Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2023/1159 E. 2023/823 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1159
KARAR NO: 2023/823
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/05/2023
NUMARASI: 2023/325 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 12/07/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan hakediş alacağının tahsili talebine ilişkin olup, mahkemece davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen ara karara karşı davacı yanca istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında eser sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmeye istinaden bir kısım işlerin yapıldığını, bu işlere ilişkin 4 hakediş alacağına dair düzenlenen faturaların ödendiğini, sözleşmenin davalı tarafından feshedildiğini, ancak fesihten önce davalı tarafa iş bitim raporları ile teslim edilen işler ile ilgili olarak hakediş bedeline istinaden düzenlenmiş 13.07.2020 tarihli 118.860,83 TL miktarlı fatura bedeli ödenmediğini, sözkonusu faturanın mail yolu ile davalı şirkete gönderildiğini, söz konusu faturanın açıklaması incelendiğinde “…-…-…-… nolu iş bitim raporlarına göre 2018 yılında yapılan iş için düzenlenmiştir” ibaresinin mevcut olduğunu, bu iş bitim raporlarının da davalı tarafça imzalı olduğunu, faturaya konu işlerin teslim edildiğini, dosyada bilirkişi raporu da bulunduğunu, Antalya … Noterliğinin 07.06.018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile bu tasfiye hakediş bedelinin müvekkili şirkete ödenmesinin ihtar edildiğini, ayrıca arabuluculuk kurumuna da başvurulduğunu, bu sebeple davalının temerrüde düşürüldüğünü, yani İİK 257. maddede belirtilen vadesi gelmiş borç şartının mevcut olduğunu belirterek, müvekkili şirketin 13.07.2020 tarihli 118.860,83 TL miktarlı faturadan kaynaklı alacağının ihtarın tebliği tarihinden itibaren işlemiş 36.432,50 TL ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ayrıca davalının alacağa yetecek miktarda yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarının ve alacaklarıyla diğer haklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 19.10.2017 tarihli “İskenderun Limanı TMO İskelesinin Kısaltılması ve Yaklaşma Kanalı Deniz Dibi Taraması Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşme kapsamında davalı tarafın süresinde yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu hususta davacıya ihtarlar gönderildiğini, davacının sözleşmenin kendilerince haklı olarak feshediliği iddiasını kabul etmediklerini, davacı tarafın akdedilmiş olan sözleşmeye aykırı olarak yükümlülüklerini ve borçlarını yerine getirmediğini, iş sahasını terk ettiğini, sözleşmeyi feshettiğini, müvekkili şirketin bu sebeple uğradığı tüm zararlar ve yapılan masraflar bakımından tüm talep ve dava hakkının saklı tuttuklarına dair ihtar gönderdiklerini, açılan davayı kabul etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 18/05/2023 tarihli ara kararı ile, davacı tarafından dava konusu alacak için ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş ise de, dava dilekçesi ile ekinde yer alan belgeler, davacının vadesi gelmiş bir alacağın alacaklısı olduğu kanaatini uyandırmaya yeter nitelikte olmadığından davacı yanın şartları oluşmayan ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, davacının davalının yüklenicisi olduğu İskenderun Limanı iskelesinin kısaltılması ve yaklaşma kanalı deniz dibi taraması işi kapsamında, uzman ekip olarak müvekkili şirket ile davalı arasında sözleşme imzalandığını, işbu sözleşme ile sözleşme ve eklerinde mevcut işlerin müvekkili şirket tarafından birim fiyat teklifi vermek suretiyle yapılması konusunda anlaşmaya varıldığını, devamında 13.11.2017 tarihinde yer teslimi yapılıp mobilizasyon yapılarak imalatlara başlandığını, işin süresi başlıklı sözleşmenin 6. maddesi “ uzman ekip – işveren veya yükleniciden kaynaklı bir sebep olmadığı sürece iş kalemlerini 160 takvim gününde tamamlayacaktır.” denildiğini, sözleşme kapsamında söz konusu iş ile ilgili