Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/1411 E. 2023/1045 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1411
KARAR NO: 2023/1045
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/05/2023
NUMARASI: 2022/437 Esas, 2023/406 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili, müvekkili tersanenin yıllardır gemicilik ve denizcilik sektöründe gemi bakımı, onarımı ve inşası hizmeti veren bir şirket olduğunu, bu faaliyetler kapsamında davalılar ile yapılan anlaşma neticesinde … numaralı m/v “…” isimli geminin müvekkili tersaneye yanaştırıldığını, müvekkili tersane ile davalılar arasında geminin bakım ve onarımına ilişkin sözleşme imzalanarak geminin tamire alındığını, müvekkili şirketin geminin onarım süresi boyunca, davalıların talep etmiş olduğu bütün işleri eksiksiz ve gecikmesiz bir şekilde tamamlayarak gemiyi davalılara teslim ettiğini, nitekim geminin işlerinin bitirilmesi akabinde davalılar arasında, 04.03.2022 tarihli “Payment Guarantee Letter” (“Ödeme Taahhüt Mektubu”) imzalandığını, ancak davalı tarafların ödeme taahhüt mektubu ile açıkça bakiye borçlarını ödemediği için 07.04.2022 tarihinde bu hususun karşı taraflara e-posta yoluyla ihtar edildiğini ve bu ihtarın 25.04.2022 tarihinde tekrarlandığını karşı tarafça muaccel olan ödemelerin ödenmesinin istendiğini, ancak müvekkilinin ödeme taleplerinin davalılarca reddedildiğini, müvekkilinin Amerika Birleşik Devletleri Louisiana Bölgesi Bölge Mahkemesine yapılan başvuru neticesinde 27.05.2022 tarihinde mahkemece davaya konu geminin ihtiyaten haczine ve seferden men edilmesine karar verildiğini, karşı tarafın bu karara karşı Amerikan mahkemesine 1.000.000 USD tutarında teminat senedi sunarak ihtiyati haciz kararını teminat mektubu üzerine kaydırdığını, bunun akabinde İstanbul’da arabuluculuk süreci başlatıldığını, ancak anlaşma sağlanamadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 746.800,73 Amerikan Doları ve 48.500,00 Euro’nun davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 685.106,64 Amerikan Doları ana alacağa muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek aylık %2 faizi, diğer alacaklara muacceliyet tarihlerinden itibaren Amerikan Doları ve Euro cinsinden mevduata uygulanacak en yüksek faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı-karşı davacı vekili, davalılardan … şirketinin geminin maliki değil yönetici sıfatında olduğunu, gemi yöneticisinin yönettiği gemiyi kendi nam ve hesabına deniz ticaretinde kullanmadığından geminin işletilmesinden doğan kazanç ve kayıplardan sorumlu tutulamayacağını, bu sebeple davanın … açısından reddinin gerektiğini, diğer müvekkilinin davacıya karşı bakiye bir borcunun bulunmadığını, fiyatlandırma evrakında davacının müvekkiline … gemisinin bakım ve onarım işlemlerinin 14 günde tamamlanacağını ve bakım ve onarım işlemleri için toplam fiyat olarak 224.445,74-USD belirttiğini ancak davacının davaya konu geminin bakım ve onarım işlemlerini 56 günde bitirebildiğini ve yapılan iş için müvekkilinden 1.107.779,21-USD talep ettiğini, davacının dosyaya sunduğu ödeme taahhüt mektubunun baskı altında imzalandığını, müvekkili şirketin karşı taleplerini bildirmesine ve uyuşmazlık çözülene kadar teminat mektubu vermeyi teklif etmesine rağmen davacının gemi hakkında ABD’de ihtiyati haciz kararı aldırdığını ve geminin seferden men edildiğini, davacının özensiz uygulamaları nedeniyle geminin boyama işlemlerinin tekrar tekrar yenilendiğini, karşı dava açtıklarını, davacının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacının temin etmesi gereken ekipmanları müvekkili şirketin kendi imkanlarıyla temin ettiğini, müvekkilinin davaya konu dahil 3 gemi için 10 adet vinç kiraladığını ve toplamda 605.000,00-USD kira bedeli ödediğini, davaya