Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/1177 E. 2023/777 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1177
KARAR NO: 2023/777
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2023
NUMARASI: 2023/487 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Tapu iptali ve tescil
KARAR TARİHİ: 06/07/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ile tapu iptal ve tescil talebine ilişkin olup; mahkemece davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davalı şirketler tarafından kurulan … A.Ş.- … A.Ş. Bahçeşehir Projesi Ortak Girişimi ile müvekkili şirket arasında 04/01/2021 tarihli … Projesi Ahşap İşleri Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin 2. maddesinde davalı şirketlerin kurmuş olduğu ortaklık tarafından inşa edilen Bahçeşehir Projesi kapsamındaki yapıların ahşap malzeme ve işçilik tedarikinin müvekkili şirket tarafından sağlanacağının düzenlendiğini, sözleşmenin 8. maddesi ile sözleşme bedelinin 9.800,000,00 TL + KDV olarak belirlendiğini, sözleşmenin 9. maddesi ile müvekkili şirket tarafından davalılar adına sözleşme bedelinin %5 ‘ine karşılık gelecek 490.000,00 TL bedelli, bila tanzim tarihli ve bila vade tarihli bononun teminat olarak keşide edildiğini ve davalı … A.Ş. çalışanlarından …’a 29/12/2020 tarihinde teslim edildiğini, sözleşme bedelinin ödenmesi konusunun taraflarca imzalanan sözleşmenin 17. maddesinde hüküm altına alındığını, sözleşmenin 17.2. maddesinde yüklenicinin, iş sahibinin satış hakkına sahip olduğu ve … projesinde yer alan 11 adet bağımsız bölümleri satın alacağı, tarafların sözleşme bedelinin KDV dahil tutarına karşılık gelen bağımsız bölümün sözleşme konusu iş karşılığında yüklenici tarafından satın alınmasında mutabakata vardıklarının düzenlendiğini, bu madde gereğince müvekkili şirketin, davalı şirketlerin kurmuş olduğu ortak girişimin sözleşme konusu projede satış hakkına sahip olduğu 11 adet bağımsız bölümü satın aldığını, sözleşme konusu işin başlama tarihinin 04/01/2021, bitiş tarihinin de 18/10/2021 olarak (geçici kabul tarihi) tanımlandığını, davalı şirketlerce sözkonusu iş yerinin müvekkili şirkete 2021 yılı Mayıs ayında teslim edilebildiğini, müvekkili şirketin işe başlamadan önce davalı şirket çalışanlarından …’dan 21/01/2021 tarihinde şahit/numune daireye başlayabileceği yönünde e-mail aldığını, her ne kadar sözleşmenin imzalanması ile yer tesliminin yapıldığı varsayılmışsa da; işin başlama tarihinin 21/01/2021 tarihi olduğunu, müvekkili şirket tarafından 21/01/2021 tarihinde şahit numune daireye başlandığını ve davalı şirket çalışanlarından … tarafından 28/04/2021 tarihinde şirkete gönderilen e-mail içeriğinde 30/04/2021 tarihine kadar şahit numune dairenin onaya hazır hale getirilmesi ve 06/05/2021 tarihine kadar da şahit numune katında yer alan şaftlara (elektirk, su vs. ahşap kapakları) ait şaft kapak numunesinin de onaya hazır hale getirilmesinin talep edildiğini, müvekkili şirket tarafından bu e-mail içeriğindeki taleplerin yerine getirildiğini ve şahit numune dairedeki ahşap işlerinin 30/04/2021 tarihinde, şahit numunenin bulunduğu kattaki şaft kapaklarının da 07/05/2021 tarihinde davalı şirket yetkililerinin onayına sunulduğunu ve davalı şirket yetkililerinin onayını müteakip şantiye sorumlularından onay imzası alınarak işe başlandığını, işin bitiş tarihi 18/10/2021 olarak kararlaştırılmış ise de davalı şirketler işin başlama tarihi itibarı ile inşa ettiği daireleri imalat için müvekkili şirkete henüz teslim edemediklerini, müvekkili şirketin e-mail hesabından davalı şirket yetkililerinden …’ın …@…com.tr şirket uzantılı e-mail hesabına 05/06/2021 tarihinde gönderilen ve davalıların yürüttüğü projenin görsellerine yer verilen e-mailde projedeki blokların henüz katlarının tamamlanmadığı ve kaba inşaat halinde olduklarının açıkça anlaşıldığını, e-mail içeriği ile müvekkiline 18/10/2021 tarihinde bitmesi öngörülen işin bir kısmı için ölçüyü ancak 10/07/2021 