Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/139 E. 2023/131 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/139
KARAR NO: 2023/131
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/10/2022
NUMARASI: 2022/756 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında 30/07/2021 tarihli “Çelik Konstrüksiyon Yapım ve Montaj İşi Sözleşmesi” imzalandığını, davacı şirket projeye uygun şekilde çelik ürünlerin üretimi ile Doha-Katar’da proje alanında montaj yapılması işini üstlendiğini, sözleşmede işin imalat, sevk ve montaj sürelerinin belirlendiğini, sözleşmenin 4.2. maddesinde belirtilen 90-100 günlük sürede ürünlerin imalatının tamamlanarak davalı tarafa teslim edilmek üzere hazır ettiklerini, davalı tarafça sevk için gerekli konteyner bulunamaması nedeni ile ürünlerin nakliyesinin sağlanamadığını, tamamen davalı taraftan kaynaklı olarak 3-4 ay boyunca nakliyeye başlanamadığını, sözleşmenin 5.4. maddesi 2. bendinde “2. Ödeme 100.000 USD işin Türkiye’de tamamlanmasına ve FOB liman teslimine müteakiben 30 gün içerisinde…” denmek sureti ile 2. ödemenin zamanının belirlendiğini, davacının sözleşmeye uygun olarak süresinde imalatı tamamlayarak teslime hazır duruma getirmiş olmasına rağmen ilk ödemeden sonra belirlenen süre içerisinde yapılması planlanan nakliyenin davalı tarafça geciktirilmesi nedeni ile sözleşmenin 5.4. maddesi 2. Bendinde yazılı hak ediş bedelini zamanında alamadıklarını, sözleşmenin 4.2. Maddesinde “İş yerinin iş veren tarafından yükleniciye teslim edildiği tarihten tüm çalışmalar ve inşa süreçleri eksiksiz şekilde ve işbu sözleşme ile eklerinde belirlenen nitelik ve içerikte en geç 60 gün içerisinde tamamlanacaktır” hükmü gereğince işin tamamlanacağı süre belirlendiğini, sözleşmenin 5.4. maddesi 3. Bendinde “3. Ödeme 75.000 USD (%10,27) malzemelerin Katar’a teslim edilmesinden sonraki 30 gün içerisinde…” denmek sureti ile 3. Ödemenin de ne zaman yapılacağı hususu açıkça kararlaştırıldığını, 11/01/2022 tarihinde başlayan ilk nakliye ancak 18/03/2022 tarihinde son bulduğunu, bu süreç de davalı tarafın yükümlülüklerini zamanında gereği gibi yerine getirmemesinden kaynaklı olarak uzadığını, bu sebeple davacı şirketin sözleşmenin 5.4 maddesi 3. Bendinde kararlaştırılan hak edişinden de mahrum kaldığnı, akabinde son teslim 18/03/2022’de yapılmasına karşın 27/05/2022 tarihine kadar hak ediş ödemesi yapılmadığını, nakliyenin gecikmesinin yanı sıra, nakliye sonrası için belirlenen 60 günlük montaj süresi de davalı şirket tarafuından uzatıldığını, davalı şirket gecikmeli olarak 2022 Haziran ayında ilk kez montaj ekibinin gönderilmesini talep ettiklerini, transport süresi de göz önüne alınarak Kasım 2021 ayında başlaması ve Ocak 2022 ayı içerisinde tamamlanması planlanan montaj işinin başlangıcı yine davalı şirketten kaynaklı olarak Haziran 2022 tarihine sarktığını, davalıdan kaynaklı olarak montaj geciktiğini, davacı şirket hak edişlerini zamanında alamadığı gibi imalatı yapılan ürünler aylarca depoda tutulmak zorunda kalındığını, ihraç kayıtlı fatura KDV indirimlerinden 6-7 ay mahrum kaldıklarını, davacı şirket olarak imalatları yaparak teslim etmiş olmalarına rağmen hak edişlerini alamadıklarını, davalı taraf kötü niyetli olarak Beyoğlu 13. Noterliği 12389 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile haksız olarak davacı şirketin montaj işinden çekilmek suretiyle davalı şirketin kar kaybına ve zarara uğradıklarını belirterek doğmuş ve doğacak zararlardan davacı şirketin sorumlu olduğunu iddia ettiklerini, Kartal … Noterliği … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verdiklerini, davalı şirket kendisine ait yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeni ile davacı şirketin ciddi bir zarara uğrattıklarını, taraflar arasındaki sözleşme ve muavin defterler itibariyle davalıdan 97.954,73 USD alacaklı bulunduklarını, alacaklarını tahsil etmek için İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine başladıklarını, davalının itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline, davalının mal kaçırma ihtimali göz önüne alınarak adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının üzerine öncelikle teminatsız olarak mahkeme aksi kanaatte ise mahkemenin takdir edeceği teminat miktarı ile ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbire karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece 28/10/2022 tarihli ara karar ile, davacının davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek delillerini dosyaya sunmadığı, İİK 257. maddesinde vadesi gelmiş ve rehin ile temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısı borçlunun yedinde veya 3. şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceğinin öngörüldüğü, İİK’nın 258. Maddesinin 1. Fıkrasının 2. Cümlesinde “Alacaklı, alacağa ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” hükmü dikkate alınarak davacı