.000,00TL gecikme cezasının öngörüldüğünü belirterek, davanın reddine, %20 oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında 18/12/2018 tarihli fatura düzenlendiği, söz konusu faturanın her iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlı bulunduğu, davalı tarafın 31/08/2019 keşide tarihli 70.000,00 TL bedelli ve 31/12/2018 tartihli 40.000,00 TL bedelli iki farklı çek ile toplamda 110.000,00 TL ödeme yapıldığı, ödemelerin davalının ticari defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, her ne kadar bu çekler davacı defterlerine işlenmemiş ise de davacı ticari defterlerinin kapanış tasdiki yapılmadığı, dolayısıyla davalı lehine delil kabul edilmesi gerektiği, davalının delil listesinde 70.000,00 TL bedelli çek suretinin sunulduğu, 40.000.00 TL bedelli çekin davacıya verildiği hususunda ise taraflar arasında itilaf bulunmadığı, yine taraflarca imzalanan sözleşmenin ödemeye ilişkin 7. maddesine göre 55.000.00 TL nakit olarak davacıya verilmiştir ibaresinin yer aldığı, bu ödemenin yazılı belge ile ispat edilmiş kabul edileceği, ödemenin yapılmadığını, davacının yazılı delille ispatlaması gerektiği, buna ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, davacı tarafın 70.000.00 TL bedelli çekin icra takibinden sonra tanzim edildiğini, ödeme kabul edilse bile borçtan mahsup edilmesi gerektiğini belirten itirazlarının davadan önce ödeme yapıldığından davacının bu miktara ilişkin artık dava açmakta hukuki yararının kalmadığı, ayrıca davacının sözleşmedeki imzaya itiraz ederek şirket yetkilisine ait olmadığını iddia ettiği, bu beyanı dava dilekçesinde ileri sürülmediği gibi davalının cevap dilekçesinden sonra yahut ön inceleme aşamasında ve duruşma sırasında iddia edilmediği bilirkişi raporu sunulduktan sonra ileri sürülen imzaya itiraza itibar edilemeyeceği, davalının takip konusu fatura nedeniyle davacıya borçlu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine, kötüniyeti sabit olan davacı hakkında alacağın %20 si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, sözleşmedeki imzaya ilişkin bilirkişi raporu düzenlemeden önce 27/12/2021 tarihinde sundukları dilekçe ile itiraz ettiklerini, bu hususun dikkate alınmasını, ayrıca 31/08/2019 tarihli 70.000,00 TL bedelli çekin icra takibinden sonra davacı lehine tanzim edildiğini, ödenmiş olsa bile borçtan mahsubu gerektiğini, kalan bakiye için ise herhangi bir ödeme yapılmadığını, itirazlarının değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ayrıca davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedildiğini, davalı borçlu tarafından davacının icra takibi başlatmasında kötüniyetli olduğuna ilişkin herhangi bir delil bulunmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.Taraflar arasında yangın kapıları imalatı yapımına ilişkin 24/04/2019 tarihli sözleşme akdedilmiştir. Davacı taraf fatura alacağından kaynaklı olarak 40.000,00TL ödeme yapıldığı, bakiye 121.424.00TL’nin ödenmediğini belirterek icra takibi yapmış, itiraz üzerine itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesi ile, 24/04/2019 tarihli sözleşme örneğini dosyaya sunmuş olup, sözleşmede 192 adet kapı üretim bedelinin 163.123.20 TL olduğu, 55.000,00 TL’nin nakit ödendiği, 70.000,00 TL için 31/08/2019 vadeli çek verildiği, montaj tamamlandığında kalan 38.123,20 TL için 45 günlük çek verileceği kararlaştırılmıştır. Davalı cevabında fatura akabinde 40.000,00 TL çek ödemesi yapıldığı, sonrasında 24/04/2019 tarihli sözleşmeyi imzaladıkları, aynı tarihte 55.000,00TL nakit ödendiği ve 31/08/2019 tarihli 70.000,00TL bedelli çekin teslim edildiğini sözleşmede kararlaştırdıklarını, davacıya borçlarının bulunmadığını bildirmiştir. Davacı vekilince bilirkişi raporuna 27/12/2021 tarihli itiraz dilekçesinde sözleşmedeki imzanın davacı şirket yetkilisi …’a ait olmadığı, 55.000,00TL ödemenin yapılmadığı, 70.000.00 TL çekin de icra tarihinden sonra verildiğini, bunun ancak borçtan mahsup olarak kabul edilebileceğini bildirmiştir. HMK’nın 141.maddesinde dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında iddia ve savunmanın serbestçe değiştirilebileceği hükme bağlanmış olup, davacı cevaba karşı cevap dilekçesi sunmadığından daha sonra bilirkişi raporuna beyan dilekçesi ile sözleşmedeki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığı yönündeki itirazları yerinde görülmemiştir.Dosya kapsamına göre 55.000,00TL ödeme yapıldığı sözleşmede belirtilmekte olup, 40.000,00TL çekin ödendiği dosya kapsamındaki … Bankası 31/12/2018 tarihli dekontundan anlaşılmakta olup, 70.000,00TL’lik çekin de davacıya verildiği 24/04/2019 tarihli sözleşmede yazılı olmakla, davacı tarafından toplam 165.000,00TL ödeme yapıldığı, buna göre dava tarihi itibariyle davalının davacıya sözleşme gereği borcunun bulunmadığı ve davacının dava açmakta hukuki yararı kalmadığı anlaşılmakla mahkemece davanın reddine karar verilmesi doğru olmuştur. Ancak mahkemece davalı yararına alacağın %20’si oranında 24.824,20TL kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir. Kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için davacının icra takibini başlatmakta kötüniyetli hareket ettiğinin ayrıca ve açıkça ispatlanması gerekir. Dosya kapsamında buna ilişkin bir delil bulunmadığından davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, davanın reddine, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)1- Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/02/2022 tarih ve 2021/325 Esas, 2022/100 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davanın REDDİNE, 4-Koşulları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin ve davalının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 1.433,74 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.253,84‬ TL harcın kararın kesinleşmesini takiben ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 3-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 19.213,60 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davacı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 72,00 TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 292,70 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Gerek ilk derece gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere09/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.