tarihinde alabileceğinin ifade edildiğini, yine devam eden e-maillerde sözleşmenin süresinin sona ermesine rağmen sözleşmenin süresinden sonra dahi 20/11/2021 tarihinde dahi davalı şirketlerin yer teslimi konusundaki temerrrüdünün devam ettiğinin kabulü cihetinde ifadelere yer verildiğini, bu hali ile müvekkili şirketin sözleşmenin ifasında geciktiğinden bahsedilemeyeceğini, müvekkil şirketin 10/03/2022 tarihine kadar eksik imalatı tamamlayıp geçici kabul belgesini düzenlediğini ve davalı şirket yetkilisi/çalışanlarınca bu tutanağın imzalandığını, e-mail yazışmalarından da anlaşılacağı üzere; sözleşmede işin bitiş tarihi 18/10/2021 tarihi olarak kararlaştırılmışsa da yaşanan gecikmenin müvekkili şirketten kaynaklanmadığını, bilakis; davalı şirketlerin iş yerini sözleşme süresi içerisinde teslim edememiş olmalarından kaynaklandığını, sözleşme devam ederken davalı şirketler tarafından sözleşmeye uygun surette 6 adet geçici hakediş yapıldığını, müvekkili şirket tarafından hem bu hakedişler hem de sözleşme kapsamında verilen mal ve hizmet karşılığı olarak davalılara ait iş ortaklığına 10 adet fatura kesildiğini, davalı şirketler tarafından kurulan iş ortaklığının da sözleşmenin 17. maddesi delaleti ile müvekkili şirkete borcun ifası için verdiği taşınmazlar için fatura keşide ettiğini, keşide edilen fatura tutarlarının sözleşmenin 17.2. maddesinde iş karşılığı alınacak olan daire listesindeki dairelerin fiyatı kadar olduğunu, müvekkili şirket tarafından verilen mal ve hizmetin karşılığı olarak keşide edilen faturaların davalıların sözleşme kapsamında devir ettikleri taşınmaz bedellerine ait faturaların mahsubundan sonra müvekkili şirketin davalılara ait iş ortaklığından 1.485.320,93 TL alacağı kaldığını, müvekkili şirketin davalı şirketlere ait iş ortaklığından sözleşme kapsamında hak ettiği ve davalıların devir borcu bulunan … Blok … kat … nolu 783.003,00 TL bedelli 2+1 bağımsız bölüm ile … Blok … kat … nolu 787.800,00 TL bedelli 2+1 bağımsız bölümün mülkiyetinin devrini talep ettiğini, ancak davalı şirketin buna yanaşmadığını, sözleşmenin 17. maddesinde bu iki dairenin toplam satış bedelinin 1.570.803,00 TL olarak hüküm altına alındığını, müvekkili şirketin davalılardan alacağı toplam tutarın 1.485.320,93 TL olup bu bedelin dairelerin satış bedelinden mahsubundan sonra kalan fark tutarının 85.482,07 TL olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmenin 17.2 maddesi kapsamında fark tutarı olan 85.482,07 TL’yi alım satım akdinden önce ödeyeceğini beyan ederek, davalılardan bu taşınmazlarının mülkiyetinin devrini talep etmesine karşın davalı iş ortaklığının taşınmazların devrinden imtina ettiğini, davalı borçluların sözleşme süresi içerisinde sözleşmeye riayet etmesi ve fakat sözleşme sona erdikten sonra hem kesin hakedişi yapmaktan kaçınarak hem de müvekkili şirketin bakiye alacağını sözleşmenin 17.2. maddesinde yer aldığı biçimde taşınmaz devir borcunu ifa etmeyerek akde aykırı davranmasının T.M.K. 2. maddesinde vücut bulan dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davalıların sözleşme kapsamında 8 bağımsız bölümü (müvekkil tarafından gösterilen kişilere) devrederek borcunu ifa etmesi karşısında artık sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığından bahisle geçersizliğini ileri sürmesinin ya da olaya bu öngörü ile bakmanın TMK 2. ve 3. maddelerine aykırı olacağı gibi YİBK’na da aykırılık teşkil edeceğini, sözleşmenin büyük bir kısmını ifa eden davalılara ait iş ortaklığı sözleşmenin tamamlanmasından sonra global ekonomik kriz ve taşınmazların fiyat artışını öne sürerek müvekkili şirketin bakiye alacağını farklı gerekçelerle sona erdirme yoluna tevessül ettiğini, davalı şirketlere ait iş ortaklığı önce işin süresinde tamamlanmadığından bahisle gecikme cezası tahakkuk ettirdiğini ifade etmişse de; aradan geçen 11 ay sonra bu defa sözleşmede var olan ve fakat uygulama kabiliyeti bulunmadığı gibi gerçeklikle de ilgisi olmayan