alacağını yaklaşık ispat kuralına ilişkin delilleri dosyaya sunmamış olması ve alacak yaklaşık olarak ispat edilememiş olması sebebiyle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davacı şirket ile davalı şirket arasında 30/07/2021 tarihinde akdedilen “Çelik Konstrüksiyon Yapım ve Montaj İşi Sözleşmesi” ile projeye uygun şekilde çelik ürünlerin üretimi ve Doha-Katar’da proje alanında montaj yapılması işinin yüklenildiğini, sözleşme de işin imalat sevk ve montaj sürelerinin belirlendiğini, davacı şirketin sözleşmeye uygun olarak 90-100 günlük sürede ürünlerin imalatını tamamlamak suretiyle davalı tarafıa teslim haline getirdiğini, davalı taraf sevk için gerekli olan konteyner’ın bulunamaması nedeni ile ürünlerin nakliyesinin 3-4 ay başlanamadığını, sözleşmenin 5.4. maddesi 2. Bendinde “2. Ödeme 100.000 USD işin Türkiye’de tamamlanmasına ve FOB liman teslimine müteakiben 30 gün içerisinde…” denmek sureti ile ödemenin ne zaman ödeneceği hususunun açıkça kararlaştırıldığını, davacı sözleşmeye uygun olarak süresinde imalatı tamamlamak suretiyle hazır duruma getirmiş olmasına rağmen ilk ödemeden sonra belirlenen süre içerisinde yapılması planlanan nakliyenin davalı tarafça geciktirilmesi nedeni ile sözleşme gereğince hakedişlerini süresinde alamadığını, sözleşmenin 4.2. Maddesinde “İş yerinin iş veren tarafından yükleniciye teslim edildiği tarihten tüm çalışmalar ve inşa süreçleri eksiksiz şekilde ve işbu sözleşme ile eklerinde belirlenen nitelik ve içerikte en geç 60 gün içerisinde tamamlanacaktır” düzenlemesi itibariyle işin tamamlanacağı süre belirlenmiş olduğunu, sözleşmenin 5.4. maddesi 3. Bendinde “3. Ödeme 75.000 USD (%10,27) malzemelerin Katar’a teslim edilmesinden sonraki 30 gün içerisinde…” düzenlemesi gereğince 3. ödemenin de ne zaman yapılacağı hususu açıkça kararlaştırıldığını,11/01/2022 tarihinde başlayan ilk nakliyenin ancak 18/03/2022 tarihinde son bulduğunu, bu süreçte davalı tarafın yükümlülüklerini zamanında gereği gibi yerine getirmemesinden kaynaklı olarak uzadığını, sözleşmenin 5.4 maddesi 3. Bendinde kararlaştırılan hak edişinden de mahrum kaldıkları gibi son teslim 18/03/2022’de yapılmasına karşın 27/05/2022 tarihine kadar davacıya hak ediş ödemesinin yapılmadığını belirterek davalının mal kaçırma ihtimali göz önüne alınmak suretiyle adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının üzerine öncelikle teminatsız olarak, mahkeme aksi kanaatte ise mahkemenin takdir edeceği teminat miktarı ile ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir konulması gerektiğinden mahkemenin ihtiyati tedbir ve haciz taleplerinin reddine ilişkin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur.İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır. İİK’nın 257. maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Aynı kanunun 258. Maddesinde de; ihtiyati haciz talep eden tarafın, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmesi ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ve yasal delillerle ispat etmesi gerektiği belirtilmiştir.Taraflar arasında imzalanan 30/07/2021 tarihli “Çelik Konstrüksiyon Yapım ve Montaj İşi Sözleşmesi” imzalanmıştır. Davacı sözleşme gereğince edimini tamamlayarak ürünleri davalı tarafa teslim edildiğini ancak davalının ürünleri Doha-Katar ülkesine sevkinin sağlanamaması sebebiyle yapılacak montaj işlerinin geciktiği böylece edimlerinin tamamlanamadığını, sözleşme gereğince iş bedelini olarak aşamalarda ödenmesi gereken bedelin ödenmemesi ve ticari defterlerinde alacak görülmesi sebebiyle icra takibine giriştikleri takibe itiraz üzerine durması sebebiyle itirazın iptalini, davalının mal kaçırma ihtimali binaen davalı adına kayıtlı gayrimenkul ve menkuller üzerine ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş; mahkemece, davacının alacağını yaklaşık ispat edecek deliller sunulmamış olması sebebiyle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmiştir.Somut olayda, davacı tarafından taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğine iş bedelinin tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali talep edilmekte olup, davadaki talep para alacağına ilişkindir. Dosya kapsamına göre, dava konusu alacağın varlığı henüz yaklaşık olarak ispat edilemediğinden mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Öte yandan, HMK’nın 389. ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati tedbir talep edilebilmesi için üzerine ihtiyati tedbir konulması istenilen şeyin dava konusu olması gerekmektedir. Eldeki davada alacak talep edildiğinden, ihtiyati tedbir konulması istenen şeyler dava konusu değildir. Bu nedenle, yerel mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi de doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/10/2022 tarih ve 2022/756 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 02/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.