konu gemiye düşen kira payının 201.666,67-USD olduğunu, müvekkilinin gecikme kaynaklı masraflar yapmak zorunda kaldığını ve gelir kaybına uğradığını belirterek, asıl davanın reddine karar verilmesini istemiş; karşı davada ise, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 571.976,66 USD tutarındaki masraf ve gelir kaybının davacı karşı davalıya ihtar tarihi olan 25/03/2022 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, asıl ve karşı davanın temelde eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu, HSK’nın 20.07.2004 gün 370 sayılı kararı ile İstanbul ilinde Denizcilik İhtisas Mahkemesi kurulup faaliyete geçtiği, karşı davada … gemisinin bakım onarımının makul kabul edilemeyecek şekilde gecikmesi sebebiyle katlanmak zorunda kaldığı masraflar ve mahrum kaldığı navlun geliri olarak şimdilik 200.000,00 ABD dolarının tazmininin talep edildiği, 6102 S.K’nun 5. Maddesinde “bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine…” ilişkin davaların Denizcilik İhtisas Mahkemesi’nin görevine gireceğinin düzenlendiği, Denizcilik İhtisas Mahkemesinin Asliye Ticaret Mahkemesine göre özel mahkeme niteliğinde olduğu, somut olayda, karşı davada … gemisinin bakım onarımının makul kabul edilemeyecek şekilde gecikmesi sebebiyle katlanmak zorunda kaldığı masraflar ve mahrum kaldığı navlun geliri olarak şimdilik 200.000,00 ABD dolarının tazmini talep edilmiş olup, navlun geliri, mahrum kalınan navlun miktarı tamamiyle deniz ticaretine ilişkin bir husus olduğu, karşı davadaki talebin deniz ticaretinden doğan bir istem olmayıp, eser sözleşmesinin gereği gibi yerine getirilmemesinden kaynaklanan tazmin istemi niteliğinde olduğu, zaten TTK’nın 5. Maddesinde “deniz ticaretinden doğan hukuk davalarına” terimini değil “deniz ticaretine …ilişkin hukuk davalarına” teriminin kullanılmış olup navlun geliri, mahrum kalınan navlun miktarının somut olayda deniz ticaretinden doğan bir istem olmasa da TTK 5. Maddenin tam da aradığı gibi “deniz ticaretine …ilişkin” dava niteliğinde olduğu, tüm bu nedenlerle karşı davadaki bu istemin denizcilik ihtisas mahkemesinin görev alanına girdiği, söz konusu mahkemenin daha ihtisas mahkemesi olduğu gerekçesiyle göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın, HMK 114/1-c maddesi gereğince usulden reddine, dosyanın görevli İstanbul 17. Asliye Ticarete Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde, gemi bakım ve onarım sözleşmelerinin eser sözleşmesi olması nedeniyle genel ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, İstanbul Bölge Adliyesi 15. Hukuk Dairesinin bu konuda emsal nitelikte kararlarının bulunduğunu, karşı davanın tefriki gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde, davacı karşı davalı ile müvekkilinin herhangi bir navlun ilişkisi bulunmadığını, uyuşmazlığın eserin ayıplı ifasından kaynaklandığını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin bu konuda emsal nitelikte kararlarının bulunduğunu, davacı karşı davalının deniz alacağına ilişkin dava açtığını, mahkemece davacı karşı davalının açtığı davada görevsizlik kararı vermesi gerekirken kendilerince açılan davayı reddetmesinin hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 4/1 maddesinde ticari davalar tanımlanmış olup, bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları” ve “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ile “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Buna göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava), ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması, ya da aynı maddede 6 bent halinde sayılan ticari davalardan (mutlak ticari dava) olması gerekir. Taraflardan biri “tacir” değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın “ticari işletme” ile ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.TTK’nın 1352. Maddesinde deniz alacakları sayılmıştır. Buna göre geminin işletilmesinin sebep olduğu doğrudan deniz ticareti alanıyla ilgili tazminat ve alacaklar deniz alacağı olarak tanımlanmıştır.Denizcilik İhtisas Mahkemeleri’nin davaya bakabilmesi için davanın deniz ticaretinden kaynaklanması gerekli ve zorunludur. