Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/1366 E. 2023/971 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1366
KARAR NO: 2023/971
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2023
NUMARASI: 2022/741 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 26/09/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı şirketin yüklenici sıfatıyla kurmakta olduğu enerji santralinde kullanılmak üzere vinç satın almak amacıyla çıktıkları ihale kapsamında davalı şirket ile 5 ton kapasiteli anahtar teslimi vinç kurulması konusunda anlaşma imzaladıklarını, davalıya 19.655,00 USD ödeme yaptıklarını, davalı şirketin edimlerini gereği gibi yerine getirmediğini, ayıplı olarak teslim edilmek istenen vinci kabul etmediklerini, sözlü ve yazılı olarak ihtarda bulunmalarına rağmen olumlu bir cevap alamadıklarını, davalı tarafından düzenlenen 24.231,30 USD bedelli faturanın iade edildiğini, vinç üzerinde TMMOB makine mühendisleri odası tarafından düzenlenen periyodik kontrol raporunda vincin kesinlikle kullanılmaması gerektiğinin bildirildiğini, durumu 05.04.2022 tarihinde davalıya e-mail olarak ayrıca bildirdiklerini, Emirdağ Sulh Hukuk Mahkemesinin 2022/4 değişik iş dosyası üzerinden tespit yaptırdıklarını, vincin çalışır duruma getirilmesi için dava dışı şirkete yaptırmak zorunda kaldıklarını, taraflar arasıda imzalanan 01.02.2022 tarihli sözleşme gereğince vincin tam ve çalışır vaziyette 3.3.2022 tarihinde teslimi gerekirken tamir ve onarım yapılmak suretiyle 25.4.2022 tarihinde teslim edildiğini, sözleşme gereğince mal bedelinin %0,05’i oranındaki cezai şart bedeli olan 4.637,50 USD gecikme cezasını davalının ödemekle yükümlü olduğunu, dava değeri itibariyle davalının banka hesaplarına ve taşınmazlarına ihtiyati tedbir konulmasını istediklerini belirterek, 39.205,20 USD iş bedeli, 1.000,00 USD istirdat, 4.637,50 USD gecikme cezası olmak üzere şimdilik 44.882,70 USD ile 114.000,00 TL mahrumiyet bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 08/11/2022 tarihli ara karar ile, ihtiyati tedbir konulması istenen banka hesapları ile taşınır ve taşınmaz mallar dava ve uyuşmazlık konusu olmadığı gibi, talep edilen alacağın varlığı, miktarı ve muacceliyetinin yargılamayı gerektirdiği, iddia olunan alacağın tahsili için eldeki tazminat davasının açıldığı ve henüz karar verilmediğine göre, alacak yargılamaya muhtaç olup, varlığı ve miktarının çekişmeli olduğu gerekçesiyle, davacı tarafın ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş; davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, Dairemizin 27/12/2022 tarih ve 2022/3107 esas, 2022/2109 karar sayılı kararı ile, davacının ihtiyati tedbir talebine ilişkin olarak, dava konusunun para talebi olması ve tedbir istenilen şeyin dava konusu olmaması sebebiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu, bununla birlikte, taraflar arasında imzalanan 01.02.2022 tarihli sözleşme gereğince davalı yüklenici tarafından yapılan işlerin tespiti bakımından Emirdağ Sulh Hukuk Mahkemesi’nce yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporu ve makine mühendisleri odasınca düzenlenen rapor göz önüne alındığında, İİK’nın 257.maddesinde yazılı yaklaşık ispat kriterinin sağlandığı gözetilerek, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararı sonrasında davacı vekilinin talebi doğrultusunda mahkemece verilen 22.05.2023 tarihli ara kararı ile, davacının ihtiyati haciz talebinin kabulü ile, 580.383,00 TL onarım bedeli alacak yönünden %15 teminatla ihtiyati haciz kararı verilmiştir. Davalı tarafın ihtiyati haciz kararına itiraz etmesi üzerine, mahkemece 13.07.2023 tarihinde taraflar davet edilmek suretiyle yapılan duruşmada verilen ara kararı ile, davalının mahkemece verilen ihtiyati haciz kararına yönelik itirazlarının reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece 06/02/2023 tarihinde verilen ihtiyati haciz kararının süresinde infaz edilmemesi sebebiyle mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının kaldırıldığını, dosyadan hem usuli olarak mümkün olmamasına hem de yeni harçlar ödenmeksizin ihtiyati haciz talebinde bulunulması ve aynı dosyadan tekraren ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olmadığını, ihtiyati haciz kararına dayanak kılınan Emirdağ Sulh Hukuk