olarak deniz dibi tarama işlemleri davalı tarafça yapılacak olup, müvekkili şirketin taahhüdünü yerine getirebilmesi için davalı tarafça bu işlemlerin tamamlanarak, kazıkların hazır hale getirilmesi ve müvekkili şirkete teslim edilmesinin gerektiğini, işin niteliği uyarınca müvekkili şirket tarafından taahhüt edilen işin belirtilen sürede tamamlanabilmesi için davalı tarafın yükümlülüğünde olan deniz dibi tarama işlemlerinin daha önceden tamamlanarak, müvekkilinin çalışma alanlarının verilmesinin gerekli, hatta zorunlu olduğunu, davalı tarafın bu iş ve tarama işlemlerinin süresinde yapılmaması ve müvekkili şirketin çalışma alanlarının açılmaması sebebiyle müvekkilinin işleri taahhüt ettiği sürede yapmadığını, bu durumun davalıya sözlü ve yazılı ihtar edildiği halde davalının müvekkili şirketi sorumlu tutmaya çalıştığını, sözleşmede kararlaştırılan işlemlerin yapılarak teslim edildiğini, 180 günde 50 adet kazık kesilebildiğini, geriye kalan 170 kazığın 612 günde kesilebileceğinin hesaplandığını, davalı tarafından diğer kazıklarla ilgili tarama işlemlerinin tamamlanmaması ve kazıkların teslim edilmemesi nedeniyle taahhüt edilen işlere devam edilemediğini, yapılan işlerin iş bitim raporları ile teslim edildiğini ve dava konusu edilen faturanın dosyaya sunulan iş bitim raporlarına istinaden düzenlendiğini, 118.860,83 TL miktarlı faturanın teslim edilen işe ilişkin hakediş alacağı olduğunu, alacağın muaccel olduğunu, dilekçe ekinde sunulan belgelerle alacağın varlığının kanıtlandığını, ihtiyati haczin şartlarının oluştuğunu belirterek, mahkemenin ihtiyati haczin reddine dair verdiği kararın kaldırılmasına ve ihtiyati hacze karar verilmesi talebiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı taşeron, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında İskenderun Limanı iskelesinin kısaltılması ve yaklaşma kanalı deniz dibi taraması işine ilişkin yazılı eser sözleşmesi akdedilmiştir. İİK’nın 257. maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Aynı kanunun 258. Maddesinde de; ihtiyati haciz talep eden tarafın, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmesi ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ve yasal delillerle ispat etmesi gerektiği belirtilmiştir. Davacı, sözleşmede taahhüt edilen işin yapılan kısmının iş bitirme tutanakları ile teslim edildiğini, daha önce düzenlenen 4 adet faturanın ödendiğini, ancak davaya konu 13/07/2020 tarih 118.863,83 TL tutarlı fatura içeriğinde 2018 yılında yapılan işlere istinaden düzenlenmiş olduğu anlaşılan fatura bedelinin ihtara rağmen ödenmediğini, dava dilekçesi ekindeki sunulan belgelerle alacağın varlığının ispatlandığını, alacağın temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve alacak tutarı kadar davalının taşınır taşınmaz malları ile banka hesapları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiş ve mahkemece alacağın varlığının ispatlanmadığı, yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olup, davacı istinaf dilekçesinde alacağın varlığına ilişkin dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerin yeterli olduğunu, işin süresinde bitirilmemesi ve bir kısım işlerin yapılamamasının davalıdan kaynaklandığını ileri sürerek ihtiyati haciz talebinin reddine dair kararın kaldırılmasını talep etmiş ise de dava konusu alacağın varlığının ispata muhtaç olduğu, ihtiyati haciz şartlarının İİK. 257 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya 3. Şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, somut olayda vadesi gelmiş bir borç bulunmadığı gibi, diğer koşulların da oluşmadığı, alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla, mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddine dair verdiği karar yerinde olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/05/2023 tarih ve 2023/325 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE,2-Alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 12/07/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.