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 18/05/2017 tarih 2016/2840 esas, 2017/2126 karar; 05/10/2015 tarih, 2015/3948 esas, 2015/4790 karar; 09/11/2015 tarih, 2014/6962 esas, 2015/5607 karar sayılı kararları) Yargıtay (Kapatılan) 15.Hukuk Dairesinin 26/04/2017 tarih ve 2017/384 esas, 2017/1787 karar sayılı kararında “Mahkemece dava konusunun 6102 sayılı TTK 1352 /1. maddesinde deniz alacağı olarak sayılan geminin yapımı ile ilgili işler olması nedeniyle deniz alacağı olduğu bu nedenle davanın Denizcilik İhtisas Mahkemesi’nin görevine girmesi nedeniyle mahkemenin görevsizliği ile dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.Denizcilik İhtisas Mahkemeleri’nin davaya bakabilmesi için davanın deniz ticaretinden kaynaklanması gerekli ve zorunlu olup, somut olayda ihtilâf davalı tarafından imâl edilip davalıya satılan geminin dış gövdesinin boyasının anlaşmaya aykırı olarak farklı bir malzeme ile boyandığı iddiasına dayalı olarak ödenen bedelin iadesine ilişkindir. Bu haliyle taraflar arasındaki ihtilâf Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır (Emsal 15. HD 2015/3948 E. 2015/4790 K 5.10.2015 T ;15. H.D.2014/6962E., 2015/5607K., 9.11.2015 T.). Bu nedenle mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken görevsizlik nedeniyle usulden ret kararı verilmesi doğru olmamış, bozulması gerekmiştir.” denilmiştir. Somut olayda, asıl davadaki tüm talepler eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Karşı davada talep edilen hususlar ise, yüklenicinin temin etmesi gereken ekipmanların temin edilmemesi ve iş sahibi tarafından temini nedeniyle yapılan masraflar; yeni vinç kepçeleri için yapılan masraflar; geminin yüklenici tarafından taahhüt edilenden geç teslim edilmesi nedeniyle gecikilen süre için fazladan havuzlama, elektrik ve iskele kullanımı için yaptığı masraflar ve geciken süre içerisinde mahrum kaldığı navlun gelirinden oluşmaktadır. Her ne kadar mahkemece karşı davada yüklenici tarafından işin geciktirildiği zaman dilimi için mahrum kalınan “navlun gelirinin” deniz ticaretine ilişkin bir alacak olduğu kabul edilmiş ise de, eldeki davada yüklenici ile iş sahibi arasında eser sözleşmesi söz konusu olup, bir deniz ticareti ve taşıma ilişkisi bulunmadığından, sözü edilen alacak da teknik olarak “navlun alacağı” olmayıp; TBK’nın 117 ve devamı maddelerinde düzenlenen “borcun geç ifası nedeniyle alacaklının uğradığı zarardan” ibarettir. Bu zarar, somut olayda gecikilen sürede elde edilemeyen navlun geliri; bir başka olayda ise gecikilen sürede elde edilemeyen kira geliri veya bir başka zarar olarak da karşımıza çıkabilir. Bu nedenle, taraflar arasındaki asıl ve karşı davalardaki tüm talepler eser sözleşmesinden kaynaklandığından ve davaya bakma görevi denizcilik ihtisas mahkemesine değil, genel asliye ticaret mahkemelerine ait olduğundan, yerel mahkemece işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ve dosyanın İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-3. bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme yapılıp sonucuna uygun karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,2-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/05/2023 tarih, 2022/437 Esas, 2023/406 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5- Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/10/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.