nefaset kavramı ile müvekkilinini bakiye alacağına el koyduğunu, sözleşmenin kurulması esnasında müvekkili şirket tarafından, davalı şirketlerce kurulan iş ortaklığına vade ve tanzim tarihi boş 490.000,00 TL bedelli bono tanzim edilerek ve teslim evrakına “04/01/2021 tarihli sözleşmenin teminatıdır” şerhi düşülerek 28/12/2020 tarihinde davalıların çalışanı Mustafa Akhan imzasına teminat amacıyla verildiğini, bu husunun sözleşmenin 9. maddesinde zikrolunduğunu, davalılar tarafından kurulan ortaklıkça teminat bonosunun iade edilmediğini ileri sürerek öncelikle müvekkili şirketle davalılara ait iş ortaklığı arasında akdolunan sözleşmenin 17.2 maddesi uyarınca müvekkili şirkete devredileceği taahhüt olunan İstanbul İli, Başakşehir İlçesi … Mah., … Ada, … Parsel, … Blok … kat … nolu ve … Blok … kat … nolu bağımsız bölümlerin tapu kaydına bu taşınmazların 3. kişilere devir ve temlikini engelleyici nitelikte ihtiyati tedbir konulmasına, bu talebin kabul edilmemesi halinde taşınmazın kaydına “davalıdır” şerhi düşülmesine, sözleşmenin 17.2 . maddesi ile hüküm altına alındığı üzere taşınmazların toplam bedeli ile müvekkili şirketin davalılardan alacağı arasındaki fark tutarı olan 85.482,07 TL’nin müvekkili şirketten alınarak mahkeme veznesine depo edilmesine ve İstanbul İli, Başakşehir İlçesi … Mah., … Ada, … Parsel, … Blok … kat … bağımsız bölüm numaralı ve … Blok …. kat … bağımsız bölüm numaralı taşınmazların tapu kaydının iptali ile müvekkil şirket adına tesciline, tapu iptali ve tescil talebinin kabul edilmemesi halinde; müvekkili şirketin davalılar tarafından kurulan iş ortaklığına vermiş olduğu mal ve hizmetin karşılığı bakiye 1.485.320,93 TL’nin, sebepsiz iktisap ve denkleştirici adalet ilkesi kuralları gereğince, dava tarihinde ulaşacağı alım gücü üzerinden ve dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, bu alacak talebi yönünden davalı şirketler adına kayıtlı İstanbul İli, Başakşehir İlçesi, … Mah., … Ada, … Parsel, … Blok … kat … bağımsız bölüm numaralı ve … Blok … kat … bağımsız bölüm numaralı taşınmazların tapu kaydına ihtiyati haciz zımnında ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkilişirketin davalı şirketlere ait iş ortaklığına sözleşmenin 9. maddesi uyarınca 28/12/2020 tarihinde vade ve tanzim tarihi boş olarak düzenleyip verdiği 490.000,00 TL bedelli bono/senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve senedin iptaline, dava konusu senedin tahsili halinde, müvekkili şirketin ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zarara uğrayacağı muhtemel olduğundan dava konusu senedin, teminatsız veya mahkemenizce uygun görülecek bir teminat mukabilinde ve bu dosya kapsamında yapılacak yargılama neticesi verilecek mahkeme kararının kesinleşmesine kadar, davaya konu senedin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyat-i tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 25/05/2023 tarihli ara karar ile, davacı tarafın talebinin kısmen kabulü ile İstanbul İli, Başakşehir İlçesi … Mah., … Ada, … Parsel, … Blok … kat … nolu ve … Blok … kat … nolu bağımsız bölümlerle ilgili davacı tarafından davalılar aleyhine tapu iptal ve tescil davası açıldığının tapu kayıtlarına şerh düşürülmesi için tapu sicil müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmiş aynı tarihli ikinci ara karar ile de, davacı tarafından davalılar aleyhine açılan menfi tespit ve tapu iptal tescil davası kapsamında aralarında düzenlenen 04/01/2021 tarihli ahşap işleri adi sözleşme kapsamında tapu iptal tescil talebinde bulunduğu, davalı tarafın henüz dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı, bu bağlamda tapu iptal tescil davası yönünden yaklaşık ispat kapsamında tedbir kararı verilebilmesi için delillerin henüz toplanmadığı, davacı tarafın menfaatinin korunması açısından talep konusu 57 ve 64 nolu bağımsız bölümler yönünden tapu kayıtlarına davalıdır şerhi konulduğu, davalıdır şerhinin mevcut delil durumu itibariyle gerekli korumayı sağlayacağı gerekçesiyle davacı tarafın talep konusu Başakşehir ilçesi, … mahallesinde kain … ada, … nolu parselde bulunan … Blok … ve … nolu bağımsız bölümlere yönelik tedbir talebinin reddine, mahkemece verilen 25/05/2023 tarihli davalıdır şerhi yönündeki ara kararının aynen uygulanmasına karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, olayda yaklaşık ispatın gerçekleştiğini, mağduriyetlerinin önlenmesi için mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Davalı şirketler tarafından kurulan … A.