Mahkemesinin 2022/4 D.iş kararının davalı firmaya tebliğ edilmediğini, bilirkişi raporunun esas alınmaması gerektiğini, Yargıtay kararlarında da açıkça belirtildiği üzere davalıya tebliğ edilmeyen yahut davalının itirazlarının değerlendirilmediği delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, değişik iş dosyasındaki raporda yer alan durdurma switchleri teslim edilen üründe bulunmakla birlikte eksik olduğu dahi düşünülse şimdiki fiyatın 50,00 TL olduğunu, ürün için 2 adet kullanılacağı düşünüldüğünde 100,00 TL maliyeti bulunmakta iken 6.000,00 TL’lik bir belirleme yapıldığını, değişik iş dosyasındaki raporda yer alan yük limiti switchleri istenilen üründe yani sipariş formunda ve teklif formunda bulunmadığını, değişik iş dosyasının raporunda yer alan boya, işçilik ve bağlantı plaka vidası da diğer ürünler gibi çok yüksek bir fiyatlandırma ile raporda yer almakla birlikte vincin yürüme yolunun değişimi nedeniyle yapılan işlemler olduğunu, yürüme yolu ile ilgili davalı şirketin bir kusurunun olmaması nedeniyle iddia edilen bu eksikliklere ilişkin de bir kusuru bulunmadıklarını, davalı firma üzerine aldığı işi kendisine sipariş edildiği şekilde eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ihtiyati haciz talep edenin değil davalı şirketin ihtiyati haciz talep edenden alacağı bulunduğunu, davalı firmanın tüm mal varlığının ihtiyaten haczinin gerçekleştirilerek iş yapamaz duruma gelmesinin sağlanması ve nihayetinde çeklerinin yazılmasına sebebiyet verilmesinin açıkça hakkın kötüye kullanılması olduğunu, ihtiyati haciz talep edenin talebine konu olan miktarlarca yaptırılan iş ve işlemlerin (fatura ve ödeme dekontlarının) dosyaya sunulamadığını, belirtilen rakamlarla gerçekte söz konusu rakamların arasında büyük miktar fark bulunduğunu, İİK 257 maddesindeki şartların oluşmadığını, ihtiyati haciz talep edenin talebine konu olan miktarlarca yaptırılan iş ve işlemlerin (fatura ve ödeme dekontlarının) dosyaya sunulamadığını, belirtilen rakamlarla gerçekte söz konusu rakamların arasında büyük miktar fark bulunduğunu, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için iki kademeli durumun söz konusu olabileceğini, bunlardan ilkinin vadesi gelmiş bir borç söz konusu olması gerektiğini, vadesi gelmiş bir borçtan bahsetmenin mümkün olmadığını, ikinci basamağın ise borçlunun yerleşim yerinin olmaması yahut borçlardan kaçma durumunun söz konusu olması gerektiğini, davalı şirketin yerleşim yerinin sabit olduğunu, aktif olarak işlemekte olduğunu, davalı şirketin araçları ve banka mal varlığının 250 milyondan fazla olduğunu, bu durumun ihtiyati haciz talep edenin ihtiyati haczini tatbik ettiği icra dosyasından da açıkça görülmekte olduğunu belirterek, ihtiyati haciz şartlarının mevcut olmaması nedeniyle talep ve beyanları doğrultusunda verilen ihtiyati haczin kaldırılmasına, ihtiyati haciz kararı verilirken yapıldığının aksine, itiraz edilen ihtiyati haciz sebebinin var olup olmadığı hakkında tam araştırma yapılarak bu hususta tam bir kanaate sahip olduktan sonra karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin gerçeğe benzerlik karinesi ile yetinemeyeceğini, tarafların rolü değişmiş olmasına rağmen, ispat yükünün yine alacaklı üzerinde olduğunu, alacaklının ihtiyati haciz sebebini tam olarak ispat etmek zorunda olduğunu, vadesinin geldiğini ve ihtiyati haciz şartlarının varlığını tam ve şüpheye yer vermeyecek şekilde ispat edemediğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır. İİK’nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İhtiyati haciz talep eden taraf, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Taraflar arasında imzalanan 01.02.2022 tarihli sözleşme gereğince davalı yüklenici tarafından yapılan işlerin tespiti bakımından Emirdağ Sulh Hukuk Mahkemesi’nce yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporu ve makine mühendisleri odasınca düzenlenen rapor göz önüne alındığında, İİK’nın 257.maddesinde yazılı yaklaşık ispat kriterinin sağlandığı anlaşıldığından mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmiş olması yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 13/07/2023 tarih ve 2022/741 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 26/09/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.