Ş.- … A.Ş. … Projesi Ortak Girişimi ile davacı şirket arasında 04/01/2021 tarihli … Projesi Ahşap İşleri Sözleşmesi akdedilmiştir. Sözleşmenin 2. maddesinde davalı şirketlerin kurmuş olduğu ortaklık tarafından inşa edilen Bahçeşehir Projesi kapsamındaki yapıların ahşap malzeme ve işçilik tedarikinin davacı şirket tarafından sağlanacağı düzenlenmiş, sözleşmenin 8. maddesi ile sözleşme bedeli 9.800,000,00 TL + KDV olarak belirlenmiştir. Sözleşmede, sözleşme konusu işin başlama tarihi 04/01/2021, bitiş tarihi de 18/10/2021 olarak (geçici kabul tarihi) tanımlanmıştır. Davacı şirket vekili, işin başlama tarihinin 21/01/2021 tarihi olduğunu, müvekkili şirket tarafından şahit numune dairedeki ahşap işlerinin 30/04/2021 tarihinde, şahit numunenin bulunduğu kattaki şaft kapaklarının da 07/05/2021 tarihinde davalı şirket yetkililerinin onayına sunulduğunu ve davalı şirket yetkililerinin onayını müteakip şantiye sorumlularından onay imzası alınarak işe başlandığını, işin bitiş tarihi 18/10/2021 olarak kararlaştırılmazına karşın davalı şirketlerin işin başlama tarihi itibarı ile inşa ettiği daireleri imalat için müvekkili şirkete henüz teslim edemediklerini, davalı şirketlerce sözkonusu iş yerinin müvekkili şirkete 2021 yılı Mayıs ayında teslim edilebildiğini, bu hali ile müvekkili şirketin sözleşmenin ifasında geciktiğinden bahsedilemeyeceğini, müvekkili şirket tarafından verilen mal ve hizmetin karşılığı olarak keşide edilen faturaların davalıların sözleşme kapsamında devir ettikleri taşınmaz bedellerine ait faturaların mahsubundan sonra müvekkili şirketin davalılara ait iş ortaklığından 1.485.320,93 TL alacağı kaldığını ileri sürerek müvekkili şirketin davalı şirketlere ait iş ortaklığından sözleşme kapsamında hak ettiği ve davalıların devir borcu bulunan … Blok … kat … nolu 783.003,00 TL bedelli 2+1 bağımsız bölüm ile … Blok … kat … nolu 787.800,00 TL bedelli 2+1 bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline olmadığı taktirde bedelinin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini ve bu kapsamda anılan bağımsız bölümler üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini istemiş, mahkemece alacağın yargılamayı gerektirdiği, henüz yaklaşık ispatın oluşmadığı ve sağımsız bölümler üzerine konulan ” davalıdır” şerhinin koruma sağlayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur.İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre Mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır. Yukarıda açıklanan kanun maddeleri kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; dava dosyası henüz layihalar aşamasında olup, tarafların iddia ve savunmalarını ispatlayacak deliller tam olarak toplanmamıştır. Bu itibarla mahkemece, olayda HMK’nın 389.maddesinde aranan yaklaşık ispat şartının oluşmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur. Açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin mahkeme ara kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerine göre usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, yaklaşık ispat kriterleri ile yargılama sırasında sunulacak delillere göre talep halinde ihtiyati tedbir şartlarının her zaman yeniden değerlendirilebileceği göz önüne alındığında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/05/2023 tarih ve 2023/487 